Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1197 E. 2023/67 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1197 Esas – 2023/67
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/1197 Esas
KARAR NO : 2023/67

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI : Davalı … ve Dahili Davalı … MİRASÇILARI:
DAHİLİ DAVALILAR 1-
2-
3-
VEKİLİ :
DAHİLİ DAVALILAR: 4-
5-
6-
7-
VEKİLİ :
DAVALI :8-MÜFLİS … Temsilen İFLAS İDARE MEMURLARI:
1-
2-
3-
VEKİLİ :

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ : 09/03/2009
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
K. YAZIM TARİHİ: 30/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili, müvekkilinin yüklenici davalı kooperatiften 01.02.2007 tarihinde bir adet bağımsız bölüm satın aldığını, bu yere ilişkin şerefiye bedeli de dahil olmak üzere toplam 86.500,00 TL ödeme yaptığını, ancak bu yerin müvekkiline teslim edilmediği gibi davalı arsa sahibi tarafından gönderilen ihtarname ile bağımsız bölümünün kendi payına isabet ettiğinin bildirildiğini ileri sürerek, … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki … Blok … no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydı ile 86.500,00 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Dahili davalı arsa sahibi … mirasçıları vekili; davacı tarafın mensubu olduğu kooperatifin vecibelerini, müvekkillerine karşı yerine getirmediği müdettçe ne kooperatifin ne de kooperatif üyelerinin tapu devir isteme haklarının bulunduğunu, dolayısıyla devir bedelinin muhatabının müvekkilleri olmadığını, her iki talebin muhatabının sorumlusunun kooperatif yönetimi olduğunu bu nedenlerle müvekkilleri aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı müflis kooperatif iflas idare memuru, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE :
Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esasına kayden açılan davada, yapılan yargılama sonucunda …E. …K. Sayılı ilamı ile dava açılmasından sonra davalı kooperatifin iflasına karar verildiği, ikinci alacaklılar topantısının yapıldığı, iflas kararının kesinleşmesini müteakip davalı hakkında yürütülen davanın, sıra cetveline kayıt kabul davasına dönüştüğü, İİK’nın 235. maddesi gereğince bu davanın iflas kararının verildiği yer Asliye Ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde yasal süre içerisinde müracaat edildiğinde dosyanın görevli Sincan Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/3781 Esas, 2014/8256 Karar sayılı ilamı ile, “…Kural olarak, İİK ‘nın 191. maddesi gereğince borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüz olup, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflas ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesinde de masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Diğer anlatımla, iflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Müdürlüğüne (İflas Dairesine) aittir.
Somut olayda müflis davalı kooparetifin iflas tasfiyesinin adi tasfiye yolu ile yapıldığı anlaşılmıştır.Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK’nın m.191), müflisin iflâs masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip etme yetkisini de etkiler. Müflis, nasıl iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflâs idaresine aittir.
İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, Kanun, müflisin taraf bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durmasını kabul etmiştir. (md. 194).
İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin (davacı veya davalı olarak) taraf bulunduğu hukuk davaları, (maddede yazılı istisnalar dışında) iflâsın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından (md. 237) on gün sonraya kadar devam eder; ancak bundan sonra, duran hukuk davalarına devam edilebilir. (md. 194/1)
İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan (görülmekte olan) ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Bunlar, (davacı olarak) müflisin açmış olduğu davalar ile müflise karşı (davalı olarak) açılmış olan davalardır. Mesela alacak, taşınır mal veya taşınmaz mal davaları gibi.
Yukarıda görüldüğü gibi, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili itirazın kaldırılması, icra takibinin iptal ve taliki, itirazın incelenmesi ve icranın geri bırakılması talepleri de düşer. Yani, bu talepler, 194. madde hükmüne tabi değildir. İcra mahkemesi, artık bu talepler hakkında inceleme yapıp karar veremez.
Buna karşılık, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili hukuk davaları, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez; bu davalar, iflâsın açılması ile sadece durur. Buna göre, itirazın iptali davası, borçlunun iflâsı ile durur (md. 194). Buna göre itirazın iptali davası (md. 67), borçtan kurtulma davası (md. 69), menfi tespit davası veya istirdat davası (md. 72) borçlunun iflâsı ile sadece durur; fakat, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez. Bilâkis, bu davalara da, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra devam edilir. (md. 194)
Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, bir ayrım yapmak gerekir: Müflisin davacı olduğu davalarda, iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde, o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir (md. 245). Hiçbir alacaklı, davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir.
Müflisin davalı olduğu davalara gelince: iflâs idaresi, alacakları tahkik ederken, ( md. 230 vd) müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez; sadece, bu alacağı davalı (çekişmeli) alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplanması verir. İkinci alacaklılar toplanması davaya devam edilmesine karar verirse, iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra (müflis yerine) davayı takip eder veya tayin edeceği bir avukat vasıtasıyla davayı takip ettirir. Yargıtay 19. HD’nin 25.11.1999 tarih ve 7032 E, 7129 K; 11. HD’nin 22.08.2007 tarih ve 2005/13761 E, 2007/624 K; 02.11.2007 tarih ve 8826 E, 11712 K. Dairemizin 02.12.2013 tarih ve 6042 E., 7639 K. sayılı ilamlarında açıklandığı üzere; bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan Mahkemece asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırılması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına kararı verilmesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.
Bu durumda, İİK’nın 195/1. maddesinin ” Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü uyarınca mahkemece, asıl davada davalının iflas tarihine kadar alacağı ve fer’ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekir. İİK’nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. Asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir.
Bu durumda mahkemece, iflas idaresi oluştuğuna ve İİK’nın 226. maddesine göre adi tasfiyede iflas masasının kanuni mümessili iflas idaresi olduğuna göre, iflas idaresine tebligat yapılarak, münferiden ya da müştereken temsil durumuna göre iflas idare memuru ya da memurları veya varsa vekili huzuru ile davaya kayıt kabul davası olarak bakılması; iflas idaresince, kaydına karar verilen miktar yönünden davanın konusuz kaldığının kabulü, varsa kabul edilmeyen kısım yönünden ayrıca kayıt kabul davası açılmamışsa alacağın iflas masasına karşı kayıt kabul davası olarak devam edilmesi, diğer davalılar yönünden de uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken İİK’nın 194. maddesinin hukuk davalarının “durması”ndan sözettiği hususu gözardı edilerek iflas kararından sonra açılan davalar için uygulama yeri bulunan İİK’nın 235. maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.
2) Kabule göre de, HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, karar tarihinde yürürlükte olan HMK’nın 114/1-c ve madde hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın anılan 115/2. maddesi hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan 1086 sayılı HUMK’nın dava şartı öngörmeyen göreve ilişkin 7. ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede “mahkememizin görevsizliği”, hüküm fıkrasında “mahkememizin görevsizliğine” ibarelerine yer verilmesi doğru olmamıştır…” gerekçesi ile bozularak dosya Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesine iade edilmiş, … esasını almıştır.
Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi yaptığı yargılama neticesinde; … E. … K. Sayılı ilamı ile de “… HMK’nın 1/(1) maddesindeki düzenleme uyarınca, göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup taraflarca görev hususu ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen görev hususunun gözetilip davada “Asliye ticaret mahkemesinin görevli olması nedeniyle” davanın görev dava şartının yokluğu nedeniyle ve yine … esas sayılı içtihatların birleştirilmesi talebi üzerine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca 12/11/2021 tarihinde yapılan toplantıda, “Kooperatiflerin/Yapı Kooperatiflerinin tacir sayılacağı” yönünde karar verildiğinden, davacının aktif kooperatif üyesi oluşu ve iş bu yapı Kooperatifi ile ilgili görülen davada verilen en son mahkemeleri bağlayıcı Yargıtay İçtihatı Birleştirme kararı ile HMK’ nun 114/1-c, 115 maddeleri gereğince, daha önceki Yargıtay kararından sonra oluşan yeni gelişmeler karşısında, bu defa farklı gerekçeyle davanın usulden reddine, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna…” gerekçesi ile davaya bakmaya mahkememizin yetkili olduğu kanaatiyle dosyanın mahkememize gönderilmesine karar vermiş, mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Öncelikle görevsizlikle gelen Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı gerekçesine bakıldığında; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca 12/11/2021 tarihli kararına dayanılarak yapı kooperatiflerin tacir olduğundan ve davacının aktif kooperatif üyesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Belirtmek gerekir ki; taraflardan birinin tacir olması davayı ticari dava yapmaz. Mevcut dosyada da taraflar tacir değildir. Bu nedenle asliye hukuk mahkemesinin gerekçesine göre görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.
Yine dosya kapsamında yine Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 18/10/2012 tarihinde de görevsizlik kararı verilmiş, gerekçe olarak da dava tarihinden sonra kooperatifin iflas ettiği ve bu nedenle kayıt kabul davasına dönüştüğü belirtilmiştir. Bu görevsizlik kararının temyizi üzerine Yargıtay 23. HD’nin 18/12/2014 tarihinde verdiği kararında aynen; ”Bu durumda mahkemece, iflas idaresi oluştuğuna ve İİK’nın 226. maddesine göre adi tasfiyede iflas masasının kanuni mümessili iflas idaresi olduğuna göre, iflas idaresine tebligat yapılarak, münferiden ya da müştereken temsil durumuna göre iflas idare memuru ya da memurları veya varsa vekili huzuru ile davaya kayıt kabul davası olarak bakılması; iflas idaresince, kaydına karar verilen miktar yönünden davanın konusuz kaldığının kabulü, varsa kabul edilmeyen kısım yönünden ayrıca kayıt kabul davası açılmamışsa alacağın iflas masasına karşı kayıt kabul davası olarak devam edilmesi, diğer davalılar yönünden de uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken İİK’nın 194. maddesinin hukuk davalarının “durması”ndan sözettiği hususu gözardı edilerek iflas kararından sonra açılan davalar için uygulama yeri bulunan İİK’nın 235. maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.” hususu vurgulanmıştır.
Hal böyle iken, daha önce dosya kapsamında yukarıdaki gerekçelerle Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesine karar verilmiş ve mahkemece de uyulmasına karar verilmiş Yargıtay kararına rağmen farklı ve dosya kapsamına uygun olmayan bir gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi hem usul ve yasaya aykırı hem de doğal hakim ilkesine aykırılık sonucunu doğurarak 2009 yılında açılmış bir davada yargılamanın sürüncemede kalmasına neden olmuştur. Nitekim söz konusu Yargıtay kararıyla ve bu karara uyulmasıyla dosya görev yönünden kesinleşmiş ve Yargıtay karar tarihi olan 2014 yılından görevsizlik karar tarihi olan 2022 yılına kadar yargılamaya devam edilmiştir. Söz konusu görevsizlik kararına tek başına dayanak teşkil eden Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının dosyamıza uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Söz konusu karar içeriğinden her yapı kooperatifi kelimesi geçen dosyanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiği anlamı çıkmamaktadır. Ayrıca ticari dava olup olmadığı hususunda TTK 4.maddesinin tartışılması gerekmektedir.
Tüm bu gerekçelerle dosya kapsamında verilmiş Yargıtay kararı da gözetilerek görevli mahkemenin Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatiyle görevsizlik kararı verilerek yargı yeri belirlenmesi için dosyanın Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
2-Karar istinaf edilmeksizin kesinleştiği takdirde mahkememiz ile Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan görevli mahkemenin belirlenmesi (merci tayini) için dosyanın ilgili Yargıtay Hukuk Dairesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, Davacı vekili, davalı kooperatif iflas idare memuru ve bir kısım dahili davalılar vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.19/01/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza