Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1190 E. 2023/619 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1190 Esas – 2023/619
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/1190 Esas
KARAR NO : 2023/619

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 21/01/2022
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
K.YAZIM TARİHİ: 23/06/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu … ile imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kendisine; … Referans No’lu Kredili Mevduat Hesabı tahsis edildiğini ve kullandırıldığını, davalı … ise işbu Genel Kredi Sözleşmesine istinaden sırasıyla 16.08.2010 tarihinde 8.500,00TL limitli ve 28.03.2011 tarihinde 5.000,00TL ile sınırlı olarak müteselsil kefil sıfatı ile kefaletname imzaladığını, dosyaya sunulan hesap hareketlerinden anlaşılacağı üzere; dava dışı asıl borçlu tarafından kredili mevduat hesabı kullanımından doğan borcun ödenmediğini, borcun tahsili amacıyla asıl borçlunun sözleşmede beyan edilen adresine 31.12.2018 tarihli ihtarname gönderildiğini, ancak gönderilen ihtarnamelere rağmen davalının, müvekkili bankaya olan borcun ödenmediğini, gönderilen ihtarnamelere rağmen ödeme yapılmadığından dava dışı asıl borçlu ve davalı kefil hakkında Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlular tarafından yapılan borca ve yetkiye itiraz üzerine sehven dosya yetkili icra dairesine gönderilmeksizin itirazın iptali davası açılmışsa da ilgili davamız yetki itirazının haklı bulunması nedeniyle usulden reddedildiğini, gelinen noktada, dosyanın yetkili Beypzarı İcra Dairesine gönderilmesi talep edildiğini, Beypazarı İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyası kapsamında davalıya ödeme emri tebliğ edildiğini, davalının müvekkili bankaya borçlu bulunduğu sabit olduğunu beyan ederek, davanın kabulüyle davalının icra takibine itirazının iptaline, takibin mezkur icra dosyası üzerinden devamına, borca haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; … … Şubesi müşterisi olan …’na 16.08.2010 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile kefil olduğunu, bu kefaletle ilgili olarak 8.500,00TL ile sınırlı ve 5.000,00TL ile sınırlı no’lu sözleşmeler düzenlendiğini, davacı tarafın hem16.08.2010 tarihli kredi sözleşmesini hem de bu sözleşmeyi dayanak göstererek 2013-2018 yılları arasında kullandınlan kredilerden kendisinin sorumlu tutmaya çalışıldığını, ancak davaya konu hiçbir krediden sorumluluğunun söz konusu olmadığını, 16.08.2010 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nde kefil olduğu 13.500,00TL’lik meblağın asıl borçlu … tarafından davacı bankaya ödendiğini haricen öğrendiğini, ilgili borcun ödendiğine dair ilgili evrakları … … Şubesi’nden 01.12.2021 tarihinde istemiş olmasına rağmen KVVK kapsamında veremeyeceklerini söylediklerini, Davacı tarafın da davaya dayanak borçla ilgili hesap hareketlerini dosyaya sunmadığını, eBK m. 492 ve TBK m.598 maddeleri asıl borç sona erdiğinde kefilin barcunun da sona ereceğini, dolayısıyla asıl borç ödendiğinden davacı bankaya karşı kefil olarak hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafın kefil olduğu 16.08.2010 tarihli sözleşmeyi dayanak göstererek 2013-2018 yılları arasında asıl borçlu …’nun kullandığı kredilerden de kendisi sorumlu tutulmaya çalışıldığını, ilgili icra dosyası, dava dosyası ve 31.12.2018 tarihli ihtarnameden de görüleceği üzere davacı tarafından talep edilen alacak tutarı, … tarafından sonradan kullandırılan kredilerle ilgili olduğunu, ilk çekilen kredi ödendikten sonra asıl borçlu … tarafından 31.12.2013, 28.03.2014, 25.04.2016, 02.06.2017 ve 19.08.2018 tarihlerinde başkaca krediler kullanıldığını, ancak 16.08.2010 tarihli tarihli … kredi sözleşmesi dışında başka bir sözleşmede imzası ve kefaleti olmadığını, 16.08.2010 tarihli sözleşmede eşinin rızasıyla ilgili bir ibare bulunmadığını, kefaletin azami miktarı, kefalet tarihi de yer almadığını, sonradan çekilen krediler söz konusu olduğunda davacı bankanın ilgili şubesi tarafından tarafına bilgi verilmediğini, herhangi bir şekilde eşinin rızası alınmadığını, TBK’daki kefalet sözleşmesinin şartlarını taşıyan yeni bir sözleşme tarafınca imzalanmadığını, dolayısıyla bu kredilerde de şartlar yerine getirilmediğinden herhangi bir sorumluluğu olmadığını, davacı … … Şubesi’ne … Noterliği’nin 07.01.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile kefaletin sona erdirilmesi talep edilmişse de davacı tarafından kötü niyetli olarak takip başlatıldığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Beypazarı İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası, davacı banka kayıtları, 29/03/2023 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava; taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi kapsamında davacı alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı alacaklı taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla ilamsız icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 29.11.2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 30.11.2021 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İtirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu dava hak düşürücü yasal süresi içerisinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde esasa dair verilen 31/05/2022 tarihli davanın reddine dair karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.HD’nin 30/09/2022 tarih 2022/1215E.-2022/1143 K. sayılı ilamı ile; “…Mahkemece yapılması gereken iş, kefalet sözleşmelerinde 28/03/2011 ve 16/08/2010 tarihleri yazılı ise de, bankacı bilirkişiden banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılmak suretiyle rapor alınarak banka kayıtlarında anılan kefalet sözleşmelerinin hangi tarihte banka kayıtlarına işlendiği, kefalet sözleşmelerine konu 16/08/2010 tarihli genel kredi sözleşmesi sebebiyle ilgili kurumlara vergi ve bu gibi adlar altında yapılan ödemelerin hangi tarihte yapıldığı, dava dışı asıl borçluya kullandırıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmayan kredinin kefalet sözleşmelerinde belirtilen 16/08/2010 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılıp kullandırılmadığı hususlarının tespit edilmesi ve bu suretle kefalet tarihinin TBK’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden önceki tarihli olması halinde mülga BK’nun 484. maddesi uyarınca kefilin eş rızasının aranmadığı, davalının kefalet sözleşmelerindeki kefaletinin geçerli olduğu, takip tarihi itibarıyla davacının davalı kefilden talep edebileceği bir alacak bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna uygun karar verilmesi, kefalet tarihinin TBK’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonraki tarihli olması halinde ise, TBK’nun 584. maddesi uyarınca eş rızasının zorunlu olduğu davalı kefilin ise eş rızasının bulunmadığı gözetilerek sonucuna uygun bir karar verilmesinden ibarettir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce kaldırma kararı uyarınca alınan bilirkişi raporunda, davacı banka ile dava dışı borçlu … arasında 16.08.2010 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi(GKS) ile kredi ilişkisinin başladığı, dava dışı borçlunun bu tarihten itibaren kredili mevduat hesabı kredisini kullanmakta olduğu, davalı …ın 16.08.2010 tarihinde imzalamış olduğu 8.500,00TL ve 28.03.2011 tarihinde imzaladığı 5.000,00TL limitli kefaletnamelerin banka sistemine aynı tarihlerde giriş kayıtlarının yapıldığı, kefaletnamelerin 01.07.2012 TBK tarjhinden önce imzalanmış olduğu ve sistem girişlerinin yapıldığı, Kredili Mevduat Hesabının(KMH) 16.08.2010 tarihli GKS’ye istinaden açıldığı, ancak 23.05.2016 tarihinde borçlu ile banka arasında KMH hükümlerini içeren yeni bir sözleşme imzalandığı, işbu sözleşmede davalı …’ın kefaletinin bulunmadığı, KMH’nın 23.05.2016 tarihli TKS imza tarihinden önce 9.538,90TL borç bakiyesi verdiği, ancak bu borçun 12.12.2017 tarihinde ödenerek sıfırlandığı ve kat tarihinde oluşan toplam 32.064,76TL’lik borç bakiyesinin bu tarihten sonraki kullanımlar ile oluştuğu, dolayısıyla dava ve takip konusu borçta davalı …’ın kefaletinin bulunmadığı, borcun 23.05.2016 tarihli sözleşmeden kaynaklandığı, mahkeme tarafından aksi kanaate olunması halinde davacı bankanın 23.11.2021 takip tarihi itibariyle KMH hesabından kaynaklı alacak tutarının toplam 51.501,07 TL olarak hesaplandığı rapor edilmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş ve taraflarca süresi içerisinde rapora karşı beyan ve itiraz sunulmamıştır. Bu itibarla rapor kesinleşmiştir. Kesinleşen ve mahkememizce hükme esas almak için gerekçeli ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere, takibe konu alacağın dayanağının davalının kefaleti olan sözleşmeden kaynaklanmadığı, davalının kefaleti olan genel kredi sözleşme borcunun 12/12/2017 tarihinde ödenerek sonlandığı, oluşan yeni borçtan davalının sorumluluğunun bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davacı yanın kötüniyetli olarak takip başlattığı sabit olmadığından davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalı yanın tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 179,90TL karar ve ilam harcının peşin alınan 230,55TL harçtan mahsubu ile artan 50,65TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.295,59TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, Bu hususta bozma öncesi harç tahsil müzekkeresi yazıldığından ve vergi dairesince tahsil edildiğinden yeniden müzekkere yazılmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.25/05/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı