Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1184 E. 2023/289 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1184 Esas – 2023/289
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/1184 Esas
KARAR NO : 2023/289

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2022
KARAR TARİHİ: 07/03/2023
K.YAZIM TARİHİ: 04/04/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkiline Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, müvekkilinin davalıya böyle bir borcu olmadığını, müvekkili ile davalı arasında müvekkiline borç yükleyen bir ticari ilişki olmadığını, taraflar arasında hiç bir zaman hukuki ilişki doğmadığını, hiç bir zaman borç ilişkisi de olmadığını, taraflar arasında hiç bir ticari ilişki bulunmadığından ilgili senedin bono vasfı da taşımadığını, menfi tespit davasında ispat yükünün kural olarak davalı alacaklıya düştüğünü, davaya konu bononun ne şekilde davalıların eline geçtiğini bilmemekle birlikte sonradan doldurulduğunu düşündüklerini, bu hususta ilgili cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda da bulunduklarını, davalı alacaklının haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek, icra takibinin öncelikle tedbiren durdurulmasına, yargılama neticesinde ise takibin iptaline, ilgili bononun hükümsüz olduğunun ve müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine, dava değerinin %20 sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; davacının, müvekkili ile satıcı … arasında gerçekleşecek 07.03.2022 tarihli emlak alım satım sözleşmesinde emlak komisyoncusu olarak taraf olduğunu, davacının herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığı iddiası mesnetsiz olduğunu, yapılan satış sözleşmesinde davacının adı geçmekte ve görülmektedir ki satış sözleşmesinde taşınmazın cinsi “Arsa” olarak gösterildiğini, müvekkilinin … ili … ilçesi … Mah. … ada … parselde bulunan taşınmazı arsa olması sebebi ile almak istediğini, bu sebeple de öncesinde emlak satış sözleşmesi yapıldığını, ancak müvekkilinin, taşınmazı almak için tapuya gittiğinde taşınmazın cinsinin arsa değil tarla olduğunu öğrendiğini, müvekkilinin taşınmazı arsa olması sebebiyle alacakken taşınmazın cinsinin tapuda farklı çıkması müvekkilinin satıştan vazgeçmesine sebep olduğunu, bu haklı sebeple müvekkilinin satıştan dönmüş olup satıcıdan belli bir miktarını iade almışsa da davacı üzerine düşen bakiyenin bir kısmına dair müvekkiline senet verdiğini, taşınmaz için müvekkili tarafından yapılan ödemenin geri iadesi bu şekilde yapılmak istendiğini, ancak kalan bakiye müvekkiline ödenmemiş olup müvekkili tarafından işbu bakiyeye ait senet ile icra takibi yapmak hasıl olduğunu, davacı yanın bonodan haberdar olmadığı iddiasının ise asılsız ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, işbu davanın ise davacı tarafın kötü niyetli açıldığını, icra takibine konu bononun davacı tarafından taşınmazın satın alınamaması sebebiyle iade edilecek olan tutarın kalan bakiyesi olarak verildiğini, yapılan emlak alım satım sözleşmesinin ise 07.03.2022 tarihinde yapıldığını, senedin ise taşınmazın cinsinin yanlış beyan edilmesi ile alınamaması sebebi ile 17.03.2022 tarihinde düzenlendiğini, davacı yanın iddialarının asılsız, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davaya konu icra takibinde müvekkilinin haklı olup satıcı müvekkili ile davacı arasında imzalanan emlak alım satım sözleşmesi sonucunda borç meydana geldiğini, senette var olan imzanın davacıya ait olduğunu, satıcının taşınmazın cinsinin farklı olması sebebiyle satışın gerçekleşmemesi sonucunda iade etmesi gereken tutarı ödediğini, ancak davacı/borçlu kendi yükümlülüğünde olan bedelin bir kısmı için senet vermiş olup, gerekli ödemeyi gerçekleştirmediğini, işbu sebeple müvekkilince icra takibi başlatılarak borcun temin edilmeye çalışılması zaruri hale geldiğini, zira davaya konu senedin davacı tarafından müvekkiline bakiye borç için verildiğini, davacının kötü niyetle bu davayı açtığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, emlak alım satım sözleşmesi, senet sureti, ödeme dekontu ile tüm dosya kapsamı.
Davacı yanın yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından, davacı vekiline verilen kesin süre içinde yemin metni sunulmuş olup, davalı yana yemini yaptırılmıştır. Davalı tarafından, “takibe konu bono araç kiralama sözleşmesi ile birlikte teminat senedi olarak verilmemiştir, senet davacı tarafça arsa satış bedelinin iadesi için tarafıma düzenlenip verilmiştir sonradan tarafımca gerçeğe aykırı şekilde doldurulmamıştır” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
GEREKÇE :
Dava, kambiyo senedi vasfındaki bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesine göre, kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Menfi tespit ve istirdat davaları 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İspat yüküne ilişkin yukarıda açıklanan genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Davacı taraf, açmış olduğu dava ile, taraflar arasında hiçbir hukuki/ticari ilişki bulunmadığını, alacak – borç ilişkisi bulunmadığını bu sebeple senedin bono vasfı olmadığını iddia etmektedir.
Davalı taraf ise, davalı ile dava dışı … arasında gerçekleşecek 07/03/2022 tarihli emlak alım – satım sözleşmesinde davacının emlak komisyoncusu olarak bulunduğunu, satışa konu taşınmazın arsa olarak belirtilmesine rağmen davalının daha sonra tarla olduğunu öğrenmesiyle satıştan vazgeçtiğini, ödenen taşınmaz bedelinin bir kısmının satıcıdan geri alındığını, davacının ise bakiye tutara ilişkin davalıya senet verdiğini, bu sebeple taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir. Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklıya ait ise de alacak ilişkisi kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa senede karşı senetle ispat kuralı gereği tekrar borçlu tarafa geçmektedir. Ne var ki lehtar senetteki ihdas nedenini değiştirir şekilde talilde bulunursa ispat yükünü üzerine alır.
Davalı tarafça dosyaya sunulan deliller arasında, satıcı … ile alıcı … arasında tanzim edilen 07/03/2022 tarihli emlak alım satım sözleşmesi bulunduğu, sözleşme uyarınca … ili … ilçesi … mahallesi … ada … parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmazın 362.500,00TL bedelle satışı konusunda tarafların anlaştıkları, satış bedeline mahsuben 22.500,00TL kaparonun alındığı, satış bedelinin tapu günü nakit olarak yatırılacağı, emlak komisyon bedelinin 12.500,00TL olduğu, emlak komisyoncusunun … – … olduğu, sözleşmenin taraflarca imzalanmış olduğu, … Bankasına ait 15/03/2022 tarihli göndericisi …, alıcısı … olan 150.000,00TL bedelli dekontun bulunduğu, … Tapu Müdürlüğü’nden gelen kısa mesaj ekran görüntülerinin bulunduğu görülmüştür.
Takibe konu senedin keşidecesinin davacı …, lehtarının davalı … olduğu, tanzim tarihinin 17/03/2022, vade tarihinin 05/04/2022 tarihi olduğu, senet bedelinin 31.000,00TL olduğu, senedin geçerli bir senet olduğu ve kambiyo vasfını haiz bono niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olmakla, illetten mücerrettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu, akdi ilişki olmaksızın düzenlendiğini ileri süren tarafa aittir. Ancak, senede “malen” veya “nakden” kaydı yazılmışsa, artık buna uyulması gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda kanıt yükümlülüğü yer değiştirir. Senedi talil eden, iddiasını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. (YHGK 17.12.2003 gün 2003/19-781 esas, 2003/768 karar sayılı ilamı)
Somut olaya konu senette nakden kaydı bulunmaktadır. Davalı da davacının kızı aracılığıyla davacıya gönderilen satış bedelinden bakiye kalan bedele ilişkin senedin düzenlendiğini beyan etmekte olup bu beyanı senedi talil mahiyetinde değildir. Bu sebeple ispat yükü yer değiştirmemiş olup kambiyo vasfındaki geçerli bir senet karşısında borçlu olmadığını ileri süren davacı üzerindedir. Davacı tarafça iddianın ispatına yönelik delil sunulmamış olduğundan son çare olarak dava dilekçesinde dayanılan yemin delili davacıya hatırlatılmış ve davacı taraf yemin deliline başvurmak istediğini beyan etmiştir. Hazırlanan yemin metni davalıya tebliğ edilmiş, davalı 07/03/2023 tarihli duruşmada yemin teklif edilen hususlarda yemin etmiştir. Davalının yemin teklif edilen hususta yemin etmiş olduğu hususu gözetilerek davacının ispatlanamayan davasının reddine, davacının tedbir talebi kabul edilmemiş olmakla davalının koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 179,90TL karar ve ilam harcının peşin alınan 547,20TL harçtan mahsubu ile bakiye 367,30TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.07/03/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı