Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1166 E. 2023/79 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1166 Esas – 2023/79
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/1166 Esas
KARAR NO : 2023/79

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2022
KARAR TARİHİ: 24/01/2023
K. YAZIM TARİHİ: 03/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Davalı …’in müvekkili aleyhine Ankara Batı İcra dairesinin … esas sayılı dosya ile ilamsız icra takibi başlattığını ve bu takibe ilişkin tebligatları e tebliğ aracılığıyla müvekkiline ilettiğini, müvekkilinin E- Tebligat sistemine aşina olmadığından ve yeterli teknik bilgiye sahip olmadığından bu tebligatı gözden kaçırdığını ve iş bu hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli icra takibin yasal süresi içinde itiraz etme olanağı bulunmadığını, bu nedenle menfi tespit davası açma zarureti hasıl olduğunu, öncelikle davalının yukarıda bahsedilen icra takibine herhangi bir alacak dayanağı belge sunmadığını, ancak taraflar arasındaki hukuki ilişki göz önüne alındığında söz konusu alacağın ancak aşağıda belirtilen ve ek olarak sunulan sözleşmeden kaynaklanmasının mümkün olduğunu, icra dosyasında ödeme emrinde yahut takip talebinde herhangi bir açıklama bulunmadığını, ancak taraflar arasında yalnızca işçi-işveren ilişkisi ve aşağıda bahsedilen sözleşmeye dayalı bir hukuki kurulmuş olup başka herhangi bir hukuki ilişkileri bulunmadığını, öncelikle davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte icra takibine konu edilen alacağın müvekkili … yönlendirerek husumette hataya düşüldüğünü, davalı ek olarak sunmuş olduğu sözleşmede görüldüğü üzere … Şirketine kar ve zarar ortağı olduğunu, müvekkilinin söz konusu sözleşmeyi limited şirkette müdür sıfatıyla imzaladığını, bu nedenle herhangi bir hak ve alacak olduğu iddiasının ancak dava dışı ve kendi tüzel kişiliği haiz kuruma karşı mümkün olduğunu, bu nedenle müvekkilinin herhangi bir borcu olduğu iddiasının zaten husumet yokluğu nedeniyle ileri sürülemeyeceğini, açılan icra takibinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı tarafın öncelikli olarak müvekkilinin iş yeri olan dava dışı, … Kurumlarında personel olarak çalıştığını, bu sırada müvekkilinle yapmış oldukları görüşmeler neticesinde ek olarak dosyaya sundukları ortaklık sözleşmesinin taraflar arasında yapıldığını, sözleşmenin 5.maddesinde yazdığı üzere davalının müvekkiline ait olan bu şirketin kar ve zararına 25.000 TL ödeyerek %20 oranında ortak olduğunu, yaşanan ekonomik durgunluk nedeniyle şirketin kara geçemediğini aksine zarar ettiğini, sözleşmede de açık ve net bir şekilde yazdığı üzere sözleşmenin 1 yıl süre ile yapıldığını ve sözleşmenin bitişi olan 21.01.2021 tarihinde şirketin zararda olduğunu, ticari örf adet ve muhasebe ilkeleri ve tarafların imzalamış olduğu altında davalının ıslak imzasının bulunduğu sözleşme gereği şirketin zarar ediyor olması nedeniyle ödemelerini ve sabit giderlerini karşılaması mümkün olmadığından bu ödemelerin hisselerine göre ortaklar tarafından yapılacağını, bu ödemelerin ortaklara borç olarak muhasebeleştirileceğini, ancak davalının şirketin zararına ortak olduğu döneme ait muhasebe kayıtlarında da ‘ortaklara borç’ kalemi olarak muhasebeleştirilen ve ödemesi gereken meblağları dahi ödemediğini, davalının icra takibine konu olan 40.000 TL gibi bir alacağı olmasının hiçbir koşul altında mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davalının bir an için herhangi bir alacağı olduğu düşünülse dahi şirkete ödemiş olduğu ortaklık bedelinin 25.000 TL olduğunu, davalının ortak olduğu bir yıllık süre içerisinde şirketin kar edememesine ilişkin müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu olmadığını, buna bağlı herhangi bir hak ve alacak talep edilmesinin mümkün olmadığını, çünkü hesaplar incelendiğinde tüm bu alacakların aksine zarar eden şirketin giderlerine ortaklar katlanmalı iken tüm bu giderlere alacaklının herhangi bir şekilde katılmadığını, davalının bu nedenle müvekkilinden alacaklı değil müvekkiline borçlu olduğunu, karına ve zararına ortak olunan şirketin kar etmemesi nedeniyle verilen ortaklık payının talep edilmesinin mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerle taleplerinin kabulü ile davalının müvekkilinden yana mevcut ve geçerli bir alacağının bulunmadığı tespitine, neticeten Ankara Batı İcra Dairesi … Sayılı haksız icra takibinin durdurulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bu dava sebebiyle uğramış oldukları zararların yasa gereği alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalıdan alınarak kötü niyet tazminatı olarak müvvekiline verilmesine, vekâlet ücreti ve sair yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve arz etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; icra takibine konu edilen alacağın ticari nitelikte olmayıp, adi alacak olduğunu, işbu alacağa konu paranın, müvekkili tarafından davacıya borç para olarak verildiğini, dolayısıyla ticari nitelikte olmayan alacak için başlattıkları icra takibine karşı açılan menfi tespit davasının Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılması gerektiğini, neticeten davanın görevsiz mahkemeye açılmış olduğundan, öncelikle davanın usulden reddedilmesini talep ettiklerini, aksi takdirde neticeten davanın esastan da reddine, taraflarına haksız olarak yönlendirilen işbu dava nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün 08/11/2022 tarihli cevabi yazısı ile, davacı …’nin … Şti’nin %100 hisseli ortağı olduğu, şirketin bilanço esasına göre defter tuttuğu, davalı …’in herhangi bir vergi kaydına rastlanılmadığı bildirilmiştir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğünün 07/11/2022 tarihli cevabi yazısında özetle; davalı ve davacının herhangi bir tacir kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu m. 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Eldeki davada; uyuşmazlık, Ankara Batı İcra Dairesinin … Esas sayılı takipten kaynaklı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı ve davalı vekili beyanları ile dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşme kül halinde değerlendirildiğinde davacı vekilinin iddiasının adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklı borçlu olmadığının, bu sözleşmeden kaynaklı borçsuzluğun tespiti istemine ilişkin olduğu görülmüştür. Adi ortaklık sözleşmesi; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Bu sözleşme Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Adi ortaklıktan kaynaklı alacak istemine ilişkin davalara bakma görevi genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerine aittir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/3147 Esas 2014/6366 Karar). İş bu kapsamda Mahkememizce, ilgili vergi dairesi ve Ticaret Sicil Müdürlüğü ile yapılan yazışma sonucunda davalının mükellefiyet kaydının olmadığı dolayısıyla dava tarihi itibariyle davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Eldeki dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi genel mahkemeler olan Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
5-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri İlgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) karar verildi. 24/01/2023

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.