Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1041 E. 2023/588 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1041 Esas – 2023/588
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2022/1041 Esas
KARAR NO : 2023/588

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/10/2022
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
K. YAZIM TARİHİ: 13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Davalının babası olan …’ın, müvekkili banka ile 19.10.2017 tarihinde ticari nitelikli ve 100.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzaladığını, davalı …’ın bu kredi sözleşmesine 110.000,00 TL bedel üzerinden kefil olduğunu ve sözleşmenin imzalandığı 19.10.2017 tarihinde bekar olduğunu yazılı olarak beyan ettiğini, …’ın aynı ticari faaliyeti dolayısıyla 15.05.2018 tarihli ve 350.000,00 TL bedelli ikinci bir genel kredi sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmede davalı tarafın kefil olmadığını, borçlu …’ın ve davalı kefilin her iki kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarını müvekkili bankaya zamanında ödemediği için müvekkili banka tarafından taraflara Ankara … Noterliği kanalıyla 10.05.2019 tarihli ve … yevmiye numaralı kat ihtarnamesi gönderildiğini, söz konusu ihtarnamenin her iki borçluya da 14.05.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlu … ve davalının kat ihtarnamesinden sonra da müvekkili bankaya ödeme yapmaması üzerine Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş. Sayılı dosyası ile verilen 01.07.2019 tarihli kararı ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve bu karar ile birlikte Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası üzerinden borçlular aleyhine icra takibine başlandığını, borçlunun yetki itirazı üzerine dosyanın Ankara Batı İcra Dairesi’nin, … E. Sayılı dosyası ile yetkili icra dairesine tevzi edildiğini, gerek ihtiyati haciz talebinde gerekse icra takibinde, davalının kefil olması ve sorumluluk limitinin 110.000,00 TL olması dolayısıyla bu limit dahilinde davalı aleyhinde işlem başlatıldığını, Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini ve borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiğini, söz konusu itiraz neticesinde takip dosyasının davalı yönünden durdurulmasına karar verildiğini, davalı tarafın imzasını inkar etmeyerek 19.10.2017 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefilliği dolayısıyla 110.000,00 TL borç yükümlülüğü altına girdiğini kabul ettiğini, ancak icra takibine yaptığı itirazda borcun tamamın itiraz edilerek böyle bir borcun bulunmadığının iddia edildiğini, müvekkili bankaya ödeme yapılmadığını, bu nedenle kötü niyetli olarak icra takibine itiraz eden davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkara tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle; davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, babası …’ın 19.10.2017 tarihinde davacı … Bankasından kullanmış olduğu ticari krediye kefil olduğunu; söz konusu kredinin, son taksiti 17.10.2018 tarihinde … tarafından ödenmek suretiyle kapatıldığını; davacı tarafından müvekkile hesap kat ihtarı gönderildiğini, ihtarnameye konu edilen borcun ödenmiş olması nedeniyle hesap kat ihtarnamesine cevap verildiğini, 19.10.2017 tarihli sözleşmedeki kefaletin geçersiz olduğunu; müvekkilinin adı ve soyadı ile vatandaşlık numarasının el yazısıyla yazıldığını, buna karşın kefalet tarihi ve kefalet limiti ile kefalet türünün davacı banka çalışanı tarafından doldurulduğunu, buna bağlı olarak müvekkilinin kefil sıfatıyla sorumluluğunun doğmadığını, 15.05.2018 tarihli ve 350.000,00 TL limitli sözleşmede müvekkilinin kefil olmadığını, 19.10.2017 tarihli sözleşmede banka personeli tarafından kefalet limitinin bir yerde 100.000,00 TL olarak yazılmış iken başka bir yerde 110.000,00 TL olarak yazıldığını, müvekkilinin kefil sıfatıyla borcunun bulunmadığını beyan ederek davanın reddine, dava değerinin % 20’sinden aşağı olmamak üzere davacının tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mahkememizin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş. Sayılı dosyası, Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyası, Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası, genel kredi sözleşmeleri ile davacı bankadaki tüm dosya içerikleri, Ankara … Noterliği kanalıyla 10.05.2019 tarihli ve … yevmiye numaralı kat ihtarnamesi, nüfus kayıtları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi 24/03/2023 tarihli raporu ile özetle; Hukuki nitelendirme, değerlendirme, takdir ve yorum münhasıran mahkemeye ait olmak üzere tespit edilen maddi olgular ile ortaya konulan somut verilere dayanan bilimsel gerekçelerde açıklandığı şekilde, Davacı bankanın, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki takip tarihi (09.07.2019) itibarıyla davalıdan alacağı bulunmadığı, davalı takip borçlusunun tazminat talebinin bulunduğu, davalı takip borçlusu lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde mahkemece kanaat edinilmesi halinde, talep edilen 119.305,36 TL tutarındaki toplam alacağın % 20,00’sinin 23.861,07 TL’ye tekabül ettiği, tazminat konusundaki değerlendirmelerin tümüyle mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, ticari kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun ödenmediği iddiasıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporu ile birlikte yapılan değerlendirmede; Davacı alacaklı tarafından davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla icra takibi başlatılmış olup; ödeme emri davalı borçlu vekiline 26/06/2022 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 16/06/2022 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İtirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu dava hak düşürücü yasal süresi içerisinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır. T.C. … Bankası A.Ş. … / … Şubesi ile. .. arasında 19.10.2017 tarihli ve 100.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi düzenlenmiştir. …, müteselsil kefil sıfatıyla 19.10.2017 tarihinde sözleşmeyi imzalamıştır. Kefilin kefalet limiti 110.000,00 TL olarak belirlenmiştir. …, müteselsil kefil olarak Medeni Kanun hükümlerine göre evli olmadığını, bu konuda bankaya yanıltıcı bilgi verdiği takdirde sorumluluğun tarafına ait olacağını, yanıltıcı bilgi nedeniyle bankanın uğrayabileceği zararın tamamını ödemeyi 19.10.2017 tarihinde yazılı olarak kabul ve taahhüt etmiştir. T.C. … Bankası A.Ş. … / … Şubesi ile … arasında 15.05.2018 tarihli ve 350.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi düzenlenmiştir. Sözleşmenin, 19.10.2017 tarihli genel kredi sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğu kabul edilmiştir.Fakat sözleşmede …’ın müteselsil kefalet imzasına rastlanmamıştır.Kredi, 15.05.2018 tarihli genel kredi sözleşmesinin akdedildiği tarihten (15.05.2018) bir gün sonra (16.05.2018) kullandırılmıştır. Sözleşmeye göre kredi limiti 350.000,00 TL, kullandırılan kredi miktarı ise 100.000,00 TL’dir. Kredi kullandırım miktarı, kredi limitini aşmamıştır. Şu hâlde, sözleşme limiti ve kredi kullandırım tarihi ile kredi limiti ve kredi anaparası arasındaki uyuma bakıldığında söz konusu kredinin 15.05.2018 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı, Anılan sözleşmede davalı takip borçlusu …’ın müteselsil kefaleti bulunmamaktadır. Takip ve dava konusu alacağa dayanak gösterilen, davalı takip borçlusu …’ın müteselsil kefalet imzasını taşıyan ve inceleme konusu yapılan 19.10.2017 tarihli genel kredi sözleşmesinde ise “müteselsil kefaletin, hangi sözleşmeden doğduğuna bakılmaksızın doğmuş ve doğacak tüm kredi borçlarını kapsadığı” yönünde açık bir hükme yer verilmemiştir. Aksine, Davalı takip borçlusu …’ın müteselsil kefalet imzasını taşıyan 19.10.2017 tarihli genel kredi sözleşmesinin 9/f maddesinde “Kefiller, sözleşme aynı müşteri için düzenlenmiş önceki sözleşme/sözleşmelere ek yapıldığı takdirde, önceki sözleşme ile kullandırılan krediden doğmuş ve halen devam eden ve doğacak her türlü borçtan da sorumlu olduklarını kabul ve taahhüt ederler” hükmü yer almıştır. Somut olayda ise davalı takip borçlusu …’ın müteselsil kefalet imzasını taşıyan 19.10.2017 tarihli genel kredi sözleşmesinin önceki tarihli herhangi bir sözleşmeye ek yapılması söz konusu olmamıştır. Ayrıca, sözleşmenin düzenlendiği tarihten (19.10.2017) önce akdedilmiş herhangi bir sözleşme veya bu sözleşmeye dayalı olarak devam eden herhangi bir kredi riski de yoktur. 15.05.2018 tarihli genel kredi sözleşmesinde ise davalı takip borçlusu …’ın müteselsil kefalet imzası yer almamıştır.Taraflar arasındaki akdi ilişkiye göre müteselsil kefilin yalnızca 19.10.2017 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan 90.000,00 TL tutarındaki taksitli ticari krediden sorumlu tutulabileceği açıkça kabul edilmiştir. Söz konusu kredi ise takip tarihinden (09.07.2019) önce 17.10.2018 tarihinde tamamen kapatılmıştır. Takip tarihi (09.07.2019) itibarıyla söz konusu krediden kaynaklı herhangi bir alacak bulunmadığından davanın reddine ve davacının kötüniyetle takip başlattığına yönelik bir emare bulunmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 179,90TL karar ve ilam harcının peşin alınan 2.037,44 TL harçtan mahsubu ile artan 1.857,54TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.560,00TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 18.895,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/05/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı