Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/1031 Esas – 2023/705
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2022/1031 Esas
KARAR NO : 2023/705
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 04/10/2022
KARAR TARİHİ: 13/06/2023
K. YAZIM TARİHİ: 05/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile … arasında eşyanın …/… güzergahında İl Jandarma Komutanlığı’na teslim edilmesine ilişkin nakliye hizmeti için anlaştığını, 13.01.2022 tarihli fatura uyarınca 7.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını, ambalaj teslim – senetleri incelendiğinde eşyanın 06.01.2022 tarihinde … tarafından teslim alındığının ve tır şoförünün müvekkili olduğunun açıkça görüldüğünü, mezkur eşyanın 07.01.2022 tarihinde belirlenen adrese teslim tutanağı düzenlenerek teslim edildiğini, müvekkilinin borç ilişkisindeki edimini yerine getirdiğini, ancak davalının edimini yerine getirmediğini, nakliye bedelinin 3.500,00 TL’lik kısmının 21.02.2022 tarihinde ödendiğini, ancak bakiye 3.526,27 TL’nin ödenmediğini, bu nedenle bu alacaklarının tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, müvekkilinin alacağının 13.01.2022 tarihli fatura ile sabit olduğunu, düzenlenen faturaya itiraz edilmediğini, kısmi ödeme yapılmasının borcun kabul edildiğini gösterdiğini, miktarı belirli ve likit olan bakiye borcun ödenmediğini, tamamen kötü niyetli ve haksız olarak borca itiraz edildiğini, enflasyon oranlarının yüksek seyretmesi nedeniyle Türk Lirasının değer kaybına uğradığını, temerrüt faizi alınmasının enflasyon karşısında paranın uğradığı değer kaybı nedeniyle uğranılan zararı karşılamaya yetmediğini beyan ederek, itirazın iptali ile takibin devamına, takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; Davacı …’ın … arası nakliye işi için anlaşılan fiyat olan ve ödemesi yapılan miktar olan 3.000 TL+KDV yerine yüksek miktarda 5.933,00 TL+KDV şeklinde fatura kestiğini, yanlış ve fazla miktarda kesilen bu faturanın firma adresine ulaştırılmadığını, bu nedenle hak edişlerinin yapılmadığını ve kurum tarafından firmaya cezai işlem yapıldığını, şirket aleyhine kalan bakiye olarak 3.526,77 TL alacak talepli olarak açılmış olan davayı kabul etmediklerini, davacının davalıdan böyle bir alacak talep etmeye hakkı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı ile davalı arasındaki faturanın usul ve yasaya uygun olarak kesilmediğini, 7 günlük süre içerisinde de faturanın düzeltilmemiş olduğunu beyan ederek, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, ticaret sicil kayıtları, … … Vergi Dairesi Müdürlüğünün 25/10/2022 tarihli cevabi yazısı, tarafların ticari defter ve belgeleri, BA/BS formları, 05/05/2023 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, Nakliye bedelinden kaynaklı düzenlenen fatura alacağı nedeniyle başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün 25/10/2022 tarihli cevabi yazısı ile; Davalı …’ın dairelerinin … numaralı vergi mükellefi olduğu, “Kara Yolu ile Şehirler Arası Yük Taşımacılığı (Gıda, Sıvı, Kuru Yük, vb.) (Gaz ve Petrol Ürünleri Hariç)” faaliyetiyle iştigal ettiği, en son verilen beyannamesine göre bilanço esasına göre defter tuttuğu bildirilmiştir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının bir sureti dosya arasına alınmış, incelenmesinde; Davacı (alacaklı) vekili tarafından davalı (borçlu) şirket aleyhine 21/06/2022 tarihli ödeme emri ile 3.526,27 TL bakiye fatura alacağı ve 251,65 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.777,92 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 26/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 23/06/2022 tarihli dilekçeyle itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğu, eldeki davanın 04/10/2022 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket, icra takibine de konu ettiği faturadan kaynaklanan toplam 3.777,92 TL bakiye alacağının davalı tarafından ödenmediğini iddia etmekte, davalı şirket ise takip dosyasına sunduğu dilekçeyle davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunmaktadır.
Taraflara ticari defter kayıtların dosyaya sunumu veya bulundukları yerin bildirilmesi için kesin süre verilmiş, davacı vekili tarafından müvekkili şirketin ticari defterlerinin bulundukları adres bildirilmiş, meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalı tarafça ticari defter ve kayıtlar dosyaya sunulmadığı gibi bulundukları yerle ilgili olarak da herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır.
Tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden 2021-2022 yılına ait BA-BS formları HMK m.221 uyarınca resen celp edilmiştir.
Yargılama aşamasında davacı vekili 06/03/2023 tarihli dilekçesi ile; müvekkilinin … ilinde ikamet ettiğini, ülke genelinde meydana gelen 06/02/2023 tarihli depremde müvekkilinin maddi kayıplar yaşadığını ve hali hazırda gelir getirecek bir iş yapamadığını beyan ederek, adli yardım talebinde bulunmuş, mahkememizin 09/03/2023 tarihli ara kararı ile davacının adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla dosyaya kazandırılan 05/05/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davacı …ın ticari defterlerine göre 21.06.2022 takip tarihi itibariyle davacı …’ın davalı … Şirketi’nden 3.287,35 TL alacaklı olduğu, Davalı … Şirketi’nin ticari defterlerini sunmaması nedeniyle incelenemediği, Gelir İdaresi Başkanlığı’nca sunulan davalının 2022 yılı Ba formu ile davacının 2022 yılı Bs formlarının birbirini teyit eder nitelikte olduğu, Davacı …’ın 21.06.2022 takip tarihi itibariyle davalı … Şirketi’nden 3.287,35 TL alacaklı olduğu, davacının söz konusu tutarı 21.06.2022 takip tarihinden tahsil tarihine kadar geçen sürede talepteki ticari işlere uygulanan değişen oranlarda %17,25 faiz tutarı ile birlikte talep etme hakkına sahip olduğu, bu çerçevede takibin 3.287,35 TL üzerinden devamının gerektiği…” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Uyuşmazlık, davacı yanın takip çıkışı kadar davalıdan alacaklı olup olmadığı hususundadır.
Dava konusu alacak, faturaya dayalı alacağa dayanmaktadır. Fatura düzenlenmesi tek başına muaccel bir alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Davacının aynı zamanda malın teslim edildiğini/hizmetin ifa edildiğini ispat yükü altındadır.
Fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım veya hizmet ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Davacı yan faturadan kaynaklanan alacağının bulunduğunu iddia etmiş, incelenen davacı yan defter ve kayıtları ile tarafların dosyaya kazandırılan Ba – Bs formlarındaki bildirimlerinin örtüştüğü görülmüştür. Davalı yanın Ba formuyla davacı adına dava konusu 1 adet fatura karşılığı hizmet alım bildiriminde bulunduğu tespit edilmiştir. Basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan davalının, hayatın olağan akışına göre teslim almadığı faturaya konu mallara ilişkin bildirimde bulunmaması gerekmekte olup davalı tam tersine uyuşmazlık dönemine ilişkin davacı adına davacı kayıtları ile örtüşecek şekilde Ba formuyla vergi dairesine bildirimde bulunmuştur. Yine dava konusu nakliye hizmetiyle taşınan malların davadışı 3.kişiye teslim edildiğine dair dosya kapsamına imzalı teslim tutanağı sunulmuş, davalı yanca herhangi bir itirazda bulunulmamıştır. Bu itibarla taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığı ve nakliye hizmetinin ifası yönündeki davacı iddiaları kanıtlanmıştır.
Davalı yana verilen kesin süreye rağmen defter ve kayıtlar sunulmadığından ve adresi de bildirilmediğinden yapılan ihtar uyarınca davacı defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yapılmış olması ve davacı lehine delil olma vasfına haiz olması hususları gözetilerek davacı defter ve kayıtları HMK madde 222/3 (Değişik:22/07/2020 – 7251/23.m.) uyarınca davacı lehine delil olarak kabul edilmiştir.
Davacının hukuki ilişkiyi, hizmetin ifasını ve alacağının varlığını kanıtlaması karşısında davalı yanın iddia edilip ispatlanmış bir ödeme savunması bulunmamaktadır.
Bu itibarla alınan bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 3.526,27 TL kadar alacaklı olduğu, davalının itirazının haksız olduğu ve iptalinin gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla davanın kabulüne, Ankara Batı İcra Dairesinin …esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacak miktarı likit olduğundan ve davalı takibe haksız itiraz ettiğinden alacak miktarının %20’si kadar icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı taraf TTK 1530. Maddesine dayanarak her ne kadar fatura tarihinden itibaren faiz talep etmişse de ve icra takibine işlemiş faiz üzerinden girişmişse de; Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Ve devamı maddeleri gereğince faiz alacaklının faiz talebinde bulunabilmesi için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekmektedir. TBK 117. Maddesi gereğince borcun ödeneceği gün belirli değilse borçlu alacaklının ihtariyle temerrüde düşer. Ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesinin 2-3-4 ve 5. Fıkralarında yer alan;
(2) Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir” düzenlemesi gereğince alacaklı tarafından herhangi bir ihtar çekilmese bile borçlu, sözleşmede belirtilen ödeme tarihinde, ödeme tarihi belli değilse faturanın veya faturada belirtilen mal veya hizmetin alındığı tarihten itibaren 30 günlük sürenin sonunda mütemerrit sayılır. Dava konusu somut olayda borcun ödeneceği gün taraflarca belirlenmediği gibi takip tarihinden önce borçluya gönderilmiş bir ihtar da bulunmamaktadır. Ayrıca faturanın borçlu tarafından alındığı tarih de belirli değildir. Hal böyle iken; davacı tarafın temerrüde düşürmesinden bahsedilemeyeceği için işlemiş faiz talebi yersiz olduğundan takibin işlemiş faiz olmaksızın 3.526,27 TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE ; Davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin işlemiş faiz olmaksızın 3.526,27 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-3.526,27 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 240,88TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 160,18 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.560,00 TL’nin, 1.456,08 TL sinin davalıdan, 103,92 TL sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvuru harcı, 11,50 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 172,90 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 29,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 27,06TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Dosyada adli yardım kararı verildikten sonra suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 30,00 TL tebligat ücreti olmak üzere 1.530,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 1.428,08 TL’sinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 101,92 TL’sinin ise davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 3.526,27 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi. 13/06/2023
Katip Hakim
e-imza e-imza