Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/999 E. 2022/478 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/999 Esas – 2022/478
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/999 Esas
KARAR NO : 2022/478
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Manevi Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2021
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
K. YAZIM TARİHİ: 03/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;… Şirketinin 2011 yılında davacı … tarafından devralındığını, Şirketin 2013 yılının mayıs ayında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan yetki alınarak faaliyete başladığını, davacının 2013 yılında şirket hisselerinin tamamını davalı şirketin halihazırdaki ortağı ve maliki dava dışı …’e devrettiğini, 2016 yılında Bakanlık 240.000,00 TL tutarlı teminat mektubu istediğinde, … Bankası’ndan davalı şirket lehine bu tutarlı teminat mektubu alındığını, söz konusu teminat mektubu alınırken, davalı şirketin yeni sahibi …’in ricası üzerine aralarındaki şifahi anlaşmaya dayalı olarak davacıya ait … İli … İlçesi … Mah. … Ada/Parselde kayıtlı taşınmazın teminat gösterildiğini ve bu taşınmaz üzerine 150.000,00 TL’lik teminat karşılığında 300.000,00 TL’lik ipotek konulduğunu, 2019 yılında Bakanlık teminat mektubu tutarını 240.000,00 TL’den 360.000,00 TL’ye çıkardığında, davalı … firmasının ilave 120.000,00 TL’lik teminat mektubunu … alarak Bakanlığa verdiğini, davacının halihazırda sahibi bulunduğu dava dışı … Şirketinin ise 2013 yılında kurulduğunu, o tarihte şirket hisselerinin tamamının dava dışı … isimli kişiye aitken, 2018 yılında şirket hisselerinin tamamının davacı … tarafından alındığını, 2016 yılında Bakanlığın… denetim firması için 240.000,00 TL tutarlı teminat mektubu istediğinde, … Bankası’ndan bu tutarlı teminat mektubu alındığını, söz konusu teminat mektubuna ilişkin, karşılık olarak bu kez, davalı … firmasının sahibi dava dışı … ve dava dışı … adına taşınmazlar teminat gösterilmek suretiyle bu taşınmazlar üzerine ipotek tesis edildiğini, davacının … lehine olan ipotekleri fekketmişse de … Şirketinin, müvekkkiline ait taşınmaz üzerindeki lehine ipoteği hala kaldırmadığını, davacının şahsına ait ipotekli arsa üzerinde bina yapımına başladığını ve bu binadan taşınmazlar satmak için ilana çıkmışsa da davalıca fekkedilmeyen ipotek sebebiyle satış yapamadığını, 2019 Mayıs ayından bugüne kadar davalı şirket ve ortağı … ile ipoteğin kaldırılması yönünde şifahi görüşmeler yapıldığını fakat mezkur ipoteğin fekki yönünde bir gelişme sağlanamadığını. Davacı tarafından ihtarname ile anılan ipoteğin kaldırılmasının davalı şirketten istendiğini, bugüne kadar … firması tarafından davacıya ait taşınmaz üzerindeki ipotek kaldırılmadığını, davacının, davalının bugüne kadar davaya konu ipoteği tamamen haksız, dayanaksız ve keyfi olarak kaldırmaması nedeniyle, taşınmazındaki anayasal mülkiyet hakkını kullanamadığını, taşınmazı ne kül halinde ne de üzerine inşa ettiği binanın bölümleri halinde hiçbir şekilde satamadığını, sahibi olduğu … Firması ile yapı denetim işiyle iştigal ederken, gerektiğinde işbu taşınmazını teminat olarak gösteremediğini, kredi kullanamadığını, likiditesini artıramadığını, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne, davalının davacıya ;150.000,00 TL manevi tazminatı, ihtar tarihi olan 14/04/2020 tarihinden işleyecek faiziyle birlikte ödemesine, yargılama giderlerinin davalıya yüklenmesine, lehlerine vekalet ücreti takdirine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafın da izah ettiği üzere müvekkili ile davacı arasındaki şifahi olarak anlaşmaya varıldığını, aralarında kurulan sözleşmenin rızai sözleşme olduğunu, rızaî sözleşmelerin ise, sadece tarafların rızalarının varlığı ile kurulabilen sözleşmeler olduğunu, davacı ile müvekkili arasında akdedilen anlaşmanın, müvekkili lehine davacı tarafın taşınmazında ipotek tesisi kurulmasına yönelik olduğunu, davacı tarafın anlaşmaya varıldığından bahsetmişse de anlaşmanın çerçevesinin neler olduğunu belirtmediğini, söz konusu anlaşma çerçevesinde anlaşmanın şartları, ipoteğin ne zaman kaldırılacağı konusunda anlaşmanın olup olmadığından bahsetmediğini, davacıya ait taşınmaz üzerinde, müvekkili lehine tesis edilmiş olan ipotek, herhangi bir süreye bağlanmadığını, süresiz olarak tesis edildiğini, süresiz şekilde, rızai tesis edilen ipotekle alakalı olarak davacının talep etmiş olduğu manevi tazminatın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davaya konu olan olayda davacı tarafın iddia ettiği gibi bankalar ve müşteriler nezdinde zor duruma düşmesi, rencide olmasının söz konusu olmadığını, davacının kötü niyetli olarak söz konusu davayı açtığını, davacı tarafın başka taşınmazları ve mal varlığının da bulunduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi banka işlemlerinin aksadığı veya müşterilerine küçük düştüğüne ve kişilik haklarının ihlal edildiğine yönelik iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın mülkiyet hakkının ve kişilik haklarının ihlal edildiğinden bahsettiğini, ancak söz konusu hususlarda ihlal olmadığı gibi davacı tarafın söz konusu iddialarını delillerle ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafla müvekkili arasında şifahi olarak müvekkili adına herhangi bir şarta bağlı olmayan müvekkili lehine ipotek tesisi amacıyla rızai sözleşme yapıldığını, davacının mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin olarak müvekkilinin hukuka aykırı bir işlemi olmadığını, ipotek tamamen davacı tarafın rızası ile kurulduğunu, ipoteğin ne zaman fek edileceğine dair taraflar arasında bir anlaşma akdedilmediğini, bu konuda ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, davacının bu taşınmazının dışında da mal varlığı bulunmadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların ticaret sicil kayıtları, Mahkememizin … Esas sayılı dosyası ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, ipoteğin fek edilmemesinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık … Bankası’ndan davalı şirket lehine bu tutarlı teminat mektubu alındığını, söz konusu teminat mektubu alınırken, davalı şirketin yeni sahibi …in ricası üzerine aralarındaki şifahi anlaşmaya dayalı olarak davacıya ait … İli … İlçesi … Mah. … Ada/Parselde kayıtlı taşınmazın teminat gösterildiğini ve bu taşınmaz üzerine 150.000,00 TL’lik teminat karşılığında 300.000,00 TL’lik ipotek konulduğunu, taşınmaz üzerindeki lehine ipoteği hala kaldırmadığını, davacının şahsına ait ipotekli arsa üzerinde bina yapımına başladığını ve bu binadan taşınmazlar satmak için ilana çıkmışsa da davalıca fekkedilmeyen ipotek sebebiyle satış yapamadığını iddia ederek kişilik haklarını iddiasıyla manevi tazminat talebine ilişkindir.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış incelendiğinde, davacı tarafından dosyaya 25/01/2022 tarihli beyanı ve 26/05/2022 tarihli duruşma beyanı nazara alınarak ipotek teminatının nevini değiştirilmesi yönünden beyanı ve … Bankası … Şubesi yazısı incelendiğinde davacının taşınmazı teminat kapsamından çıkarıldığı bu kapsamda yargılama devam ederken davaya konu taşınmaz üzerindeki ipotek kaldırılarak yerine 150.000 TL likit teminat verme talebi banka tarafından uygun görüldüğü davacı vadesiz hesaba 150.000 TL teminat blokesi konulmasına müteakip teminat değişikliği yapıldığı bu kapsamda dava açıldıktan sonra teminat değişikliği yapıldığı görülmüştür. Yargılama aşamasında davacının likit teminatı da davalı tarafından teminat gösterilerek serbest bırakıldığı davacı vekilinin beyanı ile anlaşılmıştır. İş bu kapsamda yapılan değerlendirme ile Kişilik hakları saldırıya uğrayan kişinin 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 25.maddesi gereğince dava açabileceği, yine aynı şekilde 818 Sayılı Borçlar Kanununun 49 ve 6098 Sayılı Borçlar Kanununun 58.maddesi gereğince kişilik hakları saldırıya uğrayan kişinin manevi tazminat davası açabileceği düzenlenmiştir. Davacının ne tür bir manevi zarara uğradığı ve kişilik haklarının ne şekilde ihlal edildiği kanıtlanamamıştır. Davacının kişilik haklarına bir saldırının söz konusu olmadığı, dolayısıyla manevi tazminatın şartlarının gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcın peşin alınan 2.561,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.480,93 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10/3 maddesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/05/2022

Katip Hakim
e-imzalıdır. e-imzalıdır.