Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/969 Esas – 2022/128
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/969 Esas
KARAR NO : 2022/128
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/11/2021
KARAR TARİHİ:03/02/2022
K. YAZIM TARİHİ:21/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;…/Ankara adresinde bulunan stüdyonun, müvekkili şirkete …numaralı işyeri paket sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, ilgili stüdyonun tavanı ile stüdyoda bulunan elektronik cihazların, 21.03.2020 tarihinde meydana gelen su baskını sebebiyle zarar gördüğünü, sigortalı tarafından yapılan bildirimin ardından müvekkili şirketçe … numaralı hasar dosyası açıldığını, yapılan incelemeler neticesinde hasara yol açan su baskının, sigortalı işyerinin üst katında bulunan, davalı …’a ait daireden kaynaklandığının tespit edildiğini, hasar dosyası kapsamında müvekkili şirket sigortalısına, 27.04.2020 tarihinde 6.628,85 TL tutarında hasar ödemesi yaptığını, TTK’nun 1472. maddesi uyarınca müvekkili şirketin, sigortalısına yaptığı hasar ödemesini, hasara neden olan davalı’dan rücuen tahsil etme imkânına sahip olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını, müvekkili şirketin sigortalısına ödediği 6.628,85 TL tutarındaki hasar ödemesinin davalıdan, 21.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz tutarı ile birlikte tahsil edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava konusu yapılan alacağın sigorta şirketinin su basması nedeniyle ödemiş olduğu miktarın rücuen tahsili istemli olduğunu, söz konusu su baskınında davalının herhangi bir kusuru bulunmadığı gibi ilgisi dahi olmadığını, su baskınında zarar gören işyerinin zemin katta, davalıya ait dairenin ise 2. Katta yer almakta olup, her iki taşınmaz arasında 1. Katta bulunan bir daire olduğunu, bu nedenle davalının 2. Katta ki dairesinden, zemin katta bulunan işyerine zarar verilmesinin mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla zemin katta bulunan işyerinde bir zarar meydana gelmiş ise bu zararın; üst katında (1. Kat) bulunan daireden ya da apartman ortak giderlerinden kaynaklanması gerektiğini, dükkânın tam üstünde bulunan daire sahibine ya da apartman yönetimime karşı değil de, neden 2. Katta bulunan daire sahibi olan davalıya husumet yöneltildiğinin anlaşılamadığını, davacı sigorta şirketinin daha önceden bu konuda icra takibi yaptığını, zarar gören ve zarar verdiği iddia edilen iki taşınmaz arasında bir dairenin olmasının, ortada kalan dairede de herhangi bir zarar söz konusu olmaması nedeniyle davalı aleyhine açılmış olan davanın haksız ve yersiz olduğunu, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, dava konusu riziko adresindeki iş yerinde su basması nedeniyle davacı tarafından dava dışı sigortalıya ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık; 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından ana yapıda bağımsız bölüm maliki olan sigortalısının tavanından kaynaklı su basması sebebiyle ödenen tazminatın rücuan tahsili isteminden ibarettir. Bu durumda görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin dikkate alınacağı kuşkusuzdur.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19. maddesinde, her kat malikinin ana gayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun’un Ek 1. maddesinde, “kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği” düzenlemesine ve 17/3. maddesinde ise “kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi ana gayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Hal böyle olunca davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
5-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri İlgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) karar verildi.03/02/2022
Katip Hakim
e-imza e-imza