Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/880 E. 2022/77 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/880 Esas – 2022/77
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/880 Esas
KARAR NO : 2022/77
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2021
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
K.YAZIM TARİHİ : 17/02/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; davalı borçlunun 2019 yılına kadar müvekkili şirkette çeşitli sıfatlarda çalıştığını, çalıştığı süre içerisinde davalı borçluya, müvekkili şirkete ait araçların bir kısmının devri sağlandığını, devri sağlanan araçlar için 24/05/2019 tarihli faturalar düzenlendiğini, aynı dönemlerde işten de ayrılan davalının müvekkiline araçların satışı için kararlaştırılan bedelleri de ödemediğini, bu nedenle müvekkilinin araç satışlarından hakkı olan bedelin tahsili için 12/03/2021 tarihinde davalı borçluya karşı icra takibi başlattığını, işbu icra takibine davalı yanca tüm borca, faize, faiz oranına ve her türlü ferilerine itiraz edildiğini, haksız itiraz neticesinde takibin durdurulduğunu, davalının itirazının mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının müvekkilinin alacağının tahsilini önlemek amacıyla borca itiraz ettiğini beyan ederek, Davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası kapsamındaki borçlunun borca itirazının şimdilik 50.000,00 TL yönünden iptaline, kötü niyetli olarak takibe itiraz eden davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; davanın görevli mahkemede açılmadığını, taraflar arasındaki mevcut uyuşmazlıkta görevli mahkeme “asliye hukuk mahkemesi” olduğundan davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi gerektiğini, itirazın iptali davasının, kısmi dava olarak açılamayacağını, davaya ilişkin hakdüşürücü sürelere itirazları ve zamanaşımı def’in de bulunduklarını, taraflar arasında noterde araç satış sözleşmeleri yapıldığından ve satım bedelinin davacıya ödendiği sözleşmelerden açıkça anlaşıldığından, aksinin davacı tarafça müvekkilinin imzası bulunan yazılı bir belge veya aynı kuvvette bir delil ile ispat edilmemesi nedeniyle davanın esastan reddi gerektiğini, yine davacının talepleri zamanaşımına uğramış olduğundan zamanaşımı definde bulunduklarını, taraflar arasında dava konusu araçlara ilişkin olarak Ankara …. Noterliği’nin 23.05.2019 tarihli ve …, …, …, …, …, … yevmiye numaralı araç satış sözleşmeleri imzalanmış olup, satım sözleşmesinden kaynaklanan bedellerin davacı tarafa müvekkilince ödendiği gibi sözleşmede de müvekkilince araç satışından kaynaklanan bedellerin satıcı olan davacı tarafa ödendiğinin açıkça belirtildiğini, satım sözleşmesinde tarafların; “Satıcı, yukarıda nitelikleri ve bedeli yazılı aracı alıcıya halihazır durumu ile satarak bedelini peşin aldığını ve aracı teslim ettiğini, alıcı, bu aracı halihazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini peşin ödeyerek teslim aldığını…”şeklinde beyanda bulunduklarını, Ayrıca noter satım sözleşmelerinde davacı taraf adına sözleşmeyi bizzat şirket yetkilisi olan …’in imzaladığını, sözleşmeye davacı şirket yetkilisi tarafından kendi el yazısı ile de “Paramı Aldım Okudum” şeklinde kayıt düşülerek imzalandığını, araç satısına iliskin noter satış senedinden kaynaklandığı davalının dava konusu araca iliskin satım bedelini almadıgı iddialarını senetle ispat etmesi gerektigini, temel ilişki yazılı belgeye baglanmıs oldugundan artık tanık dinlenmesi ve tanık beyanlarının hükme esas alınmasının olanaklı olmadığını, takip dayanağı olan faturaların müvekkiline tebliğ edilmediği gibi söz konusu faturaların davacı tarafça tek taraflı olarak düzenlendiğinden satım bedelinin ödenmediğini ispatlar nitelikte de olmadığını, davalı tarafça dava konusu satım bedelinin ödendiği bilinmesine rağmen haksız yere dava açılması nedeniyle müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmolunması gerektiğini beyan ederek, davanın reddine, davacının icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası, davacı şirkete ait ticaret sicil kaydı, davalının ticaret sicil kaydı ve vergi dairesi kayıtları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava; taraflar arasındaki 6 adet araç alım satımı kapsamında düzenlenen faturalara konu alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı alacaklı, taraflar arasındaki 6 adet aracın alım – satımı nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla faturalara dayalı icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 14/06/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 09/06/2021 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İtirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu dava hak düşürücü yasal süresi içerisinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Eldeki davada; uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen araç alım – satımı kapsamında faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Mahkememizce, ilgili vergi dairesi ile yapılan yazışma sonucunda davalının, vergi dairesine başvurarak 01/01/2019 tarihi için bir günlük bildirimde bulunduğu, bunun üzerine davalı için 01/01/2019 tarihi için işletme esasına göre mükellefiyet tesis edildiği, ticaret sicil müdürlüğü ile yapılan yazışma sonucunda davalının limited şirket ortaklığının bulunduğu, ancak limited şirketlerde tacir sıfatının şirkete ait olduğu, ortağın tacir sıfatının bulunmadığı, tüm bunlara göre dava tarihi itibariyle davalının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır. Eldeki dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi genel mahkemeler olan Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
18/01/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı