Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/852 E. 2022/430 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/852 Esas – 2022/430
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/852 Esas
KARAR NO : 2022/430
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
2-
3-
VEKİLİ :
4-
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/11/2018
KARAR TARİHİ: 12/05/2022
K.YAZIM TARİHİ : 10/06/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; dava dışı … tarafından Ankara Batı … İş Mahkemesi’ nin … Esas, … Karar sayılı dosyasında davacı belediye aleyhine ikame edilen davada, davacının 12.09.2006- 27.03.2017 yılları arasında belediye bünyesinde ve taşeron şirketler nezdinde işçi olarak çalıştığını beyan ederek belediyeden tahsiline karar verildiğini, işçilik davasının belediye ve … A.Ş ye yönetilmişse de işveren konumunda olmaları sebebiyle davalının işçilik alacaklarından sorumlu olduğunu, yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ilam sebebiyle Ankara … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasına 31.472,05 TL ve 3.704,95 TL olmak üzere belediye tarafından toplam 34.177 TL ödeme yapılmak zorunda kaldığını, hizmet alım sözleşmelerinden anlaşılacağı üzere davalının yüklenici olduğunu, işçiyi istihdam ettikleri süreyle sınırlı olarak davalı işverenin sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak; Ankara Batı … İş Mahkemesi’ nin … Esas, … Karar sayılı ilamına istinaden ödenen 34.177 TL nin şimdilik 200 TL nin dava dışı …’ ya ödeme tarihinden itibaren 6183 Sayılı Kanun’ a göre hesaplanacak faiziyle birlikte, sorumluluk sınırları da belirlenmek suretiyle davalı şirketlerden müştereken tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı belediye 20.11.2019 tarihinde ıslah talebi ile dava değerini 34.177 TL ye yükseltmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; davacı ile davalılar arasındaki rücu davasına bakmakta Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin görevli olduğunu, davacı ile davalılar arasındaki ilişkinin ayrı ayrı sözleşmelere dayanmakta olup davalılar arasında müteselsil sorumluluk bulunmadığını, her bir davalıya ilişkin davacının talebinin ayrı ayrı bildirilmesi gerektiğini, bu haliyle karar verilmesinin mümkün olmadığını, davacının rücu hakkının kanunla düzenlenmediğini, taraflar arasında müteselsil sorumluluk olduğunu, çalıştırdığı dönemde kıdem tazminatı olarak 2.363,56 TL ödeme yaptığını, sorumluluğunun kalmadığını, işçilik alacaklarının zamanaşımına uğradığını, yargılama giderlerine ilişkin sorumluluğunun kalmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde esasa dair verilen 24/09/2020 tarihli karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … HD’nin 07/10/2021 tarih …E.-… K. sayılı ilamı ile; “Taşıma işleri hakkındaki maddi hukuk normları ile ilgili düzenlemeler de TTK.’nın 4. Kitabında yer aldığından, taşıma sözleşmelerden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklar, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari iş ve ticari dava sayılır. Bu durum karşısında, içinde taşıma işinin de yer aldığı karma nitelikteki dava konusu sözleşmeden kaynaklanan somut uyuşmazlığı görüp incelemeye de asliye ticaret mahkemesi görevlidir. O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesine girişilerek yazılı şeklide hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu durumda, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş, anılan maddenin (a) bendinde açıkça, bölge adliye mahkemesince dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan karar verilebileceği düzenlendiğinden HMK’nın 360. maddesinin atfı ile aynı Kanun’un 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın asıl ve birleşen dosyanın görevli Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Batı Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar vermek gerektiği” belirtilerek mahkemece verilen kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda, yapılan inceleme, tespit ve değerlendirmeler ile 21.02.2020 ve 08.05.2020 tarihli raporumuzdaki esaslar sebebiyle, Davacı kurumun Ankara … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası sebebiyle ödediği toplam tutardan dolayı; davalı … Şti. nin, davacı kurumun ödediği 34,177,00TL içerisindeki kıdem tazminatı ve ferileri sebebiyle sorumlu olduğu tutarın 2.278,41 TL olarak hesaplandığını, %50 sorumluk tutarının ise 1.139,21TL olarak hesaplandığını, davalı … Şti. nin, davacı kurumun ödediği 34,177,00TL içerisindeki kıdem tazminatı ve ferileri sebebiyle sorumlu olduğu tutarın 2.638,93TL olarak hesaplandığını, %50 sorumluk tutarının ise 1.319,47TL olarak hesaplandığını, davalı … Şti. ve … A.Ş. ortak girişiminin davacı kurumun ödediği 34,177,00TL içerisindeki kıdem tazminatı ve ferileri sebebiyle sorumlu olduğu tutarın 3.067,70TL olarak hesaplandığını, ortak girişim olan şirketlerin ½ sorumluluğu sebebiyle 1.533,85TL’den davalı … Şti. nin, 1.533,85TL’den davalı … Şti. nin sorumlu olduğu, %50 sorumluk tutarının ise 1.533,85TL olarak hesaplandığını, bu durumda davalı … Şti. nin 766,93TL, … Şti. nin 766,93TL olarak sorumluluk tutarının hesaplandığını, davalı … A.Ş. nin son alt işveren olması sebebiyle ödenen 34.177,00TL tutar içerisindeki sorumlu olduğu tutarın 26.191,96TL olarak hesaplandığını, %50 sorumluk tutarının 13.095,98 TL olarak hesaplandığını, ortak girişim dönemindeki sorumlu olduğu tutarın ilavesi ile toplam 26.191,96TL + 1.533,85TL = 27.725,81TL, %50 sorumluluk halinde ise 13.095,98TL + 766,93TL= 13.862,91TL sorumluluk tutarın hesaplandığını belirtilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, taşıma ve hizmet edimlerini bir arada içeren karma nitelikteki sözleşmeden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. … K. sayılı ilamı davalı … Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosyanın Ankara BAM’a gönderilmesine karar verildiği, Ankara BAM … HD’nin 07/10/2021 tarih, …-… E-K sayılı ilamı ile Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kararın kaldırılması ile dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmış olup; dava dosyası mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin taşıma edimini de içermesi sebebiyle mahkememizin işbu davaya bakmaya görevli olduğu değerlendirilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Uyuşmazlık, asıl işveren olan davacı tarafından dava dışı işçi …’ya ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davalı alt işverenlerden rücuen tahsilinin talep edilip edilemeyeceği ile her bir davalının sorumlu olduğu tutarın ne olduğu hususundadır.
Somut uyuşmazlık ile benzer nitelikteki bir uyuşmazlık ile ilgili verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı kararı;
“4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçilere karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatı ile fesihle birlikte ücrete dönüşen yıllık izin ücretinden ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretini ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam anapara tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Az yukarıda da değinildiği gibi, uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler“ rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Değinilmesi gereken bir başka nokta ise alt işverenlerin sorumlu oldukları dönemlere ilişkin hesaplama yapılırken hangi tarihteki ücretlerin esas alınması gerektiğidir. Asıl işveren, iş mahkemesi ilamı gereğince işçilik alacaklarını iş akdinin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden ödemekte olup, iş mahkemesi ilamındaki usul ve hesaplamalar doğrultusunda alt işverenlerden rücu isteminde bulunabilir. ( Bkz. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 03.12.2015 tarih, 2014/38758 E.,2015/35433 K.)
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçiye ödenen bu tazminattan hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Sözleşme ve eki şartnamelerde sorumluluğa ilişkin bir düzenleme bulunmadığı hallerde, tacir olan davalı alt işverenlerin çalıştırdıkları işçilerin fiili işçilik dışında sair tazminat haklarından sorumlu olacaklarını bilebilecek durumda oldukları ancak, davacı Kurumun da asıl işveren durumunu muhafaza etmesi nazara alındığında doğan zararlardan tarafların yarı yarıya sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Öte yandan, kıdem tazminatı konusundaki 6552 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 4857 sayılı Yasanın 112. maddesinde öngörülen düzenleme, işçinin kıdem tazminatı alacağını bir an önce alabilmesi amacıyla yapılmış olup, işçi yönünden güvence niteliğindedir. Başka bir ifade ile, işçinin kıdem tazminatını dava açmak zorunda kalmadan kolaylıkla alabilmesi, olası takip ve davalar nedeniyle zorluk ve mağduriyet yaşamaması amaçlanmıştır. Söz konusu yasal düzenleme, asıl ve alt işverenler yönünden, dış ilişki itibariyle işçiye karşı geçerli olup, asıl ve alt işverenler arasındaki iç ilişkideki sorumluluğu ortadan kaldıran bir düzenleme değildir. (Bkz. Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 21.4.2016 tarihli 2016/7178E ve 2016/11227K. sayılı ilamı da bu yöndedir.) 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 4857 sayılı Kanun’un 112. maddesinde, (kamu) asıl işverenin, ödemiş olduğu kıdem tazminatı nedeniyle, alt işverenlere rücu hakkı bulunmadığına dair bir düzenleme de bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesi halen yürürlükte olduğundan, aksinin kabulü de mümkün değildir. (Bkz. Y. 22. HD, T.10.11.2016, E. 2016/2166, K.2016/23195)” şeklinde olup karar gerekçesi gözetilerek uyuşmazlığın çözümünde İş Hukuku hükümlerinin değil, Borçlar Hukuku hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre de öncelikli olarak taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Dosyamız arasında bulunan davacı asıl işveren ile davalı alt işverenler arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmelerinin ve eki şartnamelerinin incelenmesinde; hizmet alım sözleşmelerinin 8. Maddesinde idari şartnamenin sözleşmenin eki olduğunun hüküm altına alındığı, idari şartnamenin “Diğer Hususlar” başlıklı kısmında “Yüklenicinin, çalışan personelinin, İş Kanunu ve İş güvencesi yasalarından doğacak her türlü tazminat ve alacaklarından yüklenici sorumludur. Yüklenici çalıştırdığı, personelin ücret, maaş ve iş kanunundan doğan her türlü hak ve tazminatlarını zamanında ve eksiksiz yerine getirmekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme ile davacı asıl işverenin işçilik alacakları sebebiyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, alt işverenlerin dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmede açıkça sorumluluğa ilişkin madde bulunduğundan sözleşmedeki düzenleme somut olaya uygulanacaktır. Bu doğrultuda mahkememizce davalıların sorumlu oldukları miktarların tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen 18/03/2022 tanzim tarihli ek raporun yapılan açıklamalar dikkate alınarak düzenlendiği ve hükme esas almak için denetime elverişli olduğu, davalı yanın itirazının yerinde olmadığı tespit ve takdir edilerek rapor hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla taraf iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça dava dışı işçiye yapılan ödemenin kıdem tazminatı, yıllık izin ile ulusal bayram genel tatil günleri ücretine yönelik olduğu, kıdem tazminatından davalıların dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak davacıya karşı sorumlu oldukları, yıllık izinlerin kullanılmaması halinde ancak fesihle ücrete dönüşeceği, bu nedenle dava dışı işçinin fesihle ücrete dönüşen yıllık izin ücretinden son alt işveren olan davalı … Şirketi’nin sorumlu olduğu, taraflar arasında tanzim edilen sözleşme ve eki idari şartnamedeki düzenlemeler gözetilerek davalıların davacı tarafça dava dışı işçiye yapılan ödemenin tamamından sorumlu oldukları anlaşılmakla davanın kabulüne, dava konusu edilen 34.177,00TL tutarındaki alacağın; 2.278,41TL’sinin davalı … Şti.’nden, 2.638,93TL’sinin davalı … Şti.’nden, 3.067,70TL’sinin müştereken ve müteselsilen davalı … Şirketi ile davalı … Şirketi’nden, 26,191,96TL’sinin … Şirketi’nden tahsili ile davacıya ödenmesine, davalılardan tahsiline karar verilen tutarlara son ödeme tarihi olan 10/04/2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı yan hüküm altına alınacak miktara 6183 sayılı Kanun uyarınca faiz işletilmesini talep etmişse de hüküm altına alınan bedel 6183 sayılı Kanunda belirtilen şekilde amme alacağı mahiyetinde kabul edilemeyeceğinden bu talebi kabul edilmeyerek hükmedilen bedele yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE,
1-Dava konusu edilen 34.177,00TL tutarındaki alacağın;
– 2.278,41TL’sinin davalı … Şti.’nden,
– 2.638,93TL’sinin davalı … Şti.’nden,
– 3.067,70TL’sinin müştereken ve müteselsilen davalı … Şirketi ile davalı … Şirketi’nden,
– 26,191,96TL’sinin … Şirketi’nden tahsili ile davacıya ödenmesine, davalılardan tahsiline karar verilen tutarlara son ödeme tarihi olan 10/04/2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Alınması gereken 2.334,63TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90TL harç ile 580,24TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.718,49TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (Davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 114,56TL, Davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 132,69TL, davalı … Şirketi ile davalı … Şirketinin sorumluluğunun 154,25TL, davalı … Şirketinin sorumluğunun 1.316,98TL ile sınırlı tutulmasına),
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90TL peşin harç, 35,90TL başvuru harcı, 5,20TL vekalet harcı ile 580,24TL ıslah harcı olmak üzere toplam 657,24TL harcından davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 43,81TL, davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 50,74TL, davalı … Şirketi ile davalı … Şirketinin sorumluluğunun 58,99TL, davalı … Şirketinin sorumluğunun 503,68TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 710,00TL tebligat ve posta gideri ile 400,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.110,00TL yargılama giderinden davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 73,99TL, davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 85,70TL, davalı … Şirketi ile davalı … Şirketinin sorumluluğunun 99,63TL, davalı … Şirketinin sorumluğunun 850,66TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 5.126,55TL vekalet ücretinden davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 341,76TL, davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 395,83TL, davalı … Şirketi ile davalı … Şirketinin sorumluluğunun 460,15TL, davalı … Şirketinin sorumluğunun 3.928,79TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.12/05/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı