Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/82 E. 2022/157 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/82 Esas – 2022/157
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/82 Esas
KARAR NO : 2022/157
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2019
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
K. YAZIM TARİHİ: 03/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 22/05/2015-01/11/2018 tarihleri arasında müvekkili şirket bünyesinde çalışmış olan davalının rekabet yasağı hükümlerine aykırı davrandığını, davalının, müvekkili şirket bünyesinde 22/05/2015-01/11/2018 tarihleri arasında “Pazarlama ve Satış Departmanı’nda” çalıştığını, emeklilik için yaş dışında diğer şartların tamamlanması sebebiyle işten ayrıldığını, davalıya hak ettiği işçilik alacaklarının tam olarak ödendiğini, taraflar arasında 06/12/2018 tarihli ibranamenin imza altına alındığını, davalı ile 22/05/2015 tarihli imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin rekabet yasağı kaydını içermekte olduğunu, davalı işçinin müvekkili ile yaptığı iş sözleşmesi uyarınca belirli malzemelerin bulunduğu sektörler ve firmalarda çalışmayacağını beyan ettiğini, ama davalı işçinin buna rağmen sözleşmede sayılan firmalardan olan … Ticaret Ltd. Şti.’de sözleşmeyi ihlal ederek işe başladığını, davalı işçinin aynı iş kolunda olan hatta sözleşmede açıkça belirtilen firmada işe başlamasının davalının iyi niyet taşımadığını göstermekte olduğunu, her iki şirketinde ana faaliyet alanlarının, satılan ürünlerin benzer olması ve hitap ettikleri Pazar ve hedef müşterilerinin benzer olması sebebiyle müvekkili şirket ile davalının çalıştığı dava dışı şirketin “rakip” konumunda olduğunu, müvekkilinin sahip olduğu müşteri çevresi veya üretim sırları ya da müvekkilinin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânını bu süre zarfında çalışan bir işçinin kolaylıkla bilebileceğini, müvekkilinin işyerine ait fiyat seviyeleri, pazar bilançoları, tüketici alanları, kredi olanakları, yatırım, bilanço hesaplama plan ve teknikleri, işletmenin envanter ve muhasebe kayıtları gibi işverene ait üretim sırlarını öğrenmiş ve öğrenebilecek bir konumda olduğunu, davalının, müvekkili şirketin müşteri portföyü bilgilerine ve ticari sırlarına iş tanımı ve konumu sebebiyle vakıf olduğunu, müvekkili şirketin müşterilerinin davalı tarafından etki altına alındığından/alınabileceğinden sebeple müvekkili şirketin iş hacimleri ve faaliyet karlarının olumsuz etkilenmekte olduğunu, davalının bilgi edinme imkânı ve elde edilen bu bilgilerin kullanılması müvekkili işverene önemli bir zarar verebilecek nitelikte olduğunu, davalı işçinin müvekkili ile aynı iş kolunda yer alan bir işyerinde imzalanan sözleşmeye rağmen işe girmesi rekabet yasağının açıkça ihlali olduğunu, davalının, emeklilik sebebiyle iş akdini fesh etmesine rağmen rekabet ve gizlilik sözleşmesine aykırı davranarak aynı iş kolunda olan … tic ltd şti’nde işe başladığını, rekabet yasağı kaydının amacı; işçi tarafından işletmede elde edilen bilgilerin kullanılması sonucunda işverenin rekabet piyasasındaki konumunu tehlikeye düşmekten korumak olduğunu beyan ederek, davalının, rekabet yasağını ihlal etmesi, davalının sadakat ve rekabet etmeme yükümlülüklerine aykırı eylemlerinin haksız rekabet oluşturması sebebiyle daha sonra artırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; öncelikle zaman aşımı itirazında bulunduklarını belirterek, davacı şirketin müvekkilinin işten ayrılmadan önceki işvereni olup, taraflar arasındaki iş sözleşmesine dayanarak müvekkili işçiden rekabete aykırı davranış nedeniyle tazminat talebinde bulunduğunu, davacının talebinin hukuki mesnetten yoksun ve reddi gerektiğini, taraflar arasında geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığını, müvekkilinin, davacı şirkette satış temsilcisi olarak çalıştığını, müvekkilinin işe girerken tüm satış temsilcilerine imzalatılan maktu nitelikte sözleşme imzalatıldığını, iş bu sözleşme hükümlerinin iş arayan işçi açısından haksız şart niteliğinde olduğunu, kaldı ki 22.05.2015 tarihli sözleşmede geçerli bir rekabet yasağı şartı olduğundan da bahsedilemeyeceğini, sözleşmenin “ işçi her ne sebeple olursa olsun işten ayrıldığı tarihten itibaren 3 yıl süre ile aşağıda isimleri belirtilen malzemelerin bulunduğu sektörlerde ve aşağıda isimleri belirtilmiş ve belirtilmemiş bu malzemeleri satan, pazarlayan ve her türlü ticari faaliyetinde bulunan işyerlerinde …..çalışamaz” şeklinde oldğunu, iş bu sözleşme hükmünde ismi belirtilememiş malzeme olarak kısıtlama yazılması ve ayrıca şehir, bölge sınırlaması olmaması karşısında belirsiz kaldığından geçersiz olduğunu, bu şekilde geniş kapsamlı bir sınırlama ile müvekkilinin çalışma özgürlüğünün engellenmesi mümkün olmadığını, her şeyden önce anayasada kişilere tanına çalışma hakkının ihlali olduğunu, sözleşmede tek tek belirtilen firmaların sektörde Türkiye çapında faaliyet gösteren firmalar olup, davacının sözleşme ile müvekkilinin Türkiye’de çalışmasını sınırlamaya çalışmakta olduğunu, müvekkilinin satış temsilcisi olup, işverenin üretim sırlarına, ticari sırlarına vakıf olabilecek konumda olmadığını, zira müvekkilinin satış temsilcisi olarak sahip olduğu satışa dair tüm bilgiler piyasa ortamında zaten tüm çalışanlar tarafından bilinebilecek sıradan bilgiler olduğunu, davacının, davasını ispatlayacak hiçbir delil sunmamışken sadece soyut bir iddia ile müvekkilin dava dışı firmada işe başlamış olmasının zarara sebebiyet verdiğini beyan etmesinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığı gibi, kabul etmemekle birlikte olsa bile sektörde iş yapan başka firmada çalışmak başlı başına rekabet yasağını ihlal eden davranış sayılamayacağını ve aksinin kabulünün müvekkilinin anayasal hakkının engellenmesi anlamına geleceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların ticaret sicil kayıtları, davalıya ait SGK kayıtları, taraflar arasında imzalanan sözleşme, tanık beyanları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi 24/01/2022 tarihli raporu ile özetle; Davacı ve Davalı taraflar arasında 22.05.2015 tarihli imzalanan iş sözleşmesinde davalı üzerine getirilen bir rekabet yasağı düzenlemesinin bulunduğu; söz konusu rekabet yasağı kapsamında getirilen yükümlülüklerin konu, yer ve süre itibarıyla ya iki yıllık süreyi aştığı ya da belirsizlikler içerip sınırsız bir yasaklama nitelikleri taşıdığı ve bu haliyle geçerli olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı; davalı’nın yeni çalışmaya başladığı işletmenin davacı teşebbüs ile aynı ilgili pazarda faaliyet gösteren rakip durumunda bir teşebbüs olduğu; ancak davalının rakip bir işletmede çalışması eyleminin kendi başına rekabet yasağına aykırı faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği; bununla birlikte davacının iddia ettiği davalı eylemlerinin müşteri transferi, ticari sırların ifşası ya da işverenin yaptığı işlerin izinsiz kopyalanması türünden eylemleri icra ettiğinin ve bunun bir sonucu olarak önemli zararlara uğranıldığının illiyet bağı ile somut olarak ortaya konulamaması sebebiyle davalı eyleminin, rekabet yasağının ihlali olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı bildirilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki belirsiz süreli iş sözleşmesi kapsamında düzenlenen rekabet yasağının ihlali nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Haksız rekabet, rakipler arasında ya da tedarik eden ve müşteri arasında dürüstlük kuralına uygun olmayan ticari uygulamalardır. Ticaret hayatında dürüstlük kuralına uygun olmayan tüm eylem ve işlemlerdendir. Haksız rekabetten söz edebilmek için aldatıcı hareket ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışın bulunması şarttır. Haksız rekabetin üç unsuru bulunmaktadır: İktisadi rekabet, aldatıcı hareket ve dürüstlük kuralına aykırı çeşitli davranışlar, rekabet hakkının kötüye kullanılması. İktisadi rekabetten söz edebilmek için ortada ekonomik bir faaliyetin olması gerekmektedir. Ekonomik bir etkinlik olmaksızın iktisadi rekabetten ve dolayısıyla haksız rekabetin varlığından bahsedilemez. İktisadi rekabet ticaret hayatının önemli unsurlarından olduğu için çeşitli kanunlarla korunmuş ve desteklenmiştir. İktisadi rekabet bir haktır ve bu hak kullanılırken dürüstlük kuralına aykırı davranılmaması gerekmekledir. Bir firmanın kendisine rakip olan diğerbir firmayı kötülemesi, onun müşteri çevresini yanıltıcı hareketlerde bulunması vb. dürüstlük kuralına aykırıdır ve dolayısıyla haksız rekabet teşkil eder. Dürüstlük kuralı ile sınırları belli olan rekabet hakkının sınırları aşılmışsa burada kötüye kullanma vardır. Haksız rekabet hükümleri ile korunan rakipler değil rekabet hakkıdır ve dolayısıyla kötüye kullanmanın önlenmesini rakipten başkaca kişiler de isteyebilir. Ayrıca ilave etmek gerekirse, haksız rekabetten söz edebilmek için kusur şartı aranmamaktadır. Haksız rekabet sonucu uğranılan zararın giderimi için açılacak olan maddi tazminat davasında kusur şartı aranmaktadır. Her haksız fiilde olduğu gibi, haksız rekabetin doğmasına neden olan fiil ile oluşacak zarar veya zarar tehlikesi arasında nedensellik bağı olması gerektiğini de belirtmek gerekmektedir.
Tarafların ticaret sicil kayıtları, davalıya ait SGK kayıtları, taraflar arasında imzalanan sözleşme, tanık beyanları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı ile kül halinde yapılan değerlendirmede uyuşmazlık konusu davacı şirkette çalışan davalının kendi isteği ile işten ayrılması ile rakip bir iş yerinde işe başlaması hususunun haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı hususu asıl uyuşmazlık konusudur. Bilirkişi 24/01/2022 tarihli raporu ile özetle; Davacı ve Davalı taraflar arasında 22.05.2015 tarihli imzalanan iş sözleşmesinde davalı üzerine getirilen bir rekabet yasağı düzenlemesinin bulunduğu; söz konusu rekabet yasağı kapsamında getirilen yükümlülüklerin konu, yer ve süre itibarıyla ya iki yıllık süreyi aştığı ya da belirsizlikler içerip sınırsız bir yasaklama nitelikleri taşıdığı ve bu haliyle geçerli olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, İşçi ve işveren arasındaki rekabet yasağı iş sözleşmesinin gerek devamında gerek taraflar arasındaki sözleşme sona erdikten sonra mevcut olan bir yükümlülüktür. Davalının dava konusu fiillerinin, davacı nezdinde üstlendiği görev ve sorumluklar itibarıyla davacının zararına, rakip teşebbüsü rekabette avantajlı hale getirecek bir varlık transferinin (müşteri bilgisi, işletme sırrı, teknik sır vb) somut olarak ortaya konulamaması sebebiyle rekabet yasağı taahhüdünü ihlal edebilecek bir faaliyette bulunduğunu gösterecek somut bilgi ve belgelere dosya kapsamında rastlanılamadığından; dava konusunda rekabet etmeme yükümlüğüne aykırı iş ve eylemlerin ortaya çıkmadığı sonuç kanaatine varılarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının yaptığı yargılama gideri olan 63,00 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/02/2022

Katip Hakim
e-imzalıdır. e-imzalıdır.