Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/73 E. 2021/912 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/73 Esas – 2021/912
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/73 Esas
KARAR NO : 2021/912
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/11/2020
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
K.YAZIM TARİHİ: 13/12/2021
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkili davacı ile davalı borçlu arasında 2019 ve 2020 yıllarıma ilişkin ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu kapsamda müvekkili davacının iş yerlerine toplu yemek hizmeti verdiğini, davalı şirket çalışanları için müvekkilinden catering yemek hizmeti satın aldığını, müvekkili alacaklı-davacı şirketin, borçlu davalı aleyhine Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyasıyla 2019 yılı aralık ve 2020 yılı ocak, şubat aylarına ilişkin 3 adet fatura ile cari hesap ilişkisine dayanak 8.750,90 TL asıl alacak 589,76 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.340,66 TL miktar üzerinden 07.09.2020 tarihinde icra takibi başlattığını, müvekkili davacının verdiği yemek hizmetine karşılık aylık olarak düzenlediği faturaları davalı şirkete teslim ettiğini, faturaların davalının ticari defterinde de kayıtlı olduğunu, müvekkili tarafından davalı şirkete faturaların neden ödenmediği sorulduğunda, konkordatoya ilişkin ödemelerin yapıldığını, konkordato sonrasında oluşan borçlar için ekonomik durumlarının uygun olmadığından ödemenin yapılamadığını belirttiğini beyan ederek, Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyasına vaki 8.750,90 TL’lik itirazın iptalini, takibin devamını, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; davacının iddia etmiş olduğu gibi müvekkili şirket ile 2019-2020 yıllarına ilişkin olarak bir anlaşmanın bulunduğunu, ancak bu akit sonucu müvekkili tarafın kendine düşen evvelki borçları yerine getirdiğini, iddia edildiği üzere 2019 yılı Aralık, 2020 Ocak ve Şubat aylarına binaen taraflar arasında bu ödemelere ilişkin akit kapsamı bulunmadığından, akitten kaynaklı borçların doğmadığını, bu nedenle belirtilen aylara ilişkin borcun bulunmadığını, dava dilekçesinde ileri sürülen alacak iddiasına konu borcun, davalı müvekkili şirketin, konkordato mühleti içerisinde doğduğunu, bu dönemde müvekkilinin ödeme yasağına tabi olduğunu, ödeme yasağına tabi olan müvekkilinin ödeme yapmasının beklenmesinin hukuka ve ticari hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, davacı tarafın yapmış olduğu takip talebine ilişkin iddia edildiği üzere borçların doğma zamanlarının müvekkilinin konkordato mühleti içinde olduğu zamana denk geldiğini, İİK madde 294’e göre bu süre içerisinde kendilerine karşı bir takip yapılamayacağını, konkordatosunun tasdik edilen müvekkilinin davacı tarafça herhangi bir başvurusunun söz konusu olmadığını, davacı tarafın dayanak olarak belirttiği faturaların hem kendisinin hem de müvekkili şirketin ticari defterinde mevcut olduğunu öne sürdüğünü, ancak müvekkili şirketin defterlerinde bu şekil kayıtların bulunmadığını, müvekkili şirketin kanuna uygun olarak eksiksiz ve düzenli olarak ticari defterlerini tutmakta olduğunu, bahsedilen kayıtların mevcut olmadığını, bahsedilen defterlerin sayın mahkemeye sunmaktan hiçbir zaman kaçınmadıklarını, ancak bu tarz her alacaklı iddiasında bulunan kişilerin talebine dayanarak bu defterlerin bilirkişilerce açılıp incelenmesinin mahkeme tutanaklarının aleni olması ilkesi uyarınca, müvekkili şirket aleyhine ticari ilişkinin ifşası sonucu doğuracağını, bu durumda müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verileceğini, davacının iddialarına dayanak olarak bahsedilen belgelerin, davacı tarafından davalıya karşı keşide edilen faturalar içerisinde irsaliye bilgisi olamadığını, sadece bu faturaların basit usulde kesildiğini, irsaliye bilgisinin bulanmaması göz önüne alındığında davacının yükümlü olduğu edimi yerine getirdiği anlamına gelmeyeceğini, davacı tarafın iddia ettiği yemek sağlama ediminin davalı müvekkili şirkete karşı yerine getirdiğine ilişkin herhangi bir bilgi/belge/kayıt sunulmadığını beyan ederek, müvekkili şirket nezdinde doğmuş alacağı bulunmamasına rağmen haksız yere icra takibine geçen davacı firmanın müvekkili şirket aleyhine talep ettiği %20’de az olmamak üzere icra inkâr tazminatı talebinin reddini, müvekkili şirket nezdinde doğmuş alacağı bulunmamasına rağmen haksız yere icra takibine geçen davacı firma aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına, haksız olarak açılan bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyası, davalı şirketin ticaret sicil kaydı, tarafların 2019 yılı Aralık ve 2020 yılı Ocak, Şubat aylarına ilişkin BA-BS formları, davacının ticaret sicil ve vergi dairesi kayıtları, mahkememizin …. esas sayılı dava dosyası, davacının ticari defter ve kayıtları, 20/09/2021 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava; hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı yan, taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesi nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla faturalara dayalı icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 20/10/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 20/10/2020 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İtirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu dava hak düşürücü yasal süresi içerisinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
Davalı şirketin konkordato talebiyle Mahkememize başvurduğu, talebinin Mahkememizin …. Esasına kaydedildiği, Mahkememizce davalı şirket hakkında 10/09/2018 tarihli ara karar ile 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, daha sonra 07/12/2018 tarihli ara karar ile 1 yıl süreyle kesin mühlet kararı verildiği, nihayetinde 01/09/2020 tarihinde davalı şirketin konkordato projesinin tasdik talebinin kabulüne karar verildiği, kararın istinaf incelemesi neticesinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin …. Esas …. Karar sayılı kararı ile mahkememiz kararı kadırılarak konkordato tasdik talebinin reddine karar verildiği ve kararın 09/09/2021 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı yanın talep ettiği alacağın (tasdik kararı o tarihte kesinleşmediğinden ve istinaf incelemesi de tamamlanmadığından) proje kapsamında olup olmadığı yönünde kayyımdan bilgi sorulmuş, 06/07/2021 havale tarihli cevabı yazıdan alacağın geçici mühlet tarihi olan 10/09/2018 tarihinden sonra doğmuş olması sebebiyle proje kapsamında olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı yan davalı şirkete catering hizmeti verdiğini iddia ederek faturaya dayalı alacağının tahsilini talep etmiş, davalı yan ise 2019 ve 2020 yılına ait taraflar arasında bir akit bulunmadığını, faturaların davalı yan ticari defter ve kayıtlarında yer almadığını, ayrıca iddia olunan alacağın konkordato mühleti içerisinde doğduğu için ödeme yasağı kapsamında kaldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden 2019 yılı Aralık ve 2020 yılı Ocak ve Şubat aylarına ait BA-BS formları HMK m.221 uyarınca resen celp edilmiştir. Buna göre davacı yanın 2019 yılı Aralık ve 2020 yılı Ocak ve Şubat aylarına ait davalıya ilişkin herhangi bir mal satış bildiriminin bulunmadığı, ancak davalı yanın 2019 yılı Aralık ayına ilişkin 1 adet belge karşılığı KDV hariç 5.003,00TL mal alış bildiriminde bulunduğu, 2020 yılı Ocak ve Şubat aylarına ait davacıya ilişkin herhangi bir mal alış bildiriminin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalı yana, ön inceleme duruşmasında kesin süre sonuçları ihtar edilerek defter ve kayıtlarını sunması, sunamayacak boyutta ise adresini bildirmesi için kesin süre verilmesine rağmen ticari defter ve kayıtlar sunulmadığından ve bulundukları yerin adresi de bildirilmediğinden yalnızca davacının defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, davacı ….’ın Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyası ile davalı …. A.Ş. aleyhinde başlatmış olduğu ilamsız icra takibinin takip tarihi olan 08.09.2020 tarihi itibariyle davalı şirketten 8.750,90TL alacaklı olduğu, bununla birlikte davacı şirketin icra takibinden önce alacağının tahsili hususunda davalıya yazılı ya da sözlü ihtarı bulunmadığı için, takip tarihinden önce davacının davalıyı temerrüte düşüremediği, bu nedenle icra takibinde davacı tarafından talep edilen işlemiş faiz talebinin yersiz olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Dava konusu alacak, fatura alacağına dayanmaktadır. Fatura düzenlenmesi tek başına muaccel bir alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Davacının aynı zamanda malın teslim edildiğini/hizmetin ifa edildiğini ispat yükü altındadır. Bu doğrultuda davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacının defterlerinin kanuna uygun olarak tutulduğu, dava konusu alacağın dayanağı olan 31/12/2019 tarihli 5.003,10TL bedelli, 30/01/2021 tarihli 4.412,88TL bedelli, 29/02/2020 tarihli 3.394,92TL bedelli üç adet faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defter ve kayıtlarına göre davacı yanın davalı yandan 16.559,64TL alacaklı olduğu, her ne kadar davalı defter ve kayıtları sunulmadığından davalı defterlerinden alacak – borç durumu tespit edilememişse de, HMK’nın 222. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, davalı defterleri ibraz edilmediğinden/ incelenmeye hazır hale getirilmediğinden davacı defterleri, davacı lehine delil olarak kabul edilmiştir. Davalı yanın BA formunda 2019 yılı Aralık ayı dışında 2020 yılı Ocak ve Şubat ayına ilişkin bildirimin bulunmadığı, ancak Kayyım …. tarafından sunulan 06/07/2021 havale tarihli beyan dilekçesi ekindeki muavin defter kaydı, cari hesap ekstresi ve faturalardan takibe konu üç faturanın da davalı tarafça teslim alındığı ve ticari defter ve kayıtlara işlendiği, bu nedenle davacı yanın faturalara konu catering hizmetini ifa ederek fatura alacağına hak kazandığını ispat ettiği, davalı tarafça borcun ödendiği savunulmadığı gibi ödendiğine yönelik dosya kapsamında bilgi ve belge de bulunmadığı, bu doğrultuda davacı yanın takibe konu asıl alacak miktarı kadar davalıdan alacaklı olduğu ve davalının itirazının haksız olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne, davacı yan takip talebinde işlemiş faiz talep etmişse de işbu davada yalnızca asıl alacak yönünden itirazın iptalini talep ettiğinden davalının itirazının asıl alacak miktarı olan 8.750,90TL yönünden iptali ile takibin 8.750,90TL asıl alacak yönünden devamına, alacak likit olduğundan ve davalı yan takibe haksız itiraz ettiğinden alacak miktarının %20’si olan 1.750,18TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜ İLE, Ankara batı İcra Dairesinin …. esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 8.750,90TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin 8.750,90TL asıl alacak yönünden devamına,
2-Alacak likit olduğundan ve davalı yan takibe haksız itiraz ettiğinden alacak miktarının %20 si olan 1.750,18TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 597,77TL karar ve ilam harcından peşin alınan 102,75TL harcın mahsubu ile bakiye 495,02TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Zorunlu arabuluculuk nedeniyle 2020 yılı Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 102,75TL peşin harç, 54,40TL başvuru harcı, 7,80TL vekalet harcı olmak üzere toplam 164,95TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 58,50TL tebligat ve posta gideri ile 800,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 858,50TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.18/11/2021

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı