Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/713 E. 2022/862 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/713 Esas – 2022/862
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/713 Esas
KARAR NO : 2022/862
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : 16/09/2021
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
K.YAZIM TARİHİ: 07/11/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; … Şti.’ne ait … plakalı traktörün 22.03.2020 tarihinde … istikametinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, bunun üzerine traktörün parça ve onarımı için müvekkilinin maliki olduğu …’ya bırakıldığını, müvekkili tarafından gerekli tüm parça ve onarımların yapıldığını, bunun neticesinde yapılan tamirin ve değiştirilen parçaların karşılığı olarak … tarafından 11.05.2020 tarihli fatura düzenlendiğini, borçlu firmanın faturada yazılı tutarın 10.000,00 TL’sini haricen ödediğini, geri kalan kısmını ise kasti olarak ödemediğini, müvekkilinin aylarca iyiniyetli olarak beklediğini, ancak borçlu firmanın geri kalan tutarın tahsiline yönelik herhangi bir çabası olmadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından ödenmeyen faturaya ilişkisinden kaynaklı olarak borçlu firma adına Kahramankazan İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasının açıldığını, icra müdürlüğünce gönderilen ödeme emrinin 04.03.2021 tarihinde … Mahallesi muhtarlığına tebliğ edildiğini, ilgili kanun maddesiyle yapılan tebligatın herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, gönderilen ödeme emrinin 04.03.2021 tarihinde … Mahallesi muhtarlığına teslim edildiğini, aynı gün itibariyle tebliğ olduğunu, borçlu firmanın müvekkiline karşı hiçbir borçlarının olmadığı iddiasının asılsız ve hiçbir delile dayanamayan soyut bir iddia olduğunu beyan ederek, davanın kabulü ile davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ve icra takibinin devamına, davalının itiraz başvurusu bakımından kötü niyetli olduğundan yasa gereği takip konusu alacağın %40’ından az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; dava konusu … plakalı aracın müvekkilinin işlerinde kullandığı bir traktör olduğunu, müvekkili şirket personelinin 22.03.2020 tarihinde müvekkilinin iş yerinin bulunduğu … mevkinde … plakalı traktörle kazaya karıştığını, işbu kazanın sigortaya bildirildiğini, kaza anında traktörün arkasında nohut ekme makinesinin bağlı olduğunu, müvekkili şirkete ait olan traktörle arkasında bağlı olan nohut ekme makinesinin 22.03.2020 tarihinde kaza sonrası maddi hasara uğradığını, bunun üzerine müvekkili şirket yetkilileri tarafından 23.03.2020 tarihinde usta olan davacıya götürdüğünü, bu aşamada davacı tarafın müvekkiline icap beyanında bulunduğunu, bu beyanında “ben her şeyi karşılayacağım, kazaya karışan iki tarafın da sigortası var, sizin cebinizden hiçbir para çıkmayacak. Ben bütün parayı sigortadan tahsil edeceğim” dediğini, bunun üzerine müvekkilinin bu icabı kabul ettiğini, davacı yanın 23.03.2021 tarihinde traktörü ve nohut ekme makinesini teslim aldıktan sonra 4 gün müvekkilinin telefonlarını açmadığını, traktörü müvekkilinin oğlu ve davacının birlikte yaptıklarını, fakat bu aşamada davacı yanın söz verdiği traktörlere lastik takma işini yerine getirmediğini, hiçbir surette lastik takamayacağını beyan ettiğini, bunun üzerine de müvekkilinin traktörüne lastiği dava dışı
başka bir ustadan almak durumunda kaldığını, bu aşamada müvekkilinin hesabına sigorta şirketi tarafından tam 14.823,75 TL para yatırıldığını, dolayısıyla da müvekkilinin şirket yetkililerinin davacının yapmak zorunda olup da yapmadığı masrafları düştükten sonra davacının hakkı olan 10.000,00 TL’yi davacıya gönderdiklerini, fakat buna rağmen davacının 19.765,00 TL bedel üzerinden fatura kestiğini, bu bedel üzerinden icra takibine geçtiğini, davacının elinde faturadan başka delil bulunmadığını, faturanın tek taraflı bir delil olduğunu, tek başına faturanın işin yapıldığını ispata yarayan bir delil olmadığını, faturanın içeriğindeki işin eksiksiz yapıldığının ispatının davacıya ait olduğunu, davacının hakkının eksiksiz bir şekilde ödendiğini, davacı yanın kötü niyetli bir şekilde alacaklı olmadığı halde müvekkili aleyhine icra takibi başlatmış olmakla kötü niyetli olduğunu, dolayısıyla davanın reddini ve davacı yanın red olan meblağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına çarptırılmasını talep ettiklerini beyan ederek, huzurdaki davanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olarak açıldığından reddine, davacı yanın kötü niyetli olduğu için red olan meblağın en az %20’si oranında kötü niyet tazminatına çaptırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, davalı şirketin ticaret sicil kaydı, tarafların 2020 yılına ait BA-BS formları, davacının ticaret sicil kaydı ve vergi dairesi kayıtları, tarafların ticari defter ve kayıtları, 01/09/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi kurulu raporunda, davacı …’ın 17.02.2021 tarihinde … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile davalı … Şti. aleyhinde başlatmış olduğu ilamsız icra takibinin takip tarihi olan 17.02.2021 tarihi itibariyle davalı şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığı belirtilmiştir.
GEREKÇE :
Dava; taraflar arasındaki araç onarım ve bakımından kaynaklı olarak faturaya dayalı bakiye alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı alacaklı taraflar arasındaki araç onarım ve bakımından kaynaklı olarak davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla faturaya dayalı icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 04.03.2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 08.03.2021 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İtirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu dava hak düşürücü yasal süresi içerisinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
Davacı yan, davalı ile aralarındaki hizmet ilişkisi kapsamında bakiye fatura alacağının bulunduğunu iddia ederek alacağının tahsili amacıyla başlattığı takibe davalının vaki itirazının iptalini talep etmiş, davalı yan ise hizmetin eksik ifa edilmesi sebebiyle eksik ödeme yapıldığını, davacının tam ücrete hak kazanmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, davacı yanın takip çıkışı kadar davalıdan alacaklı olup olmadığı hususundadır.
Takip dosyasında iki adet ödeme emri bulunduğu görülmekle gerek icra dairesinden gerekse davacı taraftan açıklama istenilmiş, gelen açıklamalardan itibar edilmesi gereken ödeme emrinin 17/02/2021 tarihli ödeme emri olduğu tespit edilmiştir. Buna göre 17/02/2021 tarihli ödeme emri üzerinden uyuşmazlığın çözümüne gidilmiştir.
Tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden 2020 yılına ait BA-BS formları HMK m.221 uyarınca resen celp edilmiştir. Davacının işletme hesabına göre defter tuttuğundan ve bildirim yükümlülüğü bulunmadığından BA-BS formunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafa ait BA-BS formlarının incelenmesinde, davacı tarafça davalı adına 2020 yılına ilişkin 1 adet belge karşılığında KDV hariç 16.750,00TL(KDV dahil 19.765,00TL) mal satış bildiriminde bulunulduğu tespit edilmiştir.
Tarafların defter ve kayıtları ile mahkememiz dosyası üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 01/09/2022 tanzim tarihli bilirkişi raporunda davacının takip tarihi itibariyle davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığı rapor edilmiştir.
Dava konusu alacak, bakiye fatura alacağına dayanmaktadır. Fatura düzenlenmesi tek başına muaccel bir alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Davacının aynı zamanda malın teslim edildiğini/hizmetin ifa edildiğini ispat yükü altındadır.
Fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Davacı yan faturadan kaynaklanan bakiye alacağının bulunduğunu iddia etmiş, dosyaya kazandırılan davalıya ait Ba formunun incelenmesinde davalının davacı adına uyuşmazlık konusu faturaya ilişkin bildiriminin bulunduğu tespit edilmiştir. Davacı defterlerinin incelenmesinde uyuşmazlık konusu faturanın davacı kayıtlarında kayıtlı olduğu, ancak davalı defterlerinin incelenmesinde faturanın davalı kayıtlarında kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdi ilişki ve kısmi ödeme konusunda uyuşmazlık bulunmamakta olup hizmetin eksik ifası konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 29/06/2020 tarihli 10.000,00TL bedelli ödeme iki tarafın da kabulündedir.
Davalı yan hizmetin eksik ifası ve borcun bulunmadığına ilişkin, davacı yan ise alacağın varlığına yönelik tanık dinletmek istemiş, bildirilen tanıkların hukuki işlemin ispatına yönelik dinletilmek istendiği ve uyuşmazlık tutarına göre iddia ve savunmaların tanıkla ispat edilemeyeceği değerlendirilmekle tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafça hizmetin eksik ifa edildiği yönünde savunmada bulunulmuşsa da dosya kapsamında faturaya 8 gün içerisinde itiraz edildiğine dair delil ya da eksik hizmet ifasına ilişkin açılmış bir dava bilgisine rastlanılmamıştır. Basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan davalının, hayatın olağan akışına göre eksik ifa edilen hizmet sebebiyle faturaya itiraz etmesi, faturaya konu hizmete ilişkin bildirimde bulunmaması gerekmekte olup davalı tam tersine uyuşmazlık dönemine ilişkin davacı adına uyuşmazlık konusu faturaya ilişkin Ba formuyla vergi dairesine bildirimde bulunmuş ve faturaya itiraz ettiğine ilişkin bir savunma getirmemiştir.
Davacının hukuki ilişkiyi, hizmetin teslimini ve bakiye alacağının varlığını kanıtlaması karşısında davalı yanın iddia edilip ispatlanmış bir ödeme savunması da bulunmamaktadır.
HMK madde 226/1-b uyarınca davalının hizmetin eksik ifasına yönelik savunması yönünden yemin deliline başvurulamayacağı değerlendirildiğinden davalıya cevap dilekçesinde dayanmış olduğu yemin delili bakiye borç yönünden hatırlatılmış davalı yan yemin deliline başvurmayacağını beyan etmiştir.
Tüm bu sebeplerle davacının faturaya konu hizmeti ifa ettiği ve fatura bedelini talep etmeye hak kazandığı, bilirkişinin gözünden kaçan ancak dosya kapsamında sunulu bulunan tarafların da kabulünde olan 10.000,00TL ödeme neticesinde davacının bakiye 9.765,00TL alacağının bulunduğu, davalının eksik hizmet ifası savunmasının ispatlanamadığı, bu nedenle davalının takibe itirazının haksız olduğu ve iptalinin gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla asıl alacak miktarı yönünden itirazın iptaline, işlemiş faiz yönünden davalının temerrüte düşürüldüğü ispatlanamadığından işlemiş faiz talebinin reddine, alacak likit olduğundan ve davalı yan takibe haksız itiraz ettiğinden alacak miktarının %20’si olan 1.953,00TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ, KISMEN REDDİ İLE; … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 9.765,00TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacak miktarı olan 9.765,00TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alacak likit olduğundan ve davalı yan takibe haksız itiraz ettiğinden alacak miktarının %20’si olan 1.953,00TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 667,04TL karar ve ilam harcından peşin alınan 178,32TL harcın mahsubu ile bakiye 488,72TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27TL’nin kabul oranına göre hesaplanan 1.025,23TL’sinin davalıdan, 71,04TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 178,32TL peşin harç, 59,30TL başvuru harcı, 8,50TL vekalet harcı olmak üzere toplam 246,12TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 81,55TL tebligat ve posta gideri ile 1.500,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.581,55TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesap edilen 1.479,06TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 13/2 gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 676,59TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.06/10/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı