Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/705 E. 2022/1060 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/705 Esas – 2022/1060
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/705 Esas
KARAR NO : 2022/1060

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/04/2014
KARAR TARİHİ: 10/11/2022
K. YAZIM TARİHİ: 23/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2009 yılında yaptığı park ve yeşil alan onarım işi ihalesini alan … Şirketinde çalışan dava dışı işçi … tarafından … Belediyesi, … Şirketi aleyhine … Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) … esas sayılı dosyasıyla tazminat ve alacak talepli dava açıldığını, davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, kararın … vekili tarafından Ankara … İcra Müdürlüğünün … dosyası ile takibe konulduğunu bakiye borç miktarı olan 5.630,53 TL’nin haciz ihbarnamesi çerçevesinde müvekkiline ait hesaptan tahsil edildiğini, Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı davasıyla sorumlu olan davalılar hakkında rücuen tazminat talebiyle dava açtıklarını, ilgili dava dosyasında bilirkişinin davalı … Şirketinin sorumluluğun bulunduğunun raporla belirlendiğini öne sürerek 3.585,50 TL’nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalılar arasında müteselsil sorumluluk ilişkisinin bulunduğunu, dava dışı işçinin yıllık izin alacaklarına istinaden ödediği tutara ilişkin rücu talebinin müvekkiline yöneltilmemesi gerektiğini, dava dışı işçinin son alt işvereninin müvekkili olmadığını, bu nedenle devir nedeniyle fesihten söz edilemeyeceğini, sorumluluğun kendi dönemi ve ücret seviyesiyle sınırlı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, davacı belediye tarafından ihale edilen işi üstlenmiş olan davalı şirket nezdinde çalışan işçi …’e Belediye tarafından ödenen tazminatın davalılardan rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14/01/2021 tarih ve … esas … Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen dava dosyası mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 17/08/2021 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf ve temyiz incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtayca re’sen incelenir.
Bu durumda, davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
Eldeki davada uyuşmazlık, davacı belediye bünyesinde yürütülen çöp toplama ve nakli, bakım onarım ve genel hizmetlerin yürütülmesi, temizlik, spor komplekslerinde yürütülen faaliyetlerinin davalılarca ihale yoluyla gerçekleştirilmesi sırasında dava dışı işçiye Belediye tarafından ödenen tazminatların davalılardan rücuen tahsiline ilişkindir. İhale ekindeki sözleşmede anılan birçok işten biri olan çöp toplama ve nakli işinin TTK’nın 850 vd maddelerinde düzenlenen taşıma sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, çöp nakil işinin, temizlik ve çöp toplama faaliyetinin devamı niteliğindeki iş olduğu ve yine taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edimin belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Zira dava konusu sözleşmenin konusu, Hizmet Alımına Ait Tip Sözleşmesinin 5.maddesi uyarınca temizlik hizmeti asıl edimli hizmet sözleşmesine ilişkindir.
Nitekim Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 09.05.2022 tarih ve 2021/2610 E.-2022/2541K sayılı ilamı ile bir tarafın Belediye Başkanlığı olduğu benzer sözleşmeden doğan uyuşmazlıkta verdiği kararında; ”Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Gelecek yıllara yaygın hizmet yüklenmeleri” başlıklı 67. maddesinde “Belediyede belediye meclisinin, belediyeye bağlı kuruluşlarda yetkili organın kararı ile park, bahçe, sera, refüj, kaldırım ve havuz bakımı ve tamiri; araç kiralama, kontrollük, temizlik, güvenlik ve yemek hizmetleri; makine-teçhizat bakım ve onarım işleri; bilgisayar sistem ve santralleri ile elektronik bilgi erişim hizmetleri; sağlıkla ilgili destek hizmetleri; fuar, panayır ve sergi hizmetleri; baraj, arıtma ve katı atık tesislerine ilişkin hizmetler; kanal bakım ve temizleme, alt yapı ve asfalt yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı, sayaç okuma ve sayaç sökme-takma işleri ile ilgili hizmetler; toplu ulaşım ve taşıma hizmetleri; sosyal tesislerin işletilmesi ile ilgili işler, süresi ilk mahallî idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu kapsamda Belediyenin asli işleminden olan temizlik işi ile ilgili taraflar arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığı ve uygulandığı anlaşılmıştır. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmenin taşıma edimini içerdiği belirtilerek arabuluculuğa tabi olduğu yönünde karar verilmiş ise de taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edim Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımıdır.” şeklinde tespitte bulunmuştur.
Yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi de bir tarafın Belediye Başkanlığı olduğu benzer sözleşme ve aynı taraflara ilişkin verdiği kararlarında (emsal olarak; 23/09/2022 tarih, 2022/1646 esas, 2022/1174 karar sayılı kararı); ”Bu itibarla anılan sözleşmelerin bundan sonraki uyuşmazlıklarda Yargıtay 6.HD.nin anılan kararı dikkate alınnarak hizmet sözleşmesi olarak nitelendirilmesi gerekmiştir.” şeklinde aidiyet kararları vermiştir.
Tüm bu açıklamalar, yukarıda belirtilen güncel Yargıtay ve BAM kararları ile taşıma sözleşmesinin bulunmadığı ve davacının tacir olmadığı da gözetilerek, ihtilafın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, görev hususunun davanın her aşamasında dikkate alınabileceği sonuç ve kanaatiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
2-Karar istinaf edilmeksizin kesinleştiği takdirde mahkememiz ile Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan görevli mahkemenin belirlenmesi (merci tayini) için dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/11/2022

Katip Hakim
e-imza e-imza