Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/696 E. 2022/882 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/696 Esas – 2022/882
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/696 Esas
KARAR NO : 2022/882

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/09/2020
KARAR TARİHİ: 11/10/2022
K.YAZIM TARİHİ: 10/11/2022

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkili hakkında Ankara Batı İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takibe ve borca itiraz edildiğini ancak usule uygun olmayan tebligat kararı ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin 04.02.2020 olarak tespite dair Ankara Batı … İcra Hukuk Mahkemesinin …E. … K. Sayılı kararı kesinleşmediğinden itirazlarının nazara alınmadığı ve usulsüzce yapılmış olan tebligat sonucu takibin kesinleştirilerek aşkın haciz yapıldığını, Bundan dolayı ortaya çıkacak mağduriyetin giderilmesinin mümkün olmayacağından dolayı haciz tehdidi altında kabul edilmeyen borcun ödenmek zorunda kalındığını, müvekkiline ait taşınmazlarda haciz yapıldığını, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, takibe konu belgenin müvekkili tarafından düzenlenmediğini, yukarıda izah olunan nedenlerden dolayı Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası dahilinde dosyaya teminat mahiyetinde depo edilen 158.558,24 TL’nin, aşkın haciz konulması nedeniyle mağduriyete neden olmaması için ihtirazi kayıtla ödenen 160.108,24 TL’ nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; davacının … Vergi Dairesine , müvekkilinin … Vergi dairesine kayıtlı tacir olduğunu bu nedenle görev itirazlarının , arabulucuya başvurma koşulu yerine getirilmediğini, Ankara Batı … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, tensip ile tedbir kararı verildiğini ve icra takibinin tedbiren durdurulduğunu, davacı tarafın dosyada tedbir kararı olmasına rağmen icra dairesine talep açarak dosyaya yatırdıkları paranın alacaklı olan müvekkiline ödenmesine muvafakat ettiklerini, bunun üzerine icra dosyasına yatırdıkları paranın müvekkiline ödenerek dosyanın infaz olduğunu, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddini, İİK m60/II, b3; 62/V gereğince davacı tarafın icra dosyasına ayrıca ve açıkça imzaya itirazda bulunmadığını, belgedeki imzayı ikrar etmiş sayılacağını, daha sonra imza inkarına dayanarak dava açmasının yasal olarak mümkün olmadığından davanın esastan reddini, Ankara Batı … İcra Hukuk mahkemesinin … esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılmasını, haksız ve mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun iddia ile tamamen kötü niyetli olarak iş bu davayı açan davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, Ankara Batı … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dava dosyası, tarafların ticaret sicil kayıtları, vergi dairesi kayıtları, 08/10/2018 tarihli belge aslı ile tüm dosya kapsamı.
Davalı yanın yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından, davalı vekiline verilen kesin süre içinde yemin metni sunulmuş olup, davacı yana yemini yaptırılmıştır. Davacı tarafından, ” 08.10.2018 tarihinde … adresinde yer alan … isimli binada 08.10.2018 tarihli adi yazılı belgeyi ben düzenlemedim, bu belge tamamen düzmecedir, bu belgeyi kabul etmiyorum, imzayı kabul etmiyorum, 08.10.2018 tarihli adi belgeyi oğlum … tarafından yazılmadı ve oğlum …’ın şahit olarak belgeye imza atmadı ve hazırlanan bu belgeyi imzalamadım, hatta diğer oğlum …’ın da imzalama işlemi yapılırken yanlarında olduğunu kabul etmiyorum, 08.10.2018 tarihli belge aslının bir sureti bende değildir, bu belgeyi kabul etmiyorum, 08.10.2018 tarihli belgenin davalı … tarafından aynı zamanda yanlarındayken ne olur ne olmaz denilerek sözleşmenin fotoğrafı çekildiği doğru değildir, belgeyi kabul etmiyorum imzayı da kabul etmiyorum” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
GEREKÇE :
Dava, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra tehdidi ile yatırılan 160.108,24TL’nin davalıdan istirdatı istemine ilişkindir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davalının, davacı hakkında 100.000,00TL asıl alacak, 24.754,17TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 124.754,17TL yönünden ilamsız takip başlattığı, takibe konu alacağın dayanağı olarak 08/10/2018 tarihli 100.000,00TL bedelli borç sözleşmesinin gösterildiği, ödeme emrinin davacı borçluya tebliğ tarihinin Ankara Batı İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında verilen karar neticesinde 04/02/2020 tarihi olduğu, davacı borçlunun ödeme emrine 04/02/2020 tarihli dilekçesiyle itiraz ettiği, icra müdürlüğünce borçluya yapılan tebligata ilişkin icra mahkemesinin kararından önce takibin kesinleştiği kabul edilerek takibe devamla borçlunun mallarına hacizler konulduğu, davacı borçlunun hacizlerin kaydırılması yönündeki taleplerinin reddedilmesi neticesinde davacı borçlu vekilinin 17/08/2020 tarihli beyan dilekçesiyle istirdat hakkı saklı kalmak kaydıyla dosya borcunun tahsili ile hacizlerin kaldırılmasının talep edildiği, bu doğrultuda (07/07/2020 tarihinde depo edilen 158.558,24TL teminat bedeli + 17/08/2020 tarihinde ödenen 1.550,00TL olmak üzere) toplam 160.108,24TL tahsilat sonucu dosya borcunun 18/08/2020 ödendiği anlaşılmıştır.
İcra takibi neticesinde yapılan ödemenin icra tehdidi altında yapıldığı anlaşıldığından davacının istirdat davası açmakta hukuki yararı bulunduğu kabul edilmiştir. Ödeme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre dolmadan dava açıldığından uyuşmazlığın esasına girilmiştir.
Davacı yan açmış olduğu işbu davada, takibe konu alacağın dayanağı olarak gösterilen 08/10/2018 tarihli 100.000,00TL bedelli adi yazılı belgeyi, belgedeki imzayı ve iddia olunan hukuki ilişkiyi inkar etmiştir. Bu kapsamda davalının iddia olunan hukuki ilişkiyi ve bu hukuki ilişki sebebiyle davacıdan takip çıkışı kadar alacaklı olduğunu ispatlaması gerekmektedir.
Davacının belge altındaki imza yönünden isticvabına karar verilmiş, isticvap edilen davacı imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmiştir.
Buna göre belge altındaki imza inkar edildiğinden öncelikli olarak imza incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davalı tarafça itiraz edilmişse de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017(19) 11-925 Esas 2021/734 karar sayılı kararının gerekçesinde “kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğunu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. Ayrıca adi senette borçlu olarak gözüken kimse senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise icra takibinin yapılmasından önce, süresi içerisinde ödeme emrine karşı imzaya itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse takibe başlamadan sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukuki niteliği itibariyle İİK madde 72 de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır.” şeklinde belirtildiği üzere, iş bu davanın HMK madde 208 uyarınca açılmış olan sahtelik iddiasına dayalı istirdat davası olduğu ve imzaya itiraz edilmemiş olması maddi hukuk bakımından sahtelik iddiasında bulunularak dava açılmasına engel teşkil etmediğinden davalı yanın imza incelemesi yönünde kurulan ara karardan rücu talebinin reddine karar verilmiş ve imza incelemesine esas olmak üzere belge aslının dosyaya sunulması için davalı yana iki hafta kesin süre verilmiş, kesin sürenin sonuçları ihtar edilmiş, davalı vekilinin 09/01/2022 tarihli talebiyle verilen kesin süreye ek olarak 1 ay daha kesin süre verilmiş ancak bu sürede de belge aslı sunulmadığından kesin sürenin ihtar edilen sonuçları uyarınca imza inkarı davalı tarafça kabul edilmiş sayılmıştır. Bu kapsamda anılan belge alacağın varlığı yönünden delil olarak kabul edilemeyecektir. Uyuşmazlık tutarına göre tanık da dinlenemeyeceğinden hukuki ilişki ve alacağın varlığını ispatı yönünden davalı yana son çare olarak cevap dilekçesinde dayandığı yemin delili hatırlatılmış ve davalı yan yemin deliline başvurarak tarafına verilen kesin süre içinde yemin metnini sunmuştur. Davacı yemin metni usulüne uygun tebliğ edilmiş ve 14/04/2022 tarihli celsede davacı duruşmaya gelerek yemini eda etmiştir. Davacı yeminli beyanında, 08/10/2018 tarihli belgeyi ve belgedeki imzayı kabul etmemiştir. Bu doğrultuda davalı tarafça iddia olunan hukuki ilişki ve alacağın varlığı ispatlanamadığından davanın kabulüne, yasal dayanağı bulunmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı yan yeminli beyan sebebiyle davacı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu beyan ederek soruşturmanın neticesinin bekletici mesele yapılmasını talep etmişse de, HMK’nın 239. Maddesi uyarınca yemin eda edildikten sonra yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza davasının esas dava bakımından bekletici sorun yapılamayacağı düzenlenmiş olduğundan bekletici mesele talebi reddedilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜ İLE, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacının borçlu olmadığı halde ödemiş olduğu toplam 160.108,24TL’nin davalıya ödeme tarihi olan 18/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine,
2-Kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 10.936,99TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.734,25TL harcın mahsubu ile bakiye 8.202,74TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Zorunlu arabuluculuk nedeniyle 2020 yılı Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 2.734,25TL peşin harç, 54,40TL başvuru harcı, 7,80TL vekalet harcı olmak üzere toplam 2.796,45TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 173,25TL tebligat ve posta yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 25.016,24TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.11/10/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı