Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/687 E. 2023/34 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/687 Esas – 2023/34
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/687 Esas
KARAR NO : 2023/34

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2021
KARAR TARİHİ: 12/01/2023
K. YAZIM TARİHİ: 26/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ile davalı … arasında akdedilen 30/09/2018 tarihli protokole binaen … tarafından …’e 30/09/2018 düzenleme tarihli ve 270.000,00 TL bedelli bononun verildiğini, taraflar arasından akdedilen protokolde özetle …’in 270.000,00 TL borçlu, …’in alacaklı olduğu, bu borca binaen …’in 270.000,00 TL bedelli borç senedi imzalayıp verdiğinin belirtildiğini, protokol’ün alt kısmında “Not : Senet sözleşme ile birlikte geçerlidir. Ciro edilemez.” İbaresinin bulunduğunu yani senedin protokole bağlı olduğu ve ciro edilemez kaydının bulunduğu hususunun taraflarca kararlaştırıldığını, senet bedeli olan 270.000,00 TL’nin 215.000,00 TL’sinin …’in kendi banka hesaplarında bloke olması sebebiyle isteği doğrultusunda eşi …’in TR… IBAN numaralı … hesabına gönderildiğini, 1.000,00 TL’nin ise yine …’in isteği doğrultusunda kızı …’in TR… IBAN numaralı … Bankası hesabına gönderildiğini, üm bu ödemelere ilişkin dekontların dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, kalan 54.000,00 TL’nin ise …’e elden ödendiğini bu hususa ilişkin whatsapp yazışmalarının da dilekçe ekinde sunulduğunu, işbu kayıtların HMK m.199 kapsamında belge niteliğinde olduğunu ve HMK m.202/1’de belirtildiği üzere tanık dinlenmesi suretiyle haklılıklarının ispat olunacağını, taraflar arasında akdedilen 30/09/2018 tarihli protokol uyarınca müvekkili … tarafından tanzim edilen 30/09/2018 tanzim tarihli, 270.000,00 TL tutarlı bono bedelinin tamamının …’e yukarıda açıklandığı üzere eksiksiz bir şekilde ödendiğini, Müvekkilinin ödemeyi yaptıktan sonra …’den bonoyu geri istediğini fakat …’in senedi yırtıp attığını söyleyerek iade etmediğini, daha sonra ise senetin … adına ve fakat …’e ait olmayan sahte bir imzayla beyaz ciro ile ciro edildiğini ve … tarafından … ve … aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, dosyada borçlu olarak gösterilmesine ve UYAP sisteminde borçlu olarak kayıtlı olmasına rağmen …’e yönelik herhangi bir icra takip işlemi yapılmadığı gibi ödeme emri dahi tebliğ edilmediğini, bu husus …’e sorulduğunda ise senedin ne şekilde …’in eline geçtiğine ilişkin olarak senedi bir tanıdığının almış olduğunu ve imzasını taklit ederek bu işlemlerin yapıldığını bildirdiğini, senet arkasında yer alan ve … adını taşıyan beyaz cirodaki imzanın …’e ait olmadığını, 30/09/2018 tarihli protokolde yer alan …’in imzası ile senet arkasında yer alan beyaz cirodaki …’e aitmiş gibi işlem yapılan imzanın tamamen farklı olduğunu ve sahte olduğunu, hal böyle olunca geçerli bir ciro zincirinden bahsetmek mümkün olmadığı gibi takip alacaklısı …’in yetkli hamil olmadığının da aşikar olduğunu, bu hususa ilişkin olarak davalı şüpheliler … ve … hakkında Resmi evrakta sahtecilik, Dolandırıcılık ve Bedelsiz senedi kullanma suçlarından … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasına kayden şikayette bulunduklarını, Senedi takibe koyan …’in senedi kimden ne şekilde aldığının belli olmadığını, zira … ve … arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı gibi …, …’i tanımadığını beyan ettiğini, böyle bir durumda …’in kötü niyetli hamil olduğunu, bedeli tamamen ödenmiş bir senedin lehdara ait olmayan sahte bir imza ile beyaz ciroyla ciro edilmesi ve araya gerçek bir imzayı içeren başka bir ciro girmeksizin … tarafından takibe konularak defaaten tahsil edilmeye çalışılması söz konusu olduğunu beyan ederek, öncelikle İİK m.72/3 uyarınca belirlenecek teminat mukabilinde icra dosyasına depo edeceğimiz dosya borcunun alacaklıya ödenmemesi, “icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi / teminat mektubunun paraya çevrilmemesi” için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, Müvekkili …’in davalı … ve …’e borçlu olmadığının tespitine, … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu başlatılan icra takibinin iptaline, Davalı …’in kötü niyetli olarak icra takibi başlatmasından dolayı alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, senet aslının tarafımıza iade edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı aleyhine, diğer davalı (alacaklı) tarafından 30.09.2018 tanzim ve 30.05.2019 vade tarihli 270.000,00 TL miktarlı bonoya ilişkin … İcra Müdürlüğü …-E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu bonoda müvekkilinin lehtar-ciranta-borçlu olarak yer aldığını, … tarafından tanzim edilerek müvekkiline verilen bononun, müvekkilinin borcu nedeniyle diğer davalıya (alacaklı) ciro edildiğini, müvekkili tarafından senet cirolanmadan hemen önce davacı aranmış 90.000,00 TL borcu olduğuna dair taraflarca mutabık kalındığını, ciro edilirken daha önce davacı tarafca ödenen 180.000,00 TL’ den diğer davalının haberdar edildiğini ve bu nedenle görüleceği üzere diğer davalı tarafca 90.000,00 TL üzerinden icra takibine geçildiğini, davacı tarafın iddia ettiği gibi bono arkasında lehtar-ciranta olarak atılan imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığı, borcun ödendiği gibi iddialarının haksız ve yersiz olduğunu, icra takibinden önce ödendiği müvekkilince kabul edilen 180.000,00 TL haricinde, müvekkiline elden veya banka havalesi/eft’si yoluyla bir ödeme yapılmadığını, davacı dava dilekçesi ekinde sunduğu dekontların açıklama kısmında senet borcuna istinaden yazdığını ve borcu dava dışı …-… e ödediğini iddia etmiş ise de hangi tanzim tarihli hangi vade tarihli hangi miktarlı senede ilişkin ödeme olduğunun açık ve net bir şekilde belli olmadığını, bu nedenle daha öncede belirtmiş olduğumuz üzere icra takibine konu bonoya ilişkin davacı tarafından yapılan herhangi bir ödeme söz konusu olmadığını, müvekkilinin eşi …-…’ e gönderilen miktarların söz konusu bono ile hiçbir ilgi ve alakası olmadığını, Müvekkili ile davacı arasında gerçekleştirilen başka bir alışverişin ödemesi olduğunu, davacının kötü niyetli olarak borçtan kurtulmak amacıyla …-…’ e gönderilen miktarların iş bu dava konusu bonoya ilişkin gönderildiğini iddia ettiğini beyan ederek, davacı tarafından müvekkilini mağdur edici, haksız kazanç sağlama amaçlı, kötüniyetli davanın reddine karar verilmesini ve %20 oranında müvekkili lehine tazminata karar verilmesini talep ederiz.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle usule ilişkin itirazlarını bildirmiş, esasa ilişkin olarak ise, Davacı-borçlu … aleyhine Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile icra takibi başlatıldığını ve ödeme emrinin davacı-borçluya tebliğ edildiğini, davacı-borçlunun ise iş bu dava ile borcunun bulunmadığını iddia ettiğini, Davacının kötü niyetli, haksız, yersiz ve mesnetsiz olarak, yalnızca müvekkilini mağdur etme ve işi sürüncemede bırakmak amacıyla iş bu davayı açtığını, Müvekkilinin takip konusu bonoyu ciro yolu ile iktisap eden iyi niyetli 3. Kişi olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olarak alacağına karşılık takip konusu bonoyu ciro yolu ile alan yetkili hamil olduğunu, davacının dava dilekçesinde bahsettiği ve keşideci ile lehdar arasındaki protokol nedeniyle senedin protokole bağlı olduğu ve ciro edilemeyeceği iddialarının şahsi defiler olup müvekkiline karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, müvekkiline karşı bu şekildeki şahsi defilere dayanılarak dava ikame edilmesinin hukuken de mümkün olmadığını, şahsi defilerin keşideci ile lehdar arasındaki hukuki ilişkiye dayalı defiler olup iyi niyetli üçüncü şahıs olan müvekkiline karşı bu defilere dayanılarak dava açılamayacağını, davacı-borçlunun takipte belirtildiği üzere takibe konu bonodan borcu bulunduğunu ve bu borca karşılık müvekkiline yapılan herhangi bir ödeme olmadığını, müvekkilinin takip konusu bonoya ilişkin gerek davacı-borçlu gerekse diğer ciranta …’ den alacaklı olduğu hususunda şüphe bulunmadığını, davacı-borçlu tarafca her ne kadar ciranta imzasının … tarafından atılmadığı, müvekkili tarafından imzalanarak takibe konu edildiği ve müvekkilinin …’ den alacaklı olmadığı, kendilerine …’ in müvekkilini tanımadığını beyan ettiği, bu nedenle de ciro zincirinin kopuk olduğu iddia edilmekte ise de ciranta olarak atılan imzaların diğer borçlu …’ e ait olduğunu, bu nedenle ciro zincirinin kopukluğunun söz konusu olmadığını, karşı tarafça öne sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve borçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, Müvekkilinin borçlu …’ den şahsi alacağı bulunmakta olup bu borcun neyden kaynaklandığının davacı-borçlu tarafça bilinmesinin veya bilinmemesinin hiçbir önemi olmadığını, Davacının söz konusu bonoda borçlu sıfatında olduğunu, bononun kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiğini, bu nedenlerle müvekkilinin gerçekten de gerek davacı-borçlu gerekse dava dışı diğer borçlu …’ den alacağı olduğunu, halen de bu alacaklarını tahsil edemediğini, Müvekkilinin, davacı-borçluyu tanımadığı gibi hukuki bir ilişkisi de olmadığını, Müvekkilinin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi bilmediği gibi davacı-borçlunun zararına hareket etmesinin de mümkün olmadığını, müvekkilinin, bu olayın içerisinde sadece ve sadece …’ den alacağı olduğu için alacağına karşılık dava konusu bonoyu iyi niyetli olarak ciro yolu ile iktisap ettiğini, Müvekkilinin elinde yazılı delil olan dava konusu bonodan başka bir dayanağı bulunmadığını, davanın sübutunun tanıkla sağlanmasının da mümkün olmadığını, yazılı delile karşı yazılı delille ispat ilkesi gereği davacı-borçlunun iddialarını yazılı delille ispat etmesi gerekmekte olup davacı-borçlunun yazılı delile karşı tanık dinletmesi talebine de muvafakat etmediklerini, davacı-borçlunun kötü niyetli olarak, sırf takibi geciktirmek ve durdurma kararı almak istemi ile mal kaçırmak adına haksız ve hukuki mesnetten uzak iş bu davayı ikame ettiğini, alacak miktarının likit olduğunu beyan ederek haksız ve hukuki mesnetten uzak davanın reddine, davacı-borçlunun asıl alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
… CBS nin … sayılı soruşturma dosyası,… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, … … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, 20/09/2018 tarihli “Protokol” başlıklı belge sureti, … Bankası, … ve … Bankasından celp edilen … ve …’e ait banka hesap hareketlerini içeren yazı cevapları, tanık anlatımları, … CBS’nin … sayılı soruşturma dosyası kapsamında imza incelemesine esas olarak alınan 04/03/2021 tarihli bilirkişi raporu ve … Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünden alınan 27/04/2022 tarihli uzmanlık raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine konu bono nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı tarafından davalı …’le aralarında yaptıkları protokol uyarınca borçlanıldığı ve bir adet senet verildiği, ödemelerin yapılmış olmasına rağmen davalı tarafından 30/09/2018 vadeli 270.000,00 TL bedelli senedin diğer davalı …’e ciro edildiği ve haksız olarak takibe konduğu iddia edilmiş, davalı … ise senedin illetten mücerret olduğu ve bu borcun ödenmediğini, davalı … ise senet borcunun ödenmediğini dava dilekçesinde bildirilen ödemelerin senetle alakalı olmadığını savunmuştur.
Öncelikle protokol incelendiğinde, senedin sadece bedelinin yazdığı, ayırıcı unsurlarının yazılmadığı görülmüştür. Yine protokolde senedin sözleşme ile birlikte geçerli olduğu, ciro edilemeyeceğine ilişkin hüküm konulmuşsa da, senedin dava konusu senet olduğu düzenleme tarihi, vadesi gibi ayırıcı unsurları belirtilmediğinden dava konusu senet olduğu hususu belirli olmadığından ciro edilemeyeceğine ilişkin davacı iddiası ispatlanamamıştır.
Davacı tarafın ödeme iddiasına gelince; 270.000,00 TL senet borcunun 215.000 TL’sinin …’in eşinin hesabına, 1.000 TL’sinin …’in hesabına, kalan 54.000 TL’nin de elden ödendiğini iddia etmiş ve ödeme dekontlarını sunmuştur. Davalının eşi ve kızının banka hesap hareketleri de istenerek incelenmiş, belirtilen ödemelerin ‘senetli borcuna istinaden’, ‘senetli borca istinaden’ açıklamalarıyla gönderdiği ya da hiç açıklama yazmadığı görülmüştür. Davalı …’in de savunması gözetilerek söz konusu ödemelerin dava konusu senede ilişkin yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı kabul edilmiştir.
Davacı taraf senette bulunan ciro imzasının yani … imzasının sahte olduğunu bu nedenle ciro silsilesinin kopuk olduğunu iddia etmiş, dosyaya kazandırılan … CBS’nin … sayılı soruşturma dosyası kapsamında imza incelemesine esas olarak alınan 04/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Yine soruşturma dosyası kapsamında … Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünden alınan 27/04/2022 tarihli uzmanlık raporunda özetle; Tetkike konu senet üzerinde atılı bulunan imzalar ile …, …, …’in mukayese imzaları arasında yapılan karşılaştırmalı incelemeler neticesinde; Tetkike konu senedin ön yüzünde … adına atılı bulunan borçlu imzaları ile …’in mukayese imzaları arasında benzerlik görülmekle, söz konusu borçlu imzalarının … elinden çıktığı,
Tetkike konu senedin arka yüzünde … adına atılı bulunan 1.ciranta imzası ile …’in mukayese imzaları arasında benzerlikler görüldüğü, söz konusu imzanın … elinden çıkmış olması mümkün ve muhtemel olarak değerlendirildiği, inceleme konusu imzanın kişilere atfedilebilecek karakteristik hususiyetleri fazlaca ihtiva etmeyen tarzda olması sebebiyle daha ileri derecede bir kanaat beyanında bulunulabilmesinin mümkün olamadığı,
Tetkike konu senedin arka yüzünde … adına atılı bulunan 2.ciranta imzası ile …’in mukayese imzaları arasında benzerlikler görüldüğü, söz konusu imzanın … elinden çıkmış olmasının mümkün ve muhtemel olarak değerlendirildiği, inceleme konusu imzanın kişilere atfedilebilecek karakteristik hususiyetleri fazlaca ihtiva etmeyen tarzda olması sebebiyle daha ileri derecede bir kanaat beyanında bulunulabilmesi mümkün olmadığı,
Tetkike konu senet üzerindeki yazılar ile …’in mukayese yazıları arasında gerekli karşılaştırma yapıldığı, ancak adı geçen şahsın mukayese yazılarının inceleme konusu yazıları tam olarak içermemesi sebebiyle, söz konusu yazıların … elinde çıkıp çıkmadığı hususunda herhangi bir kanaat beyanında bulunulabilmesinin mümkün olamadığı belirtilmiş ve söz konusu borçlu imzalarının davacıya, ciranta imzalarının ise …’e ait olduğu belirlenmiştir. Yine tanıklar da beyanlarında söz konusu imzaların …’e ait olduğu hususunda beyanda bulunmuşlardır. Bu nedenle davacı tarafın imza itirazında haksız olduğu, senedin ve ciro silsilesinin muteber olduğu kabul edilmiştir.
Kıymetli evrak, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır ( 6762 s. TTK m.557, 6102 s. TTK m.645 ve Öztan, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, 2.b., Ankara 1997, s.975; Kınacıoğlu, N.: Kıymetli Evrak Hukuku, 5.b., Ankara 1999, s.247). Bononun keşidecisi bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir taahhütte bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir (Öztan, s.173; Poroy, R./Tekinalp, Ü.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 15.b., İstanbul 2001, s.25). Türk hukuk öğretisinde kambiyo senetlerinin içerdiği hakkın doğumu konusundaki baskın görüş sözleşme teorisi ile açıklanmakta bu da güven ilkesi ile desteklenmektedir. Bu teoriye göre kambiyo senedinin düzenlenmesi ile içerdiği hak derhal vücut bulmaz, borcun doğumu için ayrıca senedin borç altına girmek kastıyla lehdara da verilmesi yani teslime ilişkin bir de ayni sözleşmenin mevcudiyeti gerekir (Bozer, A./Göle, C.: Kıymetli Evrak Hukuku, 7.b., Ankara 2017, s.21; Yılmaz, A.L.: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007, s.51; Öztan, s.106; Kınacıoğlu, s.30 vd.). Bu sözleşmenin kurulması Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri gereği karşılıklı ve aynı yöndeki iradelerin açıklanması ile mümkündür. İradelerin açıklanması ve sakatlanması konusunda da aynı Kanunun hükümleri dikkate alınır.
Bonoyu düzenleyen borçlunun ödeme vaadini içeren bir tür kambiyo senedi olan bonoda taraflar 688. maddede belirtilen şekli koşulların yanında bononun ihdas nedeni (malen/nakden ya da teminat kaydı ile alındığını), uyuşmazlık durumunda aralarındaki anlaşmaya göre yetkili olacak mahkeme, faiz gibi bononun geçerliliğine etki etmeyecek ihtiyari unsurları belirleyerek senede ekleyebilirler.
Somut olayda davacı tarafından davalıya verilen 30.09.2018 tarihli 30.09.2018 vadeli 270.000,00 TL bedelli senedin soyut borç ikrarını içerdiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından bu senedin davalı … arasındaki protokole istinaden verildiği ileri sürülmüşse de bu iddianın kesin ve senetle aynı değerdeki delillerle ispatlanamadığı, Yine … açısından ise ciro imzasının ona ait olduğu ve senedin soyut borç ikrarı içeren özelliği de gözetilerek herhangi bir yazılı delille senede bağlı olarak her iki davalıya karşı da açıkça ispatlanamayan ödeme bulunmaması sebebiyle menfi tespit talepli davasını ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır. Davacı yanın yemin deliline dayanmış olduğu anlaşıldığından, mahkememizce davacı yana yemin delili hatırlatılmış, ancak davacı yan verilen kesin sürede yemin metnini sunmadığı anlaşılmakla, senedin soyut borç ikrarını içeren özelliğinin aksi ispat edilemediğinden her iki davalıya karşı da menfi tespit talepli davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK’nun 72/4.maddesi gereğince 120.705,40 TL alacağın %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalı takip alacaklısı …’e verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 2.061,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.881,45 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı … tarafından sarf edilen 93,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 19.105,81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan teminatın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/01/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza