Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/68 E. 2021/827 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/68 Esas – 2021/827
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/68 Esas
KARAR NO : 2021/827
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 27/01/2021
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
K. YAZIM TARİHİ: 04/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı yan arasında çeşitli zamanlarda farklı ticari ilişkilerin olduğunu, müvekkili tarafından davalı yana verilen iş makinesi çalıştırılması, çevre düzenlemesi ve moloz hizmetlerine ilişkin 31.08.2019 tarih, …. seri nurnaralı ve 59.000.00 TL, tutarlı fatura tanzim edilerek davalı yana teslim ve tebliğ edildiğini, geçen süre içerisinde taraflar arasında başkaca ticari ilişkiler de olduğunu, müvekkili tarafından verilen hizmete ilişkin düzenlenen dava konusu fatura bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, bu alacağın tahsili amacı ile Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, ancak davalı tarafça icra takibine haksız ve kötü niyetli itiraz edildiğini, takip talebinde, takip öncesi faiz de talep edildiğini, davalı yanın TTK 1530/4 maddesi kapsamında takip öncesi işlemiş olan 9.222.118 TL tutarındaki faiz yönünden de müvekkiline karşı sorumlu olduğunu ifade ederek, davalı tarafından Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamakla üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı arasında fatura konusu ticari işin bedelinin tamamının, hatta fazlasının müvekkili şirket tarafından ödendiğini, icra takibine konu 31.08.2019 tarih 59.000,00 TL bedelli fatura için faturanın düzenlenme tarihinden sonra davacı tarafa elden ve banka kanalı ile ödemelerin yapıldığını, ekte sunulan muavin defter kaydı ve ödemelere ilişkin belgelerden de anlaşıldığı üzere müvekkili şirketten davacı şirketin herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacı şirketin ortağı ve yöneticisi … olduğunu, takibe konu faturanın düzenlenme tarihi ve sonrasında da yetkilisi …olduğunu, ticari sicil kayıtları ile bu durumun sabit olduğunu, ekte sunulan ödeme kayıtlarında da görüleceği üzere bir kısım ödemenin elden bizzat …’e imzası karşılığında verildiğini, bir kısım ödemenin de yine fatura tarihinden sonra olmak üzere banka kanalı ile …adına annesi …’a gönderildiğini, banka kanalı ile gönderilen ödemelerinin hepsinin açıklamasında “…. adına yapıları ödemedir” benzeri açıklamaların olduğunu, yapılan ödemelerin kendi adına ve hesabına annesi ….’un adına kayıtlı banka hesabına ödenmesini isteyenin davacı şirket yetkilisi … olduğunu, ifade ederek, haksız ve kölü niyetli davanın reddini, davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, tarafların ticari defter ve belgeleri, BA-BS formları, yemin, 10/08/2021 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün ….E. sayılı takip dosyasının bir sureti dosyaya eklenmiştir.
Davacı (alacaklı) şirket vekili tarafından davalı (borçlu) şirket aleyhine 25/11/2020 tarihinde Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyasıyla 59.000,00 TL asıl alacak, 9.222,18 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 68.222,18 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, asıl alacağın dayanağı olarak Seri …. numaralı, 31/08/2019 tarihli 59.000,00 TL bedelli faturadan kaynaklı cari hesap alacağının gösterildiği, ödeme emrinin davalı borçluya 30/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 04/12/2020 tarihli dilekçeyle itirazı üzerine icra takibinin 08/12/2020 tarihinde durdurulduğu, eldeki davanın 27/01/2021 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket, icra takibine de konu ettiği faturadan kaynaklanan toplam 68.222,18 TL bakiye alacağının davalı tarafından ödenmediğini iddia etmekte, davalı şirket ise takip dosyasına sunduğu dilekçeyle davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunmaktadır.
Taraflara ticari defter kayıtların dosyaya sunumu veya bulundukları yerin bildirilmesi için kesin süre verilmiş, davacı vekili tarafından müvekkili şirketin ticari defterlerinin bulundukları adres bildirilmiş, meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalı tarafça ticari defter ve kayıtlar dosyaya sunulmadığı gibi bulundukları yerle ilgili olarak da herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır.
Taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi, varsa takip tarihi itibariyle davacı şirket alacağının hesaplanması bakımından tarafların ticari defter ve belgeleri ile BA-BS formları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 10/08/2021 tarihli raporda özetle; Davacı ….. Tic. Ltd. Şti.’nin 25.11.2020 tarihinde Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davalı ….. Tic. A.Ş. aleyhinde başlatmış olduğu ilamsız icra takibinin takip tarihi olan 25.11.2020 tarihi itibariyle davalı şirketten 59.000,00 TL alacaklı olduğu, bununla birlikte davacı şirketin icra takibinden önce alacağının tahsili hususunda davalıya yazılı ya da sözlü ihtarı bulunmadığı için, takip tarihinden önce davacının davalıyı temerrüde düşüremediği, bu nedenle icra takibinde davacı tarafından talep edilen işlemiş faiz talebinin yersiz olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı yan cevap dilekçesi ile yemin deliline dayanmış olmakla, yemin delili hatırlatılmış, davalı yanın yemin teklif etmesi karşısında davacı şirket yetkilisi usulüne uygun olarak duruşmaya çağrılmış ve “dava konusu faturaya ilişkin yetkilisi olduğum şirkete herhangi bir ödeme yapılmamış olup, … hesabına bu faturaya konu ödemenin gönderilmesi konusunda bir talimatım olmamıştır” şeklinde yemin etmiştir.
Davacı ticari defterlerine dayanarak alacak talep etmiştir. Bir gerçek veya tüzel kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeyi yine kendi lehine delil olarak kullanamaması bir usul kuralıdır. Zira kişi kendi lehine, başkası aleyhine delil oluşturma eğilimine girebilir. Ancak, bir kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeye yine kendi lehine delil olarak dayanamayacağına ilişkin genel kurala bir istisna getirilmiş ve kanunda belirtilen şartlar altında ticari defterlerin sahibi lehine delil olacağı kabul edilmiştir. Sahibi tarafından oluşturulan ticari defter kayıtları, uyuşmazlığın her iki tarafının defter tutma yükümlülüğüne tabi olması ve uyuşmazlık konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmasına ilişkin genel şartlar dışında, kanunda öngörülen ek şartların gerçekleşmesi halinde, sahibi lehine delil teşkil edebilir. Bu kuralın istisnası olan ticari defterlerle ispat HMK’nın 222/2-3. Maddesinde bazı sıkı şartlara bağlanmıştır. HMK 222/2’de, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz, usulüne uygun şekilde tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği hüküm altına alınmıştır. HMK 222/3. Maddesinde ise, HMK 222/2’de öngörülen şartlara uygun şekilde tutulan ticari defter kayıtlarının, sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır ( Yargıtay 15. HD’nin 13/06/2017 tarih ve 2/16/2310 E.2017/2537 K sayılı ilamı).
Taraflara ait ticari defterlerin karşılaştırılması neticesinde de; davalıya ait ticari defter kayıtlarına göre dava konusu faturanın kayıtlı olduğu, takip tarihi olan 25.11.2020 tarihi itibariyle davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığı, davacıya ait ticari defter kayıtlarına göre 25.11.2020 takip tarihi itibariyle davacının davalı şirketten dava konusu fatura nedeniyle 59.000,00 TL alacaklı bulunduğu anlaşılmıştır.
Tarafların 2019 yılı BA/BS formalarının karşılaştırılması neticesinde ise; tarafların bu kayıtlarının uyumlu olduğu, karşılıklı olarak 50.000 TL mal alışı ve satışı yapıldığının sabit olduğu, Yargıtay 19.HD 2016/7490 esas, 2017/2932 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere bu hususun fatura konusu malların veya hizmetin teslimine ve/veya ifasına karine teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili davalı şirket tarafından 2019/2020 yıllarında çeşitli tarihlerde bu faturaya ilişkin ödeme yapıldığını belirtmiş ve ödeme belgeleri sunmuştur. İlki 26.08.2019 sonuncusu 12.10.2020 tarihli .. adet ödemenin tamamının davalı şirket defterlerine ödeme tarihlerinden çok sonra 31.12.2020 tarihi itibariyle kaydedildiği görülmüştür. Ödeme belgelerinin incelenmesinde …, … ve …’ye yönelik ödemeler olduğu, söz konusu ödemelerin açıklama kısmında dava konusu fatura karşılığında yapılan ödeme olduğuna yönelik herhangi bir açıklama bulunmadığı tespit edilmiş, davalı tarafa bu hususta davacı şirket yetkilisine yemin teklif edip etmeyeceği sorulmuş, yemin teklif edilmesi üzerine davacı şirket yetkilisi duruşmada usulüne uygun olarak “dava konusu faturaya ilişkin yetkilisi olduğum şirkete herhangi bir ödeme yapılmamış olup, … hesabına bu faturaya konu ödemenin gönderilmesi konusunda bir talimatım olmamıştır” şeklinde yemin etmiş, bu nedenle davalı tarafın ispat yükü üzerinde olan söz konusu ödemelerin dava konusu faturaya ilişkin olduğunu ispatlayamadığı kabul edilmiştir.
Tüm bu açıklamalar, TTK 1530/4, HMK 222 ve belirtilen Yargıtay kararı ışığında itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiş, her ne kadar bilirkişi raporunda işlemiş fazi yönünden temerrüte düşürücü bir belge olmadığından bahisle faiz talebinin yersiz olduğu kanaati bildirilmişse de TTK 1530/4. Maddesi gözetilerek işlemiş faiz yönünden de davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE ; Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına,
2-59.000,00 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 4.660,25 TL harçtan peşin alınan 823,96 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.836,29 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.096,27 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 823,96 TL peşin harç olmak üzere toplam 891,76 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yargılamada yapmış olduğu 700,00 TL bilirkişi ücreti, 92,00 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 792,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 9.668,88 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/10/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza