Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/659 E. 2022/507 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/659 Esas – 2022/507
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/659
KARAR NO : 2022/507
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
: 2-
VEKİLİ :
: 3-
VEKİLİ :
DAVA : Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/08/2021
KARAR TARİHİ: 01/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacılar vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; öncelikle mahkememizde aynı konuda, açılmış … esas ve … esas sayılı dosyaların birleştirilmesini, esasa ilişkin olarak da davalılardan …’un yıllar itibariyle, gerek örtülü kazanç aktarımı gerekse yukarıda 7. bentte açıklanan belirleyeceği diğer şirket zararları için şimdilik 10.000 TL belirsiz alacağın, her bir zarar kalemi için zararlandırıcı işlemin yapıldığı tarihten itibaren avans faiziyle birlikte, farklılaştırılmış teselsül hükümleri de gözetilerek, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle, … A.Ş.’ye ödenmesine; 2020 yılı finansal tabloları gerçeği yansıtmadığından, gerçek kar payının hesaplanarak %25’inin dağıtılmasına karar verilen 2020 yılı kar payı farkı, %25’ine karşılık şimdilik 10.000 TL belirsiz alacağın, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle müvekkillerime bakiyesinin …’a ödenmesine;
e-imza e-imza e-imza e-imza

faizi aşan munzam zarar talep hakkının saklı tutulmasına;Mahkememizin … E. ve … E.sayılı Sermaye artış kararlarına karşı açtığımız iptali davaları reddi halinde, müvekkillerinin sermaye artışına katılmalarının önlenmesinden doğan zararları ile bu nedenle gelecek yıllarda oluşacak zararlarının talep hakkının saklı tutulmasına; davaya konu haklarımız hem TTK’nın 553. maddesi ve ilgili diğer maddelerinden doğan sorumluluğun, hem de Borçlar Kanunu md. 49 uyarınca haksız fiil sorumluluğunun kapsamında olup her bir talep bakımından Mahkemece BK md. 60 uyarınca lehlerine olan sorumluluk türünün uygulanmasını talep etmiştir.
CEVAP :Davalılar … ve … vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacılar … ve …, işbu dava ile … A.Ş. (“Şirket” olarak anılacaktır) Yönetim Kurulu Üyelerinden müvekkilleri … ve …’a karşı, son iki yıl içinde üçüncü sorumluluk (tazminat) davasını açtıklarını, davacıların bu defa, Şirket’in Yeminli Mali Müşaviri (YMM) …’ı da müvekkiller ile birlikte, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 554 hükmüne dayanarak, davalı olarak gösterdiğini, davacıların her iki sorumluluk iddiasının da, dava taraflarının farklı olmasının yanı sıra ileri sürülen iddiaların ve dayanılması gereken sorumluluk hükümlerinin de farklı olması karşısında birbirinden tamamen ayrı davalar olup, her iki davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.167 hükmü gereği ayrılması gerektiğini, aslında buna dahi gerek olmadığının hukuken de rahatlıkla söylenebileceğini, davacıların, YMM … hakkındaki davayı, Şirketin Yeminli Mali Müşaviri olduğu için açmış bulunduklarını, esasen YMM … bu görevini Maliye Bakanlığı’nın (Vergi İdaresinin) gözetim ve denetimi altında yürütmekte olduğu da ayrıca unutulmaması gerektiğini, bundan hareketle, böyle bir durumda YMM … hakkında mesleki unvanı ve ifa ettiği görevi nedeniyle davacıların yaptıkları gibi, TTK m.554 hükmüne göre dava açılabilmesi mümkün olmadığını, zira TTK m.554 hükmü denetçinin sorumluluğunu düzenlendiğini, davacıların YMM … hakkında TTK m.554 hükmüne dayalı olarak dava açmış olmaları karşısında, daha önce Mahkemenin kesin hükümle reddettiğini, TTK m. 399 hükmüne dayalı denetçinin haklı nedenle görevden alınması ve yeni denetçi atanması davalarından da açıkça görülmekte olduğu üzere, YMM … Şirketin doğrudan bağımsız denetçisi de olmadığını, bu durumda davanın, YMM … hakkında, dava konusu farklı olsa da aynı hukuki gerekçelere dayanılarak açılmış ve iki kere kesin hükümle reddedilmiş olan Mahkemenin kararlarına istinaden, hukuki yarar yokluğu nedeniyle hem usulden, hem de sorumluluk davası şartları oluşmadığı için esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacıların, huzurdaki davanın esası yönünden tüm iddialarının gerçek dışı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, TTK’nın “Denetçinin Sorumluluğu” başlıklı 554. maddesi kapsamında bağımsız ve özel denetçilerin sorumluluğunun düzenlenmiş olduğunu, somut olayda … A.Ş.’nin bağımsız denetçisi müvekkili … olmadığını, … A.Ş. olduğunu, haliyle, huzurdaki davada müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı gibi, davacıların, daha önce Mahkeme nezdinde … A.Ş.’ye açmış oldukları, bağımsız denetçinin görevden alınması davalarına ilişkin verilmiş olan ret kararları dikkate alındığında, işbu dava yönünden hiçbir hukuki yararlarının da bulunmadığını, bu nedenlerden ötürü, öncelikle huzurdaki davanın müvekkili ile diğer davalılar bakımından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 167. maddesi kapsamında tefrik edilmesine karar verilmesini, bununla beraber, davanın hukuki yarar yokluğundan ötürü usulden reddine, aksi takdirde, taraf sıfatını haiz olmayan müvekkile karşı açılmış hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesi talep etmiştir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

DELİLLER :Mahkememizin … Esas, … Esas, … Esas, …Esas, … Esas, … Esas, … Esas ve … Esas sayılı dosyaları, dava dışı şirketlerin ticaret sicil kayıtları, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile tüm dosya kapsamı.
Dava dışı … A.Ş.’nin … tarihli ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan ortaklık yapısına göre; …’un %17,65, …’un %67,23, …’un %14,62, …’un %0,50 pay oranında hisselerinin olduğu görülmüştür.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasında alınan 27.09.2021 tarihli bilirkişi raporunda; davalıların dava dışı şirket … A.Ş. adına kar transferi yapmadıkları, davacılara eksik ödeme yapmadıkları, herhangi bir zararın doğmadığı görüşünde bulunmuştur.
Rapora itiraz üzerine yeniden oluşturulan bilirkişi heyeti 28.04.2022 tarihli raporunda da; aynı şekilde davalıların gerek davacılar gerekse şirket adına zarar doğurucu herhangi bir fiilde bulunmadıklarını beyan etmiştir.
GEREKÇE :Dava, Yönetim kurulu üyelerinin ve bağımsız denetçinin sorumluluğuna dayalı olarak davalılardan …’un yıllar itibariyle, gerek örtülü kazanç aktarımı gerekse belirleyeceği diğer şirket zararları için şimdilik 10.000,00TL belirsiz alacağın, her bir zarar kalemi için zararlandırıcı işlemin yapıldığı tarihten itibaren avans faiziyle birlikte, farklılaştırılmış teselsül hükümleri de gözetilerek, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle, … A.Ş.’ye ödenmesi, 2020 yılı finansal tabloları gerçeği yansıtmadığı iddia edilerek, gerçek kar payının hesaplanarak %25’inin dağıtılmasına karar verilen 2020 yılı kar payı farkı, %25’ine karşılık şimdilik 10.000,00TL belirsiz alacağın, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacılara bakiyesinin …’a ödenmesi istemine ilişkindir.
Davalılardan … ve … dava dışı … A.Ş.’nin yönetim kurulu üyeleridir. Diğer davalı … ise özel şirketin hesaplarını denetleyen yeminli mali müşavirdir. Davacı taraf davalılar … ve …’tan yönetim kurulu üyesi olmaları sıfatıyla diğer davalının ise bilerek hesaplarda yanlışlık yaparak bu nedenle davacıların uğradığı zararların tazminini istemektedir. Dolayısıyla tazminat sorumluluğu davalılar … ve … hakkında TTK’nun 553.vd. maddelerinde düzenlenen yönetim kurulu üyelerinin, diğer davalı hakkındaki dava ise haksız fiil sorumluluğuna dayanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 553/1 maddesi uyarınca, şirket yöneticileri yasadan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. TTK’nın 553-555 maddeleri gereğince, şirket alacaklıları ve pay sahipleri şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açabilir.
Öncelikle, davalılar yönetim kurulu üyeleri … ve … hakkındaki davanın değerlendirilmesi gerekmektedir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 553. maddesinin 1’inci fıkrasının ilk halinde, ”Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, kusurları bulunmadığını ispatlamadıkça hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar” şeklinde düzenlenme yapılmış ve kusur bir karîne olarak kabul edilerek, ispat yükü yönetim kurulu üyeliklerinde görev alanlara yüklenmişti. Söz konusu maddenin 26.06.2012 tarih ve 6335 Sayılı Kanun’un 28. ve 41. maddeleri ile düzenlenmiş son hali ise, ”Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı
e-imza e-imza e-imza e-imza

verdikleri zarardan sorumludurlar” şeklinde olup, kusurluluk bir karine olmaktan çıkmış ve yönetim kurulu üyeliklerinde görev alanların kusurlu oldukları ispat edilmekdikçe sorumlu olmadıkları düzenlenmiştir (Yargıtay … HD’nin … Esas, … Karar sayılı ilamı). Ortaya çıkan zarar doğrudan ya da dolaylı olabilecek olup her iki durumda da yukarıda da belirtildiği gibi kusur ve zarar olgusunun kanıtlanması gerekmektedir.
Somut olayda, yukarıda belirtilen mahkememizin … esas sayılı dosyasında bilirkişi heyetleri tarafından düzenlenen iki raporda da; gerek asıl ve gerek birleşen dava yönünden, davacıların zarara uğradıkları kanıtlanamadığı gibi, davacı tarafta iddialarını somutlaştıramamış, başka bir deyişle nasıl bir zarara uğradıklarını ve bu zararının davalı yönetim kurulu üyelerinin hangi fiilleri ile meydana geldiklerini usule uygun deliller ile kanıtlayamamışlardır (İstanbul BAM …HD.n.n 21.04.2022 Tarih, … Esas ve … Karar sayılı ilamı ve benzer diğer kararlar). Alınan her iki bilirkişi raporunda hüküm kurmaya ve denetime elverişli olup davacı tarafın itirazlarını karşılamaktadır. Tekrarla söylemek gerekirse, davacı taraf yargılama boyunca davalı yönetim kurulu üyelerinin nasıl bir fiille ne şekilde ve hangi miktarda zarara uğradıklarını kanıtlayamamışlardır. Zira 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesi uyarınca açılan bu davada kusuru ve doğan zararı ispat yükü davacı üzerindedir. Buradan hareketle, davacı tarafın maddi herhangi bir zararı kanıtlanamadığından bu davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Diğer davalı şirket yeminli müşaviri olan … hakkındaki davanın değerlendirilmesine gelince; bu davalının da kusuru ile şirketi ve davacıları zarara uğrattığı, hesaplarda kasten yanlışlık yaptığı, kusurlu fiili sonucunda örtülü kar aktarımına neden olduğu davacı tarafça kanıtlanamadığından bu davalı hakkındaki davanın da reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40TL harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.360,00TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/06/2022

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza