Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/643 E. 2022/525 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/643 Esas – 2022/525
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/643 Esas
KARAR NO : 2022/525
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2021
KARAR TARİHİ: 07/06/2022
K.YAZIM TARİHİ: 06/07/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında 2019 ve 2020 yıllarında ticari işlem yapıldığını, bu işlemlere istinaden davalıya irsaliyeli fatura düzenlendiğini, müvekkilinin yıl sonu cari hesapları incelediğinde davalının kendisine 4.287,88 TL borçlu olduğunu tespit ettiğini, bunun üzerine 28.01,2021 tarihinde davalının ödeme yapması için ihtarname gönderildiğini, davalının ihtarmameye rağmen herhangi bir ödeme yapmadığını, dosyadaki faturalar ve resmi hesaplar ve ticari defterler incelendiğinde davanın sübuta ereceğini, arabuluculuk görüşmesinde de taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığını beyan ederek, davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 4.287,88 TL alacaklarının ihtar temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak aylık reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; öncelikle müvekkili şirket aleyhine açılan davanın zaman aşımı ve hak düşürücü süreler geçtikten sonra açıldığını, bu yönü ile davanın reddinin gerektiğini, davacının Ankara … Noterliğinin 28.01.2021 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile dava dışı başka faturaya itiraz edildiği ve müvekkil şirketin kendilerine borçlu olduğunun ihtar edildiğini, buna karşılık Ankara … Noterliğinin 02.02.2021 tarihli ve … yevmiye numarası ile davacı yana herhangi bir borcunun olmadığının davacıya ihtar edildiğini, davacının gönderdiği ihtarname ekine ne sözü edilen faturaları ne de cari hesap ekstresini koymadığını, cari hesap kayıtlarının delil niteliği taşıması için cari hesap kaydının il) ilgiliye tebliğinin gerektiği ve süresi içinde itiraz edilmemiş olması gerektiği, oysa davalının borcu olmadığına ilişkin gönderdiği ihtarname ile borca itiraz ettiğini, TTK 23. Maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında bir akdi ilişkinin olması gerektiğini, madde hükmüne göre fatıranın alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi için karşı tarafa tebliğinden itibaren 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının gerektiği, ayrıca alım-satış işleminin işpatlanması gerektiğini, davacının kendi düzenlediği cari hesap ekstresiyle müvekkilinin kendisine borçlu iddiasında olduğunu, fakat iddiasını ispatlama konusunda acziyet içinde bulunduğunu, dava dilekçesinde iddiasını ispatlar hiçbir hukuki unsur bulunmadığını, mesnetsiz bu iddiaların hukuk karşısında korunamayacağını, davacının müvekkil şirkete olan borcu nedeniyle Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının takipteki bu borcunu ödememek için kötü niyetli olarak dava açtığını beyan ederek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçirilmiş olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların ticaret sicil kaydı, tarafların 2019-2020 yıllarına ait BA-BS formları, tarafların ticari defter ve kayıtları, 12/01/2022 tarihli bilirkişi raporu, 26/05/2022 tarihli ek bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi raporunda, dosya kapsamı, taraflara ait ticari defter kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda; 19.08.2027 dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 4.064,56 TL alacaklı olduğu, davacının sözkonusu tutarı 01.02.2021 temerrüt tarihi itibariyle avans faizi oranları üzerinden işleyecek faiz tutarı ile birlikte talep etme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda, yapılan inceleme sonucunda; davalının beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi neticesinde 10.01.2022 tarihli kök raporda ulaşılan görüş ve kanaatimizi değiştirecek bir hususun bulunmadığı, davacının davalıdan 19.08.2021 dava tarihi itibariyle 4.064,56 TL alacağı bulunduğu, söz konusu alacağı 01.02.2021 temerrüt tarihi itibariyle avans faizi oranı üzerinden hesaplanacak faiz tutarı ile birlikte talep etme hakına sahip olduğu belirtilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki ticari mal alım – satımı nedeniyle bakiye açık hesap alacağı istemine ilişkindir.
Davacı yan, davalı ile aralarındaki ticari alım – satım ilişkisi kapsamında bakiye cari hesap alacağının bulunduğunu iddia ederek bakiye alacağının tahsilini talep etmiş, davalı yan ise, öncelikle hak düşürücü süre ile zamanaşımı sebebiyle davanın usulden reddini, aksi halde davacı şirketin taraflarına olan borcu sebebiyle icra takibi başlatıldığını ancak davacı yanın bu alacağı ödememek amacıyla kötüniyetli olarak işbu davayı açtığını savunarak davanın esastan reddini talep etmiştir.
Dosya kapsamında, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunduğuna ilişkin delil bulunmadığından taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu kabul edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacı yanın açık hesap sebebiyle 4.287,88TL kadar davalıdan alacaklı olup olmadığı hususundadır.
Tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden 2019 ve 2020 yıllarına ait BA-BS formları HMK m.221 uyarınca resen celp edilmiştir. İncelenmesinde; davacı tarafça 2019 ve 2020 yılına ilişkin davalı adına herhangi bir bildirim bulunmadığı, davalı tarafça, 2019 yılına ilişkin herhangi bir bildirimin bulunmadığı, 2020 yılına ilişkin davacı adına 1 adet belge karşılığında KDV hariç 11.779,00TL mal satış bildiriminde bulunulduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu alacak faturalardan kaynaklı açık hesap alacağına dayanmaktadır. Fatura düzenlenmesi tek başına muaccel bir alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Davacının aynı zamanda malın teslim edildiğini/hizmetin ifa edildiğini ispat yükü altındadır.
Fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tarafların iddia ve savunmalarından ve alınan bilirkişi raporundan taraflar arasında ticari alım – satım ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. İncelenen taraf defter ve kayıtları neticesinde alınan kök raporda davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 4.064,56TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi kök raporunda davacı ve davalı defterlerindeki kayıtlar yorumlanarak tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu görülmekle bilirkişi kök raporu hükme esas almak için denetime elverişli olmadığından defterlerde kayıtlı olan faturaların karşılaştırması yapılarak ek rapor tanzimi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Düzenlenen ek raporun incelenmesinde, davacının 320 satıcılar hesabındaki kayıtlarında yer alan 932,23TL açılış bakiyesinin davalı kayıtlarında yer almadığı, yine davacının 120 alıcılar hesabındaki kayıtlarında yer alan 2.980,15TL bedelli faturanın, davalı kayıtlarında yer almadığı, davalının 320 satıcılar hesabındaki kayıtlarında yer alan 225,00TL bedelli faturanın davacı kayıtlarında yer almadığı, davalının 120 alıcılar hesabında yer alan 13.900,00TL bedelli faturanın davacı kayıtlarında yer almadığı tespit edilmiştir.
İspat yükü 4.287,88TL kadar alacaklı olduğunu iddia eden davacı taraftadır. Davacı kayıtlarında yer alıp da davalı kayıtlarında yer almayan 02/02/2019 tarihli … nolu 2.980,15TL bedelli faturanın ispata muhtaç olduğu, salt faturaya itiraz edildiğinin ispatlanamaması sebebiyle davalı defterinde kayıtlı olmayan fatura sebebiyle davalının borçlu olduğu sonucuna varılamayacağı, bu fatura dışında örtüşen taraf kayıtlarına göre davacının (4.289,56TL – 2.980,15TL=) 1.309,41TL alacağının bulunduğu tespit edilmiştir. Davalı kayıtlarında yer alıp da davacı kayıtlarında yer almayan 05/05/2019 tarihli … nolu 225,00TL bedelli satış faturası ve 31/12/2020 tarihli … nolu 13.900,00TL bedelli faturanın davacı kayıtlarında yer almaması sebebiyle dikkate alınamayacağı değerlendirilmiştir. Bu itibarla davacının 1.309,41TL yönünden alacağını ispatladığı bakiye (4.287,88TL – 1.309,41TL =) 2.978,47TL alacağı yönünden alacağını ispatlayamadığı, bu sebeple dava dilekçesinde deliller başlıklı kısımda dayanılan yemin delilinin hatırlatıldığı ancak davacının yemin deliline başvurmayacağını beyan etmesi sebebiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine, 1.309,41TL’nin temerrüt tarihi olan 01/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar kararın miktar itibariyle kesin olacağı düşünülmekteyse de 15/04/2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 24/02/2022 tarih 2021/34 Esas 2022/21 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı HMK’nın 341. Maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi iptal edildiğinden istinaf kanun yolu açık olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, 1.309,41TL’nin temerrüt tarihi olan 01/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 89,44TL karar ve ilam harcından peşin alınan 73,23TL harcın mahsubu ile bakiye 16,21TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında, Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.320,00TL’nin kabul oranına göre hesaplanan 403,09 TL sinin davalıdan, 916,91 TL sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 73,23TL peşin harç, 59,30TL başvuru harcı, 8,50TL vekalet harcı olmak üzere toplam 141,03TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 61,70TL tebligat ve posta gideri ile 800,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 861,70TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesap edilen 263,14TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 13/2 gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 1.309,41TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 13/2 gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 2.978,47TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.07/06/2022

Katip Hakim
E imzalıdır E imzalıdır