Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/620 E. 2021/1030 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/620 Esas – 2021/1030
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/620 Esas
KARAR NO : 2021/1030
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
2-
3-
VEKİLİ :
4-
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/08/2021
KARAR TARİHİ: 14/12/2021
K.YAZIM TARİHİ : 10/01/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; dava dışı işçi … tarafından Ankara Batı …. İş Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasında müvekkili Belediye aleyhine ikame edilen davada; Davacının 2010-2016 yılları arasında … Başkanlığı bünyesinde ve taşeron şirketler nezdinde işçi olarak çalıştığı beyan edilerek, ödenmeyen işçilik alacaklarının müvekkili belediyeden tahsiline karar verilmesinin talep edildiğini, yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verildiği ve bu davaya dayalı olarak Ankara …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine başlatılan takip dosyasıyla 20.582,02 TL ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, davalı şirketlerin müvekkili belediye ile hizmet alımı amacıyla gerçekleştirilen ihaleler kapsamında sözleşme imzaladıklarını, bu sözleşme çerçevesinde işçilik tazminatlarından adı geçen şirketlerin sorumlu olduğunu belirterek Ankara Batı …. İş Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasına icra tehdidi altında ödenen 20.582,02 TL TL’nin davalıların sorumluluk miktarları doğrultusunda tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … Şti. Vekili; davacının rücu hakkı kanunla düzenlenmediğini, 6552 sayılı yasa hükmünde açıkça “Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur. Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir.” ifadelerine yer verildiğini, kurumun bu tutarı rücu edebileceğine ilişkin bir hüküm yasada yer almadığını, her ne kadar İş Kanunu ve Borçlar Kanunu uyarınca kurumun rücu hakkı bulunsa da 6552 sayılı kanun özel kanun niteliğinde olduğundan kurumun rücu hakkı bulunmadığını, davacı ile davalılar arasında müteselsil sorumluluk bulunduğunu, İş Kanunu ilgili maddeleri uyarınca davacı asıl işveren konumunda olup çeşitli ihale dönemlerine göre müvekkili tarafından işçinin alt işveren işçisi olarak çalıştırıldığını, işçinin çalışma döneminde asıl işvereni davacı kurum olup davacının işçilik alacaklarından ve kıdem tazminatından kurumun da sorumluluğu bulunduğunu, davacının asıl işveren olarak yaptığı ödemenin tamamından alt işverenler sorumlu olmayıp bu tutarın en azından yarısının kurum tarafından ödenmesi gerektiğini ve bu tutarın rücu edilemeyeceğini, müvekkilinin kıdem tazminatı sorumluluğu tespit edilirken işçiyi çalıştırdığı süre ve devir anındaki ücret miktarının dikkate alınması gerektiğini, dava dışı işçinin müvekkilinden herhangi bir kıdem tazminatı alacağı bulunmamakla, müvekkilinin kıdem tazminatına ilişkin ödemelerden de davacıya karşı sorumlu olmadığını, müvekkili aleyhine kıdem tazminatı hesaplanacaksa dahi bu hesabın yapılmasında müvekkilinin sorumluluğunun dava dışı işçinin müvekkili bünyesinde çalıştığı süre ve bu sürede en son aldığı ücret miktarıyla sınırlı olduğu hususunun dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin kıdem tazminatına ilişkin ödemelerden işçiyi çalıştırdığı süre ve devir anındaki ücret miktarıyla sınırlı sorumlu olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ….A.Ş. İle … Tic. Ltd. Şti. Vekili; davacı idarenin, aynı sebep ve iddialarla, aynı kişilere karşı Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararıyla; görevsizlik kararı verilerek, HMK md.20 uyarınca kararın kesinleşmesi ve kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi kararı verildiğini, mezkur kararın kesinleşmediğini, bu nedenle öncelikle derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı idare ile müvekkili şirketler arasında hizmet alım sözleşmeleri akdedilmiş olup, dava dışı personel de bu hizmet alımı sözleşmeleri kapsamında müvekkili şirketler bünyesinde istihdam edildiğini, davalı idarenin müvekkili şirketlere rücu hakkı bulunmadığını, 6552 sayılı Kanun 8. Md. Hükmüne göre; ” Alt işverenlerin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum ve kuruluşuna ait iş yerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum ve kuruluşuna ait iş yerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur. Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14. Maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir. “ifadesi yer aldığını, bu sebeple davacı … Başkanlığı’nın müvekkili şirketlere rücu hakkının olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte yapılacak olası bir hesaplamada, işçilik alacakları hesaplanırken müvekkili şirketlerin çalıştığı süre ve ücret ile sınırlı sorumluluk hesabı yapılması gerektiğini, müvekkili şirketler ile davacı idare arasında ” müteselsil sorumluluk” ilkeleri uygulanması gerektiğini, bu nedenle öncelikle davacı idare ile müvekkili şirket arasında akdedilen hizmet alımı sözleşmelerinin incelenmesi gerektiğini, mezkur sözleşmelerde, iş hukukundan doğan işçilik alacaklarından yüklenicinin sorumlu olacağına dair bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle, dava dışı personele ödenen tazminat ve diğer alacaklardan, müvekkili şirketler gibi davacı idare de yarı oranda sorumlu olacağını, Mahkeme tarafından yapılacak inceleme ve hesaplamalarda bu hususun da dikkate alınması gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı … Tic. Ltd. Şti. tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER :Davalı şirketlere ait ticaret sicil kayıtları, Ankara Batı …. İş Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, SGK kayıtları, Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, taşıma ve hizmet edimlerini bir arada içeren karma nitelikteki sözleşmeden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dava dışı işçi …’in Ankara Batı …. İş Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı kararı ile hüküm altına alınan işçilik alacaklarının tahsili amacıyla başlatılan Ankara …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası sebebiyle davacı asıl işveren tarafından dava dışı işçiye yapılan ödemelerin alt işverenler olan davalılardan rücuen tahsili amacıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bir kısım davalılar vekili 29/10/2021 tarihli cevap dilekçesiyle derdestlik itirazında bulunmuştur. Her ne kadar bir kısım davalılar vekilinin 29/10/2021 tarihli cevap dilekçesi süresinde değilse de HMK’nın 114/1-ı maddesi uyarınca derdestlik dava şartı olup mahkemece resen dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle derdestlik hususu öncelikli olarak incelenmiştir.
6100 sayılı HMK’da “Derdestlik” yani davanın görülmekte olması, 6100 sayılı HMK’nın 114/I-ı. maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiştir. Dava şartı olan derdestlik nedeni ile davanın reddi için iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. HMK’nın 114/1-ı maddesinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) olması da dava şartları arasında düzenlenmiştir. Derdestlik; dava açılmasının usul hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlardan biridir.Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir. Çünkü; aynı konuda iki dava açılmasında davacının korunmaya layık bir menfaati yoktur. Daha önce HUMK m.187/4’de bir ilk itiraz olarak nitelenen bu husus HMK m. 114/1-ı hükmü ile dava şartı haline getirilmiştir (Ankara BAM…. HD nin … E, … K sayılı ilamı).
Dosyamız arasına alınan Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının … Başkanlığı, davalıların … Limited Şirketi, … Anonim Şirketi, … Tic. Ltd. Şti., … Ticaret Limited Şirketi olduğu, dava konusunun Ankara Batı …. İş Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı kararı ile hüküm altına alınan işçilik alacaklarının tahsili amacıyla başlatılan Ankara …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası sebebiyle davacı asıl işveren tarafından dava dışı işçi …’e yapılan ödemelerin alt işverenler olan davalılardan rücuen tahsiline yönelik rücuen alacak davası olduğu, dava tarihinin 26/11/2018 olduğu, karar tarihinin ise 06/02/2020 tarihi olduğu, kararın görevsizlik kararı olduğu ve kararın henüz kesinleşmediği tespit edilmiştir.
26/11/2018 tarihinde açılan, tarafları ve dava konusu mahkememiz dosyası ile aynı olan Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının henüz kesinleşmediği ve derdest olduğu, bu haliyle işbu dava yönünden aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması dava şartının eksik olduğu anlaşılmakla derdestlik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN HMK madde 114/1-ı ve 115/2 uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Zorunlu arabuluculuk nedeniyle 2020 yılı Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.129,48TL’nin Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesinin 11. Bendi uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderinden sayıldığından ve davalı … Tic. Ltd. Şti. ilk oturuma katılmadığından tamamının bu davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen 181,00TL tebligat ve posta yargılama giderinin Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesinin 11. Bendi uyarınca davalı … Tic. Ltd. Şti. ilk oturuma katılmadığından tamamının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalılar … Ltd. Şti., … A.Ş. ile …Tic. Ltd. Şti.’nin kendilerini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 3/2 ve 7/2 uyarınca 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara ödenmesine,
Dair, davacı vekili ile davalılar … A.Ş. ile … Ltd Şti vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/12/2021

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı