Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/609 E. 2021/973 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/609 Esas – 2021/973
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/609 Esas
KARAR NO : 2021/973
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVALI : 3-
VEKİLİ :
DAVALI : 4-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/08/2021
KARAR TARİHİ: 02/12/2021
K. YAZIM TARİHİ: 22/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ; davacı …’ın 05.03.2013 tarihinde saat 06:50 sularında ; poliçe no:… ,… acente no’lu, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesiyle davalı … AŞ. tarafından sigortalanan davalı …’ın işleteni olduğu …’ın sevk ve idaresindeki … Plakalı araç ile …. AŞ.tinin işleteni olduğu davalı … tarafından poliçe no:… ile zorunlu mali sorumluluk sigortası yapılan … plakalı … sevk ve idaresindeki araç çarpıştıklarını, müvekkilinin yaralandığını, davacının bu kazadan dolayı halen iyileşemediğini, çarpmanın etkisiyle travma sonucu vücudunda kalıcı hasarlar meydana geldiğini ve halen tedavisinin devam ettiğini, … Plakalı aracın sürücüsü …’ın ve … Plakalı aracın sürücüsü …’ın kusurlu olduklarını, olaya ilişkin … Cumhuriyet Başsavcılığı … Soruşturma no’lu dosya ile soruşturma başlatıldığını müvekkilinin kazaya karışan şoförler … ve … ile uzlaşmasından dolayı dava açılmadığını, davacının olay günü davalı işleten … AŞ.’nin işçisi olarak, bu şirkete ait servis aracı ile işe giderken kazanın meydana geldiğini, …. AŞ.’i olay tarihinde davacıyı sigortasız çalıştırdığı için telaşla müvekkilini kandırdığını ve bir kısım ödeme yaparak ibraname aldığını, bu nedenle bu davalının sunabileceği ibranamenin alacaktan mahsup edilecek makbuz hükmünde sayılmasını talep ettiklerini, davalı sigorta şirketlerine maddi tazminatın taraflarına ödenmesi için 15.03.2021 tarihinde yaptıkları başvurunun sonuçsuz kaldığını ayrıca dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu ve bu görüşmenin de olumsuz sonuçlandığını, davacının bir kısım tedavi giderleri devlet hastanesince karşılanmış ise de, kaza geçirdiği tarihten bu güne kadar ve halen de pek çok masraflar yaptığını, yol paraları verdiğini, ev işi yapamadığı için yardımcı tutmakta bunun için de ücret ödediğini, tüm bu sebeplerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik; tedavi harcamaları için 500,00 TL, işten uzak kalma nedeni ile 500,00 TL, iş ve güçteki azalma, uzuv kaybı ve müstakbel gelir kaybı nedeniyle 500,00 TL. olmak üzere toplam 1.500,00 TL. maddi tazminata, davalı sigorta şirketleri açısından sigorta poliçelerindeki limitle sınırlı kalmak kaydıyla temerrüt tarihi olan 15.03.2021 tarihinden itibaren avans faizine , diğer davalı işletenler yönünden haksız fiil tarihi olan 05.03.2013 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine ve davalılardan davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, davacının çektiği ve halen devam eden acılarından dolayı davalı işleten … yönünden 50.000,00 TL manevi tazminata ve manevi tazminata olay tarihi olan 05.03.2013 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesi ile özetle; davayı kabul etmediklerini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının zamanaşımına uğramış, hak düşürücü süresi geçmiş taleplerinin ve haksız davasının reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davadaki taleplerin haksız olup, reddi gerektiğini, 2013 yılında meydana gelen kaza sonrasında müvekkili şirket yetkilileri ile davacı tarafın görüştüğünü, mutabakat sağlanarak protokol imzalandığını, 06.06.2014 tarihli protokol doğrultusunda kararlaştırılan 6.000 TL’nin davacıya ödendiğini, davacı tarafın müvekkili şirketi gayrikabili rücu ibra ettiğini, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebileceğini, Kanun’un bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının da yeterli olduğunu, Kanunda belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğini, davacı tarafın, müvekkili şirketi ibra etmesinin üzerinden 7 yıl geçtikten sonra ibranamenin makbuz olarak kabul edilmesini talep etmekte olup, davacının bu talepleri açıkça kötü niyetli ve hukuki hiçbir dayanağı bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili şirketten hiçbir ad altında alacağı bulunmadığını, haksız davasının ve taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle öncelikle hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle davacının davasının reddine karar verilmesini, davacının haksız davasının reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Aş vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını beyan etmiştir.
Davacı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın tamamen haksız ve mesnetsiz olup, reddi gerektiğini , müvekkili … yönünden arabulucuya başvurulmadığını, müvekkilinin yapılan arabuluculuk görüşmelerinde taraf olmadığından, öncelikle davanın müvekkili yönünden dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının dava konusu maddi ve manevi tazminat taleplerinden uzlaşma tutanağı ile feragat ettiğini, … nolu soruşturma kapsamında taksirle yaralama suçunun TCK 89/1-4 ve CMK 253 uyarınca uzlaşmaya tabi olması nedeniyle yapılan uzlaşma görüşmeleri neticesinde davacı …e’nin kaza yapan araç sürücülerinin her biriyle uzlaşarak şikayeti ile maddi ve manevi doğacak haklarından, tazminat taleplerinden vazgeçtiğini, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. Maddesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 61. Maddesi uyarınca davaya konu trafik kazasına karışan … plakalı aracın sahibi müvekkili …’ın sorumluluğunun müteselsilen olduğunu, davacı iddialarının asılsız olduğunu, Davacının kazaya kendisinin sebebiyet verdiğini, hiçbir kabulü tazammun etmemek ve başından beri yaptıkları davanın tümünden reddini gerektiren savunmalarız baki kalmak kaydıyla davacının talep ettiği manevi tazminat miktarının da haksız, dayanaksız , fahiş ve sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle müvekkili … ile arabuluculuk görüşmeleri yapılmaması, bu konuda bir başvurunun bulunmaması nedeniyle davanın müvekkili yönünden öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle öncelikle usulden reddine, açıklananlar sebebiyle esasen haksız ve dayanaksız davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava konusu trafik kazası tarihinin 05.12.2013 olduğunu ve bu husustaki haklarını saklı tuttuklarını, müvekkilinin, dava konusu kaza tarihi olan 05.12.2013 tarihini kapsar şekilde, … A.Ş. (“…”) ile 17.05.2013-17.05.2014 tarihleri arasında geçerli … numaralı “Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi”ni düzenlediğini, her şeyden önce, dava zamanaşımı süresi dolduktan sonra ikame edildiğinden reddi gerektiğini, kaza tarihi itibariyle hem zararı, hem de olası tazminat yükümlüsü olarak Müvekkili Şirket’e başvuracağı hususunu öğrendiğinin sabit olduğunu, dolayısıyla, müvekkili Şirket’e karşı yöneltilebilecek talepler için zamanaşımı kaza tarihi itibariyle yani 05.12.2013 tarihinde işlemeye başladığını, davacının dava konusu maddi tazminat talebi konusundaki başvurusunu kazanın üzerinden yaklaşık 7 yıl 3 ay geçtikten sonra 15.03.2021 tarihli dilekçesi ile yaptığını 2 yıllık zamanaşımının 05.12.2015 tarihinde dolduğuna göre, 09.08.2021 tarihinde ikame edilen işbu davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, soruşturma aşamasında uzlaşma sağlandığını, dava konusu taleplerden feragat niteliği taşıdığından müvekkili şirket yönünden de geçerli olduğunu, maddi zarara ilişkin trafik sigortacısı olarak müvekkili şirket’in sorumluluğunun yalnızca sigortalı aracın kusuru oranı ile sınırlı olduğunu, dava konusu taleplerine istinaden davacının, 06.06.2014 tarihinde imzaladığı Protokol ile Sigortalı Şirket tarafından 6.000 TL nakit ödeme yapılması halinde maddi ve manevi tüm tazminat, hak ve alacağı kalmadığını kendi el yazısı ile açıkça beyan ettiğini, davacının bu konudaki ibrasının açık olup, bir an için aksi düşünüldüğünde dahi, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, Sigortalı Şirket tarafından yapılan bu ödemenin de hesaplanacak tazminattan indirilmesi gerektiğini, talep edilen faizin de haksız olduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının talepleri zamanaşımına uğradığından işbu davanın evvelemirde zamanaşımından reddine, dava konusu kaza kapsamında savcılık aşamasında sağlanan uzlaşmanın CMK md. 253/19 maddesi gereği maddi tazminattan feragat niteliği taşıması ve ilam niteliğinde belge hükmünde olması nedeniyle müteselsil sorumluluğu bulunan gerek sigortalı, gerekse müvekkili şirket için de geçerli olduğu olduğu değerlendirilerek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Sigorta poliçesi, hasar dosyası, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı, … Soruşturma No’lu dosyası, SGK kayıtları, hastane kayıtları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat talebine ilişkindir.
Asıl çözülmesi gereken husus davacının imzaladığı ibraname de nazara alınarak bakiye tazminat talep edip etmeyeceği uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda davacı 05/03/2013 tarihinde meydana gelen kaza sonrasında davalı … A.Ş ile ibraname imzalamıştır.
İbraname içeriği incelendiğinde “…Aralık 2013 ayında meydana gelen kaza neticesinde şirketle yaptığımız anlaşma gereği kaza nedeniyle uğradığım zararlara karşılık şirket tarafıma 6.000TL nakit para ödediği takdirde şirketten maddi ve manevi tazminat veya herhangi bir hak veya alacağım kalmamıştır. Bu kaza nedeniyle tüm dava ve şikayet haklarımdan vazgeçiyorum. Şirket adına yaptığım tüm şikayetlerden de vazgeçtiğimi gayrikabili şirketi rücu ettiği beyan ve kabul ediyorum.” davacının el yazısı ile de “… 6000,00TL nakit elden aldım. Her hangi bir alacağım yoktur hiç bir şekilde davacı değilim.” şeklinde ibraname bulunduğu bu kapsamda davalı şirket … zamanaşımı ve hak düşürücü süre itiraz ve definde bulunmuştur.
Bu kapsamda dosya kapsamında bulunan deliller incelendiğinde ; 6098 Sayılı TBK’nun “Borcun Sona Ermesi” başlıklı 166. maddesinin 3.bendinde “alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır” hükmü ve 168. maddesinin 2. bendinde “alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır” hükmü düzenlenmiştir. Davacı taraf tam teselsülde olduğu gibi, zararının tümünün tazminini müteselsil borçluların hepsinden isteyebileceği gibi, birisinden de isteyebilir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 145. Maddesi (T.B.K. 166. md.) hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine, Borçlar Kanunu’nun 147. Maddesinde (T.B.K. 166.), rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağı ve alacaklının diğerleri zararına, müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceği düzenlenmiştir. İbraname içeriğinde davacı “.. uğradığım zararlara karşılık şirket tarafıma 6.000TL nakit para ödediği takdirde şirketten maddi ve manevi tazminat veya herhangi bir hak veya alacağım kalmamıştır.” şeklinde ihtirazı kayıtsız beyanı ile tazminat hakkından feragat ettiğine yönelik yazılı beyan dilekçesi bulunduğu bu kapsamda KTK 111. Maddesi gereğince söz konusu anlaşmanın 2 yıl içinde iptal edilme hakkı bulunmaktadır. Zamanaşımı yönünden yapılan değerlendirmede 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinin birinci fıkrasında; “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” Aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” şeklinde düzenlemesi yer almaktadır. 2918 sayılı KTK’nin 111. maddesinde, bu kanunda öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu, tazminat miktarlarına ilişkin olan ve yetersiz veya fahiş olduğu “açıkça belli olan” anlaşmalar ya da uzlaşmaların, yapıldıkları tarihten başlayarak “iki yıl içinde” iptal edilebileceği düzenlenmiştir. Burada düzenlenen sürenin hukuki niteliği zamanaşımı süresi olmayıp “hak düşürücü süre” olduğundan, kısmi ödemeyi kabul etmiş olan kişi, artık KTK’nin 109. maddesindeki zamanaşımı sürelerinden yararlanamayacak, iki yıllık hak düşürücü süreyi geçirmişse zararının kalan bölümünü dava edemeyecektir.
Bu kapsamda davacının trafik kazası nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlardan kaynaklanan sorumluluklarının -KTK’nin 111. maddesinde öngörülen iki yıllık hak düşürücü süre içinde ibranamenin iptalinin istenilmemesi nedeniyle- sona erdiğinin ve diğer davalıların sorumluluğunun ise TBK’nin 166/1’inci maddesi uyarınca borçtan kurtulduğunun anlaşılması karşısında diğer davalılar yönünden davanın esastan reddine , bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davalı şirket … ibra tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan zamanaşımı sebebiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30TL karar ve ilam harcının peşin alınan 175,90 TL harçtan mahsubu ile artan 116,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 13/4 uyarınca 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı … Şti vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.02/12/2021

Katip Hakim
e-imzalıdır. e-imzalıdır.