Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/606 E. 2022/784 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/606 Esas – 2022/784
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/606 Esas
KARAR NO : 2022/784
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/08/2021
KARAR TARİHİ: 20/09/2022
K. YAZIM TARİHİ: 30/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Taraflar tacir olmadığından yetkili sözleşmesinin geçersiz olduğunu, geçerli sayılsa da bonoda da yetkili mahkeme olarak … mahkemeleri ve icra dairelerinin belirlendiğini, senette düzenleme yerinin de olmadığını, davacı borçlunun ikametinin de … ilçesi olması nedeniyle her halükarda icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini ve yetkili icra müdürlüğünün de mahkemesinin de … İcra Müdürlüğü ve … mahkemeleri olduğunu, seçimlik olması halinde de yine … ilçesinin yetkili olması kanaatinde olduklarını, böylelikle icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde açıldığından davanın kabulü ile takibin öncelikle tümden iptalini talep ettiklerini, Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliğine göre tebligat usulsüz yapıldığından itirazlarının kabul edilmesi gerektiğini, Tebligat Yönetmeliği’nin 30/1. maddesi hükmü uyarınca yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin araştırılarak komşu (kapıcı, yönetici) beyanının alınması gerektiği; “… yengesi” şeklindeki ifadeyle mevzuat yönünden bir karşılığının olmadığı dolayısıyla HGK’nun 05/06/1991 tarih ve 91/12-258 E. – 91/344 K. sayılı kararı gereği ” komşu ise komşu olduğunun tebligat parçasına yazılması gerektiği ancak buna uyulmadan yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, kaldı ki işbu kişinin hem husumetli, hem de komşu sıfatını taşımadığını, davalı tarafından müvekkiline bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiğini, işbu takibi de bugün tarihi ile öğrendiklerini, müvekkilinin mernis adresinde geçici süre ile bulunmamasına, işyerinde bulunmasına rağmen postacı tarafından müvekkilinin husumetlisi olan …’nın beyanına itibar edilerek tebliğ evrakına ilk başta kapıya dahi asmadığını, muhtara dahi götürmediğini, sonrasında mernis adresi olarak kabul edilen aynı adrese yapılan tebligata ilişkin yine husumetli …nın beyanıyla hareket edildiğini, dolayısıyla müvekkilinin hiçbir şekilde tebligattan haberdar olamadığını, müvekkili … ile … arasında … Cumhuriyet Başsavcılığında Kovuşturmaya Yer Olmadığına İlişkin verilen kararlar bulunduğunu, takibe konu bono da yer alan imzanın müvekkiline ait olmadığını, karşı tarafça ne şekilde elde edildiği bilinmeyen bahsi geçen bono’dan dolayı müvekkilinin mağdur edilmesinin açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili hakkında gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan “taşındı” notu girilerek tegligat işlemlerinin tamamlandığını, müvekkilinin … Şti.’nin tek yetkilisi olduğunu, dolayısıyla vaktinin çoğunu …’da geçmekte, evine de Mernis adresinde de gözüktüğü gibi olduğunu, …’dan ve adresinden taşınmasının da sözkonusu olmadığını, zira tebligatın yapıldığı yere ilişkin telefon faturası ödemesine ilişkin dekont; “Sayın, … … Mah. … Sk. No: … /… …: /.. …. …” ibareleriyle 30/06/2021 tarihinde “Hizmet No : …, son ödeme tarihi : 30/06/2021, ödenecek tutar : 47,00 TL” bilgilerine göre ödeme yapıldığını, yani halihazırda bahsi geçen adresten taşınmanın söz konusu olmadığını, diğer taraftan müvekkilinin; yengesi … ile husumetli olduğunu, ayrıca müvekkilinin husumetli olduğu başka kişiler lehine mahkeme ve savcılık safahatlarında tanıklık yaptığını, takip talebinde 20.000 TL asıl alacak (yıllık reeskont iskonto) ve işlemiş faiz 8.712,92 TL olarak belirtildiğini, halbuki 25/08/2018 tarihinden takibin açıldığı 24/03/2021 tarihine kadar işlemiş olan resskont iskonto faizinin toplamda 7.822,05 TL olduğunu, davalı tarafından fazladan 890,87 fazladan talep edildiğini, müvekkilinin ödemeleri gerçekleştirdiğini, bir kısmını banka aracılığı ile, bir kısmını evrak karşılığı bir kısmını ise elden ödeme yaparak ödediğini, müvekkilinin takip alacaklısı şahsa böyle bir borcu bulunmadığını, takip konusu bonoların dayanağı olan herhangi bir borçlandırıcı işlem yapılmadığını, tüm bu nedenlerle müvekkilinin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi ve İcra Müdürlüğü nezdinde gösterdiği teminat ve yatırdığı meblağ ile icra veznesindeki teminatın alacaklıya verilmemesine de karar verildiğinden davanın tümden kabulü ile teminat ve veznedeki paranın taraflarına iade edilmesini, tebligat usulsüzlüğü nedeniyle öğrenme tarihi olarak 14/06/2021 olarak belirlenmesine ve itirazlarının bu tarih üzerinden dolayısıyla geçerli olduğunun belirlenmesine, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının imzanın kendisine ait olmadığının tespit edilmesine ve akabinde icra takibinin durdurulmasına, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile bonolarda yazılı miktar olan üzerinden % 20’si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili süresinden sonra sunduğu cevap/beyan dilekçesi ile özetle; davacı tarafın aynı iddia ve taleplerini Ankara Batı … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasına da konu ettiğini ve tüm talep ve iddialarının reddedildiğini, tarafları ve konusu aynı olan iki dosyada birbiriyle çelişen kararların verilmesinin, hukuki güvenlik ilkesini ve aynı zamanda kişilerin yargı organlarına duymaları beklenen güveni zedelediğini ve adil yargılanma hakkıyla bağdaşmadığını, öncelikle işbu yargılama kapsamında da Ankara Batı … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasında yapılmış ve karara bağlanmış olan yargılama ile aynı doğrultuda karar verilmesi gerektiğini, davaya konu icra dosyası kapsamında 24/03/2021 tarihinde borçlunun senette yazılı, bildirilen adresine (… Mah. … Cad. … Sk. No:.. … … / … / …) örnek no:… ödeme/icra emri tebligatı çıkartıldığını, tebligatın iade dönmesinin üzerine bu kez borçlunun adres kayıt sistemindeki adresine (… Mah. … Sk. No:… … / …) mernis adresidir şerhi verilmeksizin 09/04/2021 tarihinde ödeme/icra emri tebligatı gönderildiğini, bu tebligatın da borçlunun ilgili adresten taşındığı bilgisi şerhi ile 27/04/2021 tarihinde iade döndüğünü, bunun üzerine Tebligat Kanunu m. 21/2 uyarınca 25/05/2021 tarihinde usulüne uygun şekilde muhtara teslim edilerek tebliğ edildiğini, muhtara tebliğin asile tebliğ sayıldığından usulüne uygun şekilde icra takibinin diğer aşamalarına geçildiğini, en geç 31/05/2021 tarihi itibariyle ilgili takip dosyasının kesinleştiğini, borçlunun mal varlıklarına haciz şerhi işletildiğini ve usulüne uygun şekilde bilumum cebri icra işlemlerinin yapılmaya başlandığını, Ankara Batı … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası kapsamında da ödeme emrinin borçluya 25.05.2021 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, tebliğ işleminde bir usulsüzlük olmadığı anlaşıldığından, usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verildiğini, İcra Hukuk Mahkemesinin kararının işbu yönüyle kesin hüküm teşkil ettiğini, dolayısıyla borçlu davacının yapmış olduğu yetki itirazının da süresi içinde olmadığından hukuken dinlenilebilir olmadığını ve usulsüz tebligat yapıldığına dair iddialarının da hukuki temelden yoksun olduğunu, işbu itiraz ve iddiaların öncelikle usulen reddi gerektiğini, davacı borçlunun faiz yönünden itirazlarını da kabul etmediklerini, müvekkiline takibe konu senetten doğan borca karşılık hiçbir ödeme yapılmadığını, dava dilekçesi ekindeki dekontların takibe dayanak senetten kaynaklanan borcun ödendiği şeklinde yorumlanamayacağını, dosya kapsamındaki senedin kambiyo senedi vasfını haiz olduğunu, üzerindeki imzanın borçluya ait ve senet üzerinde bir ödendi şerhi, ne de bir yırtık mevcut olmadığını, davaya konu icra takibindeki borçlunun davacı olduğunu, senet üzerindeki imzanın da kendisine ait olduğunu, davaya konu icra takibinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davanın tamamen müvekkilinin alacağına kavuşmasını geciktirmek için açılmış dürüstlüğe aykırı ve kötü niyetli bir dava olduğunu, bu anlamda müvekkilinin davacının takibi sürüncemede bırakmasından kaynaklanan fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakkı saklı olduğunu, davacının huzurdaki usul ve yasaya aykırı davasının öncelikle usulden, sonrasında esastan reddine, davaya konu icra dosyasındaki takibin devamına, davacı tarafından davaya konu icra dosyasına depo edilen meblağın müvekkiline ödenmesine; imzasını haksız yere inkar eden borçlu davacının, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere imza inkar tazminatı ödemesine ve %10’u oranında para cezasına mahkum edilmesine, borcunu haksız yere inkar ederek müvekkilinin alacağına kavuşmasını haksız yere geciktiren kötü niyetli borçlunun %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücreti karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya yemin teklifinde bulunmuş, davalı katıldığı yemin duruşmasında; takibe konu senetle ilgili davacıdan herhangi bir ödeme almadığını, senedin kendisine davacı tarafından verildiğini, senede yönelik senetten kaynaklı herhangi bir ödeme yapılmadığını beyan etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası, Mahkememizin … D.İş sayılı ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, Ankara Batı İcra Dairesinin … esas sayılı takibinden kaynaklı borçlu olmadığının (menfi tespit) tespiti istemine ilişkindir.
Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır. Takip kambiyo senedine dayandığı zaman, ispat yükü yer değiştirir ve ispat yükü davacı/borçluda olur. Kural olarak kambiyo senetleri, kayıtsız şartsız soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Bu bakımdan kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer. Bu itibarla, dava konusu bononun bedelsiz kaldığını, bononun bedelinin ödendiğini iddia eden davacının öncelikle bu iddiasını HMK’nın 201. maddesi uyarınca yazılı delille ispatlaması gerekmektedir.
Somut olayda havale belgelerinden yapılan ödemelerin dava konusu bono bedeline istinaden yapıldığının anlaşılamadığı, ödeme dekontları ödemelerin tamamının dava ve takibe konu bonoya (miktarının banka ve tarih belirterek) ilişkin olmadığı takip konusu bononun TTK’nin 776. maddesinde gösterilen unsurları taşıdığı, kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini içerdiği, alacaklının lehtar olması nedeniyle kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunduğu, bono üzerinde teminat kaydı bulunmadığı, teminat, anlaşmaya aykırı doldurma ve borcun bulunmadığı iddiaları için takip konusu bononun vade, tanzim ve bedeline atıf yapan İİK’nin 169/a maddesinde sayılan nitelikte bir yazılı delil sunulmadığı, davacının yemin deliline de dayandığı dikkate alınarak, davacıya karşı tarafa yönelik olarak yemin teklif etme hakkı hatırlatıldığı davacı tarafından sunulan yemin metni nazara alınarak HMK 226 ve HMK 233/2-3 maddeleri gözetilerek yemin teklif edilecek vakıa mahkememizce belirlenerek davacı vekilince yemin edilecek vakıa HMK 154/3-ç ve yönetmelik 211.maddesi gereğince imza altına alınarak bu kapsamda davalının da yemin metnine uygun olarak takibe konu senetle ilgili davacıdan herhangi bir ödeme almadığını, senedin kendisine davacı tarafından verildiğini, senede yönelik senetten kaynaklı herhangi bir ödeme yapılmadığına dair yeminle beyan ettiği, bu kapsamda Davalı tarafın ödeme iddiasını kabul etmemesi, senede yönelik senetten kaynaklı herhangi bir ödeme yapılmadığına dair yeminle beyan ettiği hususu nazara alınarak davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcın peşin alınan 490,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye 409,63 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle 2021 yılı Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.320,00TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.20/09/2022

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.