Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/593 E. 2021/584 K. 09.08.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2021/593 Esas – 2021/584
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/593
KARAR NO : 2021/584

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Temliknamenin İptali
DAVA TARİHİ : 05/08/2021
KARAR TARİHİ: 09/08/2021
K.YAZIM TARİHİ : 10/08/2021

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Sincan … Noterliği’nden davalının da yer aldığı vekaletname ile 07.10.2019 tarihinde meydana gelen kaza sebebiyle yaralanması, geçici ve kalıcı işgöremezliğe maruz kalması sebebiyle doğan zararlarının tazmini için sorumlulara karşı açılacak dava işlemleri için yetki verdiğini, ancak Hasar Danışmanlık şirketlerinin de haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kendilerini Avukatlık vekaletnamesine eklettiğini, müvekkilinin noterden vekaletname verdikten sonra, sürekli geçiştirildiğini ve dosyasının bir türlü sonuçlandırılmadığını, herhangi bir şekilde rapor aldırılmadığını ve sair hususlar sebebi ile haklı nedenlerle vekalet ilişkisini sona erdirdiğini, akabinde gerekli tüm işlemler tamamlandığını ve Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde 2020.E… sayılı dava ikame edildiğini, dosya kapsamında bilirkişi raporu aldırılmış ve dava değerinin artırıldığını, akabinde hakem tarafından ekte sunulan temliknameye ilişkin beyanların sunulması için süre verildiğini, Sigortacılık Kanunu’na eklenen bahse konu madde hükmü doğrultusunda vekalet ile yetkilendirilen avukat da dahil olmak üzere hak sahibinin alacağının herhangi bir surette üçüncü kişiye temlik veya devir edilmesi mümkün olmadığı kanun resmi gazete yayımlanarak yürürlüğe girdiği beyan edildiğini, ayrıca; bahse konu dosya kapsamında mübrez vekaletnamedeki ve ceza dosyasında mübrez imzaya da bakıldığında temliknamedeki imzanın müvekkiline ait olmamaması ile birlikte hiçbir yazının da müvekkile ait olmadığını, müvekkilin hiçbir şekilde … A.Ş.’ye temlik vermediğini belirterek, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2020.E… sayılı dosyası kapsamında sunulan 50.000,00TL bedelindeki temliknamenin icrasının durdurulması için tedbir kararı verilmesine, dosyası kapsamında sunulan ve davalı yan tarafından doldurulmak sureti ile haksız ve hukuka aykırı bir şekilde elde edilen temliknamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
e-imza e-imza

Dava, Sigorta Tahkim Komisyonunun 2020.E… sayılı dosyası kapsamında sunulan temliknamenin iptali istemine ilişkindir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 22/07/2020 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Bu durumda, davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
Somut olayda, davacının tacir olmadığı, davanın TTK’nın 4. maddesinde belirtilen ticari davalardan olmadığı, aracın ticari kullanım amacına tahsis edilmiş araç olmadığı, bu nedenle uyuşmazlığın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp karara bağlanması gerektiği anlaşılmıştır. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2019/144 esas, 2019/157 karar sayılı kararı ile Kayseri Bölge Adliye Mahkemesinin 2021/706 esas, 2021/769 karar sayılı kararı da aynı görüş ve doğrultudadır.
e-imza e-imza

Açıklanan sebeplerle somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
5-Davacı vekilinin tedbir talebinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) karar verildi. 09/08/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza