Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/573 E. 2022/482 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/573 Esas – 2022/482
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/573 Esas
KARAR NO : 2022/482
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/07/2021
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
K. YAZIM TARİHİ: 30/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Ankara Batı icra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı borçlu taraf aleyhine cari hesap bakiye alacağına ilişkin İlamsız icra takibi başlatıklarını, davalı tarafın ödeme emrine 30/11/2020 tarihinde itiraz ettiğini, davacı şirketin ısı işlem faaliyeti yürütmekte olan bir şirket olduğunu bu kapsamda davalıya vakum ve sertleştirme ve ıslah işlemi hizmeti verdiğini, hizmet bedeli olarak 17.09.2019 tarihli … numaralı 1.067,58 ‘TL tutarlı, 20.09.2019 tarihli … numaralı 1.973,22 TL tutarlı, 27.09.2019 tarihli … numaralı 381,00 TL tutarlı, 13.12.2019 tarihli … numaralı 509,62 TL tutarlı mevcut alacağa ilişkin hiçbir şekilde ödeme yapılmadığını, haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı her ne kadar dava dilekçesinde belirtilen fatura alacaklarının ödenmediğinden bahisle işbu davayı ikame etmişse de, davacı şirketin müvekkil şirketten hiçbir alacağı bulunmadığını, zira davacı şirket dava dilekçesinde belirtilen mahiyette bir hizmet sunmadığını bunun dışında da müvekkil davalı şirket tarafından davacıya yapılan ödemeler bulunmadığını ayrıca dava dilekçesinde bahsi geçen faturaları kabul etmediklerini mezkur doğru tutarlarda düzenlenmediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, faturalar, arabuluculuk dosyası, 11/04/2022 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, faturaya dayalı başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacı ticari defterlerine dayanarak alacak talep etmiştir. Bir gerçek veya tüzel kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeyi yine kendi lehine delil olarak kullanamaması bir usul kuralıdır. Zira kişi kendi lehine, başkası aleyhine delil oluşturma eğilimine girebilir. Ancak, bir kişinin kendi düzenlemiş olduğu belgeye yine kendi lehine delil olarak dayanamayacağına ilişkin genel kurala bir istisna getirilmiş ve kanunda belirtilen şartlar altında ticari defterlerin sahibi lehine delil olacağı kabul edilmiştir. Sahibi tarafından oluşturulan ticari defter kayıtları, uyuşmazlığın her iki tarafının defter tutma yükümlülüğüne tabi olması ve uyuşmazlık konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmasına ilişkin genel şartlar dışında, kanunda öngörülen ek şartların gerçekleşmesi halinde, sahibi lehine delil teşkil edebilir. Bu kuralın istisnası olan ticari defterlerle ispat HMK’nın 222/2-3. Maddesinde bazı sıkı şartlara bağlanmıştır. HMK 222/2’de, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz, usulüne uygun şekilde tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği hüküm altına alınmıştır. HMK 222/3. Maddesinde ise, HMK 222/2’de öngörülen şartlara uygun şekilde tutulan ticari defter kayıtlarının, sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır ( Yargıtay 15. HD’nin 13/06/2017 tarih ve 2/16/2310 E.2017/2537 K sayılı ilamı).
Davacı taraf HMK 222.maddesi uyarınca ticari defterlerini sunmuş, davalı taraf ihtarata rağmen sunmamış ve davacı tarafın lehine olan defter kayıtlarını kabul etmiş sayılacağı kabul edilmiştir.
Davacıya ait ticari defterlerin incelenmesi neticesinde de; davalıya ait ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi olan 16.11.2021 tarihi itibari ile davalı şirketten 3.931,442 TL alacaklı olduğu, anlaşılmıştır. (Mahkememize sunulan 11.04.2022 tarihli bilirkişi raporundan özetle; Davacı … AŞ nin 16.11.2020 tarihinde Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … Esas savılı dosyası ile davalı … Aş aleyhine başlatmış olduğu ilamsız icra takibinin takip tarihi olan 16.11.2021 tarihi itibari ile davalı şirketten 3.931,442 TL alacaklı olduğu, bununla birlikte davacı şirketin icra takibinden önce alacağın tahsili hususunda davalıya yazılı ya da sözlü ihtarı bulunmadığı için, takip tarihinden davacının davalıya temerrüde düşürmediği, bu nedenle icra takibinde davacı tarafından talep edilen işlemiş faiz talebinin yersiz olduğu yönünde kanaatini bildirmiştir. )
Tarafların BA/BS formlarının incelenmesinde ise; dava konusu faturaların KDV hariç 5.000 TL’nin altında olması ve tarafların bu faturaları bildirme yükümlülüğü bulunmadığından bu yönde bir incelenme yapılamamıştır.
Tüm bu açıklamalar, HMK 222 ve belirtilen Yargıtay kararı ışığında taraflar arsaındaki ticari ilişkinin var olduğu ve davacının alacaklı olduğu kabul edilerek davanın kabulüne ve takibin devamına, faturaya dayalı olduğu gözetilerek alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı taraf TTK 1530. Maddesine dayanarak her ne kadar fatura tarihinden itibaren yasal faiz talep etmişse de ve icra takibine işlemiş faiz üzerinden girişmişse de; Türk Borçlar Kanunu’nun 117. Ve devamı maddeleri gereğince faiz alacaklının faiz talebinde bulunabilmesi için borçlunun temerrüde düşmüş olması gerekmektedir. TBK 117. Maddesi gereğince borcun ödeneceği gün belirli değilse borçlu alacaklının ihtariyle temerrüde düşer. Ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesinin 2-3-4 ve 5. Fıkralarında yer alan;
(2) Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir” düzenlemesi gereğince alacaklı tarafından herhangi bir ihtar çekilmese bile borçlu, sözleşmede belirtilen ödeme tarihinde, ödeme tarihi belli değilse faturanın veya faturada belirtilen mal veya hizmetin alındığı tarihten itibaren 30 günlük sürenin sonunda mütemerrit sayılır. Dava konusu somut olayda borcun ödeneceği gün taraflarca belirlenmediği gibi takip tarihinden önce borçluya gönderilmiş bir ihtar da bulunmamaktadır. Ayrıca faturaların borçlu tarafından alındığı tarih de belirli değildir. Yine davalı tarafından BA formuyla söz konusu faturaların vergi dairesine bildirilemediği de görülmektedir. Hal böyle iken; davacı tarafın temerrüde düşürmesinden bahsedilemeyeceği için işlemiş faiz talebi yersiz olduğundan takibin işlemiş faiz olmaksızın takip tarihi itibariyle avans faizi işletilerek 3.931,42 TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiş, alacağın faturaya dayalı alacak olduğu gözetilerek likit olduğu kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE ; Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın iptaline, takibin işlemiş faiz olmaksızın takip tarihi itibariyle avans faizi işletilerek 3.931,42 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-3.931,42 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 268,55 TL harçtan peşin alınan 74,81 TL harcın mahsubu ile bakiye 193,74 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.096,27 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 74,81 TL peşin harç olmak üzere toplam 142,61 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının yargılamada yapmış olduğu 776,70 TL posta ve tebligat ücretinden oluşan yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca asıl alacak miktarı üzerinden hesap edilen 3.931,42 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/05/2022

Katip Hakim
e-imza