Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/544 E. 2023/818 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/544 Esas – 2023/818
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/544 Esas
KARAR NO : 2023/818

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/02/2020
KARAR TARİHİ: 18/07/2023
K.YAZIM TARİHİ: 21/08/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkilinin 1985 yılından beri …’te mukim … şirketinin Türkiye sınırları içerisindeki tek satıcısı olduğunu, … şirketinin, … merkezli … grubu tarafından satın alındığını ve unvanı değişerek … olduğunu, müvekkilinin tek satıcılık sürecinde, Türkiye’nin tüm şehirlerindeki ticaret borsaları, tarım kredi kooperatifleri, un fabrikaları, yem fabrikaları, tahıl ticareti yapan şirketler ve lisanslı tahıl depolama şirketleri nezdinde davalının … marka ürünlerini tanınır kıldığını ve hepsine … markalı cihazlar sattığını, davalının … markalı cihazlarını Türkiye’de en çok satılan hububat analiz cihazları olmasını sağladığını, … Grubunun önce 2015 yılında, davacının … isimli çalışanı ayarttığını, bu yolla davacının müşteri sırlarına (portfoyüne), pazarlama tekniklerine vakıf olduğunu, davacının 35 yıllık emekle oluşturduğu pazara hakim olmaya çalıştığını, sonrasında da, davacı üzerindeki ekonomik gücünü kullanarak, mal vermemekle tehdit ederek, tek satıcılık sözleşmesini sırasıyla, yetkili satıcılığa, normal satıcılığa çevirdiğini, sonrasında da satıcılık sözleşmesini yenilemeyerek feshettiğini, davalı bu süreçte, Mayıs 2018’de davacının … markalı mallarını satan satış müdürü … ve … markalı malları için servis ve yedek parça hizmeti veren … isimli çalışanlarını ayartarak kendi bünyesine kattığını, başka bir deyişle, davacının 35 yılda oluşturduğu pazarı, yetiştirdiği insan kaynağını hiçbir bedel ödemeksizin davalının sermayesine, işletmesine katıldığını belirterek, denkleştirme nedeniyle 240.340 EURO’nun 10 Eylül 2019’dan itibaren Devlet Bankalarının bir yıl vadeli EURO mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tek satıcılık sözleşmesine rağmen davalının Türkiye pazarına sattığı mallardan kaynaklanan kar mahrumiyeti nedeniyle ve belirsiz alacak hükümleri çerçevesinde 10.000 TL’nin 10 Eylül 2019’dan itibaren işleyecek avans faizi ile davalının davacının işçilerini ayartmasından kaynaklanan haksız rekabet nedeniyle 10.000 TL’nin 10 Eylül 2019’dan itibaren işleyecek avans faizi ile dava dışı … Dış Ticaret Ltd. Şti.’ne yapılan satış nedeniyle oluşan kar kaybı nedeniyle 106.592,94 TL’nin 10 Eylül 2019’dan itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine talep ve dava etmiştir.
Mahkememizin 2020/91 esas sayılı dava dosyasının 09/12/2020 tarihli celsesinde verilen bir nolu ara kararı ile davacının, davalı tarafın davacının işçilerini ayartması iddiasıyla açtığı haksız rekabet davası işbu dava dosyasından tefriki ile ayrı esasa kaydına karar verilmiştir.
Davacı vekili 24/03/2023 tarihli dilekçe ile davasını tam ıslah etmiş, talebini haksız rekabet ve İş Kanunu madde 23 uyarınca tazminat olarak değiştirmiş ve talep sonucunu toplam 24.706,40TL’ye artırmıştır.
CEVAP :
Davalı vekili; davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, davaların ayrılması gerektiğini, uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerektiğini, davacı tarafından talep edilen alacak kalemlerinin ve miktarlarının fahiş olduğunu ve taraflar arasındaki ilişkilere uygun düşmediğini, ayrıca davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının taraf olduğu sözleşmelerin sona ermesinden sonra yıllar içinde elde ettiği kazanca, sektörde geldiği pozisyona bakmaksızın haksız bir kazancın peşine düştüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 06/03/2020 havale tarihli uyap sisteminde 05/03/2020 tarihinde saat 20:20’de göndermiş olduğu ilk itiraz dilekçesinde; tahkim ve yetki itirazında bulunmuştur.
DELİLLER :
Mahkememizin 2020/91 ve 2019/666 esas sayılı dava dosyaları, Ankara Batı … İş Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, davacı şirket kayıtları, Ankara Batı … İş Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, davacı şirkete ait ticaret sicil özeti bilgileri, davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, SGK kayıtları, tanık beyanları, talimat mahkemesi aracılığıyla alınan 19/11/2022 tarihli bilirkişi raporu, 27/03/2023 tarihli bilirkişi heyet raporu, 19/06/2023 tarihli bilirkişi heyet ek raporu, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile tüm dosya kapsamı.
Tanık … duruşmadaki beyanında; “Ben davacı şirkette 1994 yılından 2015 yılının Mart ayının sonuna kadar satış temsilcisi olarak çalıştım, … marka ürünlerin satışını davacı şirket yapıyordu davacı şirket bu ürünlerin tek satıcısıydı 2015 yılında yeni evlenmiş olmam sebebiyle ve kariyerimde ilerlemek istediğim için davacı şirketten ayrıldım zira davacı şirket patron şirketiydi ve o iş yerinde yükselebileceğim kadar yükselmiştim, daha fazla yükselme imkanım kalmamıştı, bu sebeple işten ayrıldım, aradan bir kaç ay geçtikten sonra 2015 yılının Mayıs ayının sonunda davalı şirkette yine satış temsilcisi olarak çalışmaya başladım 2015 yılı ile 2018 yılı arasında davalı şirkette sattığımız ürünler davacının sattığı ürünlerden farklıdır, zira davacı kendi sattığı ürünler yönünden tek satıcıydı, her iki şirketinde sattığı ürünler aynı işletmeler tarafından talep gördüğünden müşteri portföyü aynıydı, ben davacı şirkette çalıştığım sürece görüştüğüm müşterilerle davalı şirkette çalışmaya başladığımda da satılan ürünler sebebi ile görüşmeye devam ettim, 2018 yılından sonra davacı şirketin distrübitörlük sözleşmesi sona erdi, yeni bir sözleşme düzenlendi bu seferde davacı şirket davalı şirketin bayisi olarak satış yapmaya devam etti, sözleşmenin sona ermesi ile davalı şirket tüm ürünlerin satışı konusunda yetkili hale geldi, davalı şirkette çalışmaya başlamadan önce şirketin büyümeye gideceğini ve bu kapsamda iş ilanları yapacağını dava dışı … firması çalışanlarından duymuştum bu sebeple ilanları takip ettim, ilanı görünce başvurdum ve bu şekilde görüşme süreci başladı, … un tanığı …’ın iş mahkemesindeki dosyadaki beyanı hakkında bilgim yoktur benim bildiğim … da benim gibi ilana başvurarak çalışmaya başlamıştır, diğer tanıklar … ve … ile iş dışında görüşürdük. 2018 yılından önceki dönemde davacının teklif verdiği müşterilere davalı şirket adına teklif vermişliğim yoktur çünkü satış alanları, satılan ürünler farklıydı, işten ayrılmadan önce mutsuzdum ve bir arayış içerisindeydim, dava dışı … firması çalışanlarından … büyüyeceğini ve takip etmem konusunda bir öneri olmuştu, bende bu öneriyi dikkate aldım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … duruşmadaki beyanında; “Ben 01/05/2007 tarihinde davacı firmada satış mühendisi olarak çalışmaya başladım, 15/05/2018 tarihinde ihbar süremi doldurarak davacı şirketten ayrıldım, yaklaşık 15 gün sonra davalı şirkette çalışmaya başladım buradaki işim satış yöneticiliğidir, buradaki işim devam etmektedir, … marka ürünlerin tek satıcısı davacı şirket idi, 2018 yılında distribütörlük sözleşmesi sona erince davacı davalı şirketin bayisi olarak çalışmaya devam etti, davalı şirket ise 2015 yılında … firmasını devralarak faaliyetlerine gıda alanında da devam etmiştir, ben 21/03/2018 tarihinde … isimli internet adresinde davalı şirketin iş ilanını görünce başvurdum, 27/03/2018 tarihinde davalı şirket ile online bir görüşmem oldu akabinde 29/03/2018 tarihinde görüşmenin olumlu geçmesi sebebiyle istifa dilekçesi sundum benim davalı şirket ile öncesinde bir görüşmem olmamıştı, ilanı görmem üzerine başvurdum, işçilik alacaklarımın tahsili için açmış olduğum davada tanık … bildirmiştim bu tanık ‘davacıya teklif edilmiş, o da bunun üzerine burada çalışmak üzere ayrıldı’ şeklinde beyanda bulunmuştur ancak bu beyanı kabul etmiyorum çünkü bana gelen herhangi bir teklif yoktu ben ilanı görmem üzerine kendim başvuruda bulundum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … duruşmadaki beyanında; “Ben davacı şirkette 2010 yılından 2018 yılına kadar teknik servis personeli olarak çalıştım, daha sonra 2018 yılından beri davalı şirkette müşteri destek biriminde çalışıyorum, davacı şirkette çalışırken iş arkadaşım olan …ın ilandan bahsetmesi üzerine davalı şirketin iş ilanına başvuru yaptım, olumlu sonuç alınca davacı şirketten istifa dilekçemi vererek ayrıldım ve davalı şirkette çalışmaya başladım, istifa dilekçemi verdikten sonra ihbar süremi bekledim ihbar sürem dolduktan 15 gün sonra davalı şirkette çalışmaya başladım, ben teknik kısımda çalıştığımdan müşterilerle satış aşamasında görüşmüyordum ancak teknik servis hususunda müşterilerle görüşme fırsatım olurdu, davalı şirkette çalışmaya başladıktan sonra da davacı şirket müşterilerini davalı şirkete yöneltme gibi bir durum söz konusu olmamıştır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Talimat mahkemesi aracılığıyla alınan bilirkişi raporunda; davalı şirketin 2013 yılında kurulduğu, bu sebeple 2013-2020 dönem ticari defterleri üzerinde inceleme yapıldığı, 2013 yılı kapanış onayı bulunmamakla birlikte diğer dönemlerin açılış-kapanış onaylarının TTK 64.maddesinde belirtilen sürelerde yapıldığı ve dönem sonu devirleri yapıldığından delil vasfı taşıdığı, ticari defterler üzerinde yapılan incelemede “…” marka Cihaz satışlarını ihtiva edecek şekilde ayrı bir alt hesap kodu kullanılmadığından kayıtlardan söz konusu cihaz satış toplamları tespit edilemediği, bu sebeple şirketten bununla ilgili listenin düzenlenmesi istenilmiş olup beyan edilen listeye göre “…” marka cihazların 28.07.2016-05.02.2020 döneminde toplam satış tutarının 1.069.841,35TL olduğu, davalı şirket çalışanı …’ın şirkete giriş tarihinden önce … marka cihaz satışı bulunmadığı, işe giriş tarihinden sonra ise 1.069.841,15TL olduğu, davalı şirket çalışanı …’un şirkete giriş tarihinden önce … marka cihaz satış tutarı 525.547,30TL, işe giriş tarihinden sonra ise 544.294,05TL olduğu, davalı şirket çalışanı …’nin şirkete giriş tarihinden önce … marka cihaz satış tutarı 525.547,30TL, işe giriş tarihinden sonra ise 544.294,05TL olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti raporunda, haksız rekabete ilişkin olarak, çalışan transferinin kendi başına haksız rekabet niteliğinin bulunmadığı; bunun yanında ticari sır ve müşteri kaçırma boyutlarının aranması gerektiği; ancak dosya içeriği bilgi ve belgelerde bu hususlarının somut olarak ortaya konulmadığı; bu sebeple çalışan transferi sebebiyle herhangi bir haksız rekabet ortaya çıkmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti ek raporunda, haksız rekabete ilişkin olarak, çalışan transferinin kendi başına haksız rekabet niteliğinin bulunmadığı; bunun yanında ticari sır ve müşteri kaçırma boyutlarının aranması gerektiği; ancak dosya içeriği bilgi ve belgelerde bu hususlarının somut olarak ortaya konulmadığı; bu sebeple çalışan transferi sebebiyle herhangi bir haksız rekabet ortaya çıkmadığı; davacı vekili, 05.04.2023 tarihli itiraz dilekçesinde; İş Kanunu madde 23 çerçevesinde … ve … soyadlı işçilerin ihbar tazminatının hesaplanması talep edilmiş olup, kök raporda belirtildiği üzere dosyaya kazandırılan belgeler içerisinde davacı şirkette çalışıp davalı şirkette çalışmaya başlayan dava dışı belirtilen kişilerin davalı şirket tarafından ayartıldığı konusunda bir kanaate ulaşılamamış, mahkeme tarafından ihbar tazminatının haklı olduğuna yönelik karar verilmesi durumunda, nihai takdir ve münakaşası mahkemeye ait olmak üzere; … davacı şirkete 3 yıldan fazla çalıştığı için sekiz hafta ihbar süresinin dikkate alınması gerektiği, … davacı şirkete 3 yıldan fazla çalıştığı için sekiz hafta ihbar dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, davacının işçilerinin ayartılması iddiasına dayalı haksız rekabet nedeniyle ve İş Kanunu madde 23 uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
Davalı yanın yetki ilk itirazı kabul edilerek verilen 15/04/2021 tarihli davanın yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan usulden reddine dair karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20.HD’nin 24/06/2021 tarih 2021/967E.-2021/951 K. sayılı ilamı ile; “…İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 16/1. maddasi uyarınca, haksız rekabet davalarında, zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Her ne kadar mahkemece, gerek dava dilekçesinde bildirilen davacı adresinin, gerekse defter ve kayıtların incelenmesi için bildirilen davacı adresinin, … olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmişse de, davacı vekilince bildirilen “… Yolu … km. …, … Sk. No:… ve …” adresinin bağlı bulunduğu ilçe … değil, …’tur. Diğer tüm unsurlarının doğru bildirildiği halde, ilçe adının davacı vekilince yanlış bildirilmesi veya mahalle adının yazılmaması, davalıya bu yönde bir hak bahşetmez. Davacının adresinin 26.02.2013 tarihli ortaklar kurulu kararından itibaren ve halen “… Mah. … Sok. No:… …” olduğu, dosyaya sunulan TSG.’leri, Vergi Levhaları ve SGK İşe Giriş Beyannameleri ile de sabittir. O halde mahkemece davanın esasının incelenmesine girişilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. Bu durum karşısında Dairemizce, HMK.’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce kaldırma kararı uyarınca yargılamaya devam olunmuş, deliller toplanarak tanıklar dinlenmiş, talimat mahkemesince ve mahkememizce bilirkişi raporları alınarak dosyaya kazandırılmıştır.
Davacı yan, … marka ürünlerin bir dönem tek satıcısı olduğunu, bu dönemde çalışanlarından …’ın davalı şirket tarafından 2015 yılında ayartılarak davalı şirket bünyesinde çalıştırılmaya başlandığını, 2018 yılında da satış müdürü … ile servis ve yedek parça hizmeti veren …’nin davalı tarafça ayartıldığını ve davalı şirket bünyesinde çalıştırılmaya başlandığını, davalının bu şekilde davacının ticari sırlarına, servis ve satış tekniklerine vakıf olduğunu, bu şekilde davacıyı Türkiye pazarında mal satamaz hale getirdiğini iddia ederek öncelikle haksız rekabet sebebiyle tazminat talep etmiş ardından davanın tam ıslahı ile haksız rekabetten kaynaklı tazminat yanında İş Kanunu madde 23 uyarınca da tazminat talep etmiştir. Davalı yan ise, şirketin 2013 yılında kurularak faaliyetine başladığını, bu tarihten itibaren müşteri portföyünü oluşturduğunu, ayartıldığı iddia olunan çalışanların ise en erken kuruluştan 2 yıl sonra istihdam edildiğini, davalı şirkette 50 kişinin çalıştığını, bunlardan yalnızca 3 tanesinin davacı şirketin eski çalışanı olduğunu, davacının defterlerinin incelenmesi halinde satış yapamayacak duruma geldiği iddiasının yerinde olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, davacı çalışanı olan üç kişinin daha sonra davalı çalışanı olmasıyla gerçekleşen eylemin haksız rekabet teşkil edip etmediği ile bu hususta davacının tazminat talep edip edemeyeceği ve İş Kanunu madde 23 kapsamında davacının tazminat talep edip edemeyeceği hususundadır.
6102 sayılı TTK’nın 54.maddesinde yer alan “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” bu madde ile hakime, çevreye, zamana ve günün ekonomik koşullarına uyan, uyarlanabilen geniş ve değişik bir kıstas verilmiştir. Kanunun amacı, ekonomik alanda doğruluk ve dürüstlük esaslarının ihlâlini önlemek olup, 55. maddede de sınırlayıcı olmamak kaydıyla dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar gösterilmiştir. Haksız rekabet hükümleri, sadece rakiplerin ekonomik çıkarlarını değil, rekabete dayalı ekonomik düzenin de korunmasını amaçlar.
İş Kanunu’nun yeni işverenin sorumluluğu başlıklı 23. madesinde “Süresi belirli olan veya olmayan sürekli iş sözleşmesi ile bir işverenin işine girmiş olan işçi, sözleşme süresinin bitmesinden önce yahut bildirim süresine uymaksızın işini bırakıp başka bir işverenin işine girerse sözleşmenin bu suretle feshinden ötürü, işçinin sorumluluğu yanında, ayrıca yeni işveren de aşağıdaki hallerde birlikte sorumludur:
a) İşçinin bu davranışına, yeni işe girdiği işveren sebep olmuşsa.
b) Yeni işveren, işçinin bu davranışını bilerek onu işe almışsa.
c) Yeni işveren işçinin bu davranışını öğrendikten sonra dahi onu çalıştırmaya devam
ederse.”
Bu madde kapsamında yeni işverenin sorumlu olabilmesi için işçinin yeni işveren yanında işe başlaması yeterli olmayıp işçinin iş akdini haksız ve usulsüz olarak feshetmesi ve yeni işverenin maddede sayılan eylemlerden birini gerçekleştirmiş olması gerekmektedir.
Yasal düzenlemeler açıklanan şekilde olup, tüm dosya kapsamına göre somut olay incelendiğinde; davacı firmada çalışıp daha sonra davalı firmada çalışmaya başlayan üç çalışanın çalıştıkları birim, çalıştıkları işin niteliği, şirketlerin çalışma alanları, müşteri portföyü birlikte değerlendirilerek her iki şirketin aynı müşteri kitlesine ürünleri satmaları, satış için tanıtım, reklam, promasyon ve strateji geliştirmeleri serbest rekabet ortamının kaçınılmaz gereği olduğu, davacı şirketin eski çalışanlarının istihdam edilmesinin başlı başına haksız rekabet oluşturmadığı, esas olanın anayasal çalışma özgürlüğü olduğu, kişinin bir şirketten başka bir şirkete iş yeri değiştirmesinin haksız rekabet olmadığı, satışı yapılan ürünlerin potansiyel müşterilerinin günümüz internet çağında ilgili sektörde kolaylıkla bulunabileceği, aynı müşteri portföyüne mal satışı yapılmasının ticari sırların ifşası niteliğinde olmadığı, kaldı ki davalı tarafça istihdam edilen çalışanların davacı şirketin ticari sırlarına vakıf olacak yetkinliğe sahip olmadıkları, tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere çalışanların kendi istekleri doğrultusunda davalı firmada çalışmaya başladıkları, iddia olunan şekilde davalının işçileri ayartma durumunun söz konusu olmadığı, bu iddianın tüm dosya kapsamına göre ispatlanamadığı, yine çalışanlardan yalnızca üç çalışanın farklı tarihlerde davalı firmaya geçtiği görülmekle iddia olunan şekilde bir ayartmadan bahsedilemeyeceği, çalışan …’un işçilik alacaklarının tahsili için açmış olduğu davada alınan bilirkişi raporunda bir kısım alacaklarının bulunduğunun belirlendiği, bu itibarla işten ayrılmasının haklı sebeple olduğunun kuvvetle muhtemel olduğu, tüm bu sebeplerle davalının haksız rekabet teşkil edecek bir eyleminin bulunduğu yönündeki davacı iddialarının ispatlanamadığı, bu suretle de haksız rekabet sebebiyle davacının tazminat talebinin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatiyle bu talebinin reddine, yine İş Kanunu madde 23 kapsamında tazminatın koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, çalışanların işten ayrılmalarına davalının eyleminin sebebiyet vermediği, çalışanların kendi iradeleriyle iş ilanı üzerine işten ayrıldıkları, aksinin ise dosya kapsamında ispat edilemediği, bu itibarla da tazminat koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla bu talebin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının haksız rekabet nedeniyle tazminat talebinin REDDİNE,
2-Davacının iş kanunu madde 23 kapsamında tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 269,85TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından sarf edilen 100,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.18/07/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı