Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/531 E. 2022/402 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/531 Esas – 2022/402
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/531
KARAR NO : 2022/402
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
: 2-
3-
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2021
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticaretine karşılık kendi şirketi adına keşide edilen veya ciro yoluyla müşterilerinden aldığı ve bazılarında şirketinin lehdar olduğu çekleri; … A.Ş. ve … Şirketi adlı şirketlere çeklerin vadesi gelmeden önce alacak olduğu araçlara karşılık verdiğini, müvekkilinin çekleri vermesine rağmen araçları alamadığını, bunun üzerine çeklerin akıbetini merak eden müvekkili şirketin kendi imkanlarıyla haricen çeklerinin nerede olduğunu sorgulayarak; çeklerin, davalı …’ya ciro edilerek toplandığını öğrendiğini, müvekkilinin bu durumda çekleri verdiği gibi araçları da alamadığını, müvekkilinin çeklerin iadesi hususunda … ile görüştüğünü, ancak davalı …’nın, çekleri kendisine ciro eden kişilerin kendisine borcu olduğunu ve çekleri geri iade edemeyeceğini beyan etmiş ve müvekkili kendisinin iyiniyetli hamil olduğunu inandırmıştır. Müvekkilimiz araçları ve çekleri alamamasına rağmen ticari itibarını kaybetmemek ve çeklerin yazılmasını engellemek adına çeklerin son hamili iyiniyetli olduğuna inandırılan davalı …’ya çekleri ödemek istediğini, davalı …, …
e-imza e-imza

Ticaret Ltd. Şti. yetkilisi …’e; ”Çeklerinin yazdırılmaması ve geri iade edilmesinin karşılığında kendisine gayrımenkul tapusunu devretmesini ancak bu durumda kabul edeceğini” söylediğini, davalı …’nın 15.03.2019 vadeli müşteri çeki ödenince kalan hiçbir çeki iade etmemeyi seçtiğini ve davaya konu gayrımenkulü almasına rağmen iade etmesi gereken çekleri iade etmeyerek tahsilata devam ettiğini, davaya konu tahsil edilen 125.090,00TL haksız ve sebepsiz yere tahsil edilen ödemenin müvekkiline iadesi ve …nın icraya koymakta olduğu davacı …’dan geçmiş çeklerin tümün iadesi ve takiplerin de iptali gerektiğini belirterek, icra dosyalarından borçlu olmadıklarının tespitine, davalıya yapılmış olan 119.000,00 L ‘nin ve dava süresinde cebri icra nedeni ile yapılacak ödemelerin yapıldığı günden itibaren işleyecek ticari reeskont avans faizi ile birlikte istirdadına; davaya konu çeklerin istirdadına; haksız icra takipleri nedeni ile müvekkillerin uğradığı zarar göz önünde bulundurulduğunda ayrıca maddi ve manevi tazminat davası açma haklarımız saklı kalmak kaydı ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, davacı yanın, dosyadaki diğer davalılar ile bir takım ihtilaflar yaşadığını ikrar ettiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşme örneklerinde davalı müvekkil …’nın taraf olmadığını, davacı şirketin diğer davalılar ile arasındaki ihtilafların müvekkilini ilgilendirir bir yanı bulunmadığını, ancak davacı yanın, müvekkili aleyhine herhangi bir delil ibraz etmeksizin haksız şekilde muvazaa organik bağ ve kötü niyet iddiasında bulunduğunu, HMK’nın ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğunu, davacı yanın menfi tespit ve alacak taleplerine ilişkin iddialarının HMK. 200. maddesi gereğince ancak yazılı belge ile ispatının mümkün olduğunu belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … Şirketi dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER :Ankara … İcra Müdürlüğünün …, …, … esas sayılı takip dosyaları, tapu kaydı, şirketlere ait ticaret sicil özeti bilgileri, bilirkişisi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, dava konusu çekler nedeniyle menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Davacı tarafından davalı .. .AŞ’ye araç alım satımı uyarınca borçlanıldığı ve bir kısım çekler verildiği, araçların tarafına verilmediği ve çeklerin de diğer davalı …’ya cirolandığı, kendisiyle çeklerin iadesi hususunda görüştüğü, ve iyiniyetli hamil olduğu inancıyla borcun kapanması ve çeklerin iadesi karşılığında … İli … İlçesi … mahallesi … ada … parselde kayıtlı taşınmazı tapuda 600.000 TL bedelle satış göstererek bedel alınmaksızın devrettiğini ancak çeklerin tarafına verilmediğini ve davalı … tarafından çeklerin tahsil edilmeye başlandığını, bir kısım çekleri için tahsilat yapıldığını, bir kısım çekleri için ise icra takibine geçildiğini, söz konusu bu çekler nedeniyle taşınmazını davalı …’ya devrettiğinden borcunun bulunmadığını, 253.910,00 TL menfi tespit, 125.090,00 TL istirdat talebinde bulunmuştur.
Kıymetli evrak, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır (bonoların düzenlendiği … günü yürürlükte bulunan 6762 s. TTK m.557, 6102 s. TTK m.645 ve Öztan, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, 2.b., Ankara 1997, s.975; Kınacıoğlu, N.: Kıymetli Evrak Hukuku, 5.b., Ankara 1999, s.247). Bononun keşidecisi bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir taahhütte bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet
e-imza e-imza

metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir (Öztan, s.173; Poroy, R./Tekinalp, Ü.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 15.b., İstanbul 2001, s.25). Türk hukuk öğretisinde kambiyo senetlerinin içerdiği hakkın doğumu konusundaki baskın görüş sözleşme teorisi ile açıklanmakta bu da güven ilkesi ile desteklenmektedir. Bu teoriye göre kambiyo senedinin düzenlenmesi ile içerdiği hak derhal vücut bulmaz, borcun doğumu için ayrıca senedin borç altına girmek kastıyla lehdara da verilmesi yani teslime ilişkin bir de ayni sözleşmenin mevcudiyeti gerekir (Bozer, A./Göle, C.: Kıymetli Evrak Hukuku, 7.b., Ankara 2017, s.21; Yılmaz, A.L.: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007, s.51; Öztan, s.106; Kınacıoğlu, s.30 vd.). Bu sözleşmenin kurulması Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri gereği karşılıklı ve aynı yöndeki iradelerin açıklanması ile mümkündür. İradelerin açıklanması ve sakatlanması konusunda da aynı Kanunun hükümleri dikkate alınır.
Somut olayda davacı tarafından davalılar … ve …a araç alım satımına ilişkin dava konusu çeklerin verildiği, yine çeklerin ciro edildiği davalı …’ya da dava konusu çeklere karşılık taşınmazın devredildiğini ileri sürmüşse de bu iddianın kesin ve senetle aynı değerdeki delillerle ispatlanamadığı, araç alım satım sözleşmesi sunulmadığı, devredilen taşınmazın tapuda 600.000 TL bedelle satış olarak gösterildiği, bu haliyle kambiyo senedinin soyutluğu ilkesi de gözetilerek davalı …’nın iyiniyetli hamil olduğu ve senedin soyut borç ikrarını içeren özelliğinin aksi ispat edilemediğinden menfi tespit ve istirdat talepli davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davacı taraf her ne kadar yemin deliline dayanmışsa da davalı şirkete TK 35. Maddesine göre tebligat yapılıyor oluşu, davalı şirket yetkilisi …’a yargılamanın her aşamasında ilanen tebligat yapılıyor oluşu dikkate alınarak usul ekonomisi gereği bu davalılar yönünden davacıya yemin delili hatırlatılmamıştır. Davalı …’nın iyiniyetli hamil olduğunun kabul edilmesi nedeniyle tarafına yemin ettirilecek bir husus bulunmaması gözetilerek bu davalı yönünden de davacıya yemin delili hatırlatılmamıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Mahkememizce tensip zaptı ile verilen tedbir kararlarının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına, bu konuda müzekkere yazılmasına,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 6.472,38TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.391,68TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.360,00TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davalı …’nın kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.28/04/2022

Katip Hakim
e-imza e-imza