Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/529 E. 2023/29 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/529 Esas – 2023/29
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/529 Esas
KARAR NO : 2023/29

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR : 1-

2-
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLLERİ :

DAVALILAR : 2-
VASİ :

3-

4-

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2021
KARAR TARİHİ: 12/01/2023
K. YAZIM TARİHİ: 20/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ; Davacı … Şti. (VKN:…)’nin, kendi adına keşide edilen veya ciro yoluyla müşterilerinden aldığı ve bazılarında şirketin lehdar olduğu çekleri; … Aş. (VKN:…) ve … Şirketi(VKN:… adlı şirketlere çeklerin vadesi gelmeden önce alacak olduğu araçlara karşılık verdiğini, ancak müvekkili … Şti.’nin çekleri vermesine rağmen araçları alamadığını, bunun üzerine çeklerin akıbetini merak eden müvekkili şirketin kendi imkanlarıyla haricen çeklerinin nerede olduğunu sorgulayarak; çeklerin, davalı …’ya ciro edilerek toplandığını öğrendiklerini, müvekkilinin bu durumda çekleri karşılık araçları alamadığı gibi 3. bir şahısa borçlandırıldığını. müvekkilinin çeklerin iadesi hususunda … ile görüştüğünü ancak davalı …’nin, “çekleri kendisine ciro eden kişilerin kendisine borcu olduğunu bu sebeple çekleri geri iade edemeyeceğini” beyan ederek müvekkili …’yı kendisinin iyiniyetli hamil olduğuna inandırdıklarını, müvekkilinin araçları ve çekleri alamamasına rağmen ticari itibarını kaybetmemek ve çeklerin yazılmasını engellemek adına çeklerin son hamili iyiniyetli olduğuna inandırılan davalı …’ya çekleri ödemek istediğini, davalı ..’nın, … … Şti. yetkilisi …’e ”çeklerinin yazdırılmaması ve geri iade edilmesinin karşılığında kendisine gayrimenkul tapusunu devretmesini ancak bu durumda kabul edeceğini” söylediğini, bunun üzerin Müvekkili şirketin yetkilisi …’in işbu davanın konusu olan Ankara … İcra Müdürlüğü’nün; …, …, …, … esas sayılı icra dosyalarında takibe koyulan ve başkaca çeklere karşılık olmak üzere toplamda 599,000 TL borca karşılık… İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parsel’de kayıtlı … Blok Zemin Kat … no’lu bağımsız bölümü 01.02.2019 tarihinde davalı ..’ya satış gösterilerek bedel alınmaksızın tapuda devretmek zorunda kaldığını, gayrimenkulün devir tarihindeki değerinin 650.000,00 TL olduğunu, taraflar devir tarihinde gayrımenkulün bedeli konusunda 600.000,00 TL olarak kabulü konusunda mutabık kaldıklarını ve hatta aradaki farkın da masraflara sayılacağını davalı …’nın müvekkili şirkete ifade ettiğini, müvekkilinin zarar etmesine rağmen bunları kabul etmek zorunda kaldığını, müvekkili … Şti. ve … A.Ş.’nin kendisinden sonra çeklerde cirosu olan şirketler ile arasında gerçekte bir ticari ilişki olmayıp; çeklerin muvazaalı işlemlerle birbirlerine ciro edilmiş gibi gösterildiğini, gayrimenkulün devredildiği tarihte davalı …’da bulunan çeklerin hiç birinin vadesi gelmediğini, tarafların sözlü anlaşmaları gereği; müvekkil …’e ait tapunun borca karşılık devredilmesi akabinde; …’nın uhdesinde bulundan tüm çeklerin iade edilmek üzere anlaşma sağlandığını, tapunun devredildiği tarihte müvekkili şirket … Şti.’nin hiçbir çeki yazılmadığını ve bankalardaki kredibilitesinin de son derece iyi durumda olduğunu, …’da olan çeklerin, tapu devrine rağmen davalı tarafından tahsil edilmeye başlandığını ve tahsil edilemeyenlerin de bankalara ibraz edilerek yazdırılmış ve icra takibine konulduğunu, dava dilekçesi ekinde yer alan liste halindeki takibe konu çeklerin; … A.ş. ve bu şirketin sahibi …’un kontrolü altında olan … Şirketi adlı birbiri ile bağlantılı kişiler tarafından ciro edilerek en nihayetinde davalı …’ya verildiğini, oysa … ile … A.ş. arasında farklı bir organik bağ olduğunu, müvekkili şirketin, davalı …’nın iyiniyetli 3. kişi olduğu algısı yaratılarak olmayan borçları (çeklerin karşılığında araçları alamamıştır) için gayrimenkulünü devretmeye hile ile ikna edildiğini, ancak sonradan müvekkilinin çekleri verdiği … A.ş. ve … arasında bağlantı olduğu ve bu kişiler arasında gerçekte bir ticaret olmadığını ve aslında kötü niyetli kişiler olduklarını ve müvekkilinin kandırılarak yüksek miktarda borçlandırıldığını öğrendiğini, zira müvekkilinin tapusu iade edilmediği gibi kendisinden alınmış tüm çeklerin tahsil edilmeye ve icra takiplerine konu edilmeye başlandığını, tapuda satış olarak görünmekte bulunan işbu işlemin müvekkilinin satış iradesi ile yapılmadığını, karşılığında bir bedel ödenmediğini, dava konusu gayrımenkulün karşılığında devredildiği çeklerin bir kısmı için … A.ş’nin yekilisi … ile müvekkili arasında çek iade protokolü olduğunu, buna rağmen …’un protokole konu çekleri iade etmeyerek …’ya ciroladığını, oysa ki ne müvekkilinin çekleri ciro ettiği kişilere ne de müvekkil şirketten sonraki cirantalar arasında gerçek bir borç ilişkisi olmadığını, tapu devri yapıldıktan sonra davalı …’nın çeşitli sebepler ileri sürerek ve en son telefonlara çıkmayarak çeklerin vadesi geldiğinde davalı taraf çekleri yazdırmayacağına dair söz vermesine rağmen çekleri tahsil etmeye başladığını, gayrımenkulün devrine rağmen çeklerin iade edilmediği gibi tahsil edilemeyen çekler yazdırılarak icra takiplerine ve cezai şikayetlere konu edildiğini, karşılıksız olduğu yazdırılmış bir kısım müşteri çeklerinin de iade edilmediği için tahsil edildiğini, müvekkili şirketlerin çekleri iade edilmediği için müşterilerine ürün temin edemez hale geldiğini, ticari hayatlarını kaybettiğini, mal varlıklarının tümünü kaybetme noktasına gelecek şekilde borçlandırıldığını, müvekkili … Şti, çekler yazılmaya başlayınca dosyadaki diğer davacı müvekkili …Teknolojileri ve Sanayi A.ş’ye dava konusu çeklere karşılık teslimini gerçekleştirmesi gereken ticari emtiayı teslim edemediğini, bu durumda bir kısım çeklerin keşidecisi olan davacılardan … Teknolojileri ve Sanayi A.ş.’nin de karşılığında mal alamadığı çeklerden dolayı borçlandığını, … Aş. (VKN:…)’nin çeklerin verilmesi karşılığında araçları devredeceğini belirtmesi ve sonrasında araçları vermeden çeklerin hepsinin …’ya cirolaması, …’nın ise gayrimenkulü borçlarına karşılık devralmasına rağmen; mükerrer bir şekilde tahsilata devam edilmesi, davacı müvekkillerin zor durumundan faydalanmak ve gayrımenkulünü devir alıp el koyduğu gibi hali hazırda uhdesine geçmiş ve tahsil edilmeye devam olunan çek bedelleri ve açılmış icra takipleri ile birlikte mükerrer olarak tahsilat yapmaya devam etmesi; 6098 Sayılı Kanun’un 36. Madde hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde gabin ve hilenin varlığını açıkça ortada olduğunu, davalıların, zarar gören müvekkillerin zor durumundan, düşüncesizliğinden veya deneyimsizliğinden faydalanarak haksız çıkar elde ettiğini, müvekkilinin davalılardan tehditler almaya başladığını bu nedenle davalı ve diğer kişiler hakkında Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulduğunu, toplamda 220.000,00 TL çekin 8.128,00 TL’sinin davalı tarafından bankalardan alındığını ve 211.872,00 TL üzerinden icra takiplerinin davalı tarafından açıldığını, tüm bu sebeplerle haklı davanın kabulüyle, davacıların dava konusa Ankara … İcra Müdürlüğü … Esas, Ankara … İcra Müdürlüğü … Esas, Ankara … İcra Müdürlüğü … Esas ve Ankara … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyalarından borçlu olmadıklarının tespitine, davalılara yapılmış veya dava süresinde cebri icra nedeni ile yapılacak ödemelerin yapıldığı günden itibaren işleyecek ticari reeskont avans faizi ile birlikte istirdatına, davaya konu çeklerin istirdatına, haksız icra takipleri nedeni ile müvekkillerinin uğradığı zarar göz önünde bulundurulduğunda %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline, yargılama giderlerinin davalılara yüklenilmesine, dava vekâlet ücretinin adına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; menfi tespit isteminde bulunulan Ankara …İcra Müdürlüğü …, …, … ve … takip sayılı dosyalarının tamamının alacaklısının davalı müvekkili … diğer davalılar da borçlu konumunda olduklarını, menfi tespit davasının açılabileceği yetkili mahkemenin, icra takibinin yapıldığı yer ve yine davalı müvekkilin de yerleşim yeri mahkemesi olan Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bir yandan çeklerin iade edilmediği gerekçesi ile taşınmazın tapu kaydının iptalini talep eden davacı yanın, diğer yandan ise eldeki dava ile çek bedellerinin taşınmazın devri yolu ile ödendiğini iddia ederek herhangi bir borcunun bulunmadığını iddia ettiğini, her iki davada da ileri sürülen iddiaların aynı olup derdest olan … … Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyasının sona ermeksizin eldeki davanın açılmasında davacıların hukuki yararı bulunmadığını, menfi tespit isteminde bulunulan dosyaların toplam 236.552,53 TL olduğunu, davacı yanca dava değeri 220.000,00 TL beyan edilerek bu tutar üzerinden nispi harç yatırıldığını, davacı şirketlerin ayrı ayrı tüzel kişiliklere sahip olup her iki davacı şirketin de icra dosyalarında borçlu konumunda olduğunu, aralarında mecburi ya da ihtiyari dava arkadaşılığı da bulunmayan davacıların, hem eksik harç yatırmak, hem de tek bir kez harç yatırmak suretiyle menfi tespit davası ikame etmelerinin mümkün olmadığını, her iki davacının da menfi tespit isteminde bulunduğu icra dosyalarının takip tutarları toplamı üzerinden ayrı ayrı nispi harç yatırmaları gerektiğini, davalı müvekkili tarafından taşınmazın satış bedelinin ödendiği, davacı tarafından da satış bedelinin teslim alındığının resmi tapu senedi ile sabit olduğunu, bahsi geçen taşınmazın, davacıların keşidecisi ve cirantası bulunduğu çeklere karşılık müvekkili adına tescil edildiği iddiasının yazılı belgeden ziyade ancak ve ancak resmi bir yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini, bu hususta müvekkili ile sözlü olarak anlaşıldığı yönündeki davacı yan iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, davacı şirketlerin basiretli birer tacir olduğunu, sözde 650.000,00 TL bedelli bir taşınmazın, hiçbir bedel alınmadan ve hiçbir sözleşme, teminat senedi, ibraname ya da protokol düzenlenmeden davalı müvekkile devredildiği iddiasının, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı … Şti.’nin yetkilisi olan … adına kayıtlı … ilçesindeki taşınmazın, resmi tapu senedinden de anlaşıldığı üzere davacıdan satın alındığını, davacı yanın taşınmazın çek bedellerine istinaden devredildiği yönündeki iddialarının maddi gerçeği yansıtmadığını, davalı müvekkilinin, taşınmaz satışı dışında, davacılar ile doğrudan herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını, davacı yanın menfi tespit talebine konu ettiği çeklerin tamamının, müvekkili ile diğer davalılar arasındaki ticari ilişkiler neticesinde ciro yolu ile müvekkili uhdesine geçmiş olan çekler olduğunu, davacı yanın iddialarının tamamının soyut beyanlara dayanmakta olup hiçbir yasal dayanağı da bulunmadığını, müvekkili tarafından satın alınan taşınmazın 650.000,00 TL değerinde olduğu yönündeki davacı yan iddiası da maddi gerçekten uzak olduğunu, söz konusu taşınmazın kat irtifakı niteliğine haiz olup inşaatın halen tamamlanmadığını ve taşınmaz kullanıma hazır hale dahi gelmediğini, inşaat seviyesinin %85 seviyelerinde olup taşınmazın günümüz şartlarındaki değerinin dahi yaklaşık 250.000,00 TL olduğunu, davacı yanın, taşınmaz değerini oldukça yüksek göstererek halen borçlu sıfatıyla taraf bulunduğu icra dosyalarındaki toplam borç tutarından kendince kurtulmak gayesinde olduğunu, dava konusu icra takiplerinin, 2019 yılının ilk 6 aylık döneminde başlatılmış olup yaklaşık 2 yıldır herhangi bir hukuki girişimde bulunulmaması ve tamamen soyut ifade ve beyanlarla menfi tespit davası açılmasının davacı yan iddialarının samimi olmadığını gösterdiğini, eldeki davanın sebebinin, davacı … Şti.’nin yetkilisi olan … hakkındaki Ankara … İcra Ceza Mahkemesi … E. ve davacı … A.Ş. yetkilisi … hakkındaki Ankara … İcra Ceza Mahkemesi…E. ve yine … E. sayılı dosyalardan tesis edilen karşılıksız çek keşide etme suçlarının yakın tarihte kesinleşmiş olmaları olduğunu, davacı yanın, borçlu bulunduğu icra dosyalarının borçlarından herhangi bir bedel ödemeksizin kurtulmak maksadıyla, gerçeğe aykırı iddialar ile eldeki davayı açtığını, öyle ki; davacı yanca dava evvel de benzer bir girişimde bulunulduğunu, davacının maddi gerçeğe aykırı iddialar ile borcunu ödemekten kaçınmak maksatlı bir takım hukuki yollara başvurduğunu, eldeki hukuki dayanaktan yoksun olan davanın da reddi gerektiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşme örneklerinde davalı müvekkili … taraf dahi olmadığını, davacı şirketlerin diğer davalılar ile arasındaki ihtilafların müvekkili ilgilendirir bir yanı bulunmadığını, tüm bu nedenlerle; davanın reddi ile yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar davaya karşı cevap dilekçesi sunmamışlar, duruşmalara da katılmamışlardır.
DELİLLER :
Tarafların ticaret sicil kayıtları, Ankara … İcra Dairesinin … Esas, … Esas, … Esas ve … Esas sayılı icra dosyaları, dava konusu taşınmaz tapu kayıtları, … … Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, ., tapu kaydı, dava konusu icra dosyaları ve sair yasal deliller.
GEREKÇE :
Dava, Ankara … İcra Dairesinin … Esas, … Esas, … Esas ve … Esas sayılı icra dosyalarında borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Kıymetli evrak, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır (bonoların düzenlendiği 27.01.2004 günü yürürlükte bulunan 6762 s. TTK m.557, 6102 s. TTK m.645 ve Öztan, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, 2.b., Ankara 1997, s.975; Kınacıoğlu, N.: Kıymetli Evrak Hukuku, 5.b., Ankara 1999, s.247). Bononun keşidecisi bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir taahhütte bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir (Öztan, s.173; Poroy, R./Tekinalp, Ü.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 15.b., İstanbul 2001, s.25).Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır. Takip kambiyo senedine dayandığı zaman, ispat yükü yer değiştirir ve ispat yükü davacı/borçluda olur. Kural olarak kambiyo senetleri, kayıtsız şartsız soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Bu bakımdan kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer. Dava, kıymetli evraktan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir. Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklıya ait ise de alacak ilişkisi kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa senede karşı senetle ispat kuralı gereği tekrar borçlu tarafa geçmektedir. Somut olayda davacı taraf savunmasında söz konusu bononun taraflar arasında araç alım satımından kaynaklanan borcun ödenmesi amacıyla düzenlendiğini ileri sürdüğüne göre işbu savunma senedin düzenlenme nedeninin talili niteliğinde olup ispat yükü davacıların üzerindedir.
Davacılar kendi adlarına keşide edilen veya ciro yoluyla müşterilerinden aldığı ve bazılarında şirketin lehdar olduğu çekleri; … Aş. (VKN:…)ve … Şirketi(VKN:… adlı şirketlere çeklerin vadesi gelmeden önce alacak olduğu araçlara karşılık verdiğini iddia ettiği davalı …’ya da dava konusu çeklere karşılık taşınmazın devredildiğini ileri sürmüşse de bu iddianın kesin ve senetle aynı değerdeki delillerle ispatlanamadığı,nitekim tapu kayıtları incelendiğinde taşınmaz bedeli satış gösterildiği, araç alım satım sözleşmesi sunulmadığı, bu haliyle kambiyo senedinin soyutluğu ilkesi de gözetilerek davalı …’nın iyiniyetli hamil olduğu ve senedin soyut borç ikrarını içeren özelliğinin aksi ispat edilememiştir. Son olarak Mahkememizce davacı yana yemin delili hatırlatılmış, ancak davacı yan verilen kesin sürede yemin metnini sunmamıştır. Davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 3.757,05 TL harçtan mahsubu ile artan 3.577,15 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Tamamlama harcı olarak yatırılan 283,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.129,49 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı …’nın kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 36.117,35 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine,
7-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/01/2023

Katip Hakim
E-imzalıdır. E-imzalıdır.