Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/523 E. 2022/369 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/523 Esas – 2022/369
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/523 Esas
KARAR NO : 2022/369
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
3-
4-
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/07/2021
KARAR TARİHİ: 19/04/2022
K.YAZIM TARİHİ: 17/05/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; dava dışı işçi … tarafından Ankara Batı …. İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile … aleyhine dava açıldığı, davada dava dışı işçinin 2011-2018 yılları arasında çalıştığı belirtilerek, ödenmeyen işçilik alacaklarının davalı belediyeden tahsilinin talep edildiği, davanın kabulüne dair verilen kararın Ankara … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takibe konulması üzerine icra dosyasına davacı belediye tarafından 35.263,44-TL ödendiği, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 38. maddesinde, davalı şirketlerin dava dışı personelin işçilik alacaklarından sorumlu olduğu hususunun düzenlendiği, dava açılmadan önce arabuluculuk başvurusunda bulunufduğu ancak anlaşma sağlanamadığı belirtilerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, dava dışı işçi … için ödenen 35.263,44-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve 6183 sayılı Kanuna göre hesaplanacak faizi ile birlikte davalıların sorumluluk sınırları belirlenmek suretiyle rucüen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılardan … Şirketi vekili; … Şirketi- … Şti. orlak girişimi ile davacı … Belediye Başkanlığı arasında 01.01.2013-30.09.2014 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığı, … Şirketi ile davacı … Belediye Başkanlığı arasında 01.10.2014-30.09.2017 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığı, … İhale kayıt numaralı sözleşmenin davalı şirketin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesine rağmen davacı belediye tarafından teminat mektuplarının iade edilmediği, işçi alacaklarının ödenmemiş olması gerekçe gösterilerek irat kaydedildiği, idarenin bu işlemine karşı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalılardan … Şti. vekili; … Şirketi-… Şti. ortak girişimi ile davacı … Belediye Başkanlığı arasında 01.01.2013- 30.09.2013 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin dilekçe ekinde sunulduğu, Hizmet alım sözleşmesi kapsamında istihdam edilip, kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş akitleri sona eren işçilerin tazminat ve ücretlerinin ortak girişim tarafından ödendiği, … Şirketi ile davacı … Belediye Başkanlığı arasında 01.10.2014-30.09.2017 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşmenin imzalandığı, … Şirketi ile davacı … Belediye Başkanlığı arasında 01.10.2014-30.09.2017 tarihlerini kapsayan … ihale kayıt numaralı sözleşme sona erdikten sonra davalı belediye tarafından teminat mektuplarının inde edilmediği personellerin kıdem tazminatlarını ödeme gerekçesiyle nakde çevrildiği, bu kapsama adi ortaklık dönemin de dahi! edildiği, esasen davalı belediyenin yapmış olduğu bu uygulama nedeniyle Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, huzurdaki davanın müspet olarak sonuçlanması halinde mükerrer tahsilat yapılmış olacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Diğer davalılar tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER :
Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, Ankara Batı …. İş Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, SGK kayıtları, davalı şirketlerin ticaret sicil kayıtları, mahkememizin … esas sayılı dava dosyası, 23/03/2022 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi raporunda; davacı … Belediye Başkanlığı tarafından dava dışı işçi … için ödenen toplam 35.263,44TL’den davalı şirketlerin sorumlu olduğu miktarların davalı .. Şti yönünden 8.676,03TL, davalı … AŞ ile … Şti. Yönünden 7.581,12TL, davalı … A.Ş. Yönünden 13.031,90TL ve davalı … Şirketi yönünden 5.974,39TL olduğu, ödemenin 16.04.2019 tarihinde yapıldığı, davalı … Şti ile imzalanan sözleşmesinin dosyada mevcut olmadığı, dava dışı için yapılan 7.581,12-TL’den … Şirketi ile … Şti.’nin müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, dosyada davalı şirketlerin dava tarihinden önce temerrüde düştürüldüğüne dair bir belgenin bulunmadığı belirtilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, taşıma ve hizmet edimlerini bir arada içeren karma nitelikteki sözleşmeden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin taşıma edimini de içermesi sebebiyle mahkememizin işbu davaya bakmaya görevli olduğu değerlendirilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Uyuşmazlık, asıl işveren olan davacı tarafından dava dışı işçi …’ye ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davalı alt işverenlerden rücuen tahsilinin talep edilip edilemeyeceği ile her bir davalının sorumlu olduğu tutarın ne olduğu hususundadır.
Somut uyuşmazlık ile benzer nitelikteki bir uyuşmazlık ile ilgili verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı kararı;
“4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçilere karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatı ile fesihle birlikte ücrete dönüşen yıllık izin ücretinden ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretini ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam anapara tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Az yukarıda da değinildiği gibi, uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler“ rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Değinilmesi gereken bir başka nokta ise alt işverenlerin sorumlu oldukları dönemlere ilişkin hesaplama yapılırken hangi tarihteki ücretlerin esas alınması gerektiğidir. Asıl işveren, iş mahkemesi ilamı gereğince işçilik alacaklarını iş akdinin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden ödemekte olup, iş mahkemesi ilamındaki usul ve hesaplamalar doğrultusunda alt işverenlerden rücu isteminde bulunabilir. ( Bkz. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 03.12.2015 tarih, 2014/38758 E.,2015/35433 K.)
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçiye ödenen bu tazminattan hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Sözleşme ve eki şartnamelerde sorumluluğa ilişkin bir düzenleme bulunmadığı hallerde, tacir olan davalı alt işverenlerin çalıştırdıkları işçilerin fiili işçilik dışında sair tazminat haklarından sorumlu olacaklarını bilebilecek durumda oldukları ancak, davacı Kurumun da asıl işveren durumunu muhafaza etmesi nazara alındığında doğan zararlardan tarafların yarı yarıya sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Öte yandan, kıdem tazminatı konusundaki 6552 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 4857 sayılı Yasanın 112. maddesinde öngörülen düzenleme, işçinin kıdem tazminatı alacağını bir an önce alabilmesi amacıyla yapılmış olup, işçi yönünden güvence niteliğindedir. Başka bir ifade ile, işçinin kıdem tazminatını dava açmak zorunda kalmadan kolaylıkla alabilmesi, olası takip ve davalar nedeniyle zorluk ve mağduriyet yaşamaması amaçlanmıştır. Söz konusu yasal düzenleme, asıl ve alt işverenler yönünden, dış ilişki itibariyle işçiye karşı geçerli olup, asıl ve alt işverenler arasındaki iç ilişkideki sorumluluğu ortadan kaldıran bir düzenleme değildir. (Bkz. Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 21.4.2016 tarihli 2016/7178E ve 2016/11227K. sayılı ilamı da bu yöndedir.) 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 4857 sayılı Kanun’un 112. maddesinde, (kamu) asıl işverenin, ödemiş olduğu kıdem tazminatı nedeniyle, alt işverenlere rücu hakkı bulunmadığına dair bir düzenleme de bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesi halen yürürlükte olduğundan, aksinin kabulü de mümkün değildir. (Bkz. Y. 22. HD, T.10.11.2016, E. 2016/2166, K.2016/23195)” şeklinde olup karar gerekçesi gözetilerek uyuşmazlığın çözümünde İş Hukuku hükümlerinin değil, Borçlar Hukuku hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre de öncelikli olarak taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Dosyamız arasında bulunan davacı asıl işveren ile davalı alt işverenler arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmelerinin ve eki şartnamelerinin incelenmesinde; hizmet alım sözleşmelerinin 8. Maddesinde idari şartnamenin sözleşmenin eki olduğunun hüküm altına alındığı, idari şartnamenin “Diğer Hususlar” başlıklı kısmında “Yüklenicinin, çalışan personelinin, İş Kanunu ve İş güvencesi yasalarından doğacak her türlü tazminat ve alacaklarından yüklenici sorumludur. Yüklenici çalıştırdığı, personelin ücret, maaş ve iş kanunundan doğan her türlü hak ve tazminatlarını zamanında ve eksiksiz yerine getirmekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme ile davacı asıl işverenin işçilik alacakları sebebiyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, alt işverenlerin dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmede açıkça sorumluluğa ilişkin madde bulunduğundan sözleşmedeki düzenleme somut olaya uygulanacaktır. Bu doğrultuda mahkememizce davalıların sorumlu oldukları miktarların tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen 23/03/2022 tanzim tarihli raporun yapılan açıklamalar dikkate alınarak düzenlendiği ve hükme esas almak için denetime elverişli olduğu tespit ve takdir edilerek rapor hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla taraf iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça dava dışı işçiye yapılan ödemenin kıdem tazminatı ile yıllık izin ücretine yönelik olduğu, kıdem tazminatından davalıların dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak davacıya karşı sorumlu oldukları, yıllık izinlerin kullanılmaması halinde ancak fesihle ücrete dönüşeceği, bu nedenle dava dışı işçinin fesihle ücrete dönüşen yıllık izin ücretinden son alt işveren olan davalı … Şti.’nin sorumlu olduğu, taraflar arasında tanzim edilen sözleşme ve eki idari şartnamedeki düzenlemeler gözetilerek davalıların davacı tarafça dava dışı işçiye yapılan ödemenin tamamından sorumlu oldukları anlaşılmakla davanın kabulüne, dava konusu edilen 35.263,44TL tutarındaki alacağın; 8.676,03TL’sinin davalı … Şti.’nden, 7.581,12TL’sinin müştereken ve müteselsilen davalı … Şirketi ile davalı … Şirketi’nden, 13.031,90TL’sinin … Şirketi’nden, 5.974,39TL’sinin …. Şti.’nden tahsili ile davacıya ödenmesine, davalılardan tahsiline karar verilen tutarlara ödeme tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı yan hüküm altına alınacak miktara 6183 sayılı Kanun uyarınca faiz işletilmesini talep etmişse de hüküm altına alınan bedel 6183 sayılı Kanunda belirtilen şekilde amme alacağı mahiyetinde kabul edilemeyeceğinden bu talebi kabul edilmeyerek hükmedilen bedele yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE,
1-Dava konusu edilen 35.263,44TL tutarındaki alacağın;
-8.676,03TL’sinin davalı … Şti.’nden,
-7.581,12TL’sinin müştereken ve müteselsilen davalı … Şirketi ile davalı … Şirketi’nden,
-13.031,90TL’sinin … Şirketi’nden
-5.974,39TL’sinin … Şti.’nden tahsili ile davacıya ödenmesine, davalılardan tahsiline karar verilen tutarlara ödeme tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Alınması gereken 2.408,84TL karar ve ilam harcından peşin alınan 602,22TL harcın mahsubu ile bakiye 1.806,62TL karar ve ilam harcından davalı … Şti. ‘nin sorumluluğunun 444,49TL ile, davalı … Şirketi ile davalı … Şirketi’nin müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun 388,39TL ile, davalı … Şirketi’nin sorumluluğunun 667,65TL ile, davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 306,08TL ile sınırlı olmak üzere tahsili ile hazineye irat kaydına,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında, Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.025,76TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 602,22TL peşin harç, 59,30TL başvuru harcı, 8,50TL vekalet harcı olmak üzere toplam 670,02TL harcından davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 164,84TL ile, davalı … Şirketi ile davalı … Şirketi’nin müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun 144,04TL ile, davalı … Şirketi’nin sorumluluğunun 247,61TL ile, davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 113,51TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 295,50TL tebligat ve posta gideri ile 700,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 995,50TL yargılama giderinden davalı … Şti. ‘nin sorumluluğunun 224,92TL ile, davalı … Şirketi ile davalı … Şirketi’nin müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun 214,01TL ile, davalı … Şirketi’nin sorumluluğunun 367,89TL ile, davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 168,65TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 5.289,52TL vekalet ücretinden davalı … Şti. ‘nin sorumluluğunun 1.301,40 TL ile, davalı … Şirketi ile davalı … Şirketi’nin müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun 1.137,16 TL ile, davalı … Şirketi’nin sorumluluğunun 1.954,78 TL ile, davalı … Şti.’nin sorumluluğunun 896,15TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.19/04/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı