Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/522 E. 2021/887 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/522 Esas – 2021/887
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/522 Esas
KARAR NO : 2021/887
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2021
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
K. YAZIM TARİHİ: 03/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. ile borçlu davalı arasında, dava dilekçesinde keşide ve vade tarihleri belirtilen her biri 750,00 TL bedelli 5 adet bono tanzim edildiği, bonoların müvekkiline ciro edildiği, bono bedellerinin ödenmediğini, müvekkilinin alacağının tahsilinin temini için Eskişehir …..İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığının borca itiraz üzerine takibin durduğunu, borçlunun icra takibine yaptığı haksız itirazının iptaline ve takibin devamına, takip konusu alacağın %20 ‘sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Dava, davacıya cira edilen bono bedellerinin ödenmediği iddiasıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
Eskişehir ….. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklı …. San.ve Tic.Ltd.Şti., borçlu …. olup 3.750,00 TL bono bedelli ve 5.263,29 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.013,29 TL alacak üzerinden ilamsız takip yapıldığı ve itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Davalı borçlunun 12.03.2020 tarihli dilekçesi ile, borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ancak, yetkili icra müdürlüğünün hangisi olduğuna ilişkin açıklama yapmadığı anlaşılmıştır.
Davalının tacir olup olmadığının tespiti bakımından …. Vergi Dairesi’ne ve …. Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkerelere verilen cevabi yazılarda, davalının herhangi bir mükellefiyet kaydına rastlanmadığı ve sicil kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Eldeki dava; ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davalı tacir olmadığı gibi, dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Her ne kadar uyuşmazlık kambiyo senedine bağlanmışsa da; senetlerin keşide tarihlerinin 2009 yılı olduğu, zamanaşımına uğradıkları, bu nedenle kambiyo senedi vasfında olmadıkları, uyuşmazlığın temelinin adi alacak olduğu anlaşılmıştır.
Zamanaşımına uğramış bononun medeni usul hukuku anlamında yazılı delil başlangıcı olduğunda tartışma bulunmamaktadır. Dosya kapsamına göre davacı bonoya bir kambiyo senedi olarak değil bir ispat vasıtası olarak dayanmakta, davalı da bu çerçevede borçlu olmadığını savunmasında bulunmaktadır. Bu durumda somut olay bakımından zamanaşımına uğramış bono ile ilgili Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi gerekmemektedir. Kaldı ki dava, Türk Ticaret Kanununun 778. maddesi atfıyla bonolar için de uygulanan ve poliçelerde sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 732. maddesine dayalı bir istemi de içermemektedir. Bu haliyle somut uyuşmazlık temel ilişkinin tespit edilerek karşılıklı edimlerin ifa edilip edilmediği, uyuşmazlığın çözümünde hakim kambiyo senetlerine ilişkin kuralların tartışılmayacağı, zamanaşımına uğradığı için bono vasfını kaybetmiş belgeyi taraflar arasındaki temel ilişkinin delili olarak değerlendirerek bir sonuca varılması gerekir. Bu belirlemeye göre uyuşmazlığın münhasıran bonoya dayanmadığı ve davanın da mutlak ticari dava sayılamayacağı sonucuna varılmaktadır. (Ankara Bam 22.Hukuk Dairesi 2020/1010 Esas;2020/1375 Karar sayılı örnek ilam) Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri İlgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) karar verildi. 11/11/2021

Katip Hakim
E-imzalı✍ E-imzalı✍