Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/487 E. 2021/523 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/487 Esas – 2021/523
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/487 Esas
KARAR NO : 2021/523

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/01/2021
KARAR TARİHİ: 30/06/2021
K. YAZIM TARİHİ: 08/07/2021

Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/03/2021 tarih, … esas… karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen ve ahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ;müvekkili …’ın annesi … adına kayıtlı olan taşınmazın satış işlemleri için müvekkilinin eşi …’ın davalılardan …e ait emlak ofisi ile anlaştığını, bu kapsamda müvekkilinin eşi … ile … Emlak arasında Yetki Belgesi ve Komisyon Sözleşmesi imzalandığını, sonrasında emlak ofisinin sahibi olan emlakçı …, taşınmazın alıcı …’a satışı için 29.11.2014 tarihli Gayrimenkul Alım Satım Sözleşmesini düzenlendiğini, söz konusu taşınmazın müvekkiline ait olmamasına ve … adına taşınmaz satış işlemleri yapabileceğine dair noterden düzenlenmiş özel vekâletnamesi olmamasına rağmen, … satış işlemlerinin yapılabilmesi için sözleşmenin imzalanması gerektiğini söyleyerek müvekkilinden imza aldığını, müvekkilinden hukuka aykırı olarak alınan 5.000,00 TL lik teminat senedi, emlak ofisinin sahibi davalı … tarafından diğer davalı …a ciro edildiğini söz konusu senedin … tarafından Ankara Batı … İcra Dairesi … E. sayılı dosyası ile icraya konu edildiğini, davalılar tarafından yapılan tüm işlemler hukuka aykırı olup, taşınmaz satış işleminin tarafı olmamasına ve … adına taşınmaz satış işlemleri yapabileceğine dair noterden düzenlenmiş özel vekâletnamesi olmamasına rağmen, davalı … tarafından sözde satış işlemini başlatmak için müvekkilinden imza ve teminat senedi alındığını, söz konusu teminat senedi davalı … tarafından hukuka aykırı olarak ciro edilmiş olup, müvekkilinin böyle bir borcunun olmadığını, dava konusu senedin teminat senedi niteliğinde olduğundan ciro edilmesi ve icra takibine konu edilmesi hukuka aykırı olduğunu, dava konusu senedin davalı … tarafından teminat senedi olarak düzenlendiğini, teminat senedinin, bir anlaşma uyarınca mal veya hizmetin eksiksiz tamamlanacağını, taahhüdün yerine getirileceğini, aksi takdirde belli bir bedel ödeme sorumluluğunun doğacağını kabul eden tarafın imzaladığı şartlı senet olduğunu, davalı …’ın, davalı …in muhasebecisinin oğlu olup, taraflar arasındaki iş ilişkisi gözetildiğinde, davalıların bile bile borçlunun zararına hareket ettiğinin açık olduğunu, davalılardan …’in müvekkilinden almış olduğu teminat senedini hukuka aykırı olarak diğer davalı …’a ciro ettiğini, davalı …’ın da söz konusu senedi icra takibine konu ettiğini, müvekkilinin, davalı … tarafından düzenlenen sözleşmede alıcı … adına vekâleten işlem yapmış gözükmekte olup, müvekkili adına düzenlenmiş bir vekâletname bulunmadığından sözleşmenin geçersiz olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve sair dava hakları saklı kalmak üzere, davamızın kabulü ile müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, teminat senedini ciro ederek müvekkilini zarara uğrattığından %40 tazminatın davalılardan tahsiline, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE :Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/03/2021 tarih … esas… karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek gönderilen dava dosyası mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 29/01/2021 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda dava dışı … ile davalı … arasında davacının Annesine ait taşınmazın satımı konusunda yetki belgesi ve komisyon sözleşmesi adı altında sözleşme imzalandığı, ilgili sözleşmeye dayanarak 29/11/2014 tarihinde Gayrimenkul Alım Satım ön Sözleşmesi olarak değerlendirilen sözleşme ile davacı ile davalının bulduğu dava dışı … arasında “gayrimenkul satım sözleşmesi “adı altında gayrimenkul ön satım sözleşmesi imzalanmıştır. İş bu sözleşme kapsamında 10. Madde gereğince ” satıcıdan ve alıcıdan satışı garanti altına almak ve cayma sonucu doğabilecek mağduriyetleri önleyebilmek amacıyla 5000 TL teminat senetleri alınmıştır senetler satıştan sonra iade edilecektir” maddesi gereği davacının satımdan vazgeçmesinden kaynaklı senet ciro edilerek takibe konulmuştur. Dava konusu gayrimenkul üzerinde tasarruf için mal sahibi ve emlakçı arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, yani yetki verip vermediği hususunun belli olmadığı, mal sahibi olmayan davacı ile düzenlenen sözleşmenin niteliğinin dava konusu uyuşmazlık ve bundan kaynaklı alacağın bulunup bulunmadığının tartışılması gerektiği temel ilişkinin görevli mahkemeyi belirlediği bu kapsamda Dosyadaki bilgi ve belgelere göre taraflar tacir olmadığı gibi, davada Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Hal böyle olunca, davayı görmeye Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli kabul edilerek görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
2-Karar istinaf edilmeksizin kesinleştiği takdirde mahkememiz ile Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan görevli mahkemenin belirlenmesi (merci tayini) için dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Kararın taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.30/06/2021

Katip Hakim
E-imzalı✍ E-imzalı✍