Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/48 E. 2021/825 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/48 Esas – 2021/825
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/48 Esas
KARAR NO : 2021/825
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
DAVA TARİHİ : 21/01/2021
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
K. YAZIM TARİHİ: 03/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Zayi Belgesi Verilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, AVM’lerin temizlik işlerini taşeron usulüyle yürüten bir firma olduğunu, 2017 ve 2018 yılında işleri bozulmadan önce Ankara’nın bir çok AVM’sinin temizlik işlerini üstlendiğini, ne var ki 2017 yılı itirabiyle hak edişlerini alamadığı için bu tarihten sonrasında işlerinin bozulduğunu ve ofisini boşaltmak zorunda kaldığını, bu nedenle müvekkili firma yetkilisi ….’in, bir kısmı kendi evinde bir kısmı muhasebecisinde bir kısmi ise vekalet verdiği avukatlarda olan ticari defterlerinin tamamını aynı yerde toplamak istediğini, bu kapsamda öz kızı olan ….’dan yardım istediğini, bunun üzerine ….’ın annesinin isteğini yerine getirebilmek için bir arkadaşına ait olan … plaka sayılı aracı ödünç aldığını ve taşıma işini yapması için aracı öz kardeşi olan … kimlik numaralı …’ya teslim ettiğini, …’nın, müvekkili firmanın 2017, 2018, 2019 ve 2020 yılı evrakları ile muhasebe kayıtlarını ve ….’a ait olan laptopu … … plaka sayılı araca yükleyerek evine götürdüğünü, kolilerden bir kaçını kendi evine çıkardığını kalanı ise ertesi gün almak üzere aracın içerisinde bıraktığını, ertesi gün sabah 09:00 sıralarında evrakları almak üzere tekrar aracın başına gittiklerinde aracın sol arka camının kırıldığını, cam parçalarının arabanın içerisine döküldüğünü, laptopun ve koliler içerisinde bulunan şirket evraklarının çalınmış olduğunu gördüklerini, bunun üzerine polisi arayarak tutanak tutturduklarını ve şikayetçi olduklarını, dolayısıyla ….’nın eve çıkarken yanına aldığı bir kaç koli dışındaki diğer kolilerde bulunan tüm defterlerin hırsızlık nedeniyle zayi olduğunu, zayi olan belgelerin müvekkili firmanın 2017 ve 2018 yılına ait olan defter-i kebir, yevmiye defteri, envanter defteri, ortaklar pay defteri ve genel kurul müzakere defteri olduğunu beyan ederek, davanın kabulü ile, müvekkili firmanın 2017 ve 2018 yılına ait olan defter-i kebir, yevmiye defteri, envanter defteri, ortaklar pay defteri ve genel kurul müzakere defteri hakkında zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; 6102 sayılı TTK’nun 82. maddesi uyarınca hasımsız olarak açılan zayi belgesi verilmesi talebine ilişkindir.
TTK nın 82/7 maddesinde; ” Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. ” hükmüne yer verilmiştir.
Davacının anılan yasa maddesinden yararlanabilmesi için bir taraftan defterlerin ve belgelerin korunması amacı ile gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması, diğer taraftan da ziyaa uğramanın onun iradesi dışında elinde olmayan bir neden ile meydana gelmiş olması zorunludur.
İleri sürülen mücbir nedenin dayandığı olayların defter ve belgelerin yok olması veya elden çıkması sonucunu doğuracak nitelik ve yoğunlukta olup olmadığı araştırılmalı ve irade dışında defter ve vesikaların tamamen veya kısmen kaybı yahut yok olması sonucu oluştuğunda mücbir neden kabul edilmelidir.
İstem sahibi defter ve belgelerin kaybolmasına neden olan olayın gerçekleştiğini her türlü delil ile kanıtlayabilir. Ancak burada dikkat edilecek husus bu istemin vergi dairesi veya Sosyal Sigortalar Kurumu gibi defterler üzerinde inceleme yapma yetkisi olan resmi kurumların denetiminden kaçmak amacı ile yapılmasına imkan vermemektir. Nitekim …. Vergi Dairesi Müdürlüğünün 29.01.2021 tarihli cevabi yazısından anlaşılacağı üzere, Vergi Müfettişi …. tarafından 17/08/2020 tarih….,..,…sayılı Vergi İnceleme Raporu, 17/08/2020 tarih … sayılı Vergi Suçu Raporu ve 14.10.2020 tarih ve …. sayılı Vergi İnceleme Raporu düzenlendiği tespit edilmiş olup ilgili raporların davacının talep ettiği defter ve belgeleri de kapsadığı görülmüştür.
Davacı, defter ve belgeleri ….. adresinde bulunan evinin önündeki arabanın içinde muhafaza ettiği sırada hırsızlık olayı nedeni ile çalındığını iddia ederek mücbir nedenden yararlanmak istemiştir. Hırsızlık olaylarının çok yoğun olduğu büyük kentlerde davacının 10 yıl saklamak zorunda olduğu, ticari defter ve belgelerini kasa ve buna benzer sağlam yerlerde muhafaza etmesi gerekirken, gece vakti arabasının içinde bıraktığı, nedeni ne olursa olsun defter ve belgelerin güvenli bir yerde bulundurulmamasının davacının özen görevini yerine getirmediğini, bu yönde gereken duyarlılığı göstermediğini ve kusurlu olduğunu ortaya koymaktadır. Kimse kendi kusurundan yararlanamaz. Nitekim defterlerin çantalar içerisinde aracın arka koltuğuna konulması halinde, söz konusu yerde hırsızlık olayının meydana gelebileceğini talep edenin öngörmesi gerekir. Ayrıca beyanlara göre bir kısım defterlerin eve götürülmesi bir kısım defterlerin arabada bırakılmasının da çelişki içerdiği ve yine özen yükümlülüğünün ihlali olduğu konusunda mahkememizde kanaat oluşmuştur.
Öte yandan hırsızın, kendi açısından ekonomik değeri yok denecek düzeydeki defter, fatura ve belgeleri çalmasının düşünülmesi, yaşamın olağan akışına ve gerçeklerine ters düşer niteliktedir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının ….. soruşturma sayılı dosyasında şüpheliler tespit edilememiş, daimi arama kararı verilmiştir.
Mahkememizce dinlenen davacı tanıklarının beyanlarında da çelişkiler görülmüş, beyanının açıklığa kavuşturulması amacıyla yöneltilen sorular üzerine de çelişkiler giderilemediğinden tek başına tanık beyanları bu haliyle davanın ispatına yeterli görülmemiştir.
Medeni Kanunun 2. Maddesi gereğince herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılması hukuk düzenini korumaz. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/06/2012 tarih 2012/7731- 10849 karar sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/01/2013 tarih 2011/15518 esas 2013/474 karar sayılı ilamı )
Yukarıda açıklanan gerekçelerle ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2010/8958 esas, 2014/10332 esas, 2015/841 esas, 2015/1046 esas, 2015/669 esas sayılı dosyalarında aynı doğrultuda ve aynı gerekçelerle verdiği istikrarlı kararları da göz önünde bulundurularak davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.21/10/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza