Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/469 E. 2021/905 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/469 Esas – 2021/905
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/469 Esas
KARAR NO : 2021/905
HAKİM :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/06/2021
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
K.YAZIM TARİHİ : 30/11/2021
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacılar vekili; tarafların, 23.02.2019 tarihinde … adresinde bulunan …. ‘nu devretmek/devralmak amacıyla devir sözleşmesinin yapılması için bir ön sözleşme hazırladıklarını işbu sözleşmede devreden olarak …. devralan …., şahitler olarak da …., …. ve ….’ın imzalarının bulunduğunu, …. Devir Sözleşmesinin ayrıntılarıyla birlikte 27.02.2019 tarihinde tekrar hazırlandığını ve taraflarca imzalandığını, aralarında yaptıkları yazılı devir sözleşmesine göre, ‘’davacı 50.000,00 TL kısmını peşin ödemiş, kalan 500.000,00 TL’nin ise 29.04.2019 tarihinde ödenmesini kararlaştırmış olup, süresinde ödeme yapılmaması halinde ödenmeyen miktar için ticari avans faizi işletilmesi’’ yönünden madde konulduğunu, ayrıca güvence niteliğinde davacının davalıya 500.000,00 TL değerinde bir senet verdiğini, söz konusu 23.02.2019 tarihli ve 27.02.2019 tarihli devir sözleşmelerinde bedelin ödenmemesi hususunda bir çelişki oluştuğunu, aynı çelişkinin 27.02.2019 tarihli devir sözleşmesinin kendi iç maddelerinde de (3 ve 4 maddelerinde) devam ettiğini, 27.02.2019 tarihli sözleşmede …. ”Müşterek Borçlu-Müteselsil Kefil” olarak davacı …. adına imzası bulunduğunu, davacılardan ….’un alman vatandaşı olup eşi …. ile birlikte uzun yıllardır ….’da yaşadıklarını, müvekkillerinin ….’da yaşadığından Türk hukuk sistemini ve Türk ticari kültürünü bilmediklerini, karşı tarafın ise yıllardır Türk ticari hayatın içerisinde ve Türk hukuk sistemini bilen kişiler olduğunu, ayrıca kendilerinin bir okul işlettiği için bir okul işletmesinin hangi şartlar altında devredileceğini bildiğini, dolayısıyla okulun hukuki sorununun olduğunu bildikleri halde gizlemeleri dürüstlük ve iyiniyetten yoksun olduklarını gösterdiğini, Türk Medeni Kanun’un 2. ve 3. maddesi gereği iyiniyet ve dürüstlük kurallarını da ihlal ettikleri, buradan, yapılan sözleşmeden, ve Milli Eğitim Bakanlığından gelen cevaplardan da anlaşıldığını, müvekkillerince, 28.05.2019 tarihinde …. Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvuru formu ve evrakları ile başvuru yapıldığını, davalının işletmeyi bir türlü devir etmemesi üzerine ve yapılan başvuruda 30.07.2019 tarihinde …. Valiliği’nin yazısı üzerine söz konusu kurum hakkında soruşturma olduğu öğrenildiğini, 20.03.2012 tarihli 28239 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin Devir ve kurucu temsilcisi değişikliği başlıklı 14. Maddesi 3. fıkrası gereğince; ”idarî soruşturması bulunan veya kapatma teklifi getirilen kurumlar devredilemez.” Aynı maddenin 5. Fıkrası gereğince; ”kurum devir işlemleri, kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatını veren merci tarafından sonuçlandırılmadıkça kurum devredilmiş sayılmaz.” denildiğini, bu durumda müvekkillerinin devir işlemlerini ellerinde olmayan nedenlerle sonlandıramadıkları için sözleşmede konu olan anaokulunu işletemediklerini, …. sayfasında verilen 21.01.2019 tarihli ilanın açıklama kısmında ‘’MEB Ruhsat Kapasitesi …’tür’’ ‘’Öğrenci Problemi Yok. Kapasite … a kadar çıkarılabilir’’ açıklaması yapıldığını, davalı …. kurum hakkında soruşturma olduğunu ve ilanda bu önemli olan detayı gizlediğini, davalının bu davranışı da dürüstlükten ve iyiniyeten yoksun olduğunu, soruşturması tamamlanmayan bir işletmenin devredilmesi halinde hukuki ayıp söz konusu olduğunu beyan ederek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, ayıplı mal teslimi nedeniyle sözleşmeden dönme ile verilenlerin faiziyle birlikte geri ödenmesine, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine, bunun mümkün olmaması halinde devredileni alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; yetki yönünden itirazlarını belirterek, müvekkili ….nin, kurucusu olduğu ….’nu devretmek isteği ile ilan verilmesi, görüşmeler yapılması gibi konularda danışmanlık hizmeti veren …. ile anlaştığını, …. ile yapılan bu anlaşma sonucunda …. tarafından ”….” isimli internet sitesine okul ilanı verildiğini, Davacı …. tarafından ….’nu devralmak için iletişime geçilmesinin üzerine 23.02.2019 tarihinde taraflar bir araya gelmiş ve 550.000,00-TL karşılığında ….’nu devir etme / devir alma konusunda anlaştıklarını, 23.02.2019 tarihinde ise davacılar ve davalı müvekkil arasında ”…. Devir Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşme ile tarafların hak ve yükümlülükleri ve devir şartları imzalandığını, bu sözleşme ile ayrıca devirle beraber teslime edilecek demirbaş listesi sözleşmeye ekli olarak düzenlendiğini, bu sözleşmeye göre devir ve satış bedeli olan 550.000,00-TL’sının 50.000,00-TL’lik kısmı 30.03.2019 tarihinde davalı müvekkilin sözleşmede yazılı IBAN numarasına gönderileceğini, kalan 500.000,00-TL’lik kısım ise 29.04.2019 tarihinde ödeneceğini, Ayrıca kalan 500.000,00-TL’nin teminatı olarak 500.000,00-TL bedelli davacılar tarafından senet düzenlendiğini, devir bedelinin tamamının 29.04.2019 tarihinde ödenmesi halinde özel okulun 06.05.2019 tarihinde devir ve teslim edileceği kararlaştırıldığını, 30.03.2019 tarihinde ödeneceği kararlaştırılan 50.000,00-TL müvekkilin sözleşmede yazılı IBAN numarasına yatırıldığını, ancak 29.04.2019 tarihinde ödenmesi kararlaştırılan 500.000,00-TL ödeme tarihinde ödenmediğini, ancak müvekkilinin sözleşmedeki yükümlülüklerini ifa ederek 06.05.2019 tarihinde fiilen anahtar teslimi yapmak suretiyle özel öğretim kurumunu devrettiğini ve akabinde…. ile Etimesgut …. Noterliğinin 15.05.2019 tarihli İşletmenin Devri Sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin özel öğretim kurumunu 06.05.2019 tarihinde devrettiğini, açılan bu dava ise 16.06.2021 tarihinde açıldığını, bu nedenle zamanaşımı definde bulunduklarını, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin işletmekte olduğu özel öğretim kurumu hakkında idari soruşturmanın bulunduğundan kesinlikle bilgisi bulunmadığını, nitekim özel öğretim kurumları hakkındaki idari soruşturmalar gizli yürütülmekte olup, bu soruşturmadan hakkında soruşturma yürütülen özel öğretim kurumlarının bilgisi olmadığını, müvekkilinin idari soruşturma hakkında bilgisinin bulunmadığından ilan metninde bu durumu bildirmesine imkan bulunmadığını, nitekim doktrin ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince malın satışı sırasında satıcı tarafından ayıbın bilindiği ve kendisinden kasten özellikle hile ile gizlendiğini ispat yükü alıcıda olduğunu, TBK md. 223/2 gereğince ayıp ihbarı bildirilmediğinden satılan alıcı tarafından bu ayıpla birlikte kabul edildiğini, malın ayıplı teslimi nedeniyle işbu davanın açılması hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, davanın karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :…. Tic. AŞ kayıtları, Milli Eğitim Bakanlığı kayıtları, taraflar arasında düzenlenen devir sözleşmesi ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, işletme devrinden kaynaklanan ayıplı mal teslimi nedeniyle, sözleşmeden dönme ile maddi ve manevi tazminat, bunun mümkün olmaması halinde devredileni alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme talebine ilişkindir.
Dava dilekçesinin davalıya 14/07/2021 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, cevap verme süresinin bitiminin adli tatile denk gelmesi sebebiyle cevap süresinin HMK madde 104 uyarınca adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzamış sayılacağından en geç 08/09/2021 tarihinde cevap dilekçesinin sunulması gerektiği, davalı yanın 03/09/2021 tarihinde cevap dilekçesi sunduğu, bu itibarla cevap dilekçesinin süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafça süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunularak, yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğu beyan edilmiştir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 6. Maddesinde “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.”, 10. Maddesinde ” Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. ” düzenlemelerine yer verilmiştir. Yasanın 17. Maddesinde de yetki sözleşmesi düzenlenerek “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemede açılır.” denilmektedir. Yasanın 18. maddesinde de, yetki sözleşmesinin geçerlik şartları açıklanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında düzenlenen 27/02/2019 tanzim tarihli …. Devir Sözleşmesinde, yetkiye ilişkin düzenleme bulunduğu, sözleşmeden doğacak ihtilaflarda Ankara Merkez Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olacağının düzenlendiği görülmüştür. Bu şekilde düzenlenen yetki sözleşmesinin geçerliliği tarafların tacir olmalarına bağlıdır. Dosya arasına alınan Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi kayıtları ile Vergi Dairesi kayıtlarından tarafların devir sözleşmesinin tanzim tarihinde yani yetki sözleşmesini akdederken tacir oldukları bu haliyle de yetki sözleşmesinin geçerli olduğu tespit edilmiştir. Bu itibarla kesin yetki halinin söz konusu olmadığı hususu gözetilerek, davalının süresinde yaptığı yetki itirazı nedeniyle, iş bu davaya bakma yetkisinin, yetki sözleşmesi de gözetilerek Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerine ait olduğu sonuç ve kanaatine varılarak yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine ile mahkememizin yetkisizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerinin gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına, Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.16/11/2021

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı