Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/457 E. 2021/839 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/457 Esas – 2021/839
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/457
KARAR NO : 2021/839
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACI :
DAVALILAR : 1-
2-
3-
VEKİLİ :
4-
5-
6-
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/04/2021
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 01/11/2021
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı dava dilekçesinde özetle; … A.Ş’nin %27 hissesine sahip olduğunu, davalıların ise, şirketin hakim ortağı pozisyonunda bulunan davalı … ve aile efradı olduğunu, bir icra takibinde, İcra Müdürlüğünün, Türk Patent ve Marka Kurumandan getirttiği Patent devri ile ilgili belgelerden ve muhasebe kayıtlarından, şirketin taşınmaz satışından elde ettiği parayı, patent devri adı altında davalıların şahsi hesaplarına aktardığının anlaşıldığını, Ankara …. Noterliğinin 31.12.2013 tarih ve … yevmiye numaralı patent devir sözleşmesi ile yeni nesil rüzgar kulesi patentinin %27.06 oranındaki kısmının davalı … tarafından 1,000 TL karşılığında kızı …’ya devredildiği …. tarafından %27,06 oranındaki kısmın %87.04 oranındaki kısmınının 870,40 TL bedelle…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…davalıların yönetiminde bulunduğu …. A.Ş.’ye devredildiği, …. A.Ş.’ne devir edilen patentin, 22.021.500,21TL bedelle muhasebeleştirildiği, ….’nın, …. A.Ş’ye patent devri yapması karşılığında şirkete olan 22.021.500,21TL tutarındaki borcunun kapatıldığı bilgisine ulaşıldığını, şirketin 870,40 TL’ye satın aldığı patent için 22.021.500,21 TL ödenmesi gibi bir usul izlenerek şirketin içinin boşaltıldığını, gerek gayrimenkul satışlarında ve gerekse patent devir işlemlerindeki usulsüzlüklerin tespiti üzerine sorumluların cezalandırılması için Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, gayrimenkullerin satışından resmi olarak 13.246.944.00 TL para alındığı halde şirket kayıtlarında 2.500.000 TL olarak muhasebeleştirildiğini, gayrimenkullerin satış işleminin iptali için Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinde … E. sayılı dosyasında açılan davada, Mahkemenin tedbir kararı verdiğini, davalıların işbirliği içerisinde şirketin yönetim kurulu üyesi …’dan 870.40 TL bedel ile satın aldıkları bir patenti, VUK’a aykırı olarak değerlendirip 22.027.694,84 TL olarak muhasebeleştirdikleri ve bu bedelden 22.021.500,21 TL’yi, ….’ın şirkete olan borcuna mahsup ederek, şirketi 22.021.500,21 TL zarara soktuklarını, hakkında iflas kararı verilmiş olduğundan HMK m.334 ve devamı kapsamında adli yardım talebinin kabul edilmesine, davalıların, davaya konu bedeli teminat altına alacak seviyede mal varlıklarının üçüncü kişilere satışının engellenmesi için şirketlerdeki hisseleri dahil tüm malvarlıkları üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, şirketin 22.021.500,21TL zarar etmesine sebebiyet veren davalılardan bu zararın avans faiziyle birlikte müteselsilen tahsil edilerek, zarar gören …. A.Ş.’ye ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının şirketin zarara uğratıldığı iddiasının şirketle işlem yapması yasak kişilerden patent satın alındığı iddiası olduğunu, gerek patent alımı öncesi ve gerekse de patent alımı sonrasında, ….. A.Ş.’nin, yönetim kurulu üyeleri ile işlem yapılması konusunda TTK’nun 395. ve 396. maddelerine göre (nitelikli karar çoğunluğu ile) izin verildiğini, bu durumun genel kurul kararları arasında da görüldüğünü, dolayısıyla şirketin en yetkili organının nitelikli çoğunlukla verdiği izin ve onayı sonucunda, şirketin zarara uğratıldığı iddiasının dinlenebilir bir tarafı kalmadığını, şirketin mal varlığında azalma ya da içinin boşaltılması iddiası mesnetsiz olduğunu, hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara …. İcra Müdürlüğünün …. iflas sayılı dosyası ile tüm dosya kapsamı.
Davanın açıldığı Ankara …. Asliye Hukuk Mahkemesi 21/04/2021 tarihli ve …. esas, …. karar sayılı ilamı ile yetkisizlik kararı vererek dosyayı mahkememize göndermiştir.
GEREKÇE :Dava, davalılar tarafından yapılan işlemlerle şirketin zarara uğratıldığı iddiasıyla gerçekleşen zararın davalılardan alınarak şirkete verilmesi istemine ilişkindir.
Tensip zaptı uyarınca; iflas idare memurlarına müzekkere yazılarak, davacı …. yönünden davaya muvafakat edip etmediklerinin ve davalılar .. ve …. yönünden davalıları temsil edip etmeyeceklerinin sorulmasına karar verildiği, yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda; iflas masası tarafından dosyanın takip edilmeyeceği, iflas idaresinin görevine son verildiğinin bildirildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nun 53. maddesinde; “Dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir.” şeklinde belirtilmiştir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Madde ile davayı takip yetkisi kurumu düzenlenmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukukuna yansımasıdır. Dolayısıyla, kanunla aksi belirtilmedikçe, bu yetki kural olarak maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir. Maddeye davayı takip yetkisinin tanımına da yer verilmiş bulunmaktadır. Bu tanım, esas itibarıyla davayı takibi de kapsamaktadır. Davayı takip yetkisi tamamen şekli taraf kavramının bir sonucudur. Kural olarak dava ehliyeti bulunan kimsenin davayı takip yetkisi de mevcukttur; ancak, bazı durumlarda tarafın dava ehliyeti olmakla birlikte davayı takip yetkisi kendisi dışında üçüncü bir kişi tarafından kullanılabilir ya da kanun gereği kullanılması zorunlu olabilir. Bu yetkiyi kullanan kişinin gerçekte hukuki ilişkinin tarafı olmasına gerek yoktur. Davayı takip yetkisi bir dava şartı olup, mahkeme bunu kendiliğinden göz önüne alır. Buna göre, davayı takip yetkisi, talep sonucunda belirtilen hakkın ya da hukuki ilişkinin esası hakkında hüküm alabilme yetkisini ifade etmekte olup, kanunda belirtilen istisnai durumlar (örneği, İİK m.94/II’ye göre, borçlunun henüz tapuya tescil ettirmediği bir taşınmazını borçlu adına tescil ettirmek için alacaklının icra dairesinden dava açma yetkisini istemesi, iflas masasına karşı açılacak davalarda veya iflas masasının açacağı davalarda iflas idaresi tarafından temsil edilmesinde olduğu gibi) dışında, maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre belirlenir. Bu örneklerde de görüleceği üzere, İcra ve İflas Kanununda düzenlenen durumda, aslında borçlunun normal olarak dava ehliyeti mevcuttur. Fakat alacaklı, borçlunun alacağını tahsil için icra dairesinden davayı takip yetkisini alarak, borçlu adına davayı takip eder. Bu durumda, borçlunun ne taraf ehliyeti ne de dava ehliyeti kaldırılmamış olup, sadece alacaklıya borçlunun alacağını tahsil için bir yetki verilmiştir. Benzer durum iflasta da söz konusudur. Müflisin taraf ehliyeti ve dava ehliyeti mevcut olmakla birlikte iflas masasına giren mal ve haklar bakımından takip yetkisi iflas idaresi tarafından kullanılacaktır.
Kural olarak, taraf ehliyetine ve dava ehliyetine sahip olan taraf davayı açar ve yürütür. Örneğin reşit ve mümeyyiz olan (ve kısıtlı olmayan) kişinin açtığı ve yürüttüğü dava böyledir. Ancak, yasaların gösterdiği bazı durumlarda kişinin, reşit ve mümeyyiz olmasına (ve kısıtlı olmamasına) rağmen dava açması ve/veya yürütmesi mümkün olmayabilmektedir.
Örneğin, bir gerçek kişinin iflasına karar verilmesi halinde müflisin, iflas masasına (İİK m.184) giren malları üzerinde tasarruf yetkisi sınırlanır ve iflas masasına giren mallarla ilgili davaları takip yetkisi, iflas idaresine geçer. Bu sebeple müflis, reşit ve mümeyyiz olmasına, kısıtlı bulunmamasına (yani, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmasına) rağmen, iflas masasına giren mallar bakımından dava takip yetkisine salip değildir. Bu sebeple masa malları ile ilgili olarak, müflisin açtığı veya müflise karşı açılan dava, dava takip yetkisi bulunmadığından redde mahkumdur.
Davada sıfat ile davayı takip yetkisi birbirinden farklı müesseselerdir. Her şeyden önce, sıfat bir maddi hukuk sorunu olduğu halde, davayı takip yetkisi usuli bir konudur bir dava şartıdır (m.114,1/e). Buna bağlı olarak, sıfat yokluğu halinde dava esastan; dava takip yetkisinin bulunmaması halinde ise, dava usulden reddedilir.
Bu itibarla, davacı …’ın müflis olduğu, iflas idare memurlarının yetkisinin kalktığı, tasfiye işlemlerinin iflas masası tarafından yerine getirildiği, iflas masasının davayı takip etmediği, müflis ….’a davayı takip etme hususunda yetki verdiği, ancak bu yetkinin geçersiz olduğu, müflis ….’ın davayı takip yetkisinin olmadığı anlaşıldığından, davacının davasının 61000 sayılı HMK’nun 114/1-e ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından reddine karar karar verilmiştir.
Her ne kadar davalılar … ve … adına vekaletname ibraz edilmiş ise de; müflis kişilerin vekaletname verme yetkisi bulunmadığından lehlerine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
e-imza e-imza e-imza e-imza

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının 6100 sayılı HMK.nun 114/1-e ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 59,30TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.320,00TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalılar …, …, …’ın kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
5-Davalılar …, … ve … lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karardan sonra yapılacak yargılama giderlerinin suç üstü ödeneğinden karşılanmasına,
Dair, davacı … ile davalı ….’ın yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/10/2021

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza