Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/436 E. 2021/430 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/436 Esas – 2021/430
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/436 Esas
KARAR NO : 2021/430

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Menfi Tespit (Rehin Karşılığı Ödünç Verme İşinden
Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/06/2021
KARAR TARİHİ: 11/06/2021
K. YAZIM TARİHİ: 30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Rehin Karşılığı Ödünç Verme İşinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Hatay İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, araç satışından dolayı süresinde ve fazlası ile ödeme yapıldığını, davacının alacaklıya karşı borcu olmadığı gibi fazla ödeme yaptığını, yapılan takibin açıkça usule aykırı olduğu gibi davalı tarafından başlatılan söz konusu rehin ile ilgili alacakların hiçbir hukuksal dayanağı olmadığını, davacı tarafından verilen vekaletin aslında alım satıma ilişkin olduğunu, davacının okuma yazması olmadığı için vekalet verilen kişi tarafından rehin verme işlemi yapıldığını, oysa gerçek iradenin alım-satım için olduğunu, 3. kişiye verilen vekalet, rehin koyma hakkını içermediğini, davacının gerçek iradesinin rehin yapılması olmadığını, dolayısıyla hukuka aykırı işlem yapıldığı için hükümsüz olduğunu, hiçbir dayanak belirtilmeden yapılan rehinde, borcun nedeni olarak araç satış sözleşmesi gösterildiğini, davacının, davalıdan … marka bir araç satın aldığını ve borcunu fazlasıyla ödediğini, noter işlemleri sırasında bedelin ödendiğinin belgeden anlaşıldığını, bu nedenle borçlu sıfatının davalı tarafa geçtiğini, haksız kazanç elde etmeye çalışarak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığını ve araç hakkında yakalama kararı çıkarıldığını, bu işlemin de yetkisiz olduğunu, davacının herhangi bir borcu olmadığını, satış bedelinin ödenmesi ile yeni plaka numarası … olan aracın bedeli tamamen ödendiği için devrin gerçekleştiğini ve noterde onaylatıldığını, davacının okuma ve yazma bilmediğini, imza atamamasını bir fırsat olarak değerlendirip, davalı tarafından vekaletnameye rehin koyma yetkisi konup, kendisinin bilgisizlik ve mağdurluğundan yararlanılmaya çalışıldığını, davalı yanın kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını, yapılan kötüniyetli takipten dolayı icra-inkar tazminatı istemleri olduğunu, aracın bedelinin satışın gerçekleştiği anda ödendiğini, tüm bu nedenlerle, davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tesbitine, takibin iptaline, fazla ödemelerin istirdatına, araç üzerindeki rehnin ( şerhin ) kaldırılmasına, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE :Dava, araç satışından kaynaklı borcun ödenmemesi sebebiyle başlatılan taşınır rehininin paraya çevrilmesi yoluyla takipten kaynaklı borcun olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu resen değerlendirilmiştir.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Somut olayda, menfi tespit, istirdat talebinin dayanağının satım ilişkisinden kaynaklı taşınır rehininin paraya çevrilmesi yolu ile takip olduğu ve davalıların tacir olmadığı, davanın TTK’nın 4. maddesinde belirtilen ticari davalardan olmadığı, bu nedenle uyuşmazlığın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp karara bağlanması gerektiği anlaşılmıştır.
Açıklanan sebeplerle somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine ve arabuluculuk ücreti giderine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde karar verildi.11/06/2021

Katip Hakim
E-imzalı✍ E-imzalı✍