Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/388 E. 2023/102 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/388 Esas – 2023/102
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/388 Esas
KARAR NO : 2023/102

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
2-
VEKİLİ :
3-
4-
VEKİLİ :
5-
6-
7-
TASFİYE MEMURU:

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/11/2018

BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN
2021/819 ESAS 2021/1022 KARAR SAYILI DOSYASI

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :1-
2-
VEKİLİ :
3-
4-
5-
6-
7-

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/10/2021
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
K.YAZIM TARİHİ: 24/02/2023

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Asıl davada davacı vekili; dava dışı … tarafından, Ankara Batı … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … E … K. sayılı dosyasında Müvekkil Belediye aleyhinde ikame edilen davada davacının 2004-2016 yılları arasında … Belediye Başkanlığı büynesinde ve taşeron şirketler nezdinde işçi olarak çalıştığı beyan edilerek, ödenmeyen işçilik alacaklarının müvekkil belediyeden tahsiline karar verilmesini talep ettiğini, yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ve müvekkil belediye aleyhine başlatılan takip dolayısıyla toplamda 26.136,18TL belediye tarafından ödeme yapıldığını,davalıların sorumluluk miktarlarının belirlenmesinde, işçilik alacakları yönünden dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemlerle sınırlı olması, ilam ve icra takibinden kaynaklanan ödeme kalemlerinden ise davalıların eşit oranda sorumlu olmaları nedeniyle davanın kısmi olarak açıldığını,bu nedenle Ankara Batı … İş Mahkemesi’nin …E. …K. sayılı ilamı gereği davalı şirketlerden, 26.163,18TL Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve müvekkil Belediye ile imzalanan sözleşme hükümlerine uygun olarak kamu zararının 6183 sayılı Kanuna göre hesaplanacak faiziyle birlikte tazmin edilmesi gerektiğini, davalıların sorumluluk miktarlarının belirlenmesinde, işçilik alacakları yönünden dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemlere göre, ilam ve icra takibinden kaynaklanan ödeme kalemlerine ilişkin ise davalıların eşit oranda sorumluluklarının belirlenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 02/12/2019 tarihli dilekçe ile davasını ıslah etmiş ve talebini 26.163,18TL’ye artırmıştır.
Birleşen davada davacı vekili; dava dışı … tarafından, Ankara Batı … İş Mahkemesi’nin 09/03/2018 gün ve … E. ve … K. sayılı ilamına istinaden; Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasına 26.163,18TL’nin belediye tarafından icra tehdidi altında ödendiğini, işbu kararın kesinleştiğini BAM kararına istinaden Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasına 1.815,74TL’nin belediye tarafından ödenmek zorunda kalındığını, müvekkili Belediye tarafından dava dışı işçiye yapılan ödemenin kamu zararına sebebiyet vermemesi amacıyla Başkanlık Olur’una istinaden hizmet alım ihaleleri kapsamında dava dışı işçiyi çalıştırdığı belirtilen ticaret unvanları yazılı şirketlerden bu bedelin tahsili amacıyla Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/388 E. Sayılı rücuen tazminat istemli dava açıldığını, davalı şirketlerin hizmet alımı amacı ile (personel temini) gerçekleştirilen ihaleler kapsamında müvekkili belediye ile farklı tarihlerde sözleşme imzalayan yükleniciler olduğunu, mahkemece, müvekkili belediye işçilik alacaklarından “üst işveren” olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuşsa da gerçekte işveren sıfatı “dava dışı personeli istihdam ettikleri sürelerle sınırlı olmak üzere” davalı şirketlere ait olduğunu, tüm bu nedenlerle Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/388 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, hizmet alım sözleşme ve şartname hükümleri doğrultusunda 1.815,74TL’nin ödeme tarihinden işleyecek faizleri ile birlikte ve davalıların tespit edilecek sorumlulukları oranında rücuen tahsili ile müvekkili belediyeye ödenmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Asıl davada davalı … Şti. vekili; Öncelikle görev ve yetki itirazında bulunduklarını, davacının rücu hakkının kanunla düzenlenmediğini, Davacı ve davalılar arasında müteselsil sorumluluk bulunduğunu, iş kanunu ilgili maddeleri uyarınca davacı asıl işveren olarak yaptığı ödemenin tamamından alt işverenlerin sorumlu olmayıp bu tutarın en azından yarısının kurum tarafından ödenmesi gerektiği ve bu tutarın rücu edilemeyeceğini, davacının yıllık izin ve ihbar tazminatı ödemesine ilişkin talebinin müvekkile yönetilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafından ikame edilen tazminatın ihbar tazminatı ve yıllık izin ödemesi taleplerine ilişkin olduğunu, dava dışı işçinin son alt işvereni müvekkili olmadığından ve devir nedeniyle fesihten de söz edilemeyeceğinden müvekkilinin sorumluluğunun kıdem tazminatının kendi dönemi ve ücret seviyesiyle sınırlı olduğunu, açıklanan nedenlerden dolayı haksız davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Asıl davada davalı … Şti. vekili; Davacı kurum dava dışı işçi …’in Ankara Batı … İş mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında açtığı dava neticesinde hüküm altına alınan alacaklardan dolayı, müvekkilinin dönemine ilişkin olarak işçiye herhangi bir ödeme yapmadığından, müvekkil şirketin aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalılar … Şti. Ve … Şti. vekili; Adi ortaklığın kendisine ait bir tüzel kişiliği olmadığından davada taraf olma ehliyetinin olmadığını, bu nedenle adi ortaklığa açılacak davalar adi oraklığın kendisine karşı değil dava konusunun paradan başka bir şey olması halinde ortaklığı oluşturan ortakların tamamına, dava konusunun para olması halinde ise ortaklar arasında müteselsil sorumluluk esasının geçerli olduğundan ortaklığın bir veya birkaçı aleyhine yönetilmesi gerektiği , müvekkil şirketler adi ortaklığı aleyhine açılan iş bu davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Asıl davada diğer davalılar tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Birleşen davada davalı … A.Ş ve … Şti. vekili; davacı idare ile müvekkili şirketler arasında hizmet alım sözleşmeleri akdedildiğini, dava dışı personelin de bu hizmet alımı sözleşmeleri kapsamında müvekkili şirketler bünyesinde istihdam edildiğini, davalı idarenin müvekkili şirketlere rücu hakkı bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte yapılacak olası bir hesaplamada, işçilik alacakları hesaplanırken müvekkili şirketlerin çalıştığı süre ve ücret ile sınırlı sorumluluk hesabı yapılması gerektiğini, müvekkili şirketler ile davacı idare arasında ” müteselsil sorumluluk” ilkeleri uygulanması gerektiğini, tüm bu sebeplerle müvekkili şirket aleyhine açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada diğer davalılar tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER :
Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, Ankara Batı … İş Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, davalıların ticaret sicil kayıtları, SGK kayıtları, 13/11/2019 tarihli bilirkişi raporu, 08/06/2022 tarihli bilirkişi ek raporu, 05/01/2023 tarihli bilirkişi ikinci ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, dava dışı işçiye ödenen tazminatın taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında davalılardan sorumlulukları oranında rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 22/11/2018 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda, davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
Eldeki davada uyuşmazlık, davacı belediye bünyesinde yürütülen evsel atıkların toplanması, toplanan atıkların nakli, cadde ve sokak, meydan ve pazar yerlerinin insan ve makine marifetiyle süpürülmesi faaliyetlerinin davalılarca ihale yoluyla gerçekleştirilmesi sırasında dava dışı işçiye Belediye tarafından ödenen tazminatların davalılardan rücuen tahsiline ilişkindir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi ile 13. Hukuk Dairesinin benzer dosyalarla ilgili sözleşmeye konu işin taşıma hukuku kapsamında kaldığından mutlak ticari dava olması sebebiyle Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girdiğine dair emsal nitelikte kararları bulunmaktaysa da, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2610 Esas 2022/2541 Karar sayılı ilamı ile benzer mahiyetteki bir davanın temyiz incelemesi neticesinde “… Bu kapsamda Belediyenin asli işleminden olan temizlik işi ile ilgili taraflar arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığı ve uygulandığı anlaşılmıştır. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmenin taşıma edimini içerdiği belirtilerek arabuluculuğa tabi olduğu yönünde karar verilmiş ise de taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edim Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı olduğu ve bu halde dava konusu uyuşmazlığın arabuluculuğa tabi olmadığı” şeklinde karar verildiği, bu itibarla ihale ekindeki sözleşmede anılan birçok işten biri olan çöp toplama ve nakli işinin TTK’nın 850 vd. maddelerinde düzenlenen taşıma sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, çöp nakil işinin, temizlik ve çöp toplama faaliyetinin devamı niteliğindeki hizmet işi olduğu kanaatiyle, davacının tacir olmadığı da gözetilerek, ihtilafın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi … Esas; … Karar sayılı ilamında “… Bu itibarla anılan sözleşmelerin bundan sonraki uyuşmazlıklarda Yargıtay 6.HD.nin anılan kararı dikkate alınnarak hizmet sözleşmesi olarak nitelendirilmesi gerekmiştir. Bu itibarla, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 01/07/2022 tarihli ve 1047 sayılı kararı ile belirlenen iş bölümüne göre, “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında (Özel Borç İlişkileri -Akdin Muhtelif Nev’ileri) yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararların (satış sözleşmesi:taşınır ve taşınmaz satışı, ödünç sözleşmeleri:ariyet (kullanım ödüncü) – karz-ödünç (tüketim ödüncü), ölünceye kadar bakma sözleşmesi, vedia (saklama) sözleşmesi, hizmet sözleşmesi, kefalet sözleşmesi, vekalet sözleşmesi)” istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (4). Hukuk Dairesi tarafından yapılması gerektiğinden, dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (4). Hukuk Dairesine gönderilmesine..” şeklinde uyuşmazlığın dairenin görevine girmediğine dair karar verildiği, iş bu kapsamda temel uyuşmazlığın TTK’nın 850 vd maddelerinde düzenlenen taşıma sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği ve görev hususunun davanın her aşamasında dikkate alınabileceği sonuç ve kanaatiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.26/01/2023

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı