Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/370 E. 2021/782 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/370 Esas – 2021/782
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/370 Esas
KARAR NO : 2021/782
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 11/05/2021
KARAR TARİHİ: 14/10/2021
K.YAZIM TARİHİ : 20/10/2021
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkili sigorta şirketinin, alacağının tahsili amacıyla Ankara …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup; borçlular tarafından borca haksız yere itiraz edildiğini ve takip durdurulduğunu, müvekkili sigorta şirketi tarafından teminat altına alınan davalıların müteahhidi olduğu, sigortalı …’a ait “ …. ” adresine kaim taşınmazda 01.03.2016 tarihinde, banyo duşa kabin pis su giderinin tıkanması ve mutfakta bulunan bulaşık makinesi pis su hortumundan su sızması sonucunda evim muhtelif yerlerinde hasar meydana geldiğini, sigortalının başvurusu üzerine söz konusu hasarların tazmini amacıyla müvekkili şirket tarafından; sigortalıya ödeme yapıldığını, sigortalı konutun bulunduğu bina yeni yapılı bir bina olup binanın yapımını karşı yanın üstlendiğini, borçluların yapımını üstlenmiş olduğu konutun banyo ve mutfak pis su giderinin binanın yapımınındaki eksiklikler ve hatalar nedeniyle tıkanması neticesinde hasar meydana geldiğini, zira sigortalı konut 25.01.2016 tarihinde yeni yapılı olarak alınmasına rağmen 10.02.2016 tarihinden sonra duvarlarda kabarmaların olduğunu, bu durumun hasarın, karşı yanın eserinin ayıplı olması nedeniyle meydana geldiğini ve sorumluluğun karşı yanda olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, dolayısıyla davalıların yapımını üstlendikleri konutun tesisat sızıntısı nedeniyle meydana gelen hasarda davalıların kusur ve sorumluluğunun olduğunu, davalıların kusuruyla sebebiyet verdiği zarar müvekkili şirket tarafından tazmin edilmiş olup Türk Ticaret Kanunu’nun halefiyet başlıklı 1472. maddesi uyarınca; sigortalıya müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin halefiyet hakkı kapsamında davalılardan talep edilme hakkı doğduğunu, bu nedenle meydana gelen hasarın tazmini amacıyla, müvekkili şirket tarafından sigortalıya ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, kusurlu ve sorumlu davalılardan rücuen tazmini gerektiğini, bu hususta borçluya rücu talebi ile başvurulmuş olup borçluların ödeme yapmaması üzerine hakkında icra takibi başlatılması gerekliliği hasıl olduğundan; müvekkili şirket tarafından sigortalıya ödenen hasar bedelinin faizi ile birlikte tahsili amacıyla Ankara 1… İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu şirkete ödeme emri tebliğ edildiğini, borçlu tarafından takibe haksız, soyut ve hukuki dayanaktan yoksun ifadelerle itiraz edildiğini, yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmiş olup itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerektiğini beyan ederek, davalı borçlu tarafından Ankara …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan haksız ve kötüniyetli itirazın iptali ile takibin devamına, haksız yapılan itirazdan dolayı davalı borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili; görev ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğu belirterek, davacı tarafından müvekkillerin taşınmazın yapımı sırasında üzerine düşen kusur ve sorumlulukları eksik ve hukuka aykırı yapmış olması nedeniyle sorumluluğun müvekkillerinden kaynaklandığı iddia edildiğini, ancak müvekkillerinden kaynaklanan bir ayıp bulunmadığını, davacı tarafın müvekkillerinin kusurundan kaynaklandığını somut ve kesin deliller ile ispatlayamadığını, hal böyle iken müvekkillerinden kaynaklanmayan bir zarar nedeniyle müvekkilinin sorumlu ilan edilmesinin hukuka ve kanuna aykırı olup davanın reddini talep ettiklerini, hal böyle iken müvekkillerine atfedilemeyecek bir zarardan dolayı müvekkillerine icra takibi yapılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın kötüniyetle, haksız ve dayanaksız olarak icra takibi yaptığını ve kötüniyet tazminatının şartlarının oluştuğunu, bu nedenle davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine, haksız yapılan itirazdan dolayı davacı aleyhine, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, davalı şirketin ticaret sicil kaydı, davacı sigorta şirketi kayıtları, sigorta poliçesi, hasar dosyası ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava; davacı sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesi kapsamında yapılan ödemenin davalılardan rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Davacı alacaklı sigorta poliçesi kapsamında yapılan ödeme nedeniyle davalıdan rücuen alacaklı olduğu iddiasıyla ilamsız icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 02/03/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 03/03/2017 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamında itirazın alacaklıya tebliğine ilişkin mazbata bulunmadığından itirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu davanın hak düşürücü yasal süresi içerisinde açıldığı değerlendirilmekle işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Davacı sigorta şirketi, halefiyet ilkesi gereğince sigortalısının yerine icra takibi başlatmış olup, sigortalının dairesinin davalıların kusuru nedeniyle zarar gördüğünü ileri sürerek rücuen alacak talebinde bulunmuş, işbu davanın bu alacağın tahsiline ilişkin takibe yapılan itirazın iptali için açıldığı anlaşılmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9 sayılı, 3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticarî dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Buna göre işbu davada uyuşmazlık gerçek kişinin haksız fiil nedeniyle uğradığı zarardan kaynaklandığından ve dava aynen sigortalı kimse ile sorumlu kişi arasındaki bir dava gibi olduğundan uyuşmazlığın genel mahkeme olan Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenle 6100 sayılı HMK’un 114/1-c ve 115/2. maddeleri de nazara alınarak, mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın (dava şartı yokluğu nedeniyle) usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.14/10/2021

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı