Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/368 E. 2021/319 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/368 Esas – 2021/319
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/368 Esas
KARAR NO : 2021/319

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
3-

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 10/05/2021
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
K. YAZIM TARİHİ: 20/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’ın diğer davalılar … ve … aleyhine Ankara Batı İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra dosyasından müvekkili şirkete birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin elektronik tebligat ile gönderildiğini, ancak müvekkili şirketin bu tebligatlardan haberdar olamadığını, 05.05.2021 tarihinde şirket adına kayıtlı araç üzerine haciz konulduğunu fark etmeleri üzerine icra memurları ile iletişime geçerek dosyadan ve haciz müzekkerelerinden haberdar olduklarını, her ne kadar müvekkiline tebligatlar elektronik tebligat ile yapılmış ise de; müvekkili şirketin herhangi bir elektronik tebligat adresi bulunmadığını, PTT tarafından re’sen bir elektronik tebligat adresi belirlendiğini ancak müvekkiline hiçbir bildirim yapılmadığını, dolayısıyla bir elektronik tebligat adresi bulunduğunu dahi bilmeyen müvekkilinin haciz ihbarnamelerinden haberdar olamadığını, Müvekkili şirket yetkilisinin 05.05.2021 tarihinde PTT’ye ait numarayı aradığında görevliler tarafından pandemi dolayısı ile elektronik tebligat adresinin bildirilemediği, bu tür mağduriyetlerin çok yaşandığının belirtildiğini, elektronik tebligat adresi olduğunu dahi bilmeyen müvekkilinin icra müdürlüğü tarafından gönderilen haciz ihbarnamelerinden de haberdar olamaması nedeniyle mağdur edildiğini, usul kuralları hiçe sayılarak mağdur edilen müvekkilinin haciz ihbarnamelerini (3ünü de) ıttıla tarihi olan 05.05.2021 tarihinden itibaren süresi içerisinde işbu davayı ikame ettiklerini ayrıca 06.05.2021 tarihinde icra müdürlüğü nezdinde haciz ihbarnamelerine yd itiraz dilekçesi gönderdiklerini, takip borçluları … ve … ile müvekkili şirketin hiçbir ilgisi bulunmadığını, bahsi geçen borçluların ne müvekkili şirketin çalışanı ne müvekkili şirketin ortağı ne de müvekkils şirket ile ticari bir ilişki içerisinde olmadıklarını beyan ederek, müvekkilinin Ankara Batı İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından davalılara borçlu olmadığının tespiti ile Mahkeme’ce belirlenecek bir teminat karşılığında dava kesinleşinceye kadar müvekkili yönünden takibin tedbiren durdurulmasına ve müvekkil şirketin malvarlığı üzerine konulan hacizlerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Eldeki davada, Davacı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında üçüncü şahıs sıfatıyla kendisine İİK 89. Maddesi gereğince gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle, davalılara borçlu olmadığının tespiti talep edilmektedir.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
6102 sayılı TTK’nin 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 18.06/2020 tarih ve 2018/1726 esas, 2020/765 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; İİK’nin 89/3. maddesinin üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nin 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yolunda açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve 3568 E., 6425 K. ve 17.12.2015 tarih ve 7065 E., 17162 K., sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi, eldeki davada çekin vasfıyla veya sebebiyle ilgili olarak taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlıkta, davalı alacaklı … tarafından başlatılan icra takibinde üçüncü kişi borçluya, borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçsuzluğun tespiti istenmektedir. Bu nedenle uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözülmesi gerekmektedir.
Ayrıca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. HD 2021/597 esas, 2021/594 esas sayılı dosyasında, dava türü, niteliği, içeriği ve tarafları benzer bir dosyada yargı yeri belirlenmesine ilişkin verdiği bir kararında, ”Somut olayda; davacı vekili, müvekkilinin Batı İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında takip borçlusu olmamasına rağmen İİK 89. madde gereğince kendisine gönderilen haciz ihbarnamelerinden geç haberdar olması ve itiraz süresini kaçırması sebebiyle ilgili icra dosyasına davalı gerçek kişilerle birlikte borçlu sıfatıyla dahil olduğunu, dosya borcunun 278.779,66 TL olduğunu, müvekkilinin dosya alacaklısı … … Şirketine herhangi bir borcunun bulunmadığını, dosya borçlularının ise müvekkilinden herhangi bir muaccel alacağının bulunmadığını, müvekkilinin bütün malvarlığının haczedildiğini, müvekkilinin haciz baskısı altında borcu ödediğini, müvekkilinin takip talebine konu kalemlere ilişkin borcunun bulunmadığını öne sürerek icra tehdidi altında ödenen 98.549,72 TL’nin faiziyle birlikte istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket dışındaki davacı ve davalıların tacir olmadığı, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklanmadığı ve ticari iş niteliğinde de olmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 2. maddesi gereğince davanın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ” şeklinde karar vermiştir. Hal böyle iken dosyamız davalıların tacir olmaması, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklanmaması ve ticari iş niteliğinde de olmaması nedeniyle de uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözülmesi gerekmektedir.
HMK’nin 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü karşısında, bu durum mahkemece res’en incelenmelidir. İİK’nin 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, davalıların tacir olmaması, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklanmaması ve ticari iş niteliğinde de olmaması da gözetilerek yukarıda bahsedilen Yargıtay ve BAM kararları doğrultusunda asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nin 114/1,c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı noksanlığı nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerinin gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/05/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza