Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/31 E. 2021/295 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/31 Esas – 2021/295
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/31 Esas
KARAR NO : 2021/295

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2021
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
K. YAZIM TARİHİ: 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ve oğlu …’ın, davalı ile … ilçesinde bulunan bir taşınmaza ev yapılması hususunda anlaştıklarını, bu anlaşmanın 55.000 TL bedelli olup 2.000 TL sinin peşin olarak ödendiğini, akabinde taraflar arasında sözleşme imzalandığını ve anlaşmanın yazılı hale getirildiğini, davalının, kalan borç için müvekkilinden toplu senet aldığını ve vade tarihlerinde ödemesini istediğini, senet bedellerinin toplam 37.000,00 TL olduğunu, taraflar arasında sözleşme imzalandıktan sonra müvekkilinin kızı …’ın da eve ortak olmak istediğini ve ödemeleri hızlandırdıklarını, müvekkillerinin peyderpey davalıya para verdiklerini ve karşılığında makbuz aldıklarını, elden verilen paralar için her zaman makbuz alınamasa da sonradan temin edildiğini veya kalan borcun yeni alınan makbuza yazıldığını, müvekkilinin, davalıya olan 53.000 TL(2.000 TL peşin ödenmiştir) senet borcunun büyük kısmını senet alınmaksızın kapattığını, müvekkilinin banka havalesi yolu ile gönderilen miktarlar ve makbuzdaki miktarlar dikkate alındığında davalıya sadece 5.000 TL borcu kaldığını, bu miktarın da davaya konu senet dışındaki diğer senetlerden kalan miktar olduğunu, davaya konu senedin vadesi önce olduğu için ödenen miktarların bu senetten düşüldüğünü ancak senetlerin çalışma sahasında olmaması ve para karşılığında makbuz alınması nedeniyle davaya konu senedin teslim alınamadığını, dolayısıyla müvekkilinin davaya konu senede ilişkin davalıya borcu bulunmadığını, müvekkili tarafından yapılan ödemelerde makbuz alınan toplam miktarın 31.400 TL olduğunu, senet dışında yapılan 2.000 TL düşüldükten sonra 29.400 TL için açıkça makbuz alındığını, yapılan ara ödemeler ile birlikte müvekkilinin davalıya bu senetler nedeniyle kalan borcunun 5.000 TL olduğunu beyan ederek, müvekkili aleyhine Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …E. numarası ile başlatılan icra takibinde müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, ilk olarak ispat külfeti kendisine düşen ve dava dilekçesinde tanık deliline yer veren davacı tarafın tanık dinletme talebine kesinlikle muvafakat etmediklerini, davacı tarafından imzalanan bononun bedelsizlik iddiasının yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, taraflar arasında birden fazla iş ilişkisi bulunduğunu ve davacı tarafça bahsedilen ödemelerin büyük çoğunluğunun dava dışı işlere ilişkin olduğunu, icra takibine konulan senetle bir alakası bulunmadığını, karşı tarafın dilekçesinin kendi içerisinde dahi tutarlı ve inandırıcı olmadığını, zira yapım işi için 55.000,00 TL’ye anlaşıldığı ve 31.400,00 TL ödeme yapıldığı iddia edilirken, kalan borcun ise 5.000,00 TL olduğununun ileri sürüldüğünü, dava dilekçesi ekinde delil olarak sunulan makbuzlar toplamının ise, 15.400,00 TL olduğunu, bu tutarsızlıklar nedeniyle davacının iddialarının itibar edilebilir olmadığını, bononun bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olduğunu ve bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmediğini, kural olarak ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa ait olduğunu, davacı tarafça senet için yapıldığı öne sürülen ödemelerin uyuşmazlık konusu senetle bir ilgisi bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan makbuzlarda ise, dava konusu senede ilişkin ödeme olduğuna dair bir yollama veya açıklama bulunmadığını, dava dilekçesindeki iddialar ile ekindeki belgelerin kronolojisine bakıldığında, davacı tarafın iddialarının haksız olduğunun net olarak ortaya çıkacağını, sonuç olarak, dava konusu senede ilişkin bir ödeme söz konusu olmadığından haksız, yersiz ve kötü niyetli davanın reddine, haksız ve kötü niyetle işbu dava ikame edildiğinden, alacağın likit olması da dikkate alınarak, dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Eldeki davada, davacının … ilçesinde bulunan bir taşınmaza 55.000 TL bedelle ev yapılması hususunda davalı ile anlaştıklarını ve bu sözleşme gereği davacı tarafça, davalıya toplamda 37.000 TL bedelli senet düzenlenip teslim edildiği, senet bedelinin ödendiği iddia edilerek, sözleşme gereği verilen senetlerden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) talep edilmektedir. Davacı tacir olmadığı gibi, dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Uyuşmazlığın temelinde taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi bulunmakta ve uyuşmazlığın bu sözleşme çerçevesinde çözümü gerekmektedir. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/04/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza