Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/291 E. 2022/540 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/291 Esas – 2022/540
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/291 Esas
KARAR NO : 2022/540
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2021
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
K.YAZIM TARİHİ : 08/07/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişkiden doğan 23.330,76 USD cari hesap alacağının tahsili için Ankara Batı İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası üzerinden … örnek ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun, takip konusu borcunu ödemediği halde haksız olarak takibe, borca, ödeme emrine, faiz oranına, işlemiş faize ve tüm ferilere itiraz ederek takibin durdurulmasına sebebiyet verdiğini, bunun üzerine arabuluculuğa başvurulduğunu, arabuluculuk görüşmesi sonunda ise davalı firma ile anlaşmaya varılamadığını, davalının iş bu itirazının, ödemenin geciktirilmesine yönelik, haksız, mesnetsiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davalı tarafça itiraz edilmeyen faturaların kesinleştiğini, müvekkili firmanın, taraflar arasındaki ticari ilişkiye binaen edimini yerine getirmiş olmasına rağmen, davalının; teslim aldığı faturaların bakiyelerini müvekkili firmaya ödemediğini, davalı tarafça öne sürülen itirazların haksız olduğunu beyan ederek, davalı borçlunun Ankara Batı İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyasına vaki, borca, faize ve tüm ferilerine ilişkin itirazının iptaline ve takibin devamına, borçlunun, haksız ve takibi uzatmaya yönelik itiraz nedeni ile %20’dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; müvekkilinden Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatın hükmolunması talep ve dava olunduğunu, ancak söze konu davanın hukuki mesnetten yoksun olduğundan reddi gerektiğini, şöyle ki; davacı tarafından icra takibine konu edilen 23.330,76.-USD’lik fatura bedelinin tamamının ödendiğini, müvekkilinin davacı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını beyan ederek, yapılacak bilirkişi incelemesinde de açıkça görüleceği üzere haksız ve metsiz olarak açılan işbu davanın reddi ile davacı tarafın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, tarafların ticaret sicil kayıtları, tarafların 2020 yılına ait BA-BS formları, banka kayıtları, talimat mahkemesi aracılığıyla aldırılan 16/10/2021 tarihli bilirkişi raporu, 05/04/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi raporunda, davacı şirketin 2020-2021 yılları inceleme dönemlerinde E-DEFTER tuttuğu, 2020-2021 yılları inceleme dönemlerine ait tutulan Yevmiye Defteri ve Defter-i Kebirin E-Defter Beratları tarafımdan incelenmiş olup, oluşturma tarihlerinin yasal süresi içinde yapıldığı; davacı şirket kayıt ve defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, delil niteliğine haiz olduğu, taraflar arasında inceleme dönemlerinde ticari bir ilişkinin var olduğu, davacı yana ait inceleme dönemleri Resmi Defter Kayıtları incelendiğinde; icra takibinde dayanak yaptığı bu faturadan dolayı toplam 23.330,76.-USD tutarında (aynen icra takibinde farklı para cinsleri üzerinden gösterilen bu tutar kadar) davalıdan alacaklı olduğu, … Şubesi Tarafından, Sayın Mahkemenize Gönderilen 24.09.2021 tarihli Cevabi Yazısının İncelenmesi neticesinde; 18/12/2020 keşide tarihli 103.000,00 TL tutarlı çekin; 18/12/2020 tarihinde; 29/01/2021 keşide tarihli 102.889,05 TL tutarlı çekin; 29/01/2021 tarihinde takastan … A.Ş. firmasına ödendiğinin bildirildiği; Anılan çeklerin Davacı … defterlerinde; davalı … 103.000,00.-TL olarak Alacak kaydedildiği; davalı savunmasında bahsedilen ödemelerin davacı defterlerinde yer aldığı; davalı … 97.106,31.-TL + Davalı … 5.778,74.-TL olmak üzere = 102.885,05.-TL toplam olarak Alacak kaydedildiği; davalı savunmasında bahsedilen ödemelerin davacı defterlerinde yer aldığı belirtilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda, davacı …nın TL hesabı ile Davalı …’nın TL hesabı birebir aynı olduğu, yani Davalı … kayıtlarında 24.09.2020 tarihi itibariyle Davacı …’nın 0,44.-TL tutarında borçlu olduğunun kaydedildiği görülürken; Davacı …’nın kayıtlarında 24.09.2020 tarihi itibariyle Davalı …’nın -0,44.-TL tutarında alacaklı olduğunun kaydedildiği, defter kayıtları arasındaki fark; Davacı …’in hesaplarını EUR ve Dolar bazında da kaydedilirken (faturalarını bu para birimleriyle düzenlediğinden) davalı … defterlerinde sadece TL olarak yapılan kayıtlardan ve Davacı …’e verilen vadeli çeklerin tamamının USD ve EUR yabancı para birimi üzerinden değil de TL olarak düzenlendiğinden kaynaklanmakta olduğu, yani kök rapordaki tespitlerde bir değişiklik söz konusu olmadığı belirtilmiştir.
GEREKÇE :
Dava; taraflar arasında düzenlenen ticari satım sözleşmesi kapsamında faturaya dayalı cari hesaptan bakiye kalan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı alacaklı taraflar arasında düzenlenen ticari satım sözleşmesi nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla faturaya dayalı icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 09.02.2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 10.02.2021 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İtirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu dava hak düşürücü yasal süresi içerisinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
Davacı yan, davalı ile aralarındaki ticari alım – satım ilişkisi kapsamında 04/08/2020 tarihli 25.319,85USD bedelli faturadan bakiye kalan alacağının bulunduğunu iddia ederek bakiye alacağının tahsili amacıyla başlattığı takibe davalının vaki itirazının iptalini talep etmiş, davalı yan ise, takibin dayanağı olan faturanın ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, davacı yanın takip çıkışı kadar davalıdan alacaklı olup olmadığı hususundadır.
Tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden 2020 yılına ait BA-BS formları HMK m.221 uyarınca resen celp edilmiştir. İncelenmesinde; davacı tarafça davalı adına 2020 yılına ilişkin 15 adet belge karşılığında KDV hariç 662.693,00TL mal satış bildiriminde bulunulduğu, aynı şekilde davalı tarafça, davacı adına 15 adet belge karşılığında KDV hariç 662.691,00TL mal alış bildiriminde bulunulduğu, bu itibarla bildirimlerin cüzi bir miktar haricinde örtüştüğü tespit edilmiştir.
Davacı yanın defter ve kayıtlarının yerinde incelenmesi ile mahkememiz dosyası kapsamında inceleme yapılması için İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde 16/10/2021 tanzim tarihli kök ve 05/04/2022 tanzim tarihli ek raporlar alınmıştır.
Dava konusu alacak, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağına dayanmaktadır. Fatura düzenlenmesi tek başına muaccel bir alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Davacının aynı zamanda malın teslim edildiğini/hizmetin ifa edildiğini ispat yükü altındadır.
Fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Davacı yan faturadan kaynaklanan kur farkı alacağının bulunduğunu iddia etmiş, davalı yan ise fatura bedelinin ödendiğini, bakiye alacağın bulunmadığını savunmuştur.
Bilirkişi vasıtasıyla incelenen taraf defter ve kayıtlarındaki hesapların birebir aynı olduğu, davacının davalıya ait hesabını Euro ve Dolar bazında tutarken, davalının davacıya ait hesabını TL bazında tuttuğu, bu itibarla tarafların defter ve kayıtları arasındaki fark ile davaya konu alacağın dayanağının kur farkından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davacı tarafça düzenlenen takibe konu alacağın dayanağı olan 04/08/2020 tarihli faturanın USD kuru üzerinden düzenlendiği görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/(13)3-846 Esas 2021/1489 Karar sayılı kararı aşağıdaki şekilde olup;
“Şirketler birçok farklı nedenle yabancı para birimi ile fatura düzenlemektedirler. Yabancı para birimi ile fatura düzenlemesi konusundaki temel düzenleme 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 215. maddesinde bulunmaktadır. VUK’nun 215/2-a maddesinde; “Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz.” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere temel kural faturaların Türk parası olarak düzenlenmesi olmakla birlikte, Türk parası karşılığı gösterilmek suretiyle, yabancı para birimine göre de düzenlenmesi mümkündür. Ancak yurtdışındaki müşteriler adına düzenlenen faturalarda Türk parası karşılığının gösterilme zorunluluğu yoktur. Bu tür faturalar yalnızca yabancı para birimi ile düzenlenebilirler.
Yabancı para birimine göre düzenlenen faturalarda yalnızca işlem tarihindeki kurun faturada gösterilmesi yeterli değildir. 385 no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca yurt içindeki müşteriler adına yabancı para birimine göre düzenlenen faturalarda, yabancı para birimi tutarı ve Türk para birimi tutarı yer almak zorundadır. Bu nedenle yurt içindeki müşterilere yabancı para birimi üzerinden fatura düzenlenmesi durumunda söz konusu faturada işlem tarihindeki döviz kurunun ve faturanın Türk parası karşılığının da faturada açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte döviz karşılığı gösterilmeksizin düzenlenmiş faturalar geçersiz ya da hiç düzenlenmemiş sayılmaz. Fatura muhatabının (faturayı kabul edenin) hiçbir cezai sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu durumda sorumluluk faturayı düzenleyen satıcı firmaya ait olmaktadır.
Yabancı para birimi kullanılarak düzenlenen faturaların Türk Lirasına çevrilmesinde kullanılacak kur faturanın düzenlendiği tarihteki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru olmalıdır. Faturalar bu kur üzerinden Türk Lirasına çevrilerek muhasebe kayıtlarına alınmalıdır. Gerek alıcı gerekse satıcı düzenlenen faturayı bu kur üzerinden hesaplanan TL karşılıkları ile muhasebe kayıtlarına almalıdır. Ancak ödeme faturalarda belirtilen döviz cinsinden yapılabileceği gibi, taraflar arasındaki anlaşmaya bağlı olarak ödeme gününde geçerli olan kur (döviz alış, döviz satış) üzerinden hesaplanan TL karşılığı olarak da yapılabilir.” açıklanan karar gerekçesinde belirtildiği üzere, yabancı para birimi üzerinden faturada TL karşılığı gösterilmek suretiyle fatura düzenlenebileceği, tarafların bu konuda serbest oldukları, ancak muhasebe kayıtlarının TL karşılıkları ile tutulması gerektiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasında öncesinden gelen bir ticari ilişkinin mevcut olduğu, daha öncesinde de ticari alım – satım sebebiyle faturalar düzenlendiği ve kayıtlara işlendiği, davacının davalı adına yabancı para birimi üzerinden düzenlediği faturalarını, yasal düzenleme gereği düzenlediği tarihteki döviz alış kurlarıyla TL’ye çevirerek TL tutarlarını muhasebeleştirdiği, davalının ise yabancı para birimi üzerinden değil TL olarak muhasebesini tuttuğu, kur farklılıkları sebebiyle davacı yanın daha öncesinde davalı adına kur farkı faturası düzenleyerek kur farklarının tahsili yoluna gittiği, bu durumun incelenen taraf kayıtlarından anlaşıldığı, böylelikle taraflar arasında bu yönde oluşmuş ticari bir teamülün olduğunun kabulü gerektiği, somut uyuşmazlığa konu alacağın da kur farkından kaynaklandığı, ancak dosya kapsamında davacı tarafça davalı adına düzenlenmiş kur farkı faturasının bulunmadığı, taraflar arasında daha öncesinde benzer duruma ilişkin kur farkı faturası düzenlenerek kur farkının tahsili yoluna gidilmesinin ticari teamül haline geldiği hususu gözetildiğinde, davacı tarafça kur farkı faturası düzenleyerek davalıya bildirmesi gerektiği ancak düzenlemediği, bu sebeple de işbu davanın dayanağı olan kur farkına ilişkin alacağının tahsili talebinde taraflar arasındaki ticari teamül gereği haklı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davacının davasının reddine, davacı yanın kötüniyetli olarak takip başlattığı hususu ispatlanamadığından koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine,
3-Alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcının peşin alınan 2.423,36TL harçtan mahsubu ile artan 2.342,66TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında, Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 21.807,23TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.09/06/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı