Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/282 E. 2021/238 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/282 Esas – 2021/238
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/282 Esas
KARAR NO : 2021/238

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALI : 2-
VEKİLİ :
DAVALI : 3-
VEKİLLERİ :
DAVALI : 4-
DAVA İHBAR OLUNAN:
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/12/2019
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
K. YAZIM TARİHİ: 12/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 29/12/2017 tarihinde yolcu olarak bulunduğu, davalı … A.Ş. firmasına ait … plakalı otobüste, otobüs şoförü davalı …’ın kusuru sebebiyle ölümlü ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin de bu kazada ağır şekilde yaralandığını ve iş gücü kaybına uğradığını, müvekkilinin emekli öğretmen olduğunu ayrıca Osmanlıca ve Flemenkçe dilinde tercüman bilirkişilik yaptığını ancak tedavisi süresince çalışamadığını, davalı … A.Ş.’nin müvekkilin içinde kazaya maruz kaldığı otobüsün maliki, davalı …’ın otobüsün şoförü, davalı … Sigorta A.Ş.(… Sigorta A.Ş.)’nin otobüsün Zorunlu Trafik Sigortacısı, davalı … Sigorta Şti’nin de ferdi kaza koltuk sigorta poliçesi kapsamında müteselsil olarak kazadan doğan zararlardan sorumlu olduklarını, davalı sigorta şirketlerine yapılan başvuru sonucunda davalı … Sigorta A.Ş. tarafından müvekkili için %11 maluliyet oranı takdir edilerek kısmi ödeme yapıldığını, bu ödemenin 35.220,00 TL’sinin davacı …’a, 7.714,00 TL’sinin vekiline ödendiğini ancak bu bedellerin müvekkilinin gerçek zararını karşılamadığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, işgücü kaybı için 10.000,00 TL, geçici ve sürekli işgücü kaybı tazminatı için 10.000,00 TL, efor kaybı tazminatı için 10.000,00T L, tedavi giderleri için 10.000,00 TL, bakım giderleri için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL maddi tazminat ile, müvekkilinin yaşadığı üzüntü ve psikolojik travma nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılar araç maliki ve sürücü yönünden alacağa kaza tarihinden itibaren yasal faiz, davacı sigorta şirketleri yönünden ise temmerrüt faizi yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin merkez adresinin “… Mah. … Cad. No: … K: 3 … / Bursa” olması karşısında yetkili mahkemenin Bursa Mahkemeleri olması nedeniyle öncelikle yetkisizlik ve zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise, öncelikle kazanın meydana geldiği koşulların ve kusur durumunun tespiti gerektiğini, kaza saatinde havanın alacakaranlık olması, meydana gelen kaza bakımından yolda aydınlatmanın, ışıklı sesli işaretin, trafik işaret levhasının bulunmaması, kazanın otobüsün teknik özelliklerinden ya da arızasından kaynaklanmaması gibi hususlar dikkate alındığında müvekkili şirketin kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacı …’ın seyahat esnasında emniyet kemeri takmayarak kaza nedeniyle meydana gelen neticeyi ağırlaştırması sebebiyle müterafik kusurlu olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının uğradığını iddia ettiği maddi zararlarını ve miktarlarını kanıtlaması gerektiğini, ayrıca davacıya SGK tarafından geçici iş göremezlik ödeneği ya da başka herhangi bir gelir bağlanıp bağlanmadığının da sorgulanarak, talep edilen tazminat miktarından mahsup edilmesi gerektiğini, talep edilen manevi tazminat isteminin de hukuki dayanaktan yoksun ve fahiş olduğunu, işbu davanın akıbetinin müvekkili şirket ile SGK arasında rücu ilişkisi doğurabileceğinden; davanın SGK’ya ihbar edilmesi gerektiğini beyan ederek, davanın öncelikle esasa girilmeksizin yetki ve zamanaşımı itirazları doğrultusunda reddine, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; sorumluluğu kabul anlamına gelmemek şartıyla … plaka sayılı aracın müvekkil şirket nezdinde, … poliçe numaralı, 23/02/2017-2018 vade tarihleri olmak üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, Müvekkili şirketin ancak sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde, poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olarak sorumlu olduğunu, bu nedenle öncelikle kusur ve maluliyet yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, söz konusu kaza nedeniyle 21/03/2019 tarihinde 35.220,00 TL’si davacı …’a, 7.214,00 TL’si vekiline olmak üzere toplam 42.434.00-TL tazminat ödemesi yapıldığını, dolayısıyla müvekkili şirketin söz konusu kaza ile ilgili sorumluluklarını yerine getirdiğini, davacının manevi tazminat taleplerinin ise sigorta kapsamı dışında olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde … no.lu 28.02.2017-05.02.2018 vadeli Birleşik Kasko (İhtiyari Mali Mesuliyet Klozu içeren) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçenin kombine – tek limit içermesi nedeniyle; davaya konu kazaya ilişkin olarak yapılan önceki ödemelerin toplam limiti tükettiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun sigorta poliçesindeki limitler ve sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, bu nedenle öncelikle kusur ve maluliyet yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, maddi tazminat talepleri yönünden, sıralı sorumluluk gereği Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesinin teminatı tükenmeden Birleşik Kasko Sigorta Poliçesine başvurulamayacağından cihetle zararın öncelikle … Sigorta (… Sigorta) A.Ş.’den karşılanması gerektiğini, bu nedenle müvekkili şirketin maddi tazminata ilişkin sorumluluğu bulunmadığını, talep edilen tazminatların olayın meydana geliş şekli, sigortalı aracın kusur durumu ve tarafların sosyal ekonomik durumu gözetildiğinde fahiş olduğunu, sigortalı araca atfı kabil bir kusur bulunmadığını, kazanın meydana geliş şekline göre davacının asli kusurlu olduğunu, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmemekle beraber, bir an için iddia edildiği üzere sigortalı aracın kusurlu olduğu kabul edilse dahi, davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, talep edilen manevi tazminat tutarının da fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava; davacı yolcunun, davalı sürücü … idaresinde bulunan davalı işleten … A.Ş.’ne ait olan yolcu otobüsünün tek taraflı trafik kazası yapması sonucunda yaralanmasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizin 2019/741 esasına kayden açılan davada yapılan yargılama sonucunda; “…Davalı … A.Ş. tarafından cevap dilekçesinde ve süresinde yetki ilk itirazında bulunulmuş olması, birden fazla yetkili mahkeme bulunduğundan seçtiği mahkemeyi Bursa Mahkemeleri olarak bildirmesi, dosya kapsamından davalının adresinin “… Mah. … Cad. No: … K: 3 … / Bursa” olduğunun anlaşılması, yukarıda zikredilen mevzuat hükmü gereği Mahkememizin davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme de olmamasına göre eldeki davada yetkili mahkeme davalı tüzel kişinin (… A.Ş.) yerleşim yeri olan Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu…” değerlendirilerek verilen 29/09/2020 tarihli yetkisizlik kararı; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 25/02/2021 tarih 2021/284-367 E-K.sayılı ilamı ile “…bir davada görev ve yetki itirazları birleştiği takdirde evvela görev meselesinin çözümlenmesi gerektiği, davanın, davacı yolcunun, davalı sürücü … idaresinde bulunan davalı işleten … A.Ş.’ne ait olan yolcu otobüsünün tek taraflı trafik kazası yapması sonucunda yaralanmasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olması, taraflar arasındaki ilişkinin taşıma sözleşmesinden kaynaklanması ve davacının da tüketici vasfına sahip olması nedeniyle davacı yolcu ile davalı taşıyan arasındaki temel ilişki olan taşıma sözleşmesinin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalması nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olması ve uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği…” belirtilerek kaldırılmış, dosya mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
Dosyamız kapsamında verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 25/02/2021 tarih 2021/284-367 E-K.sayılı ilamında da belirtildiği üzere; Taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da davanın açıldığı 30/12/2019 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacıların ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Davalı sigorta şirketi ile davacılar arasında bir sigorta sözleşmesi ilişkisi de yoktur. Dolayısıyla anılan davalı yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, araç sürücüsü ve taşıyan olan davalılara karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. Öte yandan bu davalar, aynı Kanun’un 23/2. maddesi hükmüne göre harçtan muaftır. O halde, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden davaya bakma görevi tüketici mahkemelerine aittir. Bu nedenle 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına, 4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/04/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza