Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/279 E. 2021/403 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/279 Esas – 2021/403
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/279 Esas
KARAR NO : 2021/403

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/02/2016

BİRLEŞEN DAVA (Mahkememizin 2016/703 E.-2017/126 K. sayılı dosyası)

DAVACILAR : 1-
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/10/2016
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
K. YAZIM TARİHİ: 25/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Mahkememizin 2016/110 esasına kayden görülen Asıl davada davacı vekili; 15/08/2014 tarihinde …’e ait … plakalı aracı, dava dışı …’in kullandığı sırada meydana gelen trafik kazası sonucu yolcu konumundaki …’ün vefat ettiğini, … plakalı aracın ZMMS’ı davalı sigorta şirketinin … nolu sigorta poliçesi ile yapıldığını, bu sebeple davalının müteselsilen sorumlu olduğunu, müteveffanın eşi olan davacının olay sebebiyle destekten yoksun kaldığını, davalının olay sebebiyle sorumlu olduğunu, davada kusur dereceleri ve sorumluluk sebepleri ne olursa olsun varsa mevcut ve muhtemel tüm zincirleme sorumlular yönünden müteselsil mesuliyete dayandıklarını, taleplerinde her türlü denkleştirme sebeplerinin gözetildiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müteveffanın eşi için 1.000,00-TL. belirsiz maddi tazminatın tespiti ile davalıdan müteselsilen tahsiline talep edilen tazminata ölüm tarihi olan 15/08/2014 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 114.755,09 TL olarak ıslah etmiştir.
Birleşen davada (mahkememizin 2016/703 esas) davacılar vekili; Aynı kaza nedeniyle, vefat eden …’ün çocukları olan davalılar … ve …’nun özürlü olmaları asabiyle babalarının desteğinden yoksun kaldıklarını, davalının olay sebebiyle sorumlu olduğunu, davada kusur dereceleri ve sorumluluk sebepleri ne olursa olsun varsa mevcut ve muhtemel zincirleme sorumlular yönünden müteselsil mesuliyete dayandıklarını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müteveffanın çocuklarının her biri için 500,00’er TL (Toplam:1.000,00 TL) tazminatın olay tarihi olan 15/08/2014 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2016/703 esasına kayden açılan dava dosyası, aradaki bağlantı nedeniyle 2016/110 esas sayılı dosya ile birleştirilmiş, yargılamaya 2016/110 esas üzerinden devam olunmuştur.
CEVAP :Asıl davada davalı vekili; 14/05/2015 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan ve 01/06/2015 tarihi itibarıyla yürürlüğü giren ZMMS Genel Şartlan uyarınca sürücünün % 100 kusuru ile meydana gelen kazalarla ilgili destekten yoksun kalma tazminatı talep edilemeyeceğinin hüküm altına alındığını, ayrıca, destekten yoksun kalma tazminatının yansıma zarar olarak nitelendirilebileceğini, sürücünün/işletenin ve dolayısıyla destek tazminatını isteyenlerin kendi kusurlanndan yararlanamayacağının aşikar olduğunu, bu sebeple, müvekkili sigorta şirketinin doğan zararla ilgili sorumluluğunun olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, poliçe limitinin şahıs başına 268.000,00 TL. olduğunu, poliçe genel şartları uyarınca davacının varsa gerçek zararının tespitinin gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, müvekkili şirketin ancak ve ancak dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili; davalı …’nun kaza tarihi itibarıyla evli olduğunu, bu nedenle babasının vefatı sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmesinin hukuken ve yerleşik Yargıtay kararlarınca mümkün olmadığını, her ne kadar dava dilekçesinde davacıların özürlü olması dolayısıyla destek aldıkları belirtilmişse de sunmuş oldukları delillerin arasında ve dosya mahiyetinde bununla ilgili herhangi bir belge bulunmadığını, bu nedenle destekten yoksun kalındığından bahsedilemeyeceğini, davacı …’ün Sigorta Tahkim Komisyonuna destekten yoksun kalma tazminatı ile ilgili olarak yaptığı başvurunun destek zararının bulunmadığı kanaati ile reddine karar verildiğini ve anılan hükmün süresinde temyiz edilmeyerek kesinleştiğini, anılan davacı açısından kesin hüküm var olduğundan davanın reddinin gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, sigorta poliçesi, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, trafik tescil kayıtları, SGK kayıtları, Sigorta Tahkim Komisyonu kararı, kusura ilişkin 10/07/2017 tarihli bilirkişi raporu, tazminat hesabına ilişkin 07/03/2017 tarihli ve 06/04/2018 tarihli bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Asıl ve birleşen dosyada dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
Mahkememizce 2016/110 esasa kayden yapılan yargılama sonucunda, 31/05/2018 tarih, 2016/110 Esas-2018/373 K. Sayılı kararla, birleştirilen dosyalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmuş, asıl davanın kabulü ile 114.755,09 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı …’e ödenmesine, birleşen davanın 6100 Sayılı HMK nun 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiş, karara karşı birleştirilen dosya davacıları vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmış, Ankara BAM …. Hukuk Dairesinin 04/06/2020 tarih 2018/2754 esas 2020/646 karar sayılı ilamı ile “…birleştirilen dava yönünden 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde belirtilen başvuru zorunluluğunun HMK.nın 115/2. Maddesine göre eksik olan dava şartının belirli bir süre verilerek giderilebilecek nitelikte olduğundan davacı tarafa eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi, bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmesi, dava şartının yerine getirilmesi halinde ise davaya devam edilerek işin esasına girilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden birleştirilen dosya davacıları vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine…” karar verilmiştir.
BAM kararı sonrası gönderilen dosya, birleşen dosya davacıları yönünden mahkememizin 2020/287 esasına kaydedilmiş, yapılan yargılama sonucunda 17/11/2020 tarih 2020/287-589 E-K. Sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiştir. İş bu karara karşı birleşen dosya davacıları vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Ankara BAM …. Hukuk Dairesinin 11/03/2021 tarih 2021/462-451 E-K. Sayılı ilamı ile “…mahkemece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi .,.. Hukuk Dairesinin 04/06/2020 tarih 2018/2754 esas 2020/646 karar sayılı kararı ile yapılan istinaf incelmesinden sonra yeniden esasa kaydedilerek yapılan yargılama sonunda verilen kararda asıl dava dosyası karar başlığında belirtilmediği gibi gerekçede hiç bahsedilmemiş ve hüküm fıkrasında da asıl dava dosyası ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde, mahkeme kararların tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
6100 Sayılı HMK’nun 297/1-2 maddeleri gereğince mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi ve HMK’nun 166. Maddesine göre ise birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı bir dava olup, birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması, harç ve diğer yargılama giderlerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken mahkemece asıl dava doyası davacısı … tarafından açılan dava ile ilgili olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmediğinden birleştirilen dosya davacılarının istinaf sebepleri incelenmeksizin asıl dava dosyası ile ilgili bir karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına, birleştirilen dosya davacıları vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulüne, 6100 sayılı HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, … tarafından açılan asıl dava dosyası ile ilgili hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir…” denilerek, mahkememizin 2020/287-589 E-K sayılı ilamının kaldırılmasına karar verilmiş, dosya mahkememizin 2021/279 esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Ana dava dosyası ile birleşen dava dosyasındaki talepler ayrı ayrı değerlendirilmiştir.
ANA DAVA YÖNÜNDEN:
Ana davada davacı …, 15/08/2018 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında eşi …’ün vefat ettiğini, eşine ait … plakalı aracın kaza sırasında dava dışı …’in sevk ve idaresinde olduğunu, kazaya karışan diğer aracın plakasının tespit edilemediğini, mevcut ve muhtemel tüm zincirleme sorumlular yönünden müteselsil mesuliyete dayandığını, eşinin ölümüyle onun desteğinden yoksun kaldığını belirterek … plaka sayılı aracın ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinden maddi tazminat talep etmektedir.
Birleşen dosya davacıları ise müteveffanın çocukları olup aynı şekilde maddi tazminat talebinde bulunmaktadır.
Ankara Batı … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile hasar dosyası sureti getirtilmiş, davaya konu trafik kazasındaki kusur durumunun belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenip dosyaya sunulan 10/07/2017 tarihli raporda, plakası meçhul araç sürücüsünün % 90 oranında, … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’in ise % 10 oranında kusurlu olduğu yönünde kanaat belirtilmiştir. Raporun oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilerek hükme esas alınmıştır.
Müteveffanın işleteni olduğu kazaya karışan … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde 21/05/2014-21/05/2015 devresi için ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğu, ölüm halinde şahıs başına azami teminat limitinin 268.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı …ün’ün talep edebileceği tazminatın hesaplanması bakımından dosya aktüerya uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş, dosyaya sunulan 07/03/2017 tarihli raporda eşinin ölümü nedeniyle davacının 114.755,09 TL destekten yoksun kalma nedeniyle oluşan maddi zararının bulunduğu kanaati bildirilmiştir.
Birleşen dosya davacılarının tazminat taleplerinin değerlendirilmesi bakımından dosya 07/03/2017 tarihli raporu düzenleyen bilirkişiye tekrar tevdi edilmiş, dosyaya sunulan 06/04/2018 tarihli raporda birleşen dosya davacılarının destekten yoksun kaldıklarının kabul edilemeyecekleri ve müteveffanın desteğinden faydalanamayacakları yönünde görüş ve kanaat belirtilmiştir.
Davacı … vekili 08/03/2017 tarihli ıslah dilekçesi 1.000,00 TL olan tazminat talebini artırarak 114.755,09 TL’ye yükseltmiştir.
Davacı …’ın kocası olan …’e ait … plakalı araç, dava dışı … sevk ve idaresinde iken 15/08/2014 tarihinde çift taraflı trafik kazası meydana geldiği, kendisine ait araçta yolcu olarak bulanan …’ün hayatını kaybettiği, kazanın oluşumunda kazaya karışan ancak plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün % 90, … plakalı araç sürücüsü …’in ise % 10 oranında kusurunun bulunduğu, … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde kaza tarihini de kapsayacak şekilde 21/05/2014-21/05/2015 devresi için ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğu, eşinin ölümüyle onun desteğinden yoksun kalan davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla eldeki davayı açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, ayrıca dava dilekçesinde kusur dereceleri ve sorumluluk sebepleri ne olursa olsun mevcut ve muhtemel tüm zincirleme sorumlular yönünden müteselsil mesuliyete dayanıldığının ifade edildiği, hal böyle olunca davalı sigorta şirketinin aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından hesaplanan 114.755,09 TL tutarındaki davacı (…) zararının tamamından müteselsilen sorumlu olacağı kanaatine varılarak ana davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm altına alınan maddi tazminata davalı sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleştiği 08/10/2014 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmüştür.
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN:
Yargılama sırasında davacıların ekonomik ve sosyal durumları ilgili kolluk birimlerine müzekkere yazılarak tespit edilmiş, müteveffanın desteğinden faydalandıklarına ilişkin gösterdikleri tanıkların beyanlarına başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin kararı doğrultusunda davacılar vekiline 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesi gereği davalı sigorta şirketine başvuru yapmak ve buna dair belgeler ile tebliğ evrakını dosyaya sunmak üzere süre verilmiş, davacılar vekili tarafından sunulan 16/11/2020 tarihli dilekçe ekinde, davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya ilişkin 23/09/2020 tarihli dilekçe ve tebliğ evrakının dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
Mahkememizce toplanan deliller, benimsenen 06/04/2018 tarihli bilirkişi raporu ile dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacıların müteveffanın oğlu ve kızı olduğu, davacı …’ün kaza/ölüm (15/08/2014) tarihinde 39 yaşında olup, 17/09/1994 tarihinden itibaren sigortalı olarak çalıştığı, kaza tarihinde … Genel Müdürlüğünde memur olarak çalışmasını sürdürdüğü, en son sigortalı çalışmasının 2016 yılı 1. ayına kadar devam ettiği, daha sonra malulen emekli olduğu ve emekli aylığının bulunduğu, annesiyle birlikte babasına ait evde ikamet ettiği, hakkında düzenlenen 01/02/2012 ve 18/02/2013 tarihli raporlara göre depresyon teşhisine bağlı olarak % 40 oranında özürlü olduğu tespitinin yapıldığı, adı geçen davacının gerek rapor tarihilerinde gerekse kaza tarihinde fiilen çalışmakta olduğu ve gelir elde ettiği, bir başka deyişle özür durumunun çalışmasına ve gelir elde etmesine engel teşkil etmediği, olay tarihindeki yaşı itibarıyla destek alma yaşını aşmış olduğu, müteveffa ile birlikte ikamet etmesinin destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesini haklı kılmayacağı; benzer şekilde, kaza/ölüm tarihinde 36 yaşında olup, 10/07/1997 tarihinden itibaren evli ve iki çocuğu bulunduğu anlaşılan davacı …’nun kaza tarihinde 29 Mayıs Devlet Hastanesinde sigortalı olarak çalıştığı, her ne kadar hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporlarında % 37, % 33 ve % 43 oranında sürekli özürlü olduğu tespiti yapılmışsa da, raporların kaza/ölüm tarihinden sonraki tarihlere ilişkin olduğu, kaza/ölüm tarihinde davacının fiili çalışmasını sürdürdüğü ve gelir elde ettiği, buna göre davacı Yasemin’in psikiyatri, kardiyoloji vb. teşhislere istinaden tespit edilen özrünün çalışma ve gelir elde etmesine engel teşkil etmediği, davacının geçimini eşi ile birlikte sağladığı, eşinin çalışarak gelir elde ettiği ve ayrıca kira gelirinin de bulunduğu anlaşılmakta olup, davacının kaza tarihindeki yaşı ve medeni durumu itibarıyla destek alma yaşını aştığı, tespit edilen özür durumunun çalışma ve gelir elde etmesine engel teşkil etmediği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları kabul edilemeyecek davacıların davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan; davacı … tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin olarak işbu dava öncesi 21/05/2015 tarihinde davalı sigorta şirketi aleyhine Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuruda bulunulduğu, 18/01/2016 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonunca, kaza tarihi itibarıyla destek zararının bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun reddine karar verildiği, uyuşmazlık hakkında verilen hakem karara karşı itiraz yoluna başvurulmakla birlikte harcı ikmal edilmediğinden itirazın reddedildiği ve kararın kesinleştiğinin belirlendiği, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-i maddesinde “Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.” nın dava şartı olarak öngörüldüğü, 115/2. maddesinde ise dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde mahkemece davanın usulden reddine karar verileceğinin hükme bağlandığı, bu duruma göre Mahkememizce, Sigorta Tahkim Komisyonu kararının maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği gözetilerek, davacı … tarafından maddi tazminat talepli olarak açılan davanın, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i ve 115/2 maddeleri gereğince usulden de reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın KABULÜNE; 114.755,09 TL maddi tazminatın 08/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına,
2-Birleşen davanın REDDİNE,
3-Asıl dava yönünden ;
a)Alınması gereken 7.838,92 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL ve ıslahla alınan 388,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.421,18 TL karar ve ilam harcı, Mahkememizce 04/09/2018 tarih Esas no:2016/110 Karar No:2018/373 Harç No:2018/210 sayılı harç tahsil müzekkeresi ile tahsili yönünde Vergi Dairesine bildirilmiş olduğundan, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı, 29,20 TL peşin harç, 388,54 TL ıslah harcı, 4,30 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 451,24 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
b-Davacı tarafından sarf edilen 604,25 TL tebligat ve posta gideri ile 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.804,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
c-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 14.851,73 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Birleşen dava yönünden;
a-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10 TL karar ve ilam harcının davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
b-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
c-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 500,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den, 500,00 TL vekalet ücretinin ise davacı …’dan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/06/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza