Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/216 E. 2021/521 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2021/216 Esas – 2021/521
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/216
KARAR NO : 2021/521

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/03/2021
KARAR TARİHİ: 30/06/2021
K.YAZIM TARİHİ : 02/07/2021
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalı …’in davalı şirketin ortağı ve müdürü olduğunu, görev yaptığı sırada hem şirketi hem de müvekkilini zarara uğrattığını, limited şirket ortakları arasındaki ilişki, anonim şirketin ortakları arasındaki ilişkiden farklı olduğunu, bu ilişkide yalnızca sermaye değil, ortakların kişilikleri de önem arz ettiğini, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin ön planda olduğunu, bu sebeple şirketin amacına ulaşmasını engelleyen ve zorlaştıran, ortaklığı tehlikeye sokan davalı …’in ortaklıktan çıkarılmasını talep ettiklerini, çıkarmayı gerektiren haklı sebep, çıkarılması talep edilen ortağın şahsından kaynaklandığını, bu sebep dolayısıyla müvekkili için şirketin bu ortakla devam ettirilmesinin olanaksız ve katlanılamaz hale geldiğini belirterek, TTK md. 640/3 kapsamında ortaklıktan çıkarılmasına bunun mümkün olmaması halinde ise TTK md. 636/3 haklı neden kapsamında ortaklıktan çıkarılmasına, şirketin uğradığı zararlarının tespitinin yapılması ile sebep olduğu tüm doğrudan ve dolayıl zararlarının tazminine hükmedilmesine ve şimdilik fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla 200,00TL maddi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde sunduğu tüm senaryoların hayal ürünü olduğunu ve Mahkemeyi yanıltma amacı taşıdığını, davacının davalı müvekkili şirketin ortağı olduğunu, resmi mali müşaviri ve davalı şirketin genel müdürü olduğunu, davacının davalı kişinin mali müşavirliğini yaptığı sırada, davalı kişiye hiçbir hesap vermediğini, tüm hesapları davalı kişiden ısrarla sakladığını, buna paralel olarak, şirketten ayrılırken tüm şirket defterlerini de alıp götürdüğünü ve bu defterleri halen haksız olarak uhdesinde tuttuğunu, müvekkilinin…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…yıllardır davacıdan şirket hesaplarını, kesilen faturaları kendisine bildirmesini istediğini, ancak davacının yıllardır “Önemli değil, ben hallediyorum.” “Merak etme.” vs. Gibi cümlelerle davalı kişiyi geçiştirdiğini, müvekkilinin bu durumun yanlış olduğunu belirtmesine rağmen, davacının defterleri ısrarla kendisi tuttuğunu ve davalı kişiye göstermediğini, davalı kişi tarafından davacıya defalarca hem sözlü olarak hem de Noter aracılığıyla yazılı olarak uhdesinde tuttuğu şirket ticari defter ve kayıtlarını teslim etmesi için ihtarda bulunulduğunu, davacının iddialarının asılsız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasında davacının açmış olduğu şirketin uğradığı zararlarının tespiti ile tazminat davası 18/03/2021 tarihli tensip tutanağı 2 nolu ara kararı uyarınca tefrik edilerek mahkememizin ayrı bir esasına kaydının yapılmasına, davacının davalı …’in ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin açtığı davanın TTK.’nun 640/3 maddesi dikkate alınarak aktif husumet ehliyeti olmadığından reddine karar verilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:Dava, davalı … Ltd. Şti.nin uğradığı zararların tespitinin yapılması, davalının şirket yöneticisinin sebep olduğu tüm doğrudan ve dolaylı zararların tazminine hükmedilmesi ve şimdilik fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydıyla 200,00TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı taraf …’in şirketin mülkiyetinde bulunan … Mahallesinde …. Caddesinde bulunan taşınmaz kira sözleşmesi ile kiracı … ve …’a 2017 senesinde on yıl süreyle geçerli olacak şekilde kiraladığını, 10/10/2019 yılında davalı …’in şirkete ait ilgili taşınmaz için 2020 Ekim ayına kadar kira bedeline karşılık 75.000 TL ücret aldığını kira alındı belgesi ile düzenlediğini, bu bedelin şirketin kasasına hiçbir zaman intikal etmediğini, dolayısıyla Şirket adına kayıtlı bir taşınmaz kiraya verildiğini, ancak bu kira gelirini Şirket kasasına sokulmadan şahsi harcamalara kullanıldığını, Yine 2019 senesinde … Limited Şirketi alacağı için Ankara ….İcra Dairesi … ve Ankara …. İcra Dairesi … sayılı dosyalar ile takipler başlatıldığını, arabuluculuk anlaşması çerçevesinde Ekim 2019 tarihinde takip başlatılan borçlu …’ın borcu 2 taksit olarak toplamda 60.000 TL olarak ödendiği ve borcunun olmadığı 21.12.2019 senesinde borcu yoktur yazısıyla şirkete ibraz edildiğini, şirketin kasasına bahsedilen dönemde 60.000 TL tutarında herhangi bir bedelin intikali gerçekleşmediğini, şirketin bu olay neticesinde de 60.000 TL zarara uğratıldığını,
… Mah. … Cad … adresindeki taşınmazı kendi adına alıp kredisini, şirketin … banka hesabından ödediğini,
Şirketin … mah … ada 1 parselde yapmış olduğu inşaat 25 nolu daireyi … isimli şahsa takas karşılığı satmış olup, takastan gelen … mah…. cad. … Etimesgut adresindeki taşınmazı şirket adına alması gerekirken, kendi adına tapu tescilini yaptırdığını,
Yine davalı taraf …’in, … Mahallesi … … Caddesi No: … Etimesgut/ Ankara da kendi adına taşınmaz almış olup, aldığı taşınmazın kredisini … Bankası ….Şubesinde bulunan şirket hesabından ödediğini, aynı şekilde taşınmazın tadilat işlemleri için 100.000 TL ödemeyi de yine şirketin hesabından gerçekleştirdiğini,
Davalı … eşi için “…” plakalı araç almış olup ödemesini yine şirket kanalıyla gerçekleştirdiğini, kendi ve eşi adına araç satın alarak bunun ödemesini şirket kasasından yaptığını,
17/04/2020 tarihinde şirket adına kayıtlı olan ” … ” plakasına sahip aracı davalı …’in, … isimli şahsa satışını gerçekleştirdiğini, fakat yine şirketin kasasına bir bedel tahsil edilmediğini,
e-imza e-imza e-imza e-imza

20/04/2020 tarihinde şirkete ait olan … Caddesi … Ada … Parselde bulunan taşınmazın … isimli şahsa 464.818 TL bedel ile davalı tarafından satıldığını, fakat bu satışta da şirketin kasasına herhangi bedel geçişi sağlanmadığını, şirkete ait taşınmazların birbir satıldığını, ancak şirketin parasının davalı tarafından harcandığını iddia ederek, davalının davacıya verdiği zarardan dolayı tazminata hükmedilmesi talebiyle dava açıldığı hususları tartışmasızdır.
TTK 644 atfı ile limited şirketlerde de uygulanan Yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin TTK 553/1 maddesine göre, yöneticiler kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri taktirde hem şirkete, hem pay sahiplerine hemde şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludur. TTK.555/1 maddesine göre şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği, ancak pay sahiplerinin tazminatın ancak şirket adına ödenmesini isteyebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme kuşkusuz ortaklığın doğrudan, ortağın da dolaylı zarara uğraması haline ilişkindir.
Dava şirket namına (eTTK 341) açılmış bir dava değildir. TTK nun 555/1 maddesinde yazılı yetkiye istinaden ortak tarafından açılmış bir davadır. Bu sebeble eTTK 341 (yeni TTK 479/3-c maddesi) gereği ortak tarafından açılan sorumluluk davasında ortaklar genel kurulunun iznine gerek bulunmamaktadır. İzin ancak şirket tüzel kişiliği tarafından dava açıldığında aranacaktır.
Müdürün ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, ortağın TTK’nun 555 maddesi uyarınca dolaylı zarar sebebiyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. Somut olayda, uğranılan zararın davacı bakımından dolaylı zarar olduğu , tazminatın doğrudan kendisine ödenmesi istemi yerinde olmadığından davacının davasının reddine karar vermek gerekmekle aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 59,30TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Zorunlu arabuluculuk nedeniyle Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.320,00TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunanan 200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Karardan sonraki yargılama giderinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı İstinaf kanun yolu açık olmak üzere ( kararın …liğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle İstinaf kanun yoluna başvurabileceği, istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/06/2021

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza