Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/199 E. 2022/159 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/199 Esas – 2022/159
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/199 Esas
KARAR NO : 2022/159
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2021
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
K.YAZIM TARİHİ : 24/02/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; davalı tarafından Müvekkili davacı şirket aleyhine Ankara Batı İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyası ile 4.900,00 TL asıl alacak ve 172,73 TL işlemiş faiz olmak üzere 5.072,73 TL alacak talep tutarlı icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin tebliğ edilmesinden sonra süresinde itiraz edilemediğini ve takibin kesinleştiğini, takip konusu olup iddia edilen borç konusunda dava dışı … A.Ş. tarafından 13.10.2020 tarihli … sayılı yazısı yazıldığını, davalı …’nın verdiği rücu işlem yetkisi ile … rücu dosya numaralı dosya ile ilgili olarak, “maliki ve/veya sürücüsü olduğunuz … plakalı araç ile 15.08.2020 tarihinde seyir halinde iken yapmış olduğunuz kaza sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir. Şirketimiz bu kazada zarara uğrayan 3.şahıslar için 4.900,00 TL tazminat ödemiştir.” denilerek ödemenin rücuen tazmini talep edildiğini, bu talep yazısına istinaden müvekkili şirket tarafından … Ltd.Şti.’ye keşide edilen Yenimahalle ..Noterliği’nin 20.11.2020 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kazaya karışan aracın … Ticaret Ltd.Şti. Sorumluluğunda olduğu, bu şirketin müvekkili şirket nezdinde taşeron olarak çalıştığı, iş makinesi kullanıcısının da Müvekkil Şirket çalışanı olmadığı belirtilerek rücu talebine itirazda bulunulduğu, rücu talebinin ilgili şirkete yöneltilmesi gerektiğinin belirtildiğini, ancak, davalı şirket tarafından gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan müvekkili şirkete karşı dava konusu icra takibine girişilmiş olup, takibin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kazanın olduğu işletme sahasının dava ve takip dışı şirket tarafından işletilmesi ve varsa işletmeden kaynaklı kusur sorumluluğundan müvekkilinin sorumluluğu olmaması nedeniyle talep konusu alacağın haksız olduğunu, kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın (iş makinesi) müvekkili şirkete ait olmadığını, bu nedenle rücu talep yazısında belirtildiği gibi müvekkilinin iş makinası sahipliğinden dolayı kusursuz sorumluluğu bulunmadığı gibi kazada kusuru da bulunmadığından alacak talebinin haksız olduğunu, Öte yandan, söz konusu iş sahası karayolu olmadığından Karayolları Trafik Kanunu uyarınca araç işletenin kusursuz sorumluluğundan dolayı da müvekkilinden talepte bulunulamayacak olup, müvekkili şirketin kusuru, zarar talebinde bulunan davalı tarafından ispatlanması gerektiğini, kazaya karışan sürücünün/operatörün de müvekkili şirketin çalışanı olmadığından müvekkilinin kazadan ve zarardan dolayı bir sorumluluğu bulunmadığını beyan ederek, müvekkili aleyhine girişilen Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra takibinden ve takip dayanağından dolayı borçlu olmadığının tespitine, müvekkili tarafından talep yazısına istinaden gönderilen cevabi ihtarname ile müvekkili şirketin kaza ile ilgisinin bulunmadığı bildirilmiş olmasına rağmen sigorta şirketince kötü niyetli olarak yapılan takip nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; müvekkili … A.Ş. tarafından davacı şirket aleyhine Ankara Batı İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile 4.900,00 TL asıl alacak ve 172,73 TL işlemiş faiz olmak üzere 5.072,73 TL alacak talep tutarı ile icra takibi başlatıldığını, usulüne uygun olarak ödeme emrinin tebliğ edilmesinden sonra yasal süre içinde davacı tarafın itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiğini, görüleceği üzere davacı taraf ödeme emrine yasal süre içerisinde itiraz etmediğini, borcun varlığını kabul ettiğini ve söz konusu icra takibinin kesinleştiğini, ayrıca müvekkili şirket tarafından yapılan tazminat ödemesine ilişkin rücu talebinin de davacı şirkete gönderildiğini, davacının iddia ettiği gibi haksız ve hukuka aykırı bir takip söz konusu olmadığını, davacı dilekçesinde kazanın olduğu işletmeden kaynaklı kusur sorumluluğundan davacı şirketin sorumluluğu olmadığını ileri sürdüğünü, Ancak 4857 Sayılı İş Kanunu 6. maddesinde; “asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu olduğunu” hükme bağlamış olup yerleşik Yargıtay karalarında işbu sorumluluğun müşterek ve müteselsil sorumluluk olduğu belirtildiğini, görüleceği üzere iş kazasından doğan tazminat davalarında da, asıl işverenin alt işverenle birlikte müşterek ve müteselsilen sorumluluğunun bulunduğunu, Yüksek Mahkeme’nin yerleşik kararlarının da bu doğrultuda olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, davacı şirketin ticaret sicil kaydı, sigorta poliçesi, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, trafik tescil kayıtları, tanık beyanları, SGK kayıtları, dava dışı … Ltd Şti kayıtları ile tüm dosya kapsamı.
Davalı tanığı … beyanında: “Ben kazaya bizzat şahit olmadım, kazayı benim şoförüm … yapmıştır kazaya karışan … plaka numaralı damperli römorkun sahibiyim kazanın meydana geldiği mahallin şoförden duyduğum kadarıyla kum ocağı olduğunu biliyorum ancak kime ait olduğunu bilmiyorum, … tanımam.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … beyanında: “Ben kazaya karışan … plakalı dorsenin … plakalı çekicinin kaza anında şoförüydüm, ben …nin çalışanıyım, kaza mahalli … ocağı olarak bildiğimiz ancak işletmesinin kime ait olduğunu bilmediğim taş ocağında kum yüklenmesini iki araba beklerken kepçe operatörünün yağcısı diye tabir ettiğimiz çırağı kum yüklemek için yanaşıyordu bu arada kepçenin kova kısmı arabanın üzerinde kum yüklü bir vaziyetteydi, uzaktan kepçe operatörü … yanlış yaklaştığını görerek koşup gelip uyardı, uyarı yaptığı sırada kabinin dar olması sebebiyle herhangi bir müdahaleleri sonucu kepçe kova kısmı arabaya vurdu kaza bu şekilde meydana gelmiştir, kepçe kaza sonrasında yerinden hareket etmiştir gidip bir kaç kum yükleme işlemi yapmıştır ancak daha sonra jandarma gelince tekrar aynı pozisyona araçları getirerek tutanak tutuldu ben ne operatörün ne de yağcının ismini hatırlamıyorum kimin çalışanı olduğunu bilmiyorum, iş makinesinin kaza anında kiralık olduğunu duyduğumu hatırlıyorum ancak detayını bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
GEREKÇE :
Dava, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası kapsamında davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
15/08/2020 tarihinde … Ocağı olarak bilinen olay mahallinde kırmızı renk … plakalı çekici metalik gri … plakalı dorseye taş yüklendiği sırada … marka … model … şasi numaralı iş makinasının … plakalı dorsenin sol arka kapağına yükleme yaparken çarpması sonucu maddi hasarlı kaza meydana gelmiştir.
Davalı sigorta şirketi, dava dışı sigortalısına yapmış olduğu 4.900,00TL ödemenin davacıdan rücuen tazmini için Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasıyla takip başlattığı, davacı yanın takibe konu alacak sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ettiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davalı yanın davacıya rücu koşullarının oluşup oluşmadığı, davacının takip çıkışı kadar davalıya borçlu olup olmadığı hususundadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadıgını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlıgını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer.
Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdigini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki iliskinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki oldugunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Bu açıklamalara göre davacı yan borcun varlığını kabul etmediğinden alacağın varlığını ispat yükü davalı alacaklıdadır.
Davacı yan kazaya karışan iş makinesinin tarafına ait olmadığını, kazaya sebebiyet veren işçinin kendi çalışanı olmadığını, kazanın meydana geldiği taş ocağının kullanımının ise 01/07/2020 tarihli sözleşme ile dava dışı … Ltd. Şti.’ne bırakıldığını, söz konusu zarardan sorumluluğunun bulunmadığını iddia etmektedir.
Dosya arasına alınan bilgi ve belgeler, kazaya ilişkin kolluk görevlilerince tutulan tutunak ile davalı tanıklarının beyanlarından, olay günü … model … şasi numaralı iş makinasının … sevk ve idaresinde olduğu, SGK kaydına göre …ın olay tarihinde dava dışı … Ticaret Ltd. Şti. çalışanı olduğu, … plakalı çekici … plakalı dorsenin ise tanık … sevk ve idaresinde bulunduğu, …’in ise diğer tanık …’nin çalışanı olduğu, … plaka, … motor ve … şasi numaralı … marka … model iş makinasının olay tarihinde dava dışı … Ltd. Şti.’ne ait olduğu, dosya kapsamında davacı tarafça iş makinasının kiralandığına ilişkin ispatlanmış bir iddianın bulunmadığı, davacı ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında akdedilen 01/07/2020 tarihli sözleşmenin 2. maddesinde sözleşmenin konusunun … ruhsat numaralı … Köyü … grubu … Taş Ocağı kullanılarak iş sahibinin talep ettiği ebatlarda ve miktarda malzeme üretme, delme, patlatma, bunkere nakliyesini yapma, kırma, eleme, ocaktan elenmiş malzemeyi gelen kamyona yükleme işi olduğu, sözleşmenin 3. Maddesinde yüklenicinin imalat aşamasında yüklendiği görev ve sorumlulukların düzenlendiği, 9. Bentte yüklenicinin iş kapsamında yaptığı işlerde, devletin ve/veya halkın ve/veya 3. Kişilerin mal ve/veya canlarına vereceği zararı tanzim etmek zorunda olduğunun düzenlendiği, 6. Maddesinde ise, yüklenicinin çalışmaları sırasında kazalara karşı her türlü tedbiri almakla yükümlü olduğunun, olabilecek iş kazalarından ve bu kazaların neden olacağı can ve mal kaybından ve üçüncü kişilere yapılacak her türlü tazminat ödemeleri ve zararlardan doğrudan doğruya yüklenicinin sorumlu olacağının düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Günümüz literatüründe rödovans, “maden ruhsat alanlarının, hukuki hak ve sorumlulukları kendisinde kalması koşuluyla hak sahibi tarafından sözleşme ile özel veya tüzel bir kişiye, bir süre tahsis edilmesi durumunda, maden ocağının işletilmesini üstlenen özel veya tüzel kişinin, esas ruhsat sahibine, ürettiği her bir ton maden için ödemeyi taahhüt ettiği meblağ” olarak tanımlanmaktadır.
Rödovans sözleşmesine Maden Kanunu’nda özel bir düzenleme olmadığı için Türk Borçlar Kanununun 357 ve devamı maddelerinde düzenlenen “hasılat kirasına” ait hükümler uygulanır. Türk Borçlar Hukukunda sözleşmelerde şekil serbestisi geçerlidir. Yasada özel olarak bir şekle bağlanmayan sözleşmeleri taraflar istedikleri şekilde yapabilirler. Rödovans sözleşmesi maden ruhsatının, devri anlamına gelmediğinden, devir sözleşmesinin Maden İşleri Genel Müdürlüğünde yetkili memur huzurunda yapılması zorunluluğu yoktur.
Rödovansçının sorumluluğu konusunda 24.06.2010 tarih 27621 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5995 sayılı Kanunun 17. maddesi ile Maden Kanunu’na eklenen Ek 7. maddesi ile yeni düzenleme yapılmıştır. Anılan maddenin 3. Fıkrasında; maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödovans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklarının rödovansçıya ait olacağı, ancak bu durumun ruhsat sahibinin Maden Kanunu’ndan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı belirtilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Yasal düzenlemeler anılan şekilde olup davacı ile dava dışı yüklenici … Ltd. Şti. arasındaki hukuki ilişkinin tespiti gerekmektedir. Taraflar arasında akdedilen 01/07/2020 tanzim tarihli sözleşme maddelerinde taraflara yüklenen yetki ve yükümlülükler, işin konusu ve kapsamı, ile dosyaya kazandırılan bilgi ve belgeler kapsamında yapılan değerlendirme sonucu, davacının sözleşme kapsamında işten el çektiği ve rödovansı aşan bir faaliyetinin davalı tarafça ispatlanamadığı, davacının kanunda tarif edilen teknik nezaretçisi dışında ayrıca taş ocağında nezaretçilerinin veya çalışanlarının olduğunun iddia ve ispat edilmediği, bu itibarla taraflar arasında asıl işveren – alt işveren ilişkisinin bulunmadığı, bu itibarla meydana gelen olay sebebiyle oluşan zarardan sorumlu olanın dava dışı yüklenici … Ltd. Şti. olduğu, davacının bir sorumluluğunun bulunmadığı, dolayısıyla davacıya rücu koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davacının davasının kabulüne, Ankara Batı İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı yanın davacı ile dava dışı yüklenici … Ltd. Şti. arasındaki sözleşmeden haberdar olduğu ve buna rağmen takibin başlatıldığı yönünde mahkememizde bir kanaat oluşmadığından koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜ İLE, Ankara Batı İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Tazminat koşulları oluşmadığından, kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 346,51TL karar ve ilam harcından peşin alınan 86,63TL harcın mahsubu ile bakiye 259,88TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Zorunlu arabuluculuk nedeniyle 2021 yılı Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 86,63TL peşin harç, 59,30TL başvuru harcı, 8,50TL vekalet harcı olmak üzere toplam 154,43TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 93,80TL tebligat ve posta yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından sarf edilen 38,00TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 162,00TL bakiye delil avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
6-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 13/2 gereğince takdir ve hesap edilen 5.072,73TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.17/02/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı