Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/198 E. 2021/796 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/198 Esas – 2021/796
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/198 Esas
KARAR NO : 2021/796
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2018
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
K. YAZIM TARİHİ: 05/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yanın, iş sözleşmesinde yer alan rekabet etme yasağına ilişkin hükümleri ihlal ettiğini, davalı …’ın 29/11/2013 tarihinden belirsiz süreli iş sözleşmesinin sona erdiği 29/09/2017 tarihine kadar müvekkilinin işyerinde çalıştığını, müvekkili şirkette çeşitli ve önemli pozisyonlarda görevini ifa ettiğini, davalı yanın, müvekkili şirkette çalışırken imzaladığı iş akdinde rekabet yasağına uyacağına ilişkin taahhütte bulunduğunu, iş ilişkisinin devam ettiği süreçte, davalının kendini geliştirmesi ve ileride müvekkili şirket için menfaat sağlayacağı düşünülerek eğitim programlarına, fuarlara ve seminerlere katılımının sağlandığını, davalının, işten ayrıldıktan hemen sonra müvekkili şirket ile aynı iş kolu alanında faaliyet gösteren, müvekkil şirketin eski genel müdürünün sahibi olduğu … Tic. A.Ş.’de çalışmaya başladığını, bu durumun ortada ve programlı bir işten çıkış ve rakip firma oluşturma gayretinin varlığını gösterdiğini, davalı yanın, bu işle ilgili olarak müvekkili şirket vasıtasıyla edinmiş olduğu eğitimi, müvekkil şirketin uzun yıllar sonucu oluşturmuş olduğu müşteri bilgilerini, … Tic. A.Ş.’ye doğrudan sağlamaya başladığını ve müvekkiline ait ticari sırları doğrudan aktararak, müvekkili şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, rekabet yasağı iş sözleşmesi kurulurken kararlaştırılacağı gibi iş sözleşmesi kurulduktan sonra ve devam ederken de kararlaştırılabildiğini, dava konusu olayda ise müvekkilinin sözleşme serbestisi ilkesi ve sınırları içerisinde iş sözleşmesi kapsamı dahilinde bir taahhüt içeren şart olarak davalı ile kararlaştırılmış olduğunu, davalı işçinin rekabet etmeme yasağına ilişkin taahhüdü ihlal ettiği için müvekkilinin bir iş kaybı yaşadığı ve yaşayacağının izahtan vareste olduğunu, rekabet yasağının söz konusu olabilmesi için zararın fiilen ortaya çıkmasının zorunlu olmadığını, yaşamın olağan akışına göre önemli bir zarar tehlikesinin varlığının yeterli olduğunu, davalının son aylık ücretinin hem işyeri hem de SGK kayıtlarından anlaşılacağı üzere 3.250 TL olduğunu, yani cezai şarta ilişkin hesaplamanın bu miktar üzerinden yapılması gerektiğini beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 32.500 TL tutarındaki cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı tarafça yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davalı vekili tarafından cevap süresi geçtikten sonra sunulan dilekçede özetle; davacının arabulucuya başvurmadan işbu davayı ikame etmesi nedeniyle davasının dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddinin gerektiğini, açılan davanın görev ve yetki yönünden de hukuka aykırı olması nedeniyle ayrıca usulden reddinin gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında imzalanan iş sözleşmesinde mevcut rekabet yasağını öngören maddenin yer, süre ve işin niteliği bakımından sakat ve hukuka aykırı olup uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin 29/11/2013 tarihinden itibaren 29/09/2017 tarihine kadar … Tic. A.Ş.’de farklı pozisyonlarda çalışmış, son olarak da davacı şirket nezdinde, iş akdinin fesih edildiği tarihe kadar satış sorumlusu olarak görev yapmış olduğunu, davacı işverenin, müvekkilinin sözleşmesini İş Yasasında belirtilen haklı bir neden olmaksızın ve ihbar önellerine uymaksızın feshettiğini, müvekkiline işten çıkışı esnasında, yasa gereği hak ettiği alacaklarının tamamının ödenmediğini, bu nedenle müvekkili tarafından davacı şirkete karşı işçilik alacaklarının tahsili amacı ile dava ikame edilmiş olup, söz konusu davanın halen tahkikat aşamasında olduğunu, işverenin, iş akdini İş Kanunu’nun 25. maddesi veya genel hükümlerdeki haklı nedenle fesih olgularına dayanmaksızın feshettiği durumlarda işçi aleyhine rekabet yasağı doğmayacağını, dava konusu olayda, iş sözleşmesi kendisine dayanmayan bir nedenden ötürü davacı tarafından feshedilen müvekkilinin, bir de haksız rekabet yasağının maddesi ile bağlı addedilmesi halinin, TBK 447 ile birlikte, haksız rekabet yasağının sınırlandırılmasına ilişkin olan TBK 445. maddesine de aykırı olacağını, rekabet yasağına ilişkin işin niteliği bakımından yapılması lazım gelen sınırlama düşünüldüğünde, iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı maddesinin geçerli olamayacağı rekabet yasağının işverene ait işlerden hangisi ya da hangileri ile sınırlandırıldığı net bir şekilde belirtilmediğinden geçersiz olduğunu, rekabet yasağına ilişkin bu hükmün bir an için uygulandığı düşünüldüğünde müvekkilinin 7 bölgeden oluşan ülkemizin hiçbir bölgesinde çalışamayacağını, (madde metninde açıkça rekabet yasağı kapsamına konulan 5 bölgenin ülkemiz yüzölçümünün %82’sini oluşturduğunu) bu maddenin uygulanmasının, müvekkilinin yıllarca emek verdiği sektörde iki sene boyunca çalışamaması anlamına geleceğini, bu durumun ekonomik geleceğini tehlikeye atmayıp adeta kendisini ve ailesini açlığa mahkum edeceği anlamına geldiğini beyan ederek, haksız ve kötü niyetli davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, işçinin iş sözleşmesinde düzenlenen rekabet etmeme yasağı nedeniyle iş akdinin sonlanması sonrasında rekabet etmeme yasağına aykırılık iddiasına dayanan cezai şartın tahsili talebine ilişkindir.
Davacı vekili 11/10/2021 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiklerini, herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili 12/10/2021 tarihli dilekçesi ile davacının davadan feragatini kabul ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Feragat, 6100 sayılı HMK’nın 307 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre feragat, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda davacının, kayıtsız ve şartsız olarak talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davacının feragat beyanı kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurarak ve davaya son verir. Davanın, yasanın 307.maddesinde zikredildiği haliyle tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalardan olması nedeniyle 11/10/2021 tarihli feragat dilekçesi doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeni ile REDDİNE,
2-Peşin alınan 555,02 TL harçtan Harçlar Kanunu madde 22 uyarınca alınması gereken 39,53TL’nin mahsubu ile artan 515,49 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/10/2021

Katip Hakim
E-imzalı✍ E-imzalı✍