Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/195 E. 2022/912 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/195 Esas – 2022/912
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/195 Esas
KARAR NO : 2022/912
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 2-
3-
VEKİLİ :
DAVALI : 4-
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/09/2019
KARAR TARİHİ: 13/10/2022
K. YAZIM TARİHİ: 26/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;dava dışı … tarafından Ankara Batı … İş Mahkemesinin …E. …K. sayılı dosyasında davacı belediye aleyhine ikame edilen davada, davacının 2007-2018 yılları arasında … Belediye Başkanlığı bünyesinde ve taşeron şirketler nezdinde temizlik işçisi olarak çalıştığını, ödenmeyen işçilik alacaklarının belediye tarafından ödendiğini, yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ilama dayalı olarak Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında Belediye aleyhinde başlatılan takip dolayısıyla, Belediye tarafından icra dosyasına toplam 27.954,47 TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını, davalı Şirketlerin, hizmet alımı amacıyla gerçekleştirilen ihaleler kapsamında Belediye ile farklı tarihlerde sözleşme imzalayan ‘yüklenici’leri olduğunu, iş mahkemesince, Müvekkili Belediye işçilik alacaklarından ‘üst işveren’ olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuş ise de, gerçekte ‘işveren’ sıfatının dava dışı personeli istihdam ettikleri sürelerle sınırlı olmak üzere Davalı Şirketlere ait olduğunu, davalı Şirketlerle imzalanan Hizmet Alımları Tip Sözleşmesi, Teknik Şartname ve Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 38. maddesinde açıkça düzenlendiği gibi, Yargıtay kararları ile temel hukuk prensipleri çerçevesinde dava dışı personelin işçilik alacaklarından esasen istihdam ettikleri sürelerle sınırlı olmak üzere Davalı Şirketlerin sorumlu olacaklarının ortada olduğunu, müvekkili … Belediye Başkanlığı Temizlik İşleri Müdürlüğünce, oluşan toplam 27.954,47 TL’lik kamu zararının rücuen tahsili için … İşleri Müdürlüğünce gerekli İşlemlerin başlatılması hususunda Başkanlık Olur’u alındığını belirterek Ankara Batı … İş Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı ilamına istinaden Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına icra tehdidi altında ödenen 27.954,47 TL’nin, ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun’a göre hesaplanacak faizi ile birlikte, (sorumluluk sınırları da belirlenmek suretiyle) Davalılardan müştereken ve rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Şti vekili cevap dilekçesinde özetle ; Davacının, işçi …’ a iş hukukundan kaynaklanan bir talep olan kıdem tazminatı ve sair alacaklara ilişkin olarak davalılar tarafından yapılması gerektiğini iddia ettiği bir ödeme yaptığını, iş Kanunu uyarınca asıl işveren ile alt işverenin işçilik alacakları hususunda müteselsilen sorumlu olduklarını, TBK 62. maddesine göre müeselsil borçlulardan kendisine düşenden daha fazlasını ödeyen tarafın, fazlaya ilişkin olarak alacaklıya halef olduğunu, davacının işçinin halefi olarak açtığı işbu davada görevli mahkemelerin iş mahkemeleri olup davanın görevsizlik nedeniyle reddini, her ne kadar İş Kanunu ve Borçlar Kanunu uyarınca kurumun rücu hakkı bulunsa da 6552 sayılı kanun özel kanun niteliğinde olduğundan kurumun rücu hakkı bulunmadığını, müvekkili tarafından işçinin çalıştırıldığı döneme ilişkin kıdem tazminatı ödemeleri yapılmış olup müvekkilinin kıdem tazminatından herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, dava dışı işçi … tarafından ikame edilen Ankara Batı … İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına müvekkili tarafından dava dışı işçiye 23.04.2010 keşide tarihli çekle 1.013,69 TL ve 14.09.2011 tarihli 1.909,71 TL bedelli çek ile ödeme yapıldığını, işçinin müvekkili nezdindeki çalışmalarından doğan kıdem tazminatı ve yıllık izin alacaklarını aldığını ve müvekkilini bu dönemlere ilişkin olarak ibra ettiğini, müvekkili tarafından işçiye ödenmesi gereken herhangi bir kıdem tazminatı tutarı bulunmadığını, müvekkili aleyhine kıdem tazminatı hesaplanacaksa dahi bu hesabın yapılmasında müvekkilinin sorumluluğunun dava dışı işçinin müvekkili bünyesinde çalıştığı süre ve bu sürede en son aldığı ücret miktarıyla sınırlı olduğunu, bu nedenle müvekkiline yöneltilmiş işbu davanın kıdem tazminatı yönünden reddini talep ettiğini, davacının yıllık izin alacaklarına istinaden ödediği tutara ilişkin rücu talebinin müvekkiline yöneltilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafından ikame edilen işbu davanın ubgt alacağı, kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı taleplerine ilişkin olduğunu, Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre yıllık izin alacağı ve ihbar tazminatı alacağının feshe bağlı olarak oluşan haklardan olduğunu ve tek bir asıl işveren nezdinde birden fazla alt işveren bünyesinde çalışan işçilerin yıllık izin ve ihbar tazminatı alacaklarının ödenmesinden son alt işveren sorumlu olacağını, dava dışı işçinin müvekkili nezdinde … alacağı bulunmadığını, dava dışı işçinin 10.03.2017 tarihinde … alacaklarının tahsili için dava ikame ettiğini, Dava dışı işçinin müvekkili bünyesinde en son 31.12.2010 tarihinde çalıştığını, bu durumda dava dışı işçinin müvekkiline zamanaşımı nedeniyle … alacağına ilişkin bir talep yöneltmesinin mümkün olmadığını, ayrıca işçinin halefi konumunda olan davacının da müvekkiline bu alacaklara ilişkin talep yöneltmesinin mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş ve … Tic. Ltd. Şti, vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarenin, dava dışı personele ödemiş olduğu meblağı müvekkili şirketlere rücu edemeyeceğini, davacı idare ile müvekkili şirketler adi ortaklığı arasında … İKN 01/01/2013 – 30/09/2014 arasında … Belediyesi sınırları dahilinde bulunan meskun alanların Evsel Atıkların Toplanması, Nakli, Cadde, Sokak, Meydan ve Pazar Yerlerinin İnsan ve Makine Marifetiyle Süpürülmesi Hizmet Alımı İşi sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin süre bitimi nedeniyle sona erdiğini, bahsi geçen sözleşmenin yürürlüğü süresince müvekkili şirketin dahil olduğu ortak girişim tarafından sözleşme konusu tüm yükümlülüklerin eksiksiz ve zamanında ifa edildiğini ve sözleşme konusu teminat mektubunun da ortak girişime iade edildiğini, hizmet alımı sözleşmesi kapsamında istihdam edilip kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş akdi sona eren personellerin tazminatlarının müvekkili şirketler ortak girişimi tarafından ödendiğini, davacı idarenin ödeme yaptığını iddia ettiği dava dışı personelin, müvekkili şirketler adi ortaklığından sonra ihale yoluyla işi üstlenen müvekkili şirket … A.Ş bünyesinde çalışmaya devam ettiğini, davacı idare ile müvekkili şirketler adi ortaklığı arasındaki hizmet alımı sözleşmesinin süre bitimi nedeniyle sona erdikten sonra aynı işin … İKN no’lu hizmet alım sözleşmesi ile müvekkili şirket … A.Ş tarafından 36 ay süreyle üstlenildiğini, davalı idare tarafından ödeme yapıldığı iddia edilen personelin de … A.Ş bünyesinde çalışmaya devam ettiğini, müvekkili … A.Ş.nin davalı idare ile akdetmiş olduğu hizmet alımı sözleşmesinin ilgili maddesi uyarınca iki adet kesin teminat mektubunu davalıya verdiğini, ancak iş bitiminde müvekkili … A.Ş tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalı idarenin, teminat mektuplarını iade etmediğini, personellerin kıdem tazminatlarını ödeme gerekçesiyle nakde çevirdiğini ve personellerin kıdem tazminatı hesaplamasını yaparken, müvekkili şirketlerin ortak girişimin sözleşme süresini de dikkate aldığını, imzalanan hizmet alımı sözleşmesi incelendiğinde davacı tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemelerinin müvekkiline rücu edileceğine dair açık bir hüküm bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, davacı belediye tarafından ihale edilen işi üstlenmiş olan davalılar nezdinde çalışan işçi …’a Ankara Batı … İş Mahkemesinin …E.-…K. esas sayılı davasında verilen karar gereğince Belediye tarafından ödenen tazminatın davalılardan rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/12/2020 tarih …- … E.-K. sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek gönderilen dava dosyası mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 18/09/2019 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf ve temyiz incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri ile Yargıtayca re’sen incelenir.
Bu durumda, davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
Eldeki davada uyuşmazlık, davacı belediye bünyesinde yürütülen evsel atıkların toplanması, toplanan atıkların nakli, cadde ve sokak, meydan ve pazar yerlerinin insan ve makine marifetiyle süpürülmesi faaliyetlerinin davalılarca ihale yoluyla gerçekleştirilmesi sırasında dava dışı işçiye Belediye tarafından ödenen tazminatların davalılardan rücuen tahsiline ilişkindir. İhale ekindeki sözleşmede anılan birçok işten biri olan çöp toplama ve nakli işinin TTK’nın 850 vd maddelerinde düzenlenen taşıma sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, çöp nakil işinin, temizlik ve çöp toplama faaliyetinin devamı niteliğindeki iş olduğu kanaatiyle, davacının tacir olmadığı da gözetilerek, ihtilafın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin … Hukuk Dairesinin … Esas; … Karar sayılı ilamı ile”… Bu itibarla anılan sözleşmelerin bundan sonraki uyuşmazlıklarda Yargıtay … HD.nin anılan kararı dikkate alınnarak hizmet sözleşmesi olarak nitelendirilmesi gerekmiştir. Bu itibarla, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 01/07/2022 tarihli ve 1047 sayılı kararı ile belirlenen iş bölümüne göre, “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında (Özel Borç İlişkileri -Akdin Muhtelif Nev’ileri) yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararların (satış sözleşmesi:taşınır ve taşınmaz satışı, ödünç sözleşmeleri:ariyet (kullanım ödüncü) – karz-ödünç (tüketim ödüncü), ölünceye kadar bakma sözleşmesi, vedia (saklama) sözleşmesi, hizmet sözleşmesi, kefalet sözleşmesi, vekalet sözleşmesi)” istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (…). Hukuk Dairesi tarafından yapılması gerektiğinden, dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (…). Hukuk Dairesine gönderilmesine..” ve Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas; … Karar sayılı ilamı ile”… Bu kapsamda Belediyenin asli işleminden olan temizlik işi ile ilgili taraflar arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığı ve uygulandığı anlaşılmıştır. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmenin taşıma edimini içerdiği belirtilerek arabuluculuğa tabi olduğu yönünde karar verilmiş ise de taraflar arasındaki sözleşmede baskın olan edim Belediyenin asli işi olan temizlik ile ilgili hizmet alımı” şeklinde karar verildiği iş bu kapsamda temel uyuşmazlığın TTK’nın 850 vd maddelerinde düzenlenen taşıma sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceğinden görev hususunun davanın her aşamasında dikkate alınabileceği sonuç ve kanaatiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine ve Kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde HMK ‘nun 21. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi (mercii tayini) için dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacının yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri İlgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı karar verildi. 13/10/2022

Katip Hakim
e-imza e-imza