Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/158 E. 2021/179 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/158 Esas – 2021/179
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/158 Esas
KARAR NO : 2021/179

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 07/10/2020
KARAR TARİHİ : 19/03/2021
K. YAZIM TARİHİ: 23/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında borçlu adına kayıtlı … plakalı … model …tipi araç için 23.10.2019 tarihli “Tutanak ” başlıklı belge düzenlendiğini, belgede aracın eşit hisselerle taraflara ait olacağı ile nakliye vb. sebeplerle gelir sağlayıcı olarak ortak kullanılacağının kararlaştırıldığını, müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini ancak davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve müvekkilinin kötü niyetli olarak araçtan faydalanmasını engellediğini, kazanılmış olan gelirlerden mahrum bırakıldığını, ortaklığın sürdürülemez hale geldiğini, gelirlerin tahsili için Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe davalının itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu beyan ederek, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline bir kamyon alarak ortaklık kurmayı teklif ettiğini, güven ilişkisi çerçevesinde ortak para koyarak 53.500 TL bedelle kamyon alınmasına ve aracın müvekkil adına tescil edilmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin bedelin yarısı olan 26.750 TL’yı davacıdan talep ettiğini, davacının kendi payına düşen bedeli ödeme gücünün olmadığını söylediğini, bedeli tek başına ödemesini akabinde payına düşen miktarı ödeyeceğini taahhüt ettiğini, bunun üzerine davalının toplam araç bedelini ödeyerek aracı satın aldığını, akabinde müvekkilinin davacıdan payına düşen bedeli ödemesini istediğini, gecikmeli olarak eksik bedel ödediğini, davacının üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, araç bedelinden payına düşen bedeli ödememesi sebebiyle Temmuz 2020 tarihinde araç üzerindeki ortaklığın sona erdiğini, davacının haksız ve husumet besleyerek kötü niyetli olarak takip başlattığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Eldeki dava, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesince, davaya konu adi ortaklığın konusunun “taşımacılık” işi olması gerekçe gösterilmek suretiyle verilen görevsizlik kararı üzerine gönderilen dosya Mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiştir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Sincan ve Karakeçili Vergi Dairelerinin cevabi yazılarından davacının gelir vergisi yönünden herhangi bir faal vergi mükellefiyetinin bulunmadığı, ayrıca herhangi bir şirket ortaklığının da bulunmadığı anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanunun 4. Kitabında yer alan taşıma işlerini düzenleyen taşıyıcı başlıklı 850. ve hükümlerin uygulanma alanı başlıklı 851. Maddeleri şu şekildedir:
MADDE 850- (1) Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşya veya yolcu taşıma işini veya ikisini birlikte üstlenen kişidir. Eşya her türlü yükü de kapsar.
(2) Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine ulaştırmayı; buna karşılık, eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcu, taşıyıcıya, taşıma ücretini ödemeyi borçlanır.
(3) Taşıma işleri ticari işletme faaliyetidir.
MADDE 851- (1) Eşya ve yolcu taşımayı arizi olarak üstlenen kişi hakkında da bu Kitap hükümleri, uygun düştükleri ölçüde, uygulanır.
Görüldüğü üzere TTK anlamında taşıma işinden söz edilebilmesi için bir taşıyıcının bulunması, bu taşıyıcının sözleşmeyle eşya ve/veya yolcu taşıma işini üstlenmeyi ve bunu yerine getirmeyi taahhüt etmesi, karşı taraf olan eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcu ise taşıyıcıya, taşıma ücretini ödemeyi taahhüt etmesi gerekmektedir. Dosyamızda bulunan sözleşmede ise davacı ve davalı bir aracın 1/2’şer ortağı olmayı kararlaştırmışlar ve bu aracın nakliye vs. sebeplerle kullanılmasından dolayı elde edilecek gelirlerin paylaşılmasını, giderlerin ortak olmasını aynı şekilde her türlü hak ve sorumluluklarının da eşit olduğunu kararlaştırmışlardır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu sözleşmeden de açıkça anlaşılacağı üzere dosyaya konu sözleşmede TTK 850. Maddenin 1. fıkrası kapsamında bir taşıyıcı bulunmamakta 2. Fıkrası kapsamında da bir taşıyıcı başka birine eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine ulaştırmayı; buna karşılık, sözleşmenin karşı tarafı da (eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcu,) taşıyıcıya, taşıma ücretini ödemeyi borçlanmamaktadır. Bu gerekçelerle sözleşmeyle kurulan adi ortaklığın konusunun TTK’nın 4. Kitabında düzenlenmiş bulunan ‘taşıma işleri’ olmadığı, yapılan sözleşmenin TTK 850/2. Maddesinde düzenlenmiş bulunan ‘taşıma sözleşmesi’ olmadığı, davacı veya davalının herhangi birisinin de sözleşmedeki sıfatlarının ‘taşıyıcı’ olmadığı açıktır. Eldeki dava, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir.
Tüm bu açıklamalar, kanuni düzenlemeler ve dosyaya kazandırılan bilgi belgeler ışığında; Vergi Dairelerinin cevabi yazılarından davacının tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tacir olmadığı gibi, yukarıda açıklanan gerekçelerle dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Mahkememiz ve Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı meydana geldiğinden, kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde HMK ‘nun 21. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi (mercii tayini) için dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince süresi içinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerinin gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/03/2021

Katip Hakim
e-imza e-imza