Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/125 E. 2023/805 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/125 Esas – 2023/805
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2021/125 Esas
KARAR NO : 2023/805

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/02/2021
KARAR TARİHİ: 06/07/2023
K. YAZIM TARİHİ: 26/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından davacı hakkında Ankara … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibin dayanağının A4 kağıda sonradan bonu vasfı kazandırılmış bir belge olduğunu, O belgenin alt kısmında müvekkili davacının kimliğinin fotokopisi bulunduğunu, belgedeki yazısı ve imzanın da müvekkiline ait olmadığını, davacı/müvekkilinin eşi olan …’ın, maddi sıkıntıları nedeniyle borç alacağını, bunun için de bazı taşınmazların ipotek ettirilmesi ve davacının da senet imzalaması gerektiğini söyleyerek müvekkilini alıp …’ın ofisine götürdüğünü, müvekkilinin avukatın ofisinde senet imzaladığını, avukatın senedin fotokopisini alarak aslını müvekkiline verdiğini, aslında bu anlatımın hukukun olağan akışını uygun olmadığını, ancak … ile davalı …’ın, aynı uygulamayı “birbirini hiç tanımayan” çok sayıda kişiye yaptıklarını, İnsanları “kendilerine uygun şartlarda kredi verebilmek adına bu şekilde senet fotokopisi alıp, fotokopi evrak üzerinden icra takibi başlatacaklarını, senet keşide eden kişilerin bu takibe itiraz süresi geçtikten sonra taşınmazlarına haciz koydurup akabinde kendilerine krediyi vereceklerini” söyleyip bu şekilde ikna ederek mesnetsiz icra takipleri açıp vaad ettikleri kredileri de vermeyerek TCK kapsamında bir takım eylemler sergilediklerini, davalının, A4 kağıda origami yöntemi ile oluşturulmuş senet düzenleyerek birçok kişiyi bu şekilde dolandırdığını ve bu nedenle hakkında pek çok soruşturma ve ceza davaları bulunduğunu, origami yönteminde; boşa /açığa imzası alınmak istenen kişiye kargo vesilesi ile giden bir kurye veya kargocunun, muhataba teslim ettiği bir ürün/dergi/vs karşılığında muhatabın imzasını sanki teslim tutanağına alıyormuş gibi bir ön hazırlık yaparak muhatabın imzasına denk gelecek yerin alt kısmına ileride senede dönüştürülecek A4 kağıdı ustaca katlayarak yerleştirdiğini, muhatabın kurye/kargo teslim tutanağını imzaladığını zannederek imzaladıktan sonra imzanin altına katlanarak yerleştirilen A4 kağıt açılıp üzeri lazer yarzıcı ile senede/ibranameye/vs.ye dönüştürüldüğünü, müvekkilinin de bu yöntemle aldatıldığını, müvekkili tarafından asla ve kat’a davalıya ıslak imzalı bir bono verilmediğini, davalının başka kişilere de yaptığı gibi davacının kimliğinin fotokopisinin üst tarafını bonoya çevirdiğini, bonodaki imza ve yazıların müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin imza itirazı nedeniyle Ankara … İcra Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasına kayden açtığı davada alınan bilirkişi raporunda her ne kadar imzanın davacıya ait olduğu belirtilmiş ise de, dar yetkili icra mahkemesinde alınan bu raporun genel yetkili ticaret mahkemelerini bağlamadığını, mahkemece takip konusu A4 kağıtta katlama izleri ile zamk bakiyelerinin bulunup bulunmadığı, yazıların imzadan sonraki bir tarihte belgeye yazıcı yardımı ile yerleştirilip yerleştirilmediği hususunda yeniden rapor aldırılması halinde imzanın davacıya ait olmadığının sübut bulacağını, müvekkilinin ev hanımı olduğunu dava harç ve masraflarını ödeyebilecek maddi gücü olmadığını beyan ederek davacının adli yardım talebinin kabulü ile Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe konulan 190.000,00 TL bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı tarafça yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmamış, davalı vekili ön inceleme duruşmasına katılarak; Müvekkili tutuklu iken dava dilekçesi ve tensip zaptının aynı konuttaki annesine tebliğ edildiğini, bu nedenle tebligatın usulsüz olduğunu beyan ederek taraflarına cevap dilekçesi sunulması için süre verilmesini talep etmiş, ayrıca yetki itirazında bulunarak, dosyanın yetkili Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmiş ise de;
Mahkememizce uyaptan yapılan kontrolde, davalı vekilince vekaletin 01/04/2021 tarihi itibariyle sunulduğu ve uyapa kaydedildiği görülmekle TK 31.madde gereğince davadan bu tarihte haberdar olunduğu ve tebliğin davalının tutuklu bulunması halinde dahi bu tarihte yapıldığının kabulü gerektiğinden davalı vekilinin cevap dilekçesi sunması için süre talebinin ve yetki ilk itirazının süresinde olmaması nedeniyle ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili 10/06/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında alınan beyanında; “Her ne kadar müvekkilim aleyhine ceza soruşturmaları ve yargılamaları devam etse de ceza yargılaması hukuk hakimini bağlamamaktadır. Söz konusu soruşturmalarda imzaların karşı tarafa ait olduğu sabittir. Bu dosyamızda da davacının imzası mahkeme kararıyla doğrulanmıştır. Dava dilekçesinde, imza itirazına dayanıldığı gözetilerek ve dosya kapsamında müvekkilimin söz konusu eylemi işlediğine ilişkin somut delil bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLER :
Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, Ankara … Ağır Ceza Mahkemesinin …, Ankara … Ağır Ceza Mahkemesinin …, Ankara … Ağır Ceza Mahkemesinin …, Ankara … Ağır Ceza Mahkemesinin … ve …, Ankara … Ağır Ceza Mahkemesinin …, Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesinin …, Ankara … Asliye Ceza Mahkemesinin …, Ankara … Asliye Ceza Mahkemesinin …, Ankara … Asliye Ceza Mahkemesinin …, Ankara … Asliye Ceza Mahkemesinin …, Ankara … Asliye Ceza Mahkemesinin …, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesinin …, Ankara … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyaları ile Ankara CBS’nin …, …, …, … sayılı soruşturma dosyaları, tanık anlatımları, … ATK Fizik İhtisas Dairesinin 28/02/2023 tarih …/…/…-… sayılı raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına konu 190.000,00 TL bedelli bonodan dolayı, davacının, davalıya borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Mahkememizin 22/03/2021 tarihli ara kararı ile davacının adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce davacı tanıkları huzurda dinlenmiş;
Tanık …: “ben …’ın arkadaşı olurum, kendisi maddi sıkıntı içerisinde olduğundan …da bulunan arsasını satmaya uğraştık ancak satamadık, piyasaya 1.400.000,00TL borcu olduğundan bu nedenle hak edişlerini alamadığından borcun bir an evvel kapatılması gerekiyordu, son çare olarak arkadaşımız olan … vasıtasıyla …’e yönlendirildik, bu şahsın tefecinin adamı olduğunu biliyorduk, …’da bizi …’a götürdü, 1.800.000,00TL karşılığında 3.700.000,00TL senet imzalamamız gerektiğini, ve arsa üzerine ipotek koydurmak için icra takibi başlatılması gerektiğini söyledi, biz de kabul ettik, senedi davacı imzaladı kefil olarak da … imzaladı, imza atarken yanımdalardı, kendileri imzaladılar, daha sonra parayı vermek için bizi oyalamaya başladılar, yine icra takip ve ipotek masrafları için bizden 50.000,00TL istediler 50.000,00TL’yi ben …’dan alarak …’a Batı Adliyesinin vatandaş girişinden girince solda açık kısımda bulunan soldaki banklarda 21/03/2017 tarihinde öğlen saatlerinde elden teslim ettim, daha sonra bizi arayarak ilk senedin geçersiz olduğunu ikinci bir senet imzalamamız gerektiğini söylediler, bizde gittik aynı şekilde aynı bedelle bir senet daha imzaladık, yine imzaları … ve … attı, senet asılları bizde kaldı, … iki senedin de fotokopisini icra işlemleri için aldı, ikinci senedi imzalarken ilk senedin fotokopisini geri almadık, daha sonra arsaya ipotek konulmadığını öğrendik, zamanla telefonlarımıza çıkmadılar, mesajlaştık, bizi tahrik ederek tarafımıza hakaret ve tehdit davası açtırma yoluna gitti, bu işlemler için …’ın ofisini kullandık, o da aracı oldu, kendisi avukat olduğu için ve sabit bir yeri olduğu için kendisine güvendik, bu güven olmasaydı imza atmazdık, iki senedi de geçmiş tarihli olan 10/11/2016 tarihli olarak imzaladılar, hatta ilk imzalanan senedi ben doldurdum, sadece imzaları … ve … attı, senet ve ipotek karşılığında sadece paraya anlaşıldığını biliyorum, başka herhangi bir alışverişe şahit olmadım, yapılan anlaşma sonucunda para ve senet fotokopileri teslim edilmedi, ipotek konulmadı, icra takibi başlatılmadı, 50.000,00TL iade edilmedi.”
Tanık … : “ben davacının eşi olurum, 2017 yılında yaşadığım maddi zorluklar nedeniyle finansman bulmak amacıyla arkadaşım …’in yönlendirmesiyle …’a gittim, tefeci olduğunu biliyordum, avukat …nün ofisinde görüştük bana 2.500.000,00TL finansman sağlayacaklarını geri ödeme olarak üc yıl sonra 3.750.000,00TL ödeyeceğimi söylediler, karşılığında senet imzalamamı ve benim üzerimde ve eşimin üzerine bulunan altı tane tapuya ipotek koydurmam gerektiğini söylediler, bende kabul ettim, senetleri ben ve eşim bir baskı altında kalmadan imzaladık, tapular üzerinde bankanın ipoteği olduğu için ikinci dereceden ipotek koyacaklarını bunun için de icra takibi başlatacaklarını söylediler senedin aslı bizde fotokopisi onlarda kaldı, aradan bir hafta geçince para ödenmedi, bizde bastırdık, bize kredi ve ipotek masrafları için 50.000,00TL vermemiz gerektiğini söylediler, bende arabamın satışı için … isimli birine vekalet verdim, arabayı satamadılar 50.000,00TL tekrar istediler, bende bir arkadaşımdan bulup …’e verdim o da … teslim etmiş, bana teslim ettiğine dair tutanağı gösterdi, o tarihten sonra bizi yine oyaladılar, arayarak yeni bir senet daha imzalamamızı önceki senetle işlem yapamadıklarını söylediler, biz de yeniden aynı bedelli ve aynı tarihli senedi imzaladık, aslı bizde fotokopisi onlarda kaldı, önceki imzaladığımız senedin fotokopisini de almadık, davacı bizi kandırarak 50.000,00TL zarara girmeme ve davalarla uğraşmama sebep oldu, daha sonraki zamanlarda kargo yoluyla bana ve eşime farklı zamanlarda Kuran-ı Kerim gönderildi, ikimizde ayrı ayrı imza karşılığı bunları imzalayarak aldık, biz senetleri imzalarken …nün ofisinde imzaladık, orada … yoktu, eşim kendisini hiç görmedi, o da eşimi tanımaz, eşimin 190.000,00TL karşılığında kendisiyle tapu devri konusunda anlaştı, buna şahit olmadım, böyle bir şey de mümkün değildir, ayrıca biz ben ve eşim iki senet dışında bir yere imza atmadık, eşim ilkokul mezunudur ancak okuma yazması kötüdür, yazamaz, sadece harfleri tanır.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Davacı vekilinin talebi doğrultusunda, mahkememizce takip konusu senet aslı celp edilmiş ve bu A4 formundaki belge üzerinde katlama izleri ile zamk bahiyelerinin bulunup bulunmadığı, yazıların imzadan sonraki bir tarihte belgeye yazıcı yardımı ile yerleştirilip yerleştirilmediği, bonoya çevrilen kağıtta düzenli/düzensiz katlama izlerinin bulunup bulunmadığı, katlama izlerinin olduğu kısımlarda toner kayıpları bulunup bulunmadığı ve Ankara CBS’nin … soruşturma sayılı dosyası kapsamında el konulan cihazlar ile bu yöntemlerin yapılıp yapılamayacağı hususlarında rapor düzenlenmesi için dosya … ATK Fizik İhtisas Dairesine gönderilmiş, düzenlenen 28/02/2023 tarih …/…/…-… sayılı raporda özetle; “…İnceleme konusu belgede, belgeyi 8 parçaya bölecek şekilde katlama izleri mevcut olduğu, yapışkan bakiyesi bulunmadığı, mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından, söz konusu belgede yer alan imza, el yazısı ve diğer unsurların yaşı hakkında zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği, katlama izlerinin bulunduğu kısımlarda toner kayıplarının mevcut olduğu, kağıt liflerinde deformasyon bulunduğu, inceleme konusu belge üzerinde toner partiküllerinin bulunduğu, ancak belge oluşturulduktan önce veya sonra olup olmadığı hususunda tespite gidilemediği, inceleme konusu belgenin bilgisayar ve ekipmanı ile oluşturulmuş olduğu…” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinde hile ve desise ile imzaya itiraz olmak üzere birden fazla menfi tespit sebebine dayandığı ve bu sebepler arasında çelişki bulunduğundan bahisle davacıya menfi tespit sebebini açıkça açıklamak üzere öninceleme duruşmasında kesin süre verilmiş ve davacı vekili 17/06/2021 tarihinde sunduğu açıklama dilekçesiyle dava konusu senetteki imzanın müvekkiline ait olduğu, ancak imzasının hile ve desise yolu ile alınarak senet düzenlendiğini belirtmiştir.
Davacı taraf müvekkilinin hile ve desise ile imzasının alındığını ancak bunun hangi yolla alındığının bilinmediğini, herhangi bir yolla alınmış olunabileceğini belirtmiştir. Bu kapsamda davalının sanık veya şüpheli olduğu bir çok ceza dosyası bildirmiş, bu dosyalarda tanık ve müşteki beyanlarından yola çıkarak müvekkilinin imzasının herhangi bir şekilde boş kağıda imza attırılarak bilgisayar yardımıyla senede çevrildiğini iddia etmiştir.
Dava konusu 190.000 TL bedelli senet yönünden davalı yönünden yapılan suç duyurusu Ankara CBS’nin … soruşturma sayılı dosyası üzerinden yürütülmüş, alınan 31/01/2022 tarihli bilirkişi raporu sonucunda davalı yönünden ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin talebi doğrultusunda, mahkememizce takip konusu senet aslı celp edilmiş ve bu A4 formundaki belge üzerinde katlama izleri ile zamk bahiyelerinin bulunup bulunmadığı, yazıların imzadan sonraki bir tarihte belgeye yazıcı yardımı ile yerleştirilip yerleştirilmediği, bonoya çevrilen kağıtta düzenli/düzensiz katlama izlerinin bulunup bulunmadığı, katlama izlerinin olduğu kısımlarda toner kayıpları bulunup bulunmadığı hususlarında ATK’dan rapor alınmış, davacının iddialarına ilişkin bir tespit yapılamadığına dair 28/02/2023 tarihli rapor hükme esas alınmıştır.
Kıymetli evrak, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır (6102 s. TTK m.645 ve Öztan, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, 2.b., Ankara 1997, s.975; Kınacıoğlu, N.: Kıymetli Evrak Hukuku, 5.b., Ankara 1999, s.247). Bononun keşidecisi bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir taahhütte bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir (Öztan, s.173; Poroy, R./Tekinalp, Ü.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 15.b., İstanbul 2001, s.25). Türk hukuk öğretisinde kambiyo senetlerinin içerdiği hakkın doğumu konusundaki baskın görüş sözleşme teorisi ile açıklanmakta bu da güven ilkesi ile desteklenmektedir. Bu teoriye göre kambiyo senedinin düzenlenmesi ile içerdiği hak derhal vücut bulmaz, borcun doğumu için ayrıca senedin borç altına girmek kastıyla lehdara da verilmesi yani teslime ilişkin bir de ayni sözleşmenin mevcudiyeti gerekir (Bozer, A./Göle, C.: Kıymetli Evrak Hukuku, 7.b., Ankara 2017, s.21; Yılmaz, A.L.: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007, s.51; Öztan, s.106; Kınacıoğlu, s.30 vd.). Bu sözleşmenin kurulması Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri gereği karşılıklı ve aynı yöndeki iradelerin açıklanması ile mümkündür. İradelerin açıklanması ve sakatlanması konusunda da aynı Kanunun hükümleri dikkate alınır.
Bonoyu düzenleyen borçlunun ödeme vaadini içeren bir tür kambiyo senedi olan bonoda taraflar 688. maddede belirtilen şekli koşulların yanında bononun ihdas nedeni (malen/nakden ya da teminat kaydı ile alındığını), uyuşmazlık durumunda aralarındaki anlaşmaya göre yetkili olacak mahkeme, faiz gibi bononun geçerliliğine etki etmeyecek ihtiyari unsurları belirleyerek senede ekleyebilirler.
Somut olayda davacı tarafından imzası inkar edilmeyen bononun nakden verildiği kayıt altına alınmış, 10/03/2017 tarihli 09/05/2017 vadeli 190.000,00 TL bedelli senedin soyut borç ikrarını içerdiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere bu senedin hile ve desise yolu ile davacının imzası alınarak düzenlendiğinin ispat yükü davacıya aittir.
Tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler, tanık anlatımları ile usul ve yasaya uygun olarak alınan denetlenebilir ATK raporu birlikte değerlendirilerek; davacı hile yolu ile imzası alınarak ve bilgisayar ortamında imzasının üstü doldurularak dava konusu senedin düzenlendiğini iddia etmişse de, bu hususunun ispatlanması için dosya kapsama davalının taraf olduğu bir çok dava ve soruşturma dosyası celp ettirmiş ancak bu yargılamaların tek başına davacının iddiasını ispatlayamayacağı, yan delillerle desteklenmesi gerektiği mahkememiz kabulündedir. Dinlenen tanık beyanlarında dava konusu senede değinilmemiş, davacının eşinin tefecilerden borç aldığı, bu kapsamda davacının bir kısım senetler imzaladıklarına şahit oldukları ancak dava konusu senetten bilgilerinin olmadığı, davacının imzalamadığını beyan etmişlerdir. Tanık beyanlarının içeriğinden de dava konusu senedin hile yoluyla oluşturulduğuna ilişkin bir kanıya ulaşılmamıştır. ATK raporunda hile yoluyla senedin düzenlendiğine ilişkin bir tespitin yapılamamış olması, dava konusu senede ilişkin yürütülen ceza soruşturmasında davalı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, davacı tarafın hile hususunu somutlaştıramamış olması ve yukarıda açıklanan deliller gözetildiğinde davacının iddiasını ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı taraf yemin deliline dayanmışsa da, iddia ettiği husus Türk Ceza Kanunun 209.maddesinde düzenlenen ”açığa atılan imzanın kötüye kullanılması” suçunu oluşturduğundan HMK’nın 226/1-c maddesi gereğince yemine konu olamayacağından davacıya yemin delili hatırlatılmamıştır. Yine davalı tarafça öninceleme duruşmasında verilen ara karar gereği süresinde cevap dilekçesi sunulmadığından ve dolayısıyla usulüne uygun yapılmış yetki ve zamanaşımı itirazı bulunmadığından bu hususlar değerlendirilmemiştir. Ayrıca İİK’nın 72.maddesi gereğince icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi tedbiri uygulandığından ve davanın reddine karar verildiğinden İİK 72/4 md. Gereğince ödemesi durdurulan ve icra takip çıkış miktarı olan 201.988,89 TL üzerinden hesaplanacak %20 tutarındaki tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yargıtay yerleşik içtihatlarıyla menfi tespit davasında zorunlu arabuluculuk gerekmemesine rağmen davacı tarafça zorunlu arabulucuya başvurulduğu, davalı tarafından iştirak edildiği anlaşılmış, zorunlu arabuluculuk faaliyeti icra edildiğinden ve gider yapıldığından kamu zararı oluşmaması için arabuluculuk giderinin haksız çıkan taraf olan davacıdan tahsiline dair hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK 72/4 md. gereğince icra takip çıkış miktarı olan 201.988,89 TL üzerinden hesaplanacak %20 tutarındaki tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 179,90 TL başvuru harcı ile 12.978,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereği ödenecek ve Arabuluculuk AÜT’nin Birinci Kısmına göre taraf sayısı gözetilerek belirlenen 1.096,27 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Suç üstü ödeneğinden karşılanan 2.250,00 TL İstanbul ATK rapor ücreti ile 1.010,00 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 3.260,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 29.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/07/2023

Katip Hakim
e-imza e-imza