Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1147 E. 2022/433 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1147 Esas – 2022/433
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/1147 Esas
KARAR NO : 2022/433
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/04/2014
BİRLEŞEN ANKARA BATI … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN … ESAS … KARAR SAYILI DAVA DOSYASI
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
2-
VEKİLİ :
3-
4-
TASFİYE MEMURU:
5-
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/06/2016
KARAR TARİHİ: 12/05/2022
K.YAZIM TARİHİ: 13/06/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Asıl dosyada davacı vekili; davalı şirketin belediyenin taşeronları olduğunu, 1998 yılından 10/11/2012 tarihine kadar davalı şirkette çalışan dava dışı işçi …’nun emekli olarak işten ayrıldığı, ödenmeyen kıdem tazminatı, fazla mesai ve yıllık ücret alacağının tahsili için müvekkili idare aleyhine Sincan … Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile dava açtığını, yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulüne ve davacı yararına 38501,31TL tazminata hükmedildiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporun da, dava konusu tazminattan davalının sorumlu olduğunun bildirildiğini, bu durumda müvekkilince tamamı ödenen bu tazminattan, davalının sorumlu olması gerektiğini, yapılacak inceleme neticesinde; Sincan … Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı ilamına istinaden müvekkilince ödenen tazminatın, ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili ; davanın Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesinde hukuki yarar bulunduğunu, çünkü kamu zararına ilişkin davayı ilk olarak bu mahkemede açtıklarını, ancak 27/05/2016 günlü raporda diğer davalı şirketlerinde sorumluluğundan bahsedilmiş olduğunu, bu nedenlerle davanın Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ettiklerini, … tarafından,müvekkil Belediye, … Şti. ve … Şti. aleyhine Sincan … Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında açılan davada; Davacı işçinin … TC kimlik no su ile müvekkil belediyenin taşeronlarında 1998 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını ve en son 10/11/2012 tarihinde emekli olması sebebiyle işten ayrıldığı, fakat kıdem tazminatı, fazla mesai, yıllık ücretli izin ve bayram tatili alacaklarının ödenmediğini belirterek adı geçen davalılar ve müvekkil aleyhine adı geçen söz konusu davayı açtığını, yapılan yargılama neticesinde, Sincan … Mahkemesinin 26/12/2013 gün ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildildiğini ve söz konusu bu ilama göre Belediye ve …Şti ve … Şti’nin kıdem, ubgt, fazla mesai alacağı ve yıllık izin alacağı yönünden sorumlu tutulduğunu,söz konusu bu ilama göre yerel mahkemece …’na 38.501,31-TL ödenmesine karar verildiğini ve Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına … Şti.’nin 5.585,09-TL’lik ödeme miktarının bildirildiğini ve geri kalan bakiye borç miktarının yani 32.916,22-TL’nin ödenmesini talep edildiğini, geriye kalan borcun … Şti. tarafından ödenmediğinden müvekkil belediyenin icra tehdidi altında bu miktarı ödemek zorunda kaldığını, 32.916,22-TL miktarın müvekkil belediye tarafından ödendiğini, Sincan … Mahkemesi’nin 26/12/2013 gün ve … Esas-… Karar sayılı ilamının esas alındığı bilirkişi raporunda … Şti ve … Şti. tarafından davadaki sorumluluğu kapsamında 5.585,09-TL ödediğini, … Şti’ nin ise geriye kalan ve sorumluluğu kapsamındaki işçi borcunu mahkeme kararı olmasına rağmen ödemediğini, Sincan … Mahkemesi’nin 26/12/2013 gün ve … esas-… karar sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda davacının …. Şti ve … Şti. nezdinde çalıştığının ifade edildiğini, akabinde … Şti., …. Şti., … Şti., … Şti., … A.ş., şirketlerinde çalıştığı 27/05/2016 günlü ve Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, işçinin davalı şirketler nezdinde çalıştığının ifade edidiğini, yasa ve mevzuat gereği adı geçen şirketlerin müvekkil tarafından ödenen tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan ve bu çerçevede … Şti.’nin mahkeme kararında üzerine düşen sorumluluğu ödediğinden, geriye kalan tazminattan diğer davalı şirketlerin sözleşmeden doğan yükümlülükleri de dikkate alınarak sorumluluklarına gidilmesi ve bu cihetle haklı davanın kabulünün gerektiğini, bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kadı ile Sincan … Mahkemesi’nin 26/12/2013 gün ve … Esas-… sayılı ilamına istinaden müvekkil Belediye tarafından 25/03/2014 tarihinde ödenen 25.560,77-TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte dava konusu kamu zararına sebebiyet veren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Asıl dosyada davalı şirket tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Birleşen dosyada Davalı … vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; dava dışı işçinin 1 yıldan az bir zamanda yaklaşık 15 yıl kadar önce şirketleri bünyesinde çalıştığını, davanın zamanaşımından reddin gerektiğini, müvekkilinin kıdem tazminatından sorumlu tulamayacağını, işçiye şirketlerinden ayrılırken tüm hakedişlerinin eksiksiz ödendiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Birleşen dosyada Davalı … vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; dava dışı işçinin şirketleri bünyesinde 2 ay kadar çalıştığını, dolayısıyla yıllık izin haketmediği gibi kıdem tazminatından da sorumlu olmadıklarını, işçinin alacaklarından asıl işveren olan belediyenin sorumlu olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Birleşen dosyada Davalı … ve … firmaları ticaret sicilinden terkin edildiğinden bu şirketelere tebligat yapılamamış, davacı vekiline şirketin ihyası davası açmak için yetki verilmiş, belediye vekili 04/07/2017 günlü oturumda bu davalılar yönünden açtıkları davayı … bıraktıklarını beyan etmiştir.
DELİLLER :
Davacı … Belediyesince davaya konu ödemelere ilişkin belgeler, Ankara Batı … İş Mahkemesinin … (bozmadan önce …) esas sayılı dava dosyası, 27/05/2016 tarihli bilirkişi raporu, 26/08/2016 tarihli bilirkişi ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi kök ve ek raporunda, dava dışı …’na ödenen tazminattan davalılardan … firmasının 155,50TL’sinden, … firmasının 204,71TL’sinden, … firmasının 1912,75TL’sinden, … firmasının 314,86TL’sinden, … firmasının 666,11TL’sinden, … firmasının ise 14600,77TL’sinden sorumlu olduğu rapor edilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, taşıma ve hizmet edimlerini bir arada içeren karma nitelikteki sözleşmeden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. … K. sayılı ilamının istinaf edilmesi üzerine, Ankara BAM … HD’nin …-… E-K sayılı ilamı ile Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kararın kaldırılması ile dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmış olup; dava dosyası mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin taşıma edimini de içermesi sebebiyle mahkememizin işbu davaya bakmaya görevli olduğu değerlendirilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Asıl ve birleşen davadaki uyuşmazlık, asıl işveren olan davacı tarafından dava dışı işçi …’na ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davalı alt işverenlerden rücuen tahsilinin talep edilip edilemeyeceği ile her bir davalının sorumlu olduğu tutarın ne olduğu hususundadır.
Somut uyuşmazlık ile benzer nitelikteki bir uyuşmazlık ile ilgili verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … Esas … Karar sayılı kararı;
“4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçilere karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatı ile fesihle birlikte ücrete dönüşen yıllık izin ücretinden ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretini ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam anapara tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Az yukarıda da değinildiği gibi, uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler“ rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Değinilmesi gereken bir başka nokta ise alt işverenlerin sorumlu oldukları dönemlere ilişkin hesaplama yapılırken hangi tarihteki ücretlerin esas alınması gerektiğidir. Asıl işveren, iş mahkemesi ilamı gereğince işçilik alacaklarını iş akdinin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden ödemekte olup, iş mahkemesi ilamındaki usul ve hesaplamalar doğrultusunda alt işverenlerden rücu isteminde bulunabilir. ( Bkz. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 03.12.2015 tarih, 2014/38758 E.,2015/35433 K.)
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçiye ödenen bu tazminattan hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Sözleşme ve eki şartnamelerde sorumluluğa ilişkin bir düzenleme bulunmadığı hallerde, tacir olan davalı alt işverenlerin çalıştırdıkları işçilerin fiili işçilik dışında sair tazminat haklarından sorumlu olacaklarını bilebilecek durumda oldukları ancak, davacı Kurumun da asıl işveren durumunu muhafaza etmesi nazara alındığında doğan zararlardan tarafların yarı yarıya sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Öte yandan, kıdem tazminatı konusundaki 6552 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 4857 sayılı Yasanın 112. maddesinde öngörülen düzenleme, işçinin kıdem tazminatı alacağını bir an önce alabilmesi amacıyla yapılmış olup, işçi yönünden güvence niteliğindedir. Başka bir ifade ile, işçinin kıdem tazminatını dava açmak zorunda kalmadan kolaylıkla alabilmesi, olası takip ve davalar nedeniyle zorluk ve mağduriyet yaşamaması amaçlanmıştır. Söz konusu yasal düzenleme, asıl ve alt işverenler yönünden, dış ilişki itibariyle işçiye karşı geçerli olup, asıl ve alt işverenler arasındaki iç ilişkideki sorumluluğu ortadan kaldıran bir düzenleme değildir. (Bkz. Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 21.4.2016 tarihli 2016/7178E ve 2016/11227K. sayılı ilamı da bu yöndedir.) 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik 4857 sayılı Kanun’un 112. maddesinde, (kamu) asıl işverenin, ödemiş olduğu kıdem tazminatı nedeniyle, alt işverenlere rücu hakkı bulunmadığına dair bir düzenleme de bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesi halen yürürlükte olduğundan, aksinin kabulü de mümkün değildir. (Bkz. Y. 22. HD, T.10.11.2016, E. 2016/2166, K.2016/23195)” şeklinde olup karar gerekçesi gözetilerek uyuşmazlığın çözümünde İş Hukuku hükümlerinin değil, Borçlar Hukuku hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre de öncelikli olarak taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Dosyamız arasında bulunan davacı asıl işveren ile davalı alt işverenler arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmelerinin ve eki şartnamelerinin incelenmesinde; hizmet alım sözleşmelerinin 8. Ve 9. Maddelerinde teknik şartnamenin sözleşmenin eki olduğunun hüküm altına alındığı, teknik şartnamenin 8. maddesinde “Yüklenicinin, çalıştıracağı vasıflı ve vasıfsız tüm işçilerin ücretlerinden sağlık ve emniyetinden idaremiz hiçbir surette sorumlu değildir. İş güvenliği ve iş kazalarından doğacak her türlü yasal sorumluluk yükleniciye aittir.” şeklindeki düzenleme ile davacı asıl işverenin işçilik alacakları sebebiyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, alt işverenlerin dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmede açıkça sorumluluğa ilişkin madde bulunduğundan sözleşmedeki düzenleme somut olaya uygulanacaktır. Bu doğrultuda kaldırma kararı öncesinde alınan 26/08/2016 tanzim tarihli ek raporun yapılan açıklamalar dikkate alınarak düzenlendiği ve hükme esas almak için denetime elverişli olduğu tespit ve takdir edilerek rapor hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla taraf iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça dava dışı işçiye yapılan ödemenin kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ulusal bayram genel tatil günleri ücretine yönelik olduğu, kıdem tazminatından davalıların dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak davacıya karşı sorumlu oldukları, yıllık izinlerin kullanılmaması halinde ancak fesihle ücrete dönüşeceği, bu nedenle dava dışı işçinin fesihle ücrete dönüşen yıllık izin ücretinden son alt işveren olan davalı … Şirketi’nin sorumlu olduğu, taraflar arasında tanzim edilen sözleşme ve eki teknik şartnamedeki düzenlemeler gözetilerek davalıların davacı tarafça dava dışı işçiye yapılan ödemenin tamamından sorumlu oldukları kabul edilmiştir. Asıl davada husumet yalnızca … Şirketi’ne yöneltilmiş ve dava dışı işçiye iş mahkemesi dosyasında verilen kararın bozulmasından önce yapılan 32.916,22TL’nin tahsili talep edilmiştir. İş Mahkemesince verilen kararın bozulması üzerine dava dışı işçi bir kısım ödemeleri davacıya iade etmiş neticede davacının rücuya tabi ödemesinin 25.221,52TL olduğu anlaşılmıştır. Alınan bilirkişi raporuyla asıl davada davalı … Şirketi’nin 14.600,77TL’den, birleşen davada davalı … Şti’nin 155,50TL’den, … Ltd. Şti.’nin 204,71TL’den, … Ltd. Şti’nin 1912,75TL’den, … Ltd. Şti’nin 314,86TL’den, … A.Ş.’nin 666,11TL’den sorumlu olduğu, davacının davalılara rücu edebileceği tutarların açıklanan şekilde olduğu, bu itibarla asıl davanın 14.600,77TL yönünden kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davada ise davalılar … AŞ ( … A.Ş.), … Şirketi ( … Şirketi), …Şirketi yönünden açılan davanın kabulüne, 666,11TL’nin … AŞ ( … A.Ş.)’den, 314,86TL’nin davalı … Şirketi ( … Şirketi)’den, 204,71TL’nin davalı … Şirketinden tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalılar … Ltd. Şti. ve davalı …. Ltd. Şti.’nin dava tarihinde faal olmadıkları, ticaret sicilinden terkin edildikleri, davacı yana verilen kesin süreye rağmen ihya davası açılmadığından bu davalılar aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, her ne kadar … Ltd. Şti. karar tarihinde tasfiye halinde ise de, her dava açıldığı zamanki durum ve koşullara göre değerlendirileceğinden ve görevsizlik öncesinde verilen kesin süreye rağmen ihya davası açılmadığından davalı … Ltd. Şti. yönünden davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
ASIL DAVA YÖNÜNDEN
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, 14.600,77TL’nin ödeme tarihi olan 15/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 997,37TL karar ve ilam harcından peşin alınan 562,15TL harcın mahsubu ile bakiye 435,22TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 562,15TL peşin harç, 25,20TL başvuru harcı, 3,80TL vekalet harcı olmak üzere toplam 591,15TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 253,33TL tebligat ve posta gideri ile 500,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 753,33TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesap edilen 334,15TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
BİRLEŞEN ANKARA BATI … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN … ESAS … KARAR SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, 666,11TL’nin davalı … AŞ (… A.Ş.)’den, 314,86TL’nin davalı … Şirketi (… Şirketi)’den, 204,71TL’nin davalı … Şirketinden ödeme tarihi olan 15/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davalılar … Ltd Şti ve davalı …. Ltd Şti aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine,
3-Alınması gereken 80,99TL karar ve ilam harcının peşin alınan 436,52TL harçtan mahsubu ile artan 355,53TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,99TL peşin harç, 29,20TL başvuru harcı, 4,30TL vekalet harcı olmak üzere toplam 114,49TL harcından davalı … AŞ (… A.Ş.)’nin sorumluluğunun 64,31TL, davalı … Şirketi (… Şirketi)’nin sorumluluğunun 30,40TL, davalı … Şirketinin sorumluluğunun 19,76TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 420,00TL tebligat ve posta gideri ile 300,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 720,00TL yargılama giderinden davalı … AŞ (… A.Ş.)’nin sorumluluğunun 404,49TL, davalı … Şirketi (… Şirketi)’nin sorumluluğunun 191,19TL, davalı …Şirketinin sorumluluğunun 124,30TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 13/2 gereğince takdir ve hesap edilen 1.185,68TL vekalet ücretinden davalı … AŞ (… A.Ş.)’nin sorumluluğunun 666,11TL, davalı … Şirketi ( … Şirketi)’nin sorumluluğunun 314,86TL, davalı … Şirketinin sorumluluğunun 204,71TL ile sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalılar … AŞ (… A.Ş.) ile … Şirketinin kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT madde 3/2 ve 7/2 uyarınca 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.12/05/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı