Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1099 E. 2022/199 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1099 Esas – 2022/199
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/1099 Esas
KARAR NO : 2022/199
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
3-
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/11/2020
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
K.YAZIM TARİHİ : 16/03/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; davalılar … ve … tarafından işletilen anaokulunun tarafınca devir alınmak istendiğini, devir için gerekli tüm masrafları babasının karşılayacağını, kendisinin ev hanımı olması nedeniyle şahsının bu bedelleri ödeme imkanının bulunmadığını, davalıların …’a yakın öğrenci olduğunu beyan etmeleri üzerine aralarında protokol imzaladıklarını, davalılar lehine düzenlenen senetlerin davalı …’ya teslim edildiğini, protokol imzalandıktan sonra okula gidildiğinde, öğrenci sayısının … olduğunun tespit edildiğini, protokolü fesih etmek istediğini söylediğini, davalı …’nın davalıların kendisine ödeyeceği 10.000 TL kaparonun ödendiği takdirde teslim edileceğini aksi takdirde senetleri takibe koyacağını beyan ettiğini, davalı …’nın 10.000 TL yi tahsil ettiğini, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca 10.000 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesi gerektiğini, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla asıl alacak 10.000 TL ve 616,35 TL ihtarname masrafının takibe konulduğunu, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, davalıların borca haksız itirazının iptaline ve derdest takibin devamına, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline , davalılar aleyhine alacağından %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, davalıların ikametgahının … Adliyesi yetki sınırları içerisinde olduğunu, sözleşmenin ifa edileceği yerin … olması nedeniyle mahkememizin yetkisiz olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuştur.
Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin …E-…K sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda: ” …. davalıların her üçünün ikametgahının da … Adliyesi yetki sınırları içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan sözleşmenin ifa edileceği yer de mahkememizin yetki alanı dışında … Adliyesi yetki sınırları içerisindedir. Bu nedenle mahkememiz yetkisiz olduğundan HMK 115/2 madde gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine …” karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 23/03/2021 tarih … -… esas karar sayılı kararında “….Somut olayda da taraflar arasındaki işletme devrinden kaynaklanan uyuşmazlıkta mutlak ticari davalardan olduğundan davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde değil, Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerekir. TTK’nun 5/(3).maddesi gereğince ” Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. Somut uyuşmazlıkta Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan mahkemece görev yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yetki yönünden inceleme yapılarak yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” doğrultusunda mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E-…K sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE :
Dava; davacı tarafça ödenen simsarlık ücretinin ve ihtarname masrafının davalılardan tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 18/11/2020 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen incelenir.
Bu durumda, davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için davanın mutlak ticari dava olması ya da uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
Eldeki davada uyuşmazlık, davacı … ile davalılar … ve … arasında davalı …’nın simsarlığı ile akdedilen işletme devir sözleşmesi kapsamında davalı …’ya sözleşme kapsamında ödenen simsarlık ücretinin davalılardan tahsilinin gerekip gerekmediği hususundadır. Açıklandığı şekilde uyuşmazlık simsarlık ücretinden kaynaklanmakta olup yargılamada davacı tarafça ödenen simsarlık ücretinden kimin sorumlu olduğu ve simsarlık ücretinin iadesinin gerekip gerekmediği hususlarının çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Zira işletmenin usulünce devri gerçekleşmemiş olup uyuşmazlık konusu da işletme devri hususunda değildir. Simsarlık sözleşmesi TBK’nın 520 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup TTK’nın 4. Maddesinde sayılan ticari davalar arasında sayılmadığından uyuşmazlık mutlak ticari dava niteliğinde değildir. Davalı yan tacir olmakla birlikte davacının gerçek kişi olması karşısında vergi dairesinden, ticaret sicil müdürlüğünden davacının tacir olup olmadığı araştırılmış, gelen yazı cevaplarından, davacının limited şirket ortaklığı bulunduğu, potansiyel mükellef kaydının bulunduğu tespit edilmiştir. Limited şirket ortaklığının bulunması davacıyı tacir yapmadığı gibi, tacir sıfatı şirketin tüzel kişiliğine ait olduğundan davacının tacir olmadığı, potansiyel mükellef kaydının bulunmasının da davacıyı tacir yapmayacağı değerlendirilmiştir. Davacı tacir olmadığı gibi, dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Uyuşmazlığın temelinde taraflar arasında akdedilen simsarlık hizmeti sözleşmesi bulunmakta ve uyuşmazlığın bu sözleşme çerçevesinde çözümü gerekmektedir. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Görevli mahkemenin Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Mahkememiz ile Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı meydana geldiğinden olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için karar istinaf edilmeksizin kesinleştikten sonra Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine dosyanın gönderilerek uyuşmazlığın giderilmesinin istenilmesine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince süresi içinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerinin gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri İlgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) karar verildi.01/03/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı