Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1090 E. 2022/296 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1090 Esas – 2022/296
T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2021/1090 Esas
KARAR NO : 2022/296
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2021
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
K.YAZIM TARİHİ : 22/04/2022
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili; davalı şirket bünyesinde sigortalı …’nin ikamet ettiği … Mahallesi … Cad. … Apartmanı No … D … … … adresinde bulunan konutta su akıntısından kaynaklı hasar meydana geldiği iddiasıyla davalı şirket tarafından sigortalıya 5.250,00 TL ödeme yapıldığı belirtilerek bu bedelin müvekkili apartman yöneticiliğinden talep edildiğini, davalı şirket tarafından hasarın meydana geldiğinin iddia edildiği 09.09.2020 tarihinde sigortalı ile telefonda görüşme yapıldığını ve bunun üzerine neye göre tespit edildiği belli olmayan, alacak kalemleri belirlenerek bir tazminat ödendiğini, bu tazminat bedelinin müvekkilinden rücu edilmesinin mümkün olmadığını, tazminat konusu olayda apartman içerisinde bulunan bir boruda meydana gelen küçük bir hasar sebebiyle su akıntısı olduğunu, bu borunun tamirinin müvekkili apartman yönetimi tarafından yapılıp tüm masrafların da yine yönetim tarafından karşılandığını, sigortalının konutunda iddia edildiği gibi bir zarar meydana gelmediğini, davalı şirket tarafından konuta bir eksper gönderilip rapor tanzim edilmiş olsa idi bu durumun açıkça tespit edilebileceğini, bir telefon görüşmesiyle sigortalının soyut beyanlarıyla çıkarılan alacak kalemlerine itiraz ettiklerini, bu konutta olay sonrası laminani parkelerin hiçbirinin değiştirilmediğini, su akıntısı laminat parkelerin olduğu odalara kadar gelmediğini, zarar görmeyen parkelerde herhangi bir değişim yapılmadığından bir nakliye durumu da söz konusu olmadığını, müvekkili apartman yönetimine gönderilen 5250,00 TL bedel talep edilen ihtarname sonrası müvekkilinin davalı sigorta şirketi ile görüşerek davalı şirketin 4300,00 TL ödenmesinin yeterli olacağı belirterek indirim yapıldığını ve müvekkili tarafından herhangi bir icra takip işlemleriyle karşı karşıya kalmamak adına bu bedelin ödendiğini beyan ederek, müvekkilinden rücu edilen haksız ve mesnetsiz olarak müvekkilinden tahsil edilen bedelin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL ‘sinin faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili; görev itirazında bulunduklarını belirterek, 09.09.2020 tarihinde müvekkili sigortalısının bulunduğu binanın rögarının tıkanması sebebi ile sigortalı dairesindeki banyo yer süzgecinden geri tepen pis sular evin içine sirayet ettiğini, bu nedenle parke, eşya ve kapı hasarları meydana geldiğini, müvekkili sigortalısına 5.250-TL ödeme yapıldığını, müvekkili sigorta şirketinin; kendi sigortalısına yapmış olduğu ödemeye dair dekont zaten davacı tarafından delil listesi ile mahkemeye ibraz edildiğini, meydana gelen hasar ile ödemenin birbiri ile uyumlu olduğunu, fahiş yada gerçek olmayan bir zarara ilişkin yapılan bir ödeme söz konusu olmadığını, hasarın; binadaki ortak alandan sayılan kanalizasyon fosseptik giderinin geri tepmesinden kaynaklanması sebebi ile, meydana gelen zarardan apartman yönetimi sorumlu olduğunu, kaldı ki; usule karşı yapmış olduğumuz itirazlardan da anlaşılacağı üzere, davacı apartman yönetiminin işbu hasara ilişkin müvekkili şirkete yapmış olduğu bir ödeme bulunmaması sebebi ile geri ödenmesini talep edebileceği bir alacak hakkı ve dolayısı ile dava açma hakkı da bulunmadığını, davacı apartman yönetimi şayet bir ödeme yaptığını iddia ediyorsa, bunun 2020 yılı karar defterinde yer alması gerekmekte ve ödeme yaptığını da yazılı delil ile ispat etmek zorunda olduğunu, davacının bu yönde herhangi bir yazılı delil ibraz etmediğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER :
Sigorta poliçesi, hasar dosyası, ödeme belgeleri ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :
Dava, davalı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı … arasında düzenlenen sigorta poliçesi kapsamında davacıdan haksız ve mesnetsiz olarak rücu edildiği iddia edilerek bu bedelin tahsili istemine ilişkindir.
Eldeki davada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Somut olayda, dava konusu … İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parselde kain … numaralı bağımsız bölümün bulunduğu apartmandaki su borusundan gerçekleşen akıntı sebebiyle zarar gördüğü, bu zararın davalı tarafça karşılanarak davacıdan rücuen tazmin edildiği, davacı tarafça rücuen tazmin edilen tutardan sorumlu olmadığı iddia edilerek ödenen bedelden şimdilik 1.000,00TL’nin davalıdan tahsilinin talep edildiği, buna göre uyuşmazlığın Kat Mülkiyet Kanunundan kaynaklandığı anlaşılmıştır. … İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parselde kain … numaralı bağımsız bölümün tapu kaydı uyap üzerinden incelenmiş olup, taşınmazda kat mülkiyetine geçildiği tespit edilmiştir.
Hukuki uyuşmazlıklarda Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi asıl, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi ise istisnadır. Özel bir kanun hükmü ile açıkça Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılacağı bildirilmeyen bütün dava ve işler Asliye Hukuk Mahkemesinde görülür.
Mahkemelerin görevi konusunda HMK’nın 2/1. maddesinde “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir.” hükmü yer almaktayken, diğer taraftan, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1. maddesinde ise; bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlığa Sulh Mahkemelerinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun uyarınca uyuşmazlığın taraflarından birinin tüketici olması durumunda görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davacının apartman yöneticiliği olması nedeniyle tacir niteliği taşımadığından, dava konusunun da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve Asliye Ticaret Mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir.
Tüm dosya kapsamı, yukarıda açıklanan yasal mevzuat ve yerleşik yargıtay uygulamaları birlikte değerlendirilerek; görev hususunun yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınabileceği, uyuşmazlık konusu binada kat mülkiyetine geçildiği, ihtilafın Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri çerçevesinde çözümlenmesinin gerektiği, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun ek – 1. maddesi uyarınca üzerinde kat irtifakı ya da kat mülkiyeti kurulu bulunan ana taşınmazlarla ilgili her türlü davaya değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Hahkemesinde bakılması gerektiği anlaşılmakla, Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 6100 Sayılı HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.29/03/2022

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı